22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 ARALIK 2010 / SAYI 1289 Yıldız olmak için gelmişlerdi Kimisi başarılarının yanına “bizden biri” sıfatını da ekliyor. Kimisi de kısa sürede bavulunu toplayıp Atatürk Havalimanı’nın yolunu tutuyor. Türk sporu başarısız ithal yıldızlarını konuşuyor ama yaşananlar Türkiye’ye ilk ayak basan dünyaca ünlü futbol adamlarından Malcolmn Allison’un hikâyesinden çok da farklı değil. Nicolas Anelka Malcolmn Allison Şu anda yaptığınız işi dilini bilmediğiniz, seviyesine çıkabilecekti. Bir İngiliz gazetesine yemekleri farklı, yaşam tarzı bambaşka bir ülkede verdiği röportajda Galatasaray’ın başkan yaptığınızı düşünün. Evet iş aynı ne fark eder ki; Selahattin Beyazıt ve zengin yöneticiler ama bazı mesleklerde öyle olmuyor. tarafından finanse edilen Avrupa’nın sayılı zengin Sporcuysanız, hele takım sporlarından hayatınızı kulüplerinden biri olduğunu söylüyordu. Ancak kazanıyorsanız yabancı bir ülkede olmak işinizi takımın antrenman yapacak sahası bile yoktu ve hiç kolaylaştırmıyor. Türkiye de bir istisna değil. bu büyük bir problemdi. Allison ve futbolcular bir Hatta "Alışamadım”, “Ailemi özledim”, gün Sarıyer’de, ertesi gün Anadoluhisarı’ndaki “Ülkesinden geç döndü" gibi gazete toprak sahalarda çalışıyordu. Allison şikâyet DENİZ başlıklarından bir istatistik çıkarsak Türkiye’nin ettiğinde basın ona karşı yol kenarlarında ya da yabancı futbolcu ve futbol adamları için alışılması ormanda çalışan Trabzonspor’lu futbolcuların ÜLKÜTEKİN en zor ülkelerden biri olduğunu söyleyebiliriz. başarılarını örnek gösteriyordu. Allison yıllardır Burada bir ayrım yapmak gerekli. Ülkeyi ıskartada bekleyen Ali Sami Yen Stadı’nı kendisi basamak olarak görüp çıkış yapmak isteyenlerle şöhreti çimlendirmeyi önerdiğinde karşısında Bölge Müdürlüğü’nü önceden yakalayıp burayı son ya da sondan bir önceki bulmuştu, “Biz yapacağız.” Ali Sami Yen Stadı ancak 1980 durak olarak görenlerin kariyerleri tahmin edersiniz ki çok sonunda yeniden açılacaktı. farklı yönlerde ilerliyor. Bizim konumuz ikinci gruptakiler. Allison için ilk sezon pek başarılı geçmiyordu. En çok Türkiye’de para kazanmak, ikinci bahar yaşamak gibi eleştirilen Allison’ın daha önce dünyada pek eşine nedenlerle bulunanlar. Son yıllarda özellikle futbolcular rastlanmamış sistemiydi. Savunmanın ortasında üç bek iki açısından pek başarılı geçmedi. Klasik hikâye hepsi için kanat oyuncusuyla beşli bir hat oluşturuyor, hücumda ise iki geçerliydi. Atatürk Havalimanı’nın Dış Hatlar Terminali’nde forvete iki açık oyuncusu tesadüfen yolculuk için bekleyenlerin ahı mı tutuyor nedir destek veriyordu. Orta Daniel Guiza bilinmez ama binlerce taraftarın yarattığı kargaşa içinde saha tek oyuncuya okçu sevincini çoğunlukla ezilme tehlikesi ve omuzlarda taşınmak arasında bırakılmıştı ve spor basınına Türkiye’de pek gidip gelen karşılama merasimleri bir bavul, bazen bir aile ve göre bu çılgınlıktı. yaşayamadı. birkaç basın mensubunun uğurlamasıyla hayal Deplasmanda alınan bir kırıklığı içinde son buluyor. Eskişehir galibiyeti sonrası Allison Misimovic, Iverson, Lincoln, Elano, Rijkaard, “artık takımım sisteme alıştı fırtına Aragones; geriye gittikçe listeyi daha da gibi eseceğiz” diyordu ama sezon uzatabiliriz. Schuster, Guiza, Hiddink gibi isimlerin sonunda Galatasaray beşinciydi. Yine de belki bavulları hazır bekliyor. Peki sorun de İngiliz teknik direktörün kredisi nedir? Jose Mourinho’nun dediği gibi yeni fazlaydı. Ertesi sezona yine büyük ümitlerle bir ülkeye gittiğinizde oraya ait futbol girildi ama bir Fenerbahçe mağlubiyeti kültürünü göz ardı etmemeniz sonrası görevine son verildi. “O Manchester gerekebilir ve belki de bu isimler City’yi ben de Avrupa şampiyonu yapardım” yakaladıkları şöhretin kaçınılmaz diyen çıkmamıştı ama eleştiriler daha az sonucu olarak burada olup bitenleri değildi. İngiliz teknik adamın çalkantılı hiçe sayıyorlar. Çoğunluğun dediği gibi hayatının etkisiyle bir daha İngiltere’de iş hepsi işe yaramaz mı? Barcelona'nın başına bulamayacağı konuşuluyordu. Tam da o geçsek biz de o kadroyu şampiyon yapar günlerde İngiliz basınında Don Revie’den mıydık? Peki o zaman Barca kurduğu muhteşem boşalan göreve en büyük aday olarak kadrolara karşın niye her sene şampiyon gösteriliyordu. Ancak gerçekten de Allison bir olamıyor? Misimovic sakız çiğniyor ve bu bir daha İngiltere’de iyi bir kariyer edinemedi, ciddiyetsizlik belirtisi olarak görülüp kadro dışı Portekiz’de Sporting Lizbon’da kazandığı bırakıldı. Bu, oyuncunun gösterdiği kötü başarılarla dünya futbolunun gündemine geldi. performans için bir bahane olarak da Galatasaray’sa 1987’ye kadar şampiyonluk görülebilir, kültürler arasındaki farkların göremedi, bir başka futbol devrimini bu kez algılanış biçimindeki eksiklik olarak da. Aynı Jupp Derwall’e sabır göstererek gerçekleştirdi şekilde Allen Iverson’ın kötü performansı ve UEFA Kupası şampiyonluğuna kadar sonrası koçu Burak Bayülgen’in yaptığı “bir gidecek dönem başladı. 1984’te Avrupa daha NBA’daki seviyesine gelemez” Şampiyonası’nda mücadele edecek Fransa’nın açıklaması da oldukça tepki çekti. Bu tip başındaki Hidalgo futbolcularını sahaya yeni bir başarısız performanslar sonrası yorumcuların taktikle dizmişti. Allison’ın iki kanat savunucusunu alternatifi hazırdır. Genelde daha mütevazı bir ve hücumdaki açık oyuncuları orta sahaya kulübün, bir hayli ucuza aldığı yabancı yaklaştırmıştı. Dünya futbolunun sonraki 15 yılına sporcunun başarılı performansı örnek damgasını vuracak 352 sistemi doğmuştu. gösterilir. Sizin şöhretli oyuncunuz sahada Allison bu sistemi daha 70’lerin başında varlık gösteremezken maliyeti düşük İngiltere’de oturtmayı denemiş, genç yıldız adayı fırtınalar sonrasında Galatasaray’da da koparıyordur. Oysa tecrübelerle deneylerini sürdürmüştü. İngiliz sabit, bahsettiğimiz türde futbolcular futbol adamı 1994’te büyük kulüplere geldilerinde bu sefer yeniden futbol isimsiz ve küçük çaplı olmakla suçlanır. gündemimizde yer aldı. Örnek mi; Saidou, Preko, Youla. Tekrar olacak ama liste Gergin geçen Galatasarayuzatılabilir. Manchester United eşleşmesi Türkiye’de futbola yatırılan paralar ülke ekonomisi sırasında Ali Sami Yen’de oynanacak düşünüldüğünde son zamanlarda büyük artış gösterdi rövanş maçı öncesi Türkiye’deki futbol diyemeyiz. Flaş transferler ve astronomik ücretler ortamının çarpıklığını konu edinen bir haberde profesyonelliğin başlangıcından beri vardı. Dünyaca ünlü Galatasaray’da çalıştığı dönemde taraftarlar isimlere talepse daha kısa ömürlü bir hikâye. Hikâyenin arasında büyük bir kavga yaşandığını ve başlangıcıysa bugün pek hatırlanmaz ama neyseki gazete birçok insanın hayatını kaybettiğini söylüyordu. arşivleri bize yardımcı oluyor. Geçen ay hayatını kaybeden Allison’ın kastettiği tarihi 1 Mayıs olaylarıydı ve ünlü İngiliz teknik adam Malcolm Allison’ın yolu bir olan biteni fazlasıyla yanlış anlamış görünüyordu. keresinde Türkiye’ye düşmüştü. 1976’da Galatasaray’ın Tüm bunları anlatmamın sebebi “bakın tıpkı başına geçen Allison o güne kadar İngiliz futbolunun en Allison gibi Rijkaard’ın da kaderi aynı olmuş” gizli önemli figürlerinden biriydi. Manchester City ve Crystal mesajını vermek değil. Daha çok başta Palace’ın başında kazandığı başarılar bir yana yaşam tarzı ve bahsettiğimiz algı farklarının bu dönemin kıyafet seçimleriyle basının ilgi odağıydı. Aslında eseri olmadığını göstermek. Galatasaray’ı tercih etmesi de yaşam tarzını eleştiren Gördüğünüz gibi bu topraklara muhafazakâr basından kaçmak amaçlı görünüyordu. Yine düşen ilk dünyaca ünlü spor de umutlar fazlaydı. O günlere kadar çağdışı olarak görülen adamından beri pek bir şey Türk futbolu Allison ve Galatasray sayesinde Avrupa değişmemiş. G Elano Blumer Bernd Schuster Kimler geldi kimler geçti Zvezdan Misimovic: Alman Ligi’nin asist kralı olarak Galatasaray’a kurtarıcı olarak geldi, Rijkaard döneminde formunu bulmaya çalıştı. Hagi sol kanatta oynamasını istedi. Daha önce hiç oynamadığı pozisyonda yeteneklerini gösteremedi. Oyundan alınınca sık sık teknik direktörüyle polemiğe girdi. Sonunda kadro dışı bırakıldı. Şimdilerde kendine kulüp aradığı söyleniyor. Elano Blumer: Haldun Üstünel’in transfer mucizelerinden biri. Premier Lig’in yıldız isimlerinden ve Brezilya Milli Takımı’nın bankolarından biriyken Galatasaray'a yolu düştü. Sahada olduğu kısıtlı sürede asist ve gollerinden çok, asık suratı ve güçsüzlüğüyle hatırlandı. Ocak ayını beklemeden bile ülkesine döndü. Allen Iverson: Sırf Türkiye’ye değil belki de Avrupa’ya adımını atmış en kariyerli basketbolcu. Şu ana kadar beklenileni veremedi. Burak Bayülgen’in umutsuz konuşmaları sonrası nasıl bir performans göstereceği iyice merak edilmeye başlandı. Luis Aragones: “İspanya’yı babam da şampiyon yapar” suçlamasına hedef oldu. Oysa aynı İspanya geçmiş turnuvalarda çok kaliteli kadrolarla hüsrana uğramıştı. Fenerbahçe macerası hiç de iyi geçmedi. Ardında “dede” lakabını bırakarak emeklilik günlerinin tadını çıkarmaya başaldı. Cassio Lincoln (solda): Daha geldikten birkaç hafta sonra maç öncesi arkadaşlarını kampa çağırdığı için kadro dışı bırakıldı. Brezilyalının ülkesine her gidişi “acaba dönecek mi” endişesi yaratıyordu. Yine de sonrasında gelen vatandaşlarının aksine saha içindeki performansı etkiliydi. Ancak adın çıkmasın bir kere. GalatasarayFenerbahçe derbisinde çıkan kavgada arkadaşları dövüşürken olayları izlemesi bile eleştirildi. Frank Rijkaard: Galatasaray’ın başında geçirdiği bir buçuk yıl sonuç anlamıyla tam bir başarısızlıktı. Hollandalı gelirken SarıKırmızılılar 1974 Hollandası’nın hayalini kuruyordu. Rijkaard’ın Galatasaray’ı bazen çok keyifli maçlar oynadı ama Rijkaard hiç kupa kazanamadan Türkiye’yi terk etti. En çok sistemi üzerindeki ısrarı bir de dil problemi yaşayan tercümanları eleştirildi. Vicente Del Bosque: Arkasına teneke bağlayıp gönderdiğimiz dünyaca ünlü bir futbol adamı daha. Basının tabiriyle “Yeniköy Kasabı”. Türkiye’deki başarısızlığın faturasını İspanya Milli Takımı’nın başına geçerek ödedi. Futboldan pek anlamamasına(!) karşın her nasılsa İspanya’yı Dünya Şampiyonu yaptı. Joachim Löw Joachim Löw: Fenerbahçe’de tutunamayan dünyaca ünlü teknik adamlar listesinin Zeman, Hiddink, Rausch, İviç ve Aragones’le birlikte en saygın üyelerinden. SarıLacivertli kulübe geldiğinde yaşının gençliği sebebiyle “stajyer” damgası yiyen ve çok iyi gittiği sezonu hüsranla kapatan Löw, şimdi Alman Milli Takımı’nın başında. Nicolas Anelka: Türkiye’ye huzur bulmaya gelenlerden. Basınla hep başı dertte olan kaprisli Fransız gerçekten de Türkiye’de en sakin günlerini yaşadı. Genelde “maç seçiyor” eleştirilerine maruz kaldı ama bu bile Chelsea’ye transferine engel değildi. Bernd Schuster: Kimilerine göre Türkiye kariyeri pek uzun sürmeyecek. Bunun da sebebi sahadaki başarısızlıklardan çok basın toplantılarında sarf ettiği sözler. “Türkiye’deki birçok takım 1960’ların futbolunu oynuyor” diyerek baltayı taşa vurdu. Böyle bir şeyi biz diyebilirdik ama bir yabancı asla! G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle