16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 MAYIS 2010 / SAYI 1261 9 Pedal Sesi Bisiklet Topluluğu, Burdur Gölü ile Salda Gölü arasında çeşitli rotalar çıkardı. Pedallar Burdur’dan Salda’ya dönüyor... ŞİRİN GÜVEN edal Sesi Bisiklet Topluluğu, Türkiye’de bir ilk gerçekleştirdi ve “doğa bisikletçiliği” için bir adım attı. Onlar biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu Burdur Gölü’nden Salda Gölü’ne uzanan çeşitli bisiklet rotalarıyla bisiklet sürerken doğa gözlemi yapılabilmesini sağlamaya çalışıyorlar. Amatörler için düzenledikleri günübirlik turların yanı sıra, profesyoneller için kamplı turlar da mevcut. Yani yolculuğunuz boyunca hangi kuş ya da memeli türlerini görebileceğiniz gittiğiniz mevsime ve rotaya göre değişiyor. Keşif gezisi yapmak isteyen doğa sevdalıları için seçenek çok. Pedal Sesi Bisiklet Topluluğu nasıl kuruldu? Topluluğun kuruluş temeli, iki üniversite öğrencisinin bir kafede oturup başlattığı beyin fırtınasına dayanıyor. 2005 Kasım ayında kurulan “pedalsesi.org” internet sitesi ile de bu beyin fırtınası ilk meyvelerini veriyor. İnternet sitemize bugün 5 bin kişi üye. Elbette bu kadar fazla sayıda insanın içinde pek çok meslek ve yaş grubu bulabilmek mümkün. Mesela Hasankeyf’e yaptığımız bir bisiklet turunda 20 ile 64 yaş aralığında bir gruptuk. Amacımız Türkiye’de bisiklet kültürünü yaygınlaştırmak. Bu kapsamda şehirde bisiklet kullanımının artması için “Trafikte Bisiklete Saygı” etkinlikleri düzenledik. Ayrıca bisikletin doğa dostu bir ulaşım aracı olduğunu vurgulalayıp, ülkemizin pek çok bölgesindeki doğal güzelliklerin yok oluşuna da dikkat çekiyoruz. Doğayı Pedalla Koru projesi böyle mi çıktı? İkizdere’de yapılan taş ocağı ve HES çalışmaları yüzünden meydana gelen tahribatı ve yok olan türleri incelemek ve buraya dikkatleri çekmek için yaptığımız bir turda rotamız üzerindeki bir yaylada dağ horozlarını koruma altına alan bir proje alanı olduğunu ve bu bölgeden ADNAN BİNYAZAR İnanç kirlenmesi in adına yapılan saçmalıklar gittikçe tırmanıyor. Türkçe öğretmeni olacak bir üniversite öğrencisinin saplantısı, bunun nerelere vardığını gösteriyor: Üniversiteli bir genç kız, bir hafta önce dört dişine dolgu yapılan kliniğe gidip, doktordan dolguları sökmesini istiyor. Doktor nedenini sorduğunda da; “Bana göre neden önemli,” diyor, “dolgu yaptığınız gün aybaşılıydım. Bedenime dışarıdan bir şey girdiğinde abdest alıp dua etmem gerekirdi. Özel günümde bunu yerine getiremeyince günah işlemiş oldum. Dolguları sökerseniz günahımdan arınacağım...” Temiz inançların kirletildiği bir ortamda, bilimdışına itilen kafa, başka türlü düşünebilir mi? Bu olayın şokunu yaşarken iletilerinde dinsel gerçeklere değinerek aydınlatıcı uyarılarda bulunan Yılmaz Dağdeviren’in açıklamasıyla karşılaştım. “Türbe, yatır (Eyüp Sultan da dahil) gibi ritüellerden, ermişlerden medet ummak, onları tanrı yerine koymaktır, ateizmdir. Bunu ben değil, İslamiyet söylüyor.” Ardından da “şaka değil,” diye ekleyerek, “Bu memleket adam olacak da biz de göreceğiz ha!..” diye isyan ediyor! İletisine “Sutyen Baba Türbesi”nin fotoğrafını da eklemiş: Uçları ağaçtan ağaca bağlanmış uzunca bir sicim. Sicimlere asılmış yüzlerce sutyen. Onlarcası da esen yele direnemeyip yerlerde sürünüyor. Fotoğrafın altındaki açıklama da şöyle: “Meme kanserine, sarkmalarına karşı; memeyi istenen boyutlara getirmek, emzirememe sorunlarına çözüm bulmak için üç ‘Kulhuvallah’ okuyup, en az 10 saattir üzerinizde olan sutyeninizi çıkarıp bu sicime bağlıyorsunuz. İşlem tamamdır! Yalnız, dileğiniz tuttuğunda buraya gelip yatıra P geçeceğimiz tarihte bir sayım çalışması yapılacağını öğrendik. O gün Sivrikaya Yaylası’na çıktık ve kamp yaptık. Aynı günün sabahı da proje ekibi araçlarıyla geldi. Onlarla birlikte dağ horozlarını görme ve fotoğraflama şansına eriştiğimde “Demek ki bu iş bisikletle de yapılabiliyor” dedim. Üstelik ben bisikletimle doğayı kirletmeden ulaşmıştım o güzelliklere. Böylece güzel bir ekiple Birleşmiş Milletler Küçük Destek Fonu Türkiye tarafından destek alarak bunu bir proje haline getirdik. Projelendirme aşamasında neler yaptınız peki? Öncelikle hem profesyonel, hem de amatör bisikletçilerin ihtiyaçlarına karşılık verebilecek bir parkura ihtiyacımız vardı. Diğer taraftan bisiklet sürerken doğa gözlemi, yani “doğa bisikletçiliği” yapabilmek için belirlenen pilot alandaki biyolojik çeşitliliğin zengin olması gerekiyordu. Bunun için de en uygun alanın Burdur ve Salda Gölü olduğuna karar verdik ve Burdur Gölü’nden Salda Gölü’ne kadar uzanan çeşitli bisiklet rotaları çıkardık. Bunların bir kısmı kısa ve günübirlik gezintiler için, bir kısmı ise uzun ve kamplı turlar için belirlenmiş rotalar. Alanda öyle bir çeşitlilik var ki doğa bisikletçiliği yaparken görebileceğiniz türler gittiğiniz rotaya bağlı olarak değiştiği gibi geçtiğiniz zamanki mevsime göre de değişkenlik gösteriyor. Şimdi tüm bu bilgileri hazırladığımız rotalara işliyoruz. Çalışmaların bittiğinde doğa bisikletçiliği yapmak isteyenler hangi alana gittiğinde rota olarak nasıl bir zorlukla karşılaşacağını ve gittiği yerde muhtemel hangi kuş veya memeli türlerini görebileceği hakkında ön bilgiye sahip olacak. Bu bilgilere ücretsiz dağıtılacak haritalı broşürler ya da internet üzerinden ulaşacaklar. Yol boyunca belli noktalara yerleştirilecek levhalarla da yönlendirilecekler. Proje, bisikletle doğa keşfi konusunda bir ilk mi olacak? Bu konuda Türkiye geride mi kalıyor? Evet, bu proje yapısı itibariyle ülkemizde bir ilk. Bununla ilgili dünyada pek çok çalışma var. Öyle ki bugün yağmur ormanlarındaki araştırmalar bazı alanlara araç giremediğinden dolayı bisikletle gidilerek yapılıyor. Burdur Gölü’nde ise her yıl yapılan KOSK (kış ortası su kuşları) sayımında araçla girilemeyen yerler yürüyerek geçiliyor. Bu durum ise hem sayım ekibini güç durumda bırakıyor, hem de yapılan sayımın hızlı ve sağlıklı olmasını engelliyor. Dolayısıyla Türkiye bu konuda henüz yeterli seviyede olduğunu söyleyemeyiz. Pedal Sesi Bisiklet Topluluğu olarak bundan sonra projelerinize devam edecek misiniz? Proje ekibi olarak yapılan çalışmalardan pek çok tecrübe elde ettik. Proje başarı ile tamamlandıktan sonra amacımız bu tecrübelerle farklı alanlarda da aynı uygulamaları gerçekleştirerek doğa bisikletçiliğini Türkiye çapında yaygınlaştırmak, tanıtmak ve teşvik etmek. İsteyenler etkinliklerimizi “pedalsesi.org” internet adresinden takip edebilir. G D sutyensiz görünmeniz şart koşuluyor...” Hurafeler, kadına neleri reva görüyor... Derdine deva diye sutyenini iplerde sergileyecek, dileği tutunca da yatıra çıplak meme sunacak!.. Güzel ülkemin güzel insanı! Bunun sapık bir röntgencinin tuzağına düşmek olduğunu ne zaman anlayıp da kurtuluşunu sağlayacaksın!.. Ergenlik döneminde, sanki bir utanç öğesiymiş gibi memesini kendinden bile saklayan su gibi kızlar, memesinde oluşan düğümleri, uzun süre gizledikten sonra anasına, kaynanasına gösterip, “Bir şey olmaz, bir iki güne geçer,” yanıtını alan ince gelinler, meme sızısını kocasına anlatmaya utanan dayançlı kadınlar geliyor gözümün önüne... Kim bilir kaç kadın bu yüzden kanser kurbanı oldu! Hadi, iplere sutyen asanlara “cahil”, deyip geçiliyor; abdest almadan doldurulan dişini günah nesnesine dönüştüren üniversiteli kıza ne demeli!.. Cumhuriyet’in, tekkeleri, türbeleri kapatmasını “ihanet” sayanlar bunları görünce hiç utanmıyorlar mı?.. Başka neden aranmasın; bu yüzden, düşünselliğin karşısına hurafelerin çıkarıldığı İslam toplumlarında bilimsel gelişmeden, buluşlardan, yaratıcı sanattan, dünyayı sarsacak yazınsal yapıtlardan söz edilemiyor... İslamda eskiden yazılmış yazınsal yapıtlardan örnek verilerek bu yargıyı çürütmeye kalkacak olacaktır. Ama sanırım o dönemler bağnazlık, beyinlere bir kara bela gibi saplanmamıştı... Artık ülkemizde bilgisizlik yaşam felsefesine, hurafeler tapınç nesnesine, dinsel saplantılar inanca dönüştü... Farkında olan var mı?.. G [email protected] FİGEN ATALAY “Anne, diyor, ‘AÇEV’e her zaman git. Çok değiştin.’ Bazen kendime ben bile inanamıyorum. O kadar değiştim mi? diyorum. Onlara sevgi, saygı verdikçe onlar da veriyorlar bana. ‘Anne’ diyor, ‘Biz seni üzmeyeceğiz.’ İşte öyle laflar duyuyorum çocuklarımdan. Önceden hiç duymuyordum.” Çocuğa yöne lik Anneye yönelik Annelik anlayışı değişti. Eğitimde ailenin önemini anladı. Anne olarak daha bilinçli hissediyor. Kadın olarak daha değerli hissediyor. Bir işe yaradığını hissediyor. Çalışmayı istiyor. Okumaya devam etmek istiyor. plin Olumsuz disi ttı. al az i yöntemlerin i Çocuğun fikrin alıyor. or. Daha iyi dinliy tişim Daha etkili ile kuruyor. Daha sakin, şlı. sabırlı ve anlayı birey Çocuğun bir ında. olduğunun fark çok Çocuğa daha r. zaman ayırıyo Daha tutarlı. yor. Seçenek sunu r. Ortam hazırlıyo yor. Kurallar koyu Bu sözlerin sahibi, Prof. Dr. Sevda Bekman ve uzman psikolojik danışman Aylin Atmaca Koçak’ın hazırladığı “Beş ülkeden anneler anlatıyor” kitabında yer alan 100 anneden biri. Kitapta, Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nca (AÇEV) hazırlanan Anne Çocuk Eğitim Programı’na, (AÇEP) Türkiye, Belçika, İsviçre, Bahreyn ve Suudi Arabistan’da katılan anneler, deneyimlerini ve programın etkilerini kendi söylemleriyle anlatıyorlar. Anneler anlatıyor: “Pek bir şeyin sınırı yoktu. Televizyon seyretmek olsun, bilgisayar oynamak olsun, sınır yoktu. Çocuklarla gün içinde yaşadıklarımız da düzene girdi, bunlara da sınır koyduk.” “Önceden diyordum ki, ‘odanı toplayacaksın’. O da ‘hayır’ deyip çıkıyordu. Şimdi ‘kızım’ diyorum, ‘odanı topla, biraz dinlen, istediğin kadarını topla, ben de kalanına yardım edeceğim.’ Bakıyorum, hepsini toplamış.” “Çocuğumla daha uzun zaman geçiriyorum. Ev işine o kadar önem vermemeye başladım. Ev işi nasılsa her zaman yapılıyor ama benim çocuğumun bugünleri geri gelmeyecek. Onunla bu dönemde ne kadar zaman geçirirsem o kadar faydalı olacağıma inandım.” “Çocuk gelip bir şey söylüyordu, önemsemiyordum çocuktur diye. Aslında onun ne kadar önemli olduğunu üstüne basa basa söylediler bize. Açıkçası çocuğa gerektiği önemi vermiyordum, artık veriyorum.” “Dövüyordum çocuklarımı, hırçın davranıyordum. Sözlü olarak kızsam da dövmeyi kestim.” “Onun sorununu dinliyorum, bir şey anlatmak isterse anlatıyor bana, onu dinliyorum. Eskiden dinlemezdim, ‘işim var kızım, sonra anlatırsın’ derdim. O zaman da unutulup gidiyordu.” G [email protected] Çocukların gözüyle 611 yaş grubu arası 7 çocuğun, bir yıl boyunca Teksin Özgüz Atölyesi’nde yaptığı resimler, Teksin Sanat Galerisi’nde sergilendi. “Çocukların Gözüyle” başlıklı serginin amacı, çocuklara resmi öğretmenin yanı sıra bir ressamın serüvenini yaşatmak ve sergi kültürünü de aktarabilmek; çocukların resim yaparak ve yaptıklarını sergileyerek sanatın içine küçük yaşta girmelerini sağlamak ve sanata karşı duyarlı birer birey olmaları yolunda adım atmak. Sergide çocukların yorumlarıyla klasik eserlerden kopyaların yanı sıra, kolaj, afiş ve tuval yağlıboya çalışmalar yer alıyor. G Anneler de değişiyor, çocuklar da C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle