Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 ARALIK 2011 / SAYI 1344 9 Düşlerim yedi renk SELÇUK EREZ Tıknefes adam klipleri T V kanalında Sağlık Bakanlığı’nın “Bilseydim sigara içer miydim?” diyen hasta klipleri gösteriliyor... Neden? Vatandaş, “Bak sağlığımızı nasıl da düşünüyorlar!” desin diye. Aslında bu klipler, sağlıkta giderek artan olumsuzlukları maskelemek için gösteriliyor. Açıklayalım: Geçen pazar Istanbul’da binlerce doktor ülkenin sağlık koşullarını protesto etmek için yürüdü. Yürüyüşleri grevler izleyecek... Neden? İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’den dinleyelim: Hükümet, kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma süresinin dolmasına bir gün kala bir kararname çıkararak sağlığa son darbeyi vurdu. Anayasa, kişi temel hak ve özgürlükleri konusunda KHK çıkarma yetkisi vermemektedir. Buna rağmen temel haklardan biri olan sağlık hakkıyla ilgili bu düzenleme TBMM denetiminden kaçırıldı. Hastalara “Eskiden kuyruklarda beklerdiniz, şimdi doktora kolay ulaşıyorsunuz!” diyerek oy derleyen iktidar, hekimlere, “510 dakkada bir hasta bakın!” diyor, 10 dakikada konulan teşhis, yanlışlara yol açar... Yasalar, tüzükler habire değiştiriliyor; doktor meslek örgütlerini dinleyen yok. Doktorlar, bu sistemde meslek hatası işlememek vb. için kamu görevlerinden ayrılmaya başlayınca onlara “Özeldeysen sadece özelde, kamudaysan sadece kamuda çalışabilirsin” deniyor. (Ama Başbakan hastalanınca kamu hastanesine getirilen özel hastane doktoruna ameliyat ettiriliyor.) Hekimler bakanlık emrinde çalışmak zorunda kalsınlar diye muayenehane açmak için, hiçbir ülkede bulunmayan koşullar getiriliyor. Başbakan “Dünyanın bazı yerlerinde 100150 dolara çalışan hekimler var, getirir, sağlık sorununu çözeriz!” diyor, bu doktorların bitirdikleri okulların çoğunun uluslararası standartlara uymadıklarının farkında değil... Bütün bunlara rağmen bize yararlı uyarılarda bulunan klipleri izlemeyi sürdürüyoruz. Sigaranın kötülüklerini anladık: Artık Başbakanımızın başka sağlık önerileriyle ilgili klipler hazırlanmalı. Mesela, üç çocuk yapma konusunda bir klip gerekir: Çok çocuk eve neşe katar, göbek kordonları işinize yarar” gibi sözler dinlemeliyiz. Diğer bakanlarımızdan da yararlanmalı: Ali Babacan, “Bebeği en az bir yıl emzirin”, Arınç, “Üç yılda bir rektoskopi yaptırın!”, Dışişleri Bakanı da “Genç yaşta anne olun!” deseler fena mı olur? Bizler de bunları dinler, hükümetin ve bakanlığın sağlığımıza ne kadar önem verdiğini düşünmeyi sürdürürüz... selcukerez@gmail.com zmir’de düzenlenen “Çocuk Kurultayı”nda çocuklar, hayalini kurdukları dünyayı ve hayatı anlattılar. “Çocuk ve İnsan Hakları Haftası” kapsamında İzmir’de her yıl düzenlenen “Çocuk Kurultayı”nın 11’incisi, Ekin Koleji Kültür Merkezi’nde yapıldı. Bu yıl teması “Düşlediğim Geleceği Yaşamak İstiyorum” olarak belirlenen kurultayda çocuklar, şiddetin ve savaşın olmadığı bir dünya ile adaletsizliğin ve FİGEN yoksulluğun aşıldığı bir ATALAY hayat istediler. İ Sınavlardan bunaldık Kurultaya katılan çocuklardan istekler... Sevdegül İnce: Günümüzün eğitim yaşamında kurslarla, sınavlarla bunaldık. Çocuklar olarak doğrusuyla eğrisiyle kendi hayatımızı özgürce yaşamak istiyoruz. Yaren Bozar: Mutluluk çiçeklerini soldurmayın. Gelecekle ilgili çok hayallerim var. Onların peşinden gideceğim. Biz çocuklar umutla, inançla çalışırsak, bütün dünyayı değiştirebiliriz. İlayda Bellisan: Düşlerim yedi renk. Her gün izlediğimiz terör ve savaş haberleri bizi korkutuyor. Böylesi bir tehdit altında yaşamak istemiyoruz. Günümüzde işsizlik ve adaletsizlik büyüt boyutlara ulaştı. Okullarımızı bitirince iş bulabilecek miyiz? Şimdiden bunun endişesini yaşıyoruz. Zeynep Duman: Açlığın ve yoksulluğun olmadığı, şiddetin problem çözme aracı olarak kullanılmadığı, şiddetsiz ve savaşsız bir dünya özlemi içindeyiz. figenatalay@yahoo.com Müzede “kitap günleri” Tatilde kayak keyfi S D ünya Gençlik Kamp Hizmetleri, yarıyıl tatilinde Kartepe’de “Kayak ve Snowbord Kampı” düzenliyor. 917 yaş grubuna yönelik kampta, bütün kayışlar ve kayak dersleri Camp Club kayakçılarının denetimi ve gözetiminde olacak. abancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin, bu yılki son kitap etkinliği olan “Kitap Günleri 8”, 28 Aralık’ta yapılacak. Müze içerisindeki The Seed salonunda, 1114 yaş grubu çocuklara yönelik düzenlenecek ücretsiz etkinlikte, yazar Aslı Der’in “Kayıp Rüyacı” adlı kitabı çocuklarla buluşacak. Katılmak isteyenlerin (0212) 277 22 00 / 137134 No’lu telefonları aramaları gerekiyor. Hıfzı Topuz’un Altın Beşgeni İ şlek bir sokağın yüksek binalarının içinde, müstakil bir ev. Evin paspasında bir kedi. Kedinin yüzünde yerinden memnun olanların ifadesi. Kapı açılır açılmaz, diğer evlatlık kediler de koşarak geliyor. İçeri ilk ben giriyorum. Üst kata çıkıyoruz. Raflar, yerler, her yer kitap dolu. Çalışma masasının üstünde bilgisayar yok; elle yazılmış bir tomar kâğıt duruyor. Hıfzı Topuz’un üzerinde çalıştığı ve bitirmek üzere olduğu yeni kitabının sayfaları. Kimi yerleri kesilmiş, ilave kâğıtlar eklenmiş. Hıfzı Bey gülümseyerek: “Sevgili meslektaşım, size nasıl yardımcı kazanmış, ama aklı fikri gazeteciyazarlıktaymış. Muhabir aylığının 100 lira olduğu bir dönemde, 50 lira aylıkla Akşam gazetesinde işe başlamış. Kısa zamanda yazıişleri müdürlüğüne yükselmiş. Bu arada eğitimini EBRU de aksatmamış, Strasburg GÜZEL Üniversitesi’nde yüksek lisans ve gazetecilik doktorası yapmış. 25 yıl, (Paris) UNESCO’da iletişim sorunları ve gazetecilik eğitimi projelerini geliştirmiş, Özgür Haber Dolaşım şefi olarak görev yapmış. Geri olabilirim?”, diyor. Son yılların popüler mesleği gazeteciyazarlık hakkında konuşmak istediğimi belirtiyorum. Hıfzı Bey’in mesleğine olan düşkünlüğü çok eskiye, 1920’lerin sonuna dayanıyor. Gazete kupürlerinin kesildiği, tekrar tekrar okunduğu, tartışma konusu olduğu bir ailede yetişmiş. Okumayazma bilmediği yaşlarda, Tevfik Fikret’in şiirlerini ezbere bilirmiş. Edebiyat sevgisi annesiyle yeşermiş. Galatasaray Lisesi’nden mezun olunca, Hukuk Fakültesi’ni kalmış ülkelerde gazetecilik okulları açılması için çalışmış. TRT’de görev almış, dernekler kurmuş, dersler vermiş… Bunlar da yetmez diyor ve ekliyor. “İnsan ne kadar akıllı olursa olsun, zorla yazar olamaz. Yetenek ve yeteneğini geliştirmesi şart. Genel kültürü ve meslek etiğinin önemini de unutmayalım. İnsan satılığa çıkmayacak, para için gazetecilik yapmayacak!”. Kendisine sitcom gazeteciliği, sokak yazarlığı, pazarlama harikası kitaplar gibi farklı tarzların belirdiği, edebiyat mutfağından yoksun bir dönemde yaşadığımızı hatırlatıyorum. “Senin Ayşe’ler, Fatma’lar gibi bir gazeteciyazar olmanı istemem” diye net bir cevap veriyor. Onun yaşadığı çevreye iç geçirmemek mümkün mü? En yakın arkadaşları Nâzım Hikmet, Fikret Mualla, Bedri Rahmi, Avni Arbaş, Pertev Boratav, Niyazi Berkes, Necati Cumalı, Zekeriya Sertel ve Abidin Dino değil miydi? Bir dönem Çetin Altan ve İsmail Cem’le de dost olduğunu ilave ediyor. Dahası Atatürk’ün bütün arkadaşlarıyla röportajlar yapmış; dünyanın her yerinde güzel dostluklar kurmuştu. “Kadın arkadaşlarımı atlamayın, ben duygularımı onlarla paylaştım, esin kaynağım, dostum, sevgilim oldular. Onları saymazsak olmaz” diye söyleyince, Fransızcadaki “janti” kelimesi burada yerini buluyor. Yetenek, yüksek eğitim, genel kültür ve meslek etiği. Bir altın beşgen gibi içi içe geçen değerler, Topuz’un yaşamöyküsünde ona yol gösteren şimal yıldızı olmuştu. Bu yüzden röportaj yaptığı insanlar, meslektaşları ve okuyucusu tarafından sevilmiş, anılarını gülümseyen sayfalara taşımıştı. Ayrıca sadece kitaplarından cep harçlığı sağladığını söyleyecek kadar samimi, evinde kitap koyacak rafı kalmayacak kadar bilge bir insandı. Tarihe olan düşkünlüğü ve araştırmacı kişiliği sebebiyle genç kalmış böylesine bir zihin, meslekten kimleri beğeniyordu? “Ödün vermeyen insanlar az, ben bunlara hayranım. Bugün Türkiye, hapiste gazetecileri olan ülkeler arasında başı çekiyor. Önemli bir dönem yaşıyoruz, bazıları tarihe geçecek. İçeride olanlar bu duruma katlanabilirse ki hiç kolay değilgeleceğin kahramanları olacak” diyor. Hıfzı Topuz’un altın beşgeni gibi ilkelerine bağlı yaşadığın sürece, şimal yıldızı hapishanenin tavanında da parlardı. ebru@ebruguzel.com.tr Espirisentır Misafir şair Hayale, düşe, doğa ötesine karnım tok Cine, periye, tanrıya, iblise karnım tok Adam gibi yaşadım şu dünyada diyebilsem bir gün Gerisine karnım tok Ataol Behramoğlu (Dörtlükler) Fırsat..Fırsat.. Sınırlı miktarda çok az parçalanmış atom, uygun fiyatlarla satılıktır. Taksit yapılır. Fizikçi emeklisi Sahibinin Sesi Devlet ne kadar yozlaşmışsa, o kadar çok kanun olur. Kebapçıda toplanılıp durum değerlendirmesi yapılmaz, dürüm değerlendirmesi yapılır hacı!.. İbrahim Ormancı GripGarip İki türlü şu grip Biri oldukça garip Ülkü Tamer’den Petşop Misafir çizer: Hakan Çelik Breykkk!.. Bırak yakasını toy fidanın sırnaşık sarmaşık Haluk Şahin C M Y B C MY B