Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 3 MAYIS 2009 / SAYI 1206 Kendini çeken DENİZ YAVAŞOĞULLARI fotoğrafçı... makineyi bana hediye etmeden önce dijital makinem bile olmamıştı, açıkçası ilgi de duymuyordum” diyor. Profesyonel fotoğraf makinesini edindikten sonra ise ilgisi gitgide artmaya başlamış. Dışarı çıkmadığı, evde yalnız kaldığı dönemlerde, portakal veya yumurta gibi, buzdolabında bulunan yiyecekleri, evdeki objeleri kullanıp, değişik kurgular yaratarak fotoğraflar çekmiş. Sonrasında insanları çekmeye başlamış, ardından da fotoğraflarına kendini katmış. Şimdi kurgusal fotoğraflarda en çok kendini kullanmayı sevdiğini söylüyor. Diğer yandan başkalarına modellik de yapıyor, ama bundan kendine poz vermek kadar zevk almıyor. İnternetten fotoğraflarını takip ettiğim Uğur Araz’la bunları konuşurken ben İstanbul’da evimdeyim, o ise Sıvas’ta askerde. Neden erken yaşta askere gittiğini ve okul durumlarını soruyorum. Ticaret okuduğunu ama asla muhasebecilik yapamayacağını, Üniversite kazandığını, ama o dönem okumanın ona pek cazip gelmediğini onun yerine birkaç yıldır Almanya’da olan babasının yanına gitmeye karar verdiğini anlatıyor. Fakat, planları umduğu gibi olmamış, bir anda askere çağrı kâğıdı gelmiş. Sonra dört gün içinde kendini askerde, Hatay’da bulmuş. Şimdi “Keşke okusaydım, gerçi o zaman da değişecek en önemli şey, bulunduğum şehir ve ortam olurdu herhalde” diyor. Araz, fotoğrafçılığı bırakmayı hiç istemiyor, bir yandan da modelliği sürdürüyor. Araz, izin için İstanbul’a geldiğinde Pull&Bear’a modellik yapacak. G U ğur Araz, 1987 doğumlu bir fotoğrafçı. İşleri daha çok moda veya reklam çekimlerini andıran, kurgusal fotoğraflar. Araz’ın fotoğraflarına baktığınızda, çoğunda aynı modeli kullandığını farkediyorsunuz. Araz’ın kendisini gördükten sonra anlıyorsunuz ki fotoğraflarındaki model kendisi. Peki hem model, hem fotoğrafçı olunca çekimleri nasıl gerçekleştiriyor? İşte Uğur Araz’ı belki de diğer fotoğrafçılardan ayıran en önemli noktalardan biri bu; Araz kendini çekiyor. “Makineyi yerleştiriyorum, kadrajı ve zamanını ayarlıyorum. Koşa koşa durmam gereken yere gidip poz vermeye çabalıyorum. Kimi zaman defalarca tekrarladığım oluyor” diyor, ama nihayetinde iyi bir pozu yakalıyor. Araz’ın fotoğrafa olan ilgisi, birkaç yıl önce Yüxexes dergisindeki “emo”ları konu alan bir haber için verdiği röportaj sırasında katıldığı fotoğraf çekimiyle başlamış. “Aslında, emo da değilim, yani o müziği dinlemem ama tarzım yüzünden o habere konu oldum. Neyse... Çekimin ardından fotoğrafları gördüm. Profesyonel makineyle çekilen fotoğrafların kalitesi çok hoşuma gitti, ‘bu makine bende olsa neler çekerdim’ dedim. Sonra da cep telefonumla fotoğraf çekmeye başladım” diye anlatıyor. Ablası 2007’deki doğum gününde ona Nikon d40 hediye edince fotoğrafçılık macerası da başlamış olmuş. Araz, “Ablam Uğur Araz, bir fotoğrafçı, aynı zamanda da model. İşleri daha çok moda veya reklam çekimlerini andıran, kurgusal fotoğraflar. Fotoğraflarında yer alan modeller arasında kendisi de var, hatta Araz’ın en çok kullandığı model kendisi... PAZARIN PENCERESİNDEN Çavuşesku’nun koleksiyonu getirilsin! SELÇUK EREZ ikola Çavuşesku, Romanya’da 24 yıl Cumhurbaşkanlığı yapmış ilginç bir kimsedir: Komünist bir ülkenin başı olduğu halde zamanında ABD Cumhurbaşkanı Nixon ile çok sıkı ilişkiler sürdürmüş, desteklenmiş, ülkesi Romanya, 1975’te ABD tarafından “En çok kayrılan ülkelerden biri” ilan edilmiştir. İktidarının başlangıcında bazı olumlu işler gerçekleştirildiği halde bir süre sonra Romanya’da ekonomi gittikçe bozulmuş, işsizlik yaygınlaşmış, açlık felaket boyutlarına ulaşmıştı. Çavuşesku’nun 1989’dan sonra gerçeklerden koptuğu, ekonomik çökkünlüğü hiçbir zaman kabul etmediği söylenir. İktidarının son yıllarında televizyon konuşmaları ve gezdiği çiftliklerde başka yerlerden taşınarak sergilenen besili hayvanlarla çekilmiş fotoğrafları yoluyla işlerin çok iyi gittiğini, Romanya’da dünyanın kıskandığı bir kalkınmanın gerçekleştiğini ispata çalışmıştır. Tarihin bu adam hakkında nasıl bir hüküm vereceğini Murat Bardakçı bile bilmez; Pelin Batu hiç bilmez. Ancak Çavuşesku’nun koleksiyonculuğu, çeşitli nedenlerle kendisine verilmiş eserleri gizlemeyip sergilemiş olması da ilerideki değerlendirilmelerde herhalde hesaba katılacaktır. Romanya Ulusal Müzesi’nin 1977’de ve 78’de sergilenmiş olan koleksiyonunda yer almış nadide eserler arasında, 1976’da New York Belediye Başkanı’nın hediye etmiş olduğu kentin altın anahtarları, Nixon’un armağanı olan Apollo 11 astronotlarının getirdikleri ay taşları vardır. Afrikalı devlet reislerinden gelmiş fildişleri, maskeler, yurttaşları tarafından yapılmış büstlerinin, tabloların sayıları da kabarıktır. Son yıllarda, Çavuşesku ve eşi Elena’yı baş başa ve halkla bütünleşmiş, sevgi çemberleriyle sarılmış, kutsanmış gösteren çok sayıda büyük yağlıboya tablo Bükreş’te, Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi’nin galerilerinde sergilendi. Bu sergideki tablolar, amacın diktatörün yüceltilmesi değil sadece bir çağın anımsanması olduğunu belirtmek için duvarlara çarpık asılmışlardı. Çavuşesku’nun koleksiyonu hemen bu yıl Türkiye’ye de getirilmeli! Mesela Sabancı Müzesi, Salvador Dali, Rodin ve Picasso’dan sonra Çavuşesku’nun koleksiyonunu sergilerse ne iyi olur: 2010’da Avrupa’nın kültür merkezi olacak İstanbul’da bu sergiyi gezen vatandaşlarımız diktatörlerin eninde sonunda ne olduklarını ibretle görecek, diktatörlüğe yatkınlar kuşkusuz vazgeçecek ve bundan çok önemli dersler çıkaracaklardır. Çavuşesku’nun sergisini Hitler’in suluboyaları, Bokassa’nın, Pinoşe’nin ve İdi Amin’in koleksiyonlarının izlemesi de tabii ki çok yararlı olacaktır! G erezs@superonline.com N İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 34850 Esenyurt/ İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu