22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 8 ŞUBAT 2009 / SAYI 1194 14 Şubat’ta yanınızda kim var? Bir haftadan az var. Yeterince tanıtım, duyuru yapıldı, bütün kadınlar ve erkekler 14 Şubat Sevgililer Günü’ne hazırlandı… Hediye, eğlence, vaatler vs… İyi de yalnızlar, sevgilisinden ayrılanlar, aşktan umudu kesenler?.. İşte bu yazı onları anlatıyor… Deniz Yavaşoğulları ısa zaman önce şahit olduğum bir olay aklımdan çıkmıyor. Bir arkadaşımla Taksim’deydik. Birden karşılaştık, dört yıl birlikte olduğu, birkaç ay önce ayrıldığı erkek arkadaşıyla. Yanına gitti arkadaşım “Merhaba” dedi. Bir süre bakakaldılar, bir şey söyleyemediler, sonra sarıldılar... Yolumuza devam ederken “Bana dört yıl öncekinden farksız baktı, ben de ona öyle baktım” dedi arkadaşım... Ama artık onlar için geri dönüş yoktu. Arkadaşım, diğer ayrılanlar, ilişki kuramayanlar yani “Issız Adamlar” ve kadınlar... Şimdi, bu 14 Şubat’ta, zaman ve mekânlar 14 Şubat’la kuşatılmışken ne yapacaklar, ne düşünecekler? İşte yanıtları ve halleri… B.B. 28 yaşında, mimar. İlişki kuramıyor, en uzun ilişkisi biriki ay sürüyor. “Kendimi bildiğim için benden hoşlananlara da şans vermiyorum. Bu yüzden aşk hayatımı tek gecelik ilişkilerle sürdürmeye karar vermiştim, fakat şimdi kafam çok karışık!” diyor. Geçenlerde yıllardır arkadaşı olan biriyle yakınlaşma yaşıyor. Şimdi durumları belirsiz, yakınlaşmadan söz etmeseler de artık sözcükleri farklı ve heyecan verici. B.B. 14 Şubat’ı onunla geçirmek istediğini itiraf ediyor, ona bunu dillendirmek için bulduğu yöntem ise “sevgililer günü”nü hiç işe karıştırmadan ona akşamı birlikte geçirmeyi teklif etmek! 52 yaşındaki, turizmci R.B. ise sevgililer gününü evde geçirecek; “Cumartesileri dışarısı çok kalabalık oluyor, evde kalmak daha çekici” diyor. Planı, güzel bir sofra hazırlamak, güzel müzikler eşliğinde yemek yemek, sohbet etmek... En önemlisi de özlem gidermek, çünkü R.B’nin sevgilisi bir Alman ve Almanya’da yaşıyor. R.B. “Bir o Türkiye’ye geliyor, bir ben onun yanına, Almanya’ya gidiyorum. 14 Şubat’ta o gelecek” diyor “Evde olmayı planlıyoruz çünkü önemli olan birlikte olmak...” G.Ö. de 25 yaşında, öğrenci. O, 14 Şubat’ta hüzünlenecek, çünkü iki buçuk yıllık sevgilisinden ayrılalı henüz beş ay oldu. “Ayrılmamızın üzerinden tam beş ay geçti ve bu süreç bana beş günmüş gibi geliyor, o kadar yeni ve hâlâ o kadar sıcak ki başka bir aşka ve ilişkiye dair bütün kapılarım kapalı. Ne zaman açılır bilemiyorum çünkü yorgun ve yıpranmış haldeyim ve tekrar aynısını yaşamaktan korkuyorum” diyor. Onun için aşkı bulmak biraz daha zor, çünkü cinsel tercihleri genel tercihlerden farklı, o bir lezbiyen. Bu zorluğun o da farkında, heteroseksüellerin bile milyonlarca seçenekleri olduğu halde aşkı zor yakaladıklarını söylüyor. Ona göre aşk herkesin yaşayabileceği bir şey değil, onu ancak derin ruhlu insanlar yaşayabilir. 14 Şubat programı her cumartesi olduğu gibi “Saturday night fever” diyerek dışarı çıkmak. “O gün başka bir kadınla olacağım, ama sadece cumartesi gecesi olduğu için. Aşk yok artık, Galata eski Galata değil, hayat eskisi gibi değil ama yaşamak eylemi aynı... Yine de birbirine sarılan, eğlenen, öpüşen, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak aşk cümleleri sarf eden bir sürü sevgili görecek olmak iki buçuk senelik ilişkimin ardından tam bir işkence olacak!” diyor. G K 14 Şubat cephesi... 2000’li yılların başı, ergenlik yeni atlatılmış, ya da biz öyle sanıyoruz. Sevgili filan yok, günler İstiklal’i bir uçtan bir uca turlayarak geçiyor. 14 Şubat geldi. Abazalığımızı paylaşan İstiklal kalabalığı daha hava kararmadan yerini çiftlere bıraktı; cephe elden gidiyordu. Odakule’nin oralarda yolun karşısından hemen her hafta gördüğümüz, muhabbetimiz olan bir tanıdık geçti. Yanında da iki kız var. Normalde ne yapması gerekir? Yanımıza gelir, “Naber, nasılsın” diye sorup, belki kısık sesle yanındaki kızlarla ilgili bir iki ahlaktan nasibini almamış cümle kurar; sonra o yoluna, biz yolumuza... Gelmedi, gözlerini kaçırarak yalandan bir el salladı ve adımlarını sıklaştırarak devam etti. Bu kadarı artık fazlaydı, önümüzdeki yıl böyle olmayacaktı. Ertesi yıl yine 14 Şubat ve yine sevgilim yok. Bu kez geçen yıl yanımda olan arkadaş da askerde. Tarlabaşı Bulvarı’na inen ara sokaklardan birinde bir barda takılıyorum. 14 Şubat gazıyla olsa gerek mekân tıklım tıklım, ortada da bir bilardo masası var. Bir kız tek başına bilardo oynuyor, arada sırada da masanın yanındaki sandalyede oturan sevgilisine sarılıyor. Kız çok güzel, sahne ise fazlasıyla romantik. İlk kez o anda yanlış yolda olabileceğim aklıma geldi. Aslında Sevgililer Günü özelinde düşündüklerim o ana kadar yaşadıklarımın birer yansımasıydı. Ben de değişebilir, gördüğüm sahnedeki insan olabilirdim. Evet, seneye değişecektim, farklı bir insan olacak, işgalci kuvvetlerin arasına katılacaktım. Katıldım da, bir sonraki 14 Şubat’ta sevgilim vardı. Üstelik böyle günlere gereğinden fazla önem veren bir sevgili. Henüz hava kararmadan İstiklal’de buluştuk ve gidebileceğimiz en kötü yere gittik. Beyoğlu Sineması’nın kafesine; ortada kimseler yoktu, sevgilim 14 Şubat heyecanını paylaşacak bir kitle bulamadığı için belli ki rahatsızdı. Oradan kalktık, başka bir kafeye oturduk. Sevgilimin aradığı kitle oradaydı, hem de en kalitelisinden. Bitki çayları, salatalar havada uçuşuyordu. Bu tip yerler beni fazlasıyla rahatsız eder. Sıkılırım, olduğum gibi hareket edemem ya da bir şeylere takılırım, onlarla eğlenerek kendimi iyi hissetmeye çalışırım. Ne kadar öküzce bir tavır olduğu tartışmasına girmeyeceğim ama yanımdaki insan da benzer bir ruh durumundaysa ortaya çıkan muhabbet tadından yenmez. Ne yazık ki sevgilim öyle değildi. Yaptığım bana göre analizler ve gözlemler, ona aşağılamalar ve insanları küçük görmelerimdi… Sonunda olan oldu, o artık sevgilim değildi. Ne garip şeymiş şu 14 Şubat, bir ağız tadıyla kutlayamadım... G DENİZ ÜLKÜTEKİN Mum ışığında klasikler... rtist Müzik tarafından yayımlanan dört CD’lik albümde, romantik anlar için klasik müziğin en dingin ve sevilen eserleri yer alıyor. Müzik tarihinin 34 önemli bestecisi ve onların özenle seçilen 50 eseri, dört CD’lik bu albümde özel fiyat avantajı ile müzikseverlere ulaşıyor. Albümün sürprizlerinden biri de, günümüzün popüler eserlerinden Jacques Brel bestesi “Ne me quitte pas” ve Michel Legrand imzalı “The Windmills of Your MindLes Moulins de Mon Coeur”un klasik orkestra versiyonlarını barındırması. Albümdeki büyük bestecilerden bazıları ise; Ravel, Beethoven, Brahms, Tchaikovsky, Mozart, Puccini, Strauss, Bizet, Dvorak, Mendelssohn, Chopin, Handel, Rossini ve Schumann. G A Sevgiyi göstermenin yolu S evgililer Günü’nde hem sevginizi gösterip, hem de ihtiyacı olan çocuklara destek olmak ister misiniz? LÖSEV Ispanak Ürünleri, Sevgililer Günü’nü sosyal sorumluluğa dönüştürüyor. Sevgililere, her birinin satışı bir çocuğu hayata bağlayacak üç seçenek sunuyor. Sevgilinize, lösemili çocukların gülücükleri dolmuş “Kalp Kurabiyesi”, çocukların neşelerinin işlendiği el yapımı “Bez Bebek” ya da lösemili çocukların ümitlerinin yeşerdiği “Yaşam Sertifikası” gönderin. 14 Şubat gününe özel olarak üretilen “Kalp Kurabiyeler”, Ispanak atölyelerinde annelerin el emeği ile üretiliyor. Rengârenk kumaşlar ve ipliklerle üretilen “LÖSEV Bez Bebekler”in her işlemesi sabır, ümit ve azim ile atıldı. Her biri LÖSANTE Lösemili Çocuklar Hastanesi’nde tedavisi süren lösemi hastası çocukları hayata bağlıyor. “LÖSEV Yaşam Sertifikaları” ile sevdiğinize bir çocuğun gülümsemesini armağan edebilirsiniz. İsteyenler bu ürünlere internet üzerinden www.ispanak.com.tr adresine tıklayarak; ya da Ankara (0312 445 05 31) ve İstanbul’daki (0212 268 68 68) ofislerinden ulaşabilirler. Bir çocuğun gülümsemesinden daha değerli bir hediye olabilir mi? G www.losev.org.tr C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle