17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 11 MAYIS 2008 / SAYI 1155 Pop çağının ilham kaynağı Thomas Bayrle’ın çalışmaları 31 Mayıs’a kadar Dirimart’ta. Thomas Bayrle’ın sanatında yaşadığı dönemlerin etkileri hemen dikkat çekiyor. Belki çok göz önünde değil, ancak bilinen birçok isme ilham kaynağı oldu. Deniz Ülkütekin T homas Bayrle’ın birey ve toplum arasındaki ilişkiye, her zaman ince bir mizah duygusu ve popüler kültür imajları üzerinden yaptığı yorumlar Alman pop kültürü üzerinde çok önemli etkiye sahip. Ancak bireysellik üzerine yaptığı vurguda, hiçbir zaman sosyal yapıyı göz ardı etmiyor. Onun için bireysellik, toplumu oluşturan bir yapı taşı. Bayrle’ın çalışmaları 31 Mayıs’a kadar Dirimart Galerisi’nde. Sizden sonra gelen birçok sanatçı üzerinde önemli etkileriniz oldu. O dönemde var olan sosyal ve politik durum nasıl bir hava yaratmıştı? Şunu fark ettim ki ben aslında öğretmiyorum, fikir alışverişinde bulunuyordum. Aynı zamanda genç öğrencilerimi, iş arkadaşlarım olarak görüyordum. Gençlerin yapabileceklerini görmeyi, her zaman çok istemişimdir. Canlılıkları çok önemli ve her soruna bir çözüm bulabiliyorlar. Çevrenizde, sizi etkileyen semboller ve imajlar nelerdi? O dönemde hızla gelişen teknolojiden ve 50’lerin sonundaki caz müziğinden etkilendim. Sosyal anlamda ise kesinlikle seri üretim ve kitle iletişimi önemli verilerdi. Ancak bu, bireyselliğe inanmıyorum demek değil. Sizce bireysellik, sanatçının daha kendine dönük çalışmalar yapmasına yol açmıyor mu? Eğer yaşadığınız gerçekliğin farkına varmazsanız, kendinize dönersiniz. Tıpkı kendi vücudumuz gibi, toplum da kolektif bir yapıdır. Bunun farkına varırsanız, bireysellik evi inşa eden tuğlalar gibi işlemeye başlar. Ev, bir sürü tuğlanın bir araya gelmesiyle oluşur. Birey ise sadece bir tuğladır. Topluma karşı bireyselliğe inanıyorum, ama asla bunu yalnız başına ele almamak lazım. Devamlı figür ve kesin imajların arayışı içinde oldunuz. Ancak teknoloji ilerledikçe yaptığınızı yapan bilgisayar programları ortaya çıktı. Bunun üzerine yeni arayışlara girdiniz mi? Benim zamanımda bilgisayar yoktu. O yüzden devamlı “bu gelecekte nasıl olacak?” diye düşünmek zorundaydım. Zaten çalışmalarımda bir makine iması vardı. Artık makineler var olduğu için benim için pek de ilginç bir şey yok. Bundan üzüntü duymuyorum, zaten teknolojik gelişim tahmin ettiğim seviyede oldu. Ben de bilgisayar kullanıyorum, ama bunu yeni bir dünya olarak görmüyorum. Teknolojideki bu hızlı gelişim, doğanın kirlenmesi, artık üzerinde önemle durulması gereken bir konu. Ancak “arabaları yasaklamalıyız” gibi bir düşünce içinde de değilim. Böyle bir şey imkânsız. Çin gibi ülkeler kendi arabalarını üretmek istediğinde onları engelleyemeyiz. Çünkü biz kendi kültürümüzü yıllarca yücelttik ve tek doğruymuş gibi gösterdik. Şimdi dünyanın geri kalanı da aynı şeyleri istiyor diye onları suçlayamayız. Condoleezza Rice. Ünlü insanların imajları üzerinde çalışmanızda, popart’ın etkisi var mıydı? Evet etkiledi, ama popart bana hep fazlasıyla mizahi gelmiştir. Felsefeye karşı büyük bir saygım var, ama öte yandan söylemlerin çözüm olmadığını düşünüyorum. O yüzden bunlar hakkında espri de yapabilmeniz gerekir. Yoksa ağlamak zorunda kalırsınız. Çünkü “Nasıl yaşayabiliriz?” tamamen düşünsel bir soru. Önceden üzerinde çalıştığınız Mao ve Vietnam Savaşı’yla ilgili imajlar, dönemlerinde dünyayı derinden etkilemişti. Öte yandan son dönemde Condoleezza Rice üzerine yaptığınız bir görsel çalışmanız var. Bu imaj, benim kuşağım için farklı çağrışımlar içeriyor. Bana göre Condoleezza Rice çok akıllı bir kadın. Ancak Bush’un yönetimi içinde çaresiz bir durumda. Bir gün gazetede resmi çıktı ve ertesi gün ben de onun üzerine çalışmamı yaptım. Neden bilmiyorum, ama onda beni etkileyen bir şey var. Yüzündeki ifade şu anda olduğundan çok daha fazlasını anlatıyor. Belki yirmi yıl içinde çok farklı bir durumda geri dönecek. İmajı, siyahi pop kültürünü, gospeli, Müslümanları kapsıyor. Mao’dan bahsedecek olursak, benim Mao’m Andy Warhol’unkinden üç yıl daha yaşlıydı. Ailem sayesinde Çin kültürüne ilgi duymaya başladım. Özellikle Konfüçyus’tan beri var olan geleneksel kültür, kitlelere bakışımı önemli ölçüde etkiledi. Mao, Çin için çok önemliydi. Çünkü Batı’dan gelen bir emperyalizm tehdidi vardı. 20 yüzyıldaki seri üretim süreci, insanların görsel algısını sosyal ve bireysel anlamda etkiledi mi? Üzerinde durduğum konulara ideolojiden ziyade biçimsel olarak bakıyorum. Türk kültürüyle aramdaki ilişki de bu şekilde. Tanrı gibi bir kavram, ancak birlik olma hissiyatıyla ifade edilebilir. Çünkü görülebilir bir şey değil. Bu yüzden, İslam kültürü, birliktelik yönüyle bana çekici geliyor. Makinelerden çıkan, trafik işaretlerine kadar bütün sosyal kalıplar farklı kültürlere ulaşmak için bir yol. Semazenler gibi geleneksel ritüeller de bununla bağdaşıyor. Duada tekrarlanan sözleri, aynı zamanda popüler kültürde görmek mümkün. Şarkılar, sokakta arabaların motor sesleri, iş hayatı kendini tekrar ediyor. Bu benim için çok önemli çünkü ütopyama çıkan yol dini birlikteliği de içeriyor. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle