Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALIK 2011 / SAYI 1343 7 Video sanatının ilk icracılarından diyebileceğimiz Nil Yalter, Galerist’teki “20. yy. / 21. yy.” isimli sergisiyle izleyiciyle buluşuyor. Sanatçı takipçilerini sanat yaşamının dönemeçlerinde bir yolculuğa çıkarıyor. Bilkent Kültür Girişimi, müze mağazalarının yaşam merkezi olmaları konusunda emin adımlarla ilerliyor. Teknolojinin büyüsüne kapılmadım DENİZ ÜLKÜTEKİN Orhan Hallik N il Yalter’in 30 Aralık’a kadar Galerist’te görülebilecek “20.yy. / 21.yy.” isimli sergisi sanatçının Türkiye’den Fransa’ya, altmışlardan bugüne uzanan sanat yolcuğunun kilometre taşları ve daha önce görücüye çıkmamış eserlerini izleyiciyle buluşturuyor. Uzun süredir Paris’te yaşamını sürdüren Yalter, kimlik sorgulaması ve göç gibi konular üzerine yaptığı çalışmaları henüz yetmişli yılların başında video sanatıyla birleştirerek bu alanda öncü isimlerden biri oldu. Yalter’le kendi sanat yaşamından günümüz çağdaş sanatının durumuna uzanan bir söyleşi yaptık. Nil Yalter Sergiyi nasıl kurguladınız? Küratör Necmi Sönmez’le birlkte seçtik işleri. 68 olaylarını konu edinen soyut resimlerini göstermemiştik. Onları ekledik; 20. yüzyılın ortasında yapılmış işlerdi. Bugün teknolojiyle çalışıyorum. O dönemden gelen olayı bugüne nasıl bağlayabilirim diye düşündüm. Resimlerin fotoğraflarından yola çıkarak üç boyutlu sanal imgeleri yaptım. Contemporary Fuarı’nı nasıl buldunuz? İlk defa bu sene gezdim. Artık sanat fuarlarını sevmez oldum ama burada sadelik ve mütevazılık gördüm. Türkiye sanat ortamı patlamış vaziyette. Her tarafta galeriler açılıyor, bir sanat endüstrisi ve dünyanın da büyük ilgisi var. Ortadoğu’nun en iyi üreten ülkesi olduğu için doğal ama bu nereye gider, balon gibi söner mi bilmiyorum. Avrupa’nın yüzünü Doğuya dönmesi de etkili sanırım. Müze mağazaları artık beş duyuya hitap ediyor ALİ DENİZ USLU insandık. Bir olay daha var; çağdaş sanat yapan galeriler istediklerini rahatça gösterebiliyor. Çünkü hükümetin bu işi anlamadığını düşünüyorum. Anlamaya başladıklarında belki biraz sansür devreye girecek. Paris ve video hikâyeniz nasıl başladı? 1965’te Paris’e gittim. 1969’a kadar resimle uğraştım, 1972’de video çekmeye başladım. O dönem video sanatıyla ilgilenmek bir çeşit delilik olarak mı algılanıyordu? Sinemacılar çok kızıyordu. “Bu imgelerin kalitesi ne kadar kötü” diyorlardı. İlk kullandığımız kameralar öyleydi tabii. Sinemayla kıyaslanamayacak seviyedeydi ama yapılan iş önemliydi. Bana ilk defa kamerayı verdiler, baktım çekiyorum, beğenmedim baştan alabiliyorum. Kimseye ihtiyacım olmuyor. Başta montaj yok, performans yapıyorum ve gösteriyorum. Çok büyük bir özgürlüktü. Uzun yıllar yanında resim ya da başka nesneler olan video enstelasyonları yaptım. Sonra bilgisayar devreye girdi. O beni daha da çekti. Şimdi de her şeyi kendim yapıyorum ama teknolojini cazibesine düşmeden. Fark nedir? Gençler yazılımlarla, işin programlama tarafını da öğrenerek çok ilerlediler. Sonuçta o aletin cazibesine düşmek diye bir şey var. Ben eski resim geleneğinden geldiğim için ona hâkim olabildim. O yüzden teknolojinin parlaklığından çok yaptığım işin mantığı öne çıkıyor. ürünlerini güncelliyor ve yerel sanatçılara da sanatlarını sergilemeleri için fırsatlar veriyor. Şimdi söz Orhan Hallik’te: ilkent Kültür Girişimi (BKG), “Amacımız mağazalarımızın beş çağdaş müzecilik anlayışına duyuya hitap etmesi. Gelenlerin göre ziyaretçinin müze gününü geçirip, eğlenip, öğrenip, deneyimini daha keyifli bir hale keyif alabileceği sosyal ortamlar sokmayı amaçlıyor. Müze yaratmak. Biz buna ‘müze mağazacılığını bir yılda 19 ilde 44 deneyimi’ diyoruz. Mesela mağazaya çıkarması da büyük Topkapı’daki mutfak başarı. Bu mağazalarda müzeninbölümündeki restorasyon bitiyor, orada ören yerinin kurumsal kimliği ile uyumlu, Prof. Dr. Talat Osmanlı mutfağının dünyaya tanıtılması için müze algısını olumlu yönde etkileyen, S. Halman’ın, bir çalışmamız olacak. İşte beş duyudan müzenin eğitim ve iletişimini destekleyen, “Love is all: bahsediyorduk ya onu tamamlayacağız. kaliteli ürünler sunulması BKG’nin işi. Poetry and Gastroarkeoloji çalışıyoruz. Daha önce Tekstil ürünleri; kravatlar, eşarplar, Philosophy” Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde 3 bin 500 bornozlar, cam, ahşap, bakır ürünler ve (Her şey aşktır: yıllık Hitit ekmeğini, aslına ve koşullarına takılar... Daha aklınıza gelen gelmeyen Mevlana’nın uygun olarak yapıp ziyaretçilere sunduk. yüzlerce kültür ürünü artık bu mağazalarda Şiirleri ve Şimdi Ayasofya çöreğini deniyoruz. Yüzyıllar lisanslı olarak satılıyor. Türkiye’nin kültürel Felsefesi) adını önce böyle bir çörek geleneği varmış ve biz mirasının korunması ve sürdürülebilmesi verdiği kitabı, araştırıp aslına uygun bir şekilde onu için çalışmalarını yürüten Bilkent Kültür BKG yayınları yaşatmak için çalışıyoruz. Ayrıca Topkapı Girişimi, yılbaşı için özel olarak hazırladığı tarafından Sarayı’ndaki mutfak bölümü açılınca helva da “Selçuklu Koleksiyonu”nda da geleneksel Şebiarus’ta sunacağız”. Sözün özü Hallik, müzelerde izleri yaratıcı tasarımlarla buluşturmaya raflarda sunulan eserlerle ilgili olarak devam ediyor. Biz de yeni yıl öncesi yerini insanların yanında Topkapı’daki müze mağazasına gittik ve alıyor. götürebilecekleri, o anı ve Bilintur’un CEO’su Orhan Hallik ile hatırayı paylaşacakları her türlü konuştuk. Müze mağazacılığı ürünü sunduklarını anlatıyor. dünyada uzun yıllardır yapılıyor. Sürdürülebilir kültür ürünleri Türkiye’de ise ciddi anlamda verdiklerini söylüyor. Ayrıca yapılmaya yeni başladı. Çünkü geleneksel sanatları koruyup, Türkiye’de müzecilik göreceli olarak sanatçılardan çiniler ve seramikler iyi olsa da müzelerin bir yaşam merkezi alıyorlar. Kaftanlar, kaftan olmaları konusunda büyük boşluklar motiflerinden çantalar ve günlük hayata bu kültürü vardı. Gidip görülen, çıkıp gidilen sızdıracak onlarca ürün yaratmışlar. Hatta bir de kültür yerlerdi müzeler. Ama dünyadaki ürünleri tasarım yarışması yapmışlar. Kazanan üniversite örneklere baktığınızda müzeler yaşam merkezleri olarak öğrencilerinin tasarımları tüm müze mağazalarında satışa hizmet veriyor. İnsanlar sohbet edip, kahvelerini içiyor ve sunulacak. Müze mağazaları koleksiyon mantığı ile her sosyal bir ortamda o tarihi dokunun tadını çıkarıyor. Bu türlü ürünü aslına uygun hazırlıyor. Sanal mağaza da noktada Türkiye’de BKG devreye girdi. Ama müze cabası. Her dilde kılavuz kitapları da var. Hallik, “Türkiye, mağazası açmak sancılı bir süreç. Onlarca onay, İstanbul’dan ibaret değil. Burası başlangıç” diyor. düzenlemeler ve daha bilmediğimiz bir sürü yapılanma. http://www.bkg.com.tr/ BKG bu işi başından beri başarıyla yapıyor. Üretimlerini, B Şimdi internet sayesinde çok başka bir dünyada yaşıyoruz. Sanatçılar kendileri de seyahat ediyor. Yani bir alışveriş var. Buna bir göç denir mi bilmiyorum. Küreselleşmenin başlangıcından beri bir çağdaş sanat dili dünyada var. Ancak her ülkenin kendi sanatçılarının kendilerine ait spesifik bir dili de mevcut. İstanbullu sanatçılar için de bu geçerli. Ancak en önemli sanatçılar Londra, New York ya da Paris’e göç etmiş isimler. Hem kendi dillerini kullanıyorlar hem de evrensel sanatın tamamen içine giriyorlar. Yine de Avrupa’da Türkiye’yi görmek istedikleri gibi şekillendiriyorlar. Bu da bir çeşit oryantalizm değil mi? Onu zaten istedikleri gibi görüyorlar. Türkiye şimdi Ortadoğu'daki tek laikmüslüman ülke. Avrupa'da önemli bir örnek olarak algılanıyor. Evet bu da bir çeşit oryantalizm. Ben Fransa’daki dostlarıma burada sorunsuz bir yaşam olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Bu kargaşa içinde çağdaş sanat okumaları da pek yerine oturmuyor. Bu da çok moda şimdi. Eserler büyük fiyatlara satılıyor, piyasası on senede korkunç şekilde arttı. Biz yetmişlerde Paris’te çağdaş sanatla ilgilenen bir avuç BRITNEY SPEARS SHAKIRA BEYONCE Yalnızca dans ve müzik! G rammy ödüllü pop yıldızı Britney Spears’dan tüm dünyayı etkisi altına alan nefes kesici bir konser performansı. Sony Music etiketiyle yayımlanan ve tam 20 canlı konser kaydının yer aldığı “Britney Spears Live: The Femme Fatale Tour” DVD ve BluRay’i ile yüksek kalitede konser deneyimi sunuyor. Konserlerinde hayranlarına sürekli yenilik, heyecan ve farklılıklar sunan Britney Spears bunu son albümü Femme Fatale’de yine devam ettirirken Femme Fatale Turnesi’nde de tartışmasız başarısını bir kez daha gözler önüne seriyor. Britney Spears’ın geçen yaz Kuzey Amerika'da gerçekleştirdiği “The Femme Fatale” turnesi eleştirmenlerden tam not alarak büyük ses getirmiş ve Rolling Stone Dergisi tarafından “Britney Spears’ın şimdiye dek hazırladığı en enerji dolu, en renkli ve eğlenceli prodüksiyonu” olarak adlandırılmıştı. Muhteşem bir müzik şöleni S hakira’nın “The Sun Comes Out” turnesi kapsamında Paris’teki Palais de Bercy’de gerçekleştirdiği, hayranlarının Shakira’nın benzersiz sahne performansına ve daha önce görülmemiş sahne arkası görüntülere şahit olabilecekleri “Shakira – Live From Paris” DVD, Blu Ray ve CD + DVD olarak yayımlandı. Shakira’nın “Waka Waka (This Time for Africa),” “Hips Don’t Lie” ve “Whenever, Wherever” gibi hit olmuş şarkıları ile muhteşem sahne performansını bir araya getirdiği “The Sun Comes Out” turnesi 42 ülkede, 112 konser ile yaklaşık iki milyon kişi tarafından izlendi. The Hollywood Reporter’ın “Muhteşem bir ışık ve müzik şöleni”, The Los Angeles Times’ın ise “Usta sahne performansı ile Shakira süperstar karizmasını devam ettiriyor” yorumlarını yaptığı “The Sun Comes Out” dünya turnesi 20102011 senesinin en başarılı turnelerinden biri olarak gösterildi. Beyoncé’nin müzikal yolculuğu B eyoncé’nin “Say My Name”, “Survivor” ve “Bootylicious” gibi Destiny’s Child ile imza attığı klasikleşmiş şarkılarını, “Single Ladies”, “Crazy In Love” ve “Irreplaceable” gibi diğer hit şarkılarını ve son albümü “4”deki bütün şarkılarını seslendirdiği bu çok özel konser şimdi sizlerle. Günümüzün en güçlü kadın vokallerinden biri kabul edilen Beyoncé’nin bu sene Ağustos ayında New York’da verdiği çok özel konseriyle birlikte daha önce yayımlanmamış görüntüleri müzikseverler ile buluşuyor. New York Times tarafından “güçlü” ve “nefes kesici” gibi yorumlar alan “4 Intimate Nights With Beyoncé” konserlerinde Beyoncé, sınırlı sayıdaki izleyiciye “4” albümündeki tüm şarkıları eksiksiz olarak seslendirdi. Beyoncé’nin tümü kadın vokallerden oluşan grubu ile gerçekleştirdiği performanslarının yer aldığı bu DVD; izleyenleri sanatçının Destiny’s Child dönemi de dahil olmak üzere “4” albümünün öncesi ve sonrasındaki müzikal ve kişisel yolculuğuna davet ediyor. C M Y B C MY B