Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ŞUBAT 2009 / SAYI 1194 7 Yeditepe Histanbul’u keşfedin! G arajistanbul’un bu sezonki yeni oyunlarından biri, başrollerini Roza Erdem ve Memet Ali Alabora’nın oynadığı “Histanbul”. Oyunda, zemin etütleri yapan jeolog Ali Bora, İstanbul’da, İstanbul adında bir kadınla karşılaşıyor. Oyun, toprakları çiğnene çiğnene iğdiş edilmiş bir kentin karmaşasında depremin tedirginliğiyle ilerliyor. Başrol oyuncularından Roza Erdem oyunu anlatıyor. Şubat ayı boyunca sahneye koyduğunuz Histanbul oyunu nasıl ortaya çıktı? Bu oyun Övül ve Mustafa Avkıran’ın uzun süreden beri düşündükleri, ama bir türlü hayata geçiremedikleri bir proje. Onlar İstanbul’un eğlence hayatını, sanat yaşamını anlatan bir oyunu projelendirmeyi düşünürken, Garajistanbul’un Hollanda ile birlikte yürüttüğü Kosmopolis projesinden bir fikir geldi. Yaşadığımız şehri onlara sanat yoluyla anlatmamızı istediler. Derken çalışmaya başladık. İstanbul’la ilgili daha önceden yazılmış dokümanlar araştırıldı, çeşitli çalışmalar yapıldı. Bu sırada Kemal Gökhan Gürses‘in, Cumhuriyet ve Radikal gazetelerinde yayınlanmış İstanbul adlı çizgi romanı akla geldi ve Kemal Gökhan Gürses ile görüşüldü. Tasarlanan metinde İstanbul şehrini bir kadının canlandırmasına karar verildi, ama başrol erkeğinin ismi ve mesleği değişti. Aslında Histanbul bugünün İstanbul’u için yapmış olduğu bir zemin etüdüydü. Oyunun ana fikri İstanbul Yeditepe yani. Evet, İstanbul’un zemin etüdünü yapan bir jeolog gezdiği yedi tepede farklı farklı İstanbul’larla karşılaşıyor. Gördüğünün gerçekten farklı İstanbullar mı yoksa hepsinin aynı İstanbul mu olduğunu çözemeden İstanbul’a âşık oluyor. Bu oyunla birlikte İstanbul’un değişen yedi tepesini görebiliyoruz. Bunun yanı sıra İstanbul için yazılmış şiirler ve söylenmiş şarkılar bizlere eşlik ediyor. Bu bir güzelleme değil, bir suçlama hiç değil. Sadece şu an olduğu durumu tüm gerçekliğiyle anlatıyor. Oyuna konu olan Yeditepe’nin isimlerini daha farklı hale getirdik; Gelgel tepe, Tepegir, Sultan tepe, En tepe, Teneke tepe, Korsan tepe, Titrek tepe. Histanbul’da kimin oynanacağına nasıl karar verildi? İki yıldır bu ekipte çalışan biri olarak Övül ve Mustafa Avkıran’ın dilini, işlerini, yapmak istediklerini ve vurguladıklarını çok iyi kavradım. Onlar da bu rolü taşıyabilecek ve yeniden yorumlayarak dilini oluşturacak iki kişinin oynamasını istediler. Bu da ben ve Memet Ali Alabora oldu. Çalışma dönemi çok keyifliydi, farklı bir dil öğrendik ve onu benimsedik. Oyunu anlatırken de bu dilin kullanımına çok özen gösterdik. Her proje yeni bir dünya, yeni bir metin. Biz de her oyunumuzda yeni bir şeyin peşine düşünüyoruz. Histanbul’un metni de Türk tiyatrosu tarihinde iyi bir metin olarak yerini aldı sanırım. Oyunda aynı zamanda İstanbul için yazılmış şarkıları canlı olarak seslendiriyorsunuz, zor olmuyor mu? Bu beni heyecanlandırıyor, ama bunun için özel bir eğitim almadım. Yalnızca konservatuvarda okuyan herkes gibi şan eğitimi aldım ve nota okumayı öğrendim. “Histanbul”, Garajistanbul’un yeni oyunlarından biri. Oyun, İstanbul’da zemin etütleri yapan bir jeoloğun İstanbul adında bir kadınla karşılaşması ve sonrasında yaşadığı çelişkileri deprem bekleyen bir şehrin tedirginliğiyle anlatıyor. Müge Serçek Roza Erdem ve Memet Ali Alabora ile İstanbul’u keşfe çıkmak isteyenler için, Histanbul oyunu, 12, 14, 20, 21, 28 Şubat’ta Garajistanbul sahnesinde sergilenecek... Oyunun en güzel yanı da size ve Memet Ali Alabora’ya karikatür çizimlerinin eşlik ediyor olması sanırım. Bizim için de farklı bir duygu bu. Karşımızda mükemmel oynayan karikatürize edilmiş oyuncular var ve biz onlara ayak uydurmaya çalışıyoruz. Sözleri hiç şaşırmadan aynı duygu ve vurguyla söylüyorlar. Bu yöntem tiyatroda çok alışılagelmiş bir şey değil, oyunun iç düzenini nasıl belirlediniz? Önce metin yazıldı. Biz provalarda çalışırken, bir yandan karikatür çizimleri ve metin okuması yapıldı. Daha sonra dijital ortama aktarıldı ve montajı yapıldı. Sonra montajlanan görüntülerle birlikte tekrar oynadık ve zamanlamalarımızı belirledik. Bu zamanlamaya göre tekrardan çeşitli montajlar yapıldı. Tam bir laboratuvar çalışması gibiydi. Ayrıca genç ve çağdaş bestecilerden biri Evrim Demirel de bu projede bizimle sahneye çıkıyor ve müziğiyle bizimle oluyor. G İspanyol karelere bir bakış... M Ouka Lele’nin objektifinden. illi Reasürans Sanat Galerisi’ndeki serginin odağında bu sefer İspanya var. İspanya’da kavramsal fotoğrafın doğduğu 70’lerden, belgesel fotoğrafın ortaya çıktığı 20. yüzyıla kadarki 30 yıllık bir dönemi kapsayan retrospektif bir karma sergi, İspanya Dışişleri Kültür Kuruluşu ve İstanbul Cervantes Enstitüsü tarafından düzenleniyor. 27 Şubat’a kadar görülebilecek “Kuşaklararası Geçişler” isimli sergi, İspanyol fotoğrafçılığının çeşitli üslup ve eğilimlerini yansıtıyor. İspanya’da ve uluslararası fotoğraf camiasında tanınan on İspanyol sanatçının eserlerinden oluşturulan “Kuşaklararası Geçişler”de yer alan isimler Bleda y Rosa, Ferrán Freixa, Cristina García Rodero, Alberto GarcíaAlix, Cristóbal Hara, Ouka Lele, Chema Madoz, Ángel Marcos, Xavier Ribas ve Javier Vallhonrat. Serginin kuratörlüğünü ise Oliva María Rubio yapıyor. İspanyol fotoğrafçılığında 1950’ler ve 60’larda yaşanan büyük değişim sırasında, özellikle Agrupacion Fotografica Almeriense dergisinde fotoğrafları yayımlanan dokümanter fotoğrafçılar kuşağı ile ulusal bir marka yaratılmış, uluslararası alanda başarılar kazanılmıştı. Bu sergide işleri yer alan genç fotoğrafçılarsa bahsettiğimiz kuşağı izleyerek yeni teknikler geliştirdiler. Sergide yer alan sanatçılardan Cristina Garcia Rodero, İspanya’daki festivaller ve gelenekler konusunda 1973 yılında başlattığı ve 15 yıl süren çalışmalarını topladığı Gizlenen İspanya sergisi ve kitabıyla 1989 En İyi Fotoğraf Ödülü’nü kazandı ve dünyaca tanınan bir isim haline geldi. Daha sonra 5 yıl çalıştığı Haiti Karaip Adaları’nda çektiği fotoğrafları da Haiti Ritüelleri sergisinde bir araya getirdi, bu çalışmayla En İyi Fotoğraf Ödülü’nü bir kez daha kazandı. Sergide Chema Madoz’un sınıflandırılmamış eserleri de dikkat çekecek. G C M Y B C MY B