Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALIK 2011 / SAYI 1343 5 bir GECE AYŞE YILDIRIM Leon bilgisizlik kurbanı olmuş bir HACİZ Fotoğraf: AGOS gazetesinden ntalya’da sahibinin borcu nedeniyle haczedilen Leon adlı 4 yaşındaki Fransız bulldog cinsi köpeği Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül kurtardı. Geçen haftanın belki de en çok okunan haberi buydu. Ben de haberi içim burkularak okudum ve hemen köpeğim Toro’ya döndüm. “Bir gün bizim de başımıza aynı şey gelirse doğru komşuya kaçıyorsun. Beni tanıdığını da belli etmiyorsun.” Hayat bu ya! “Bir de seni kurtarması için bir belediye başkanı aramak zorunda kalmayalım.” Tabii köpek sahibi olarak olay kafama takıldı. Bir iki hukukçuya sordum. Evde beslenen hayvanlar evin bir ferdi sayılır, nasıl haczedilebilir? Ya bir kedisi ya da köpeği yoksa borçlunun, o zaman ne olacak? Eşini, sevgilisini ya da çocuğunu mu haczedip yeddiemine teslim edecekler? Doğrusu birbirinden farklı yanıtlar aldım. Çoluk çocuk için değil ama evde beslenen her türlü hayvanın ticari değer taşıdığı için haczedilebileceğini söyleyenler vardı. Kedi, köpek, tavşan… Çünkü onlar da pet shoplarda satılıyorlardı yani ticari değerleri vardı. Kimi hukukçular ise Hayvanları Koruma Kanunu’na göre haczedilemeyeceğini söylüyordu. Evet, 2004 yılında çıkan Hayvanları Koruma Kanunu, “Ticari amaç güdülmeden bilhassa ev ve bahçesi içerisinde bakılan ev ve süs hayvanları, sahiplerinin borcundan dolayı haczedilemezler” diyordu. Yani kanun açıktı. Ee o zaman Leon nasıl haczedilmişti? Hatta bu arada yasaklanan pitbull cinsi iki köpeğin de Muğla’da haczedildiğini öğrendim. Bu da başka bir tartışma başlatmıştı. En iyisi olayı hem hukukçu hem de Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Başkanı olan Av. Ahmet Kemal Şenpolat’a sormaktı. Şenpolat’ın verdiği bilgiye göre olay tamamen bilgisizlikten kaynaklanıyor. Şöyle ki; söz konusu olay gösterdi ki icra memurlarının Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki maddeden A Dersim Ermenileri buluştu ir yıl önce Gedikpaşa Ermeni Kilisesi’nde dört kişiydiler. Dersimli Ermeniler olarak vaftiz törenleri vardı. Yusuf İres, Devletli, Selahattin Gökatalay ve oğlu Öngü Egemen. Özlerine dönmenin heyecanı içindeydiler. Selahattin Gökatalay, mahkeme kararıyla adını değiştirmiş Miran Pirgiç yapmıştı. Dersimli Ermeniler olarak örgütlenmeye başladıklarını, dernek kuracaklarını anlatıyordu. Bir yıl sonra yeniden birlikteydik, bu kez başka bir heyecan içindeydiler. Üstelik öyle dört beş kişi de değil yüzlerceydiler. 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde Çağlayan Figaro Düğün Salonu’nda Dersimli Ermeniler Derneği’nin İstanbul buluşmasındaydık. Ermenistan’dan akademisyenler, Sason’dan, Vakıflı köyünden, Hemşin’den, Dersim’den Ermeniler, Aleviler, Kürtler, Zazalar... Rakel Dink, Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, yazar Sarkis Seropyan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, Dersimli işadamları da destek için oradaydı... “Ermeniler yüz yıldır kayıp çocuklarını buldular” diyordu Miran Pirgiç, bir hayali gerçekleştirmenin B haberi yok. Çünkü onlar daha çok İcra İflas Kanunu’ndaki değişiklikleri izliyorlar. Leon’un sahibinin de bu maddeden haberi yok (benim gibi). Meğer, Leon haczedildiğinde yedi iş günü içersinde icra hâkimliğine itiraz edilseymiş haciz kararı kaldırılırmış. Yedi iş günü geçerse bu haciz işlemini kabul ettiğiniz anlamına gelir ve itiraz boşa çıkar. Üstelik tazminat davası da açılamaz. Peki bunu basit bir çözümü yok mu? Var tabii. İcra iflas Kanunu’nda haczedilebilecek hayvanları (ticari değer taşıyan) belirleyen maddeler mevcut. Bunların arasına Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki ev hayvanlarına ilişkin madde eklendiğinde sorun kendiliğinden ortadan kalkmış olacak. Ama bu küçük değişiklik yapılana kadar maalesef pek çok dostumuz Leon’un kaderini paylaşacak. Neyse Toro’ya son öğrendiklerimi söyledim. O da rahatladı, ben de. ayse@cumhuriyet.com.tr heyecanı içinde. Artık inkâr yoktu, külahı atacaklarını söylüyordu. “Biz kardeşlerimizin içinde hep doğru yaşadık, bundan sonra da öyle olacak. Aydın, devrimci, insanım diyen arkadaşlarla birlikte yürüyeceğiz.” Bir de müjde veriyordu Pirgiç; Osman Kavala’nın desteğiyle 2012’de Mazgirt’te bir mezarlığın onarılacağını söylüyordu. Almanya’dan da katılanlar olmuştu geceye. Oğlunun kökenlerini Almanya’da babaannesinden öğrendiği anı anlatırken sesi titriyordu Recep Kaya’nın. O da diğerleri gibi Ermenice konuşamamanın acısını yaşıyordu. Belki daha fazlaydılar. Ama çoğu korkudan konuşmuyor, kimliğini açıklamıyor, ortaya çıkmıyordu Miran Pirgiç’in söylediğine göre. Yine de bir yılda çok fazla yol almışlardı. Belki gelecek yıl daha da çoğalacaklar, daha coşkulu bir gecede buluşacaklar. Ama hiçbir şey o gece ortak kültür buluşmasının önünde engel değildi. Ermenistan ve Türkiye’den müzik gruplarının söylediği şarkılar ve türküler eşliğinde oynanan halkoyunları da bunun en güzel kanıtıydı. bir İNSAN Komşudan aşçı transferi anos Koutsouvalis, Yunan bir aşçı. Çipuro ve meze geleneğiyle ünlü Volos’dan gelmiş İstanbul’a. Çok da değil iki aydır İstanbul’da. Her şey bir tesadüfle başlamış onun için. Zarifi’nin sahibi Fehmi Yaşar, Panos’un akrabasının arkadaşıymış. Bir Yunanistan ziyaretinde kahve içerken “Kışın İstanbul’da olmak ister misin?” sorusu gelmiş Yaşar’dan. Yunanistan’daki ekonomik kriz nedeniyle bir çıkış arayan Panos, “neden olmasın” demiş ve İstanbul’un yolunu tutmuş. 39 yaşında, 15 yıldır mutfakta çalışan eğitimli bir aşçı Panos. İspanya, Londra, Bulgaristan çalıştığı bazı ülkeler arasında. Aslında Yunanistan’da da bir restoranı varmış, gelirken mecburen kapatmış onu. Soyunda İstanbulluluk da var ama daha önce hiç gelmemiş Panos. Geldiği gün de kafasındaki tüm önyargılar silinmiş. Türkçe öğrenmeye kararlı. Belki sürekli kalmaya da. Şimdilik Zarifi’ye eğlenmeye gelenlere mutfakta hazırladığı hakiki Yunan mezelerinden tattırmanın keyfini sürüyor. Yakında özel yemeklerini yapacağını da söylüyor. P bir ŞEHİR Haydi kadınlar bandoya ntalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, kadınlara yönelik çalışmalarıyla da dikkat çeken bir isim. Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor, Kadınlar Tiyatroyla Buluşuyor gibi projelere imza atan, AB ve BM Nüfus Fonu işbirliğiyle kadın sığınmaevi ve üniversiteli kız öğrenciler için yurtlar açan Akaydın, en son belediye otobüsleri için kadın şoför arıyordu. Bu arayışında pek başarılı olamadı gerçi, çünkü ağır vasıta ehliyetine sahip sadece 2 kadın başvurdu iş için. Ama Akaydın hâlâ umutlu, “Eğer başvurular olursa tüm otobüslerin şoför mahallini kadınlara emanet etmeye hazırım” diyor. Akaydın şimdi de Belediye Bando Takımı’na kadın eli değdirmenin peşinde. Hem de bando takımının 50 yıllık tarihinde ilk kez kadınlara yer açacak. Konservatuvar mezunu ve trompet, trombon, klarnet, saksafon, tuba, korno, bateri gibi müzik enstrümanlarından en az birini çalabilen kadın müzisyenler www.antalya.com.tr ve www.antalya.bel.tr internet adreslerindeki başvuru formlarını 31 Ocak 2012’ye kadar doldurabilirsiniz. A C M Y B C MY B