22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 EKİM 2008 / SAYI 1179 3 Cazın Alanya günleri Bilal Karaman. Tony Jones ve Monica Bulanda. Elif Çağlar ve Gustav Lundgren. Ali Deniz Uslu A lanya Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Alanya Caz Günleri altıncı yılını geride bıraktı. Kızılkule Meydanı’nı meraklı ve dikkatli caz seyircileriyle birlikte caz müziğin usta müzisyenleri doldurdu. Genç ya da yaşlı tüm müzisyenler cazı anlatırken buluştukları ortak nokta özgürlüktü. İşte festivalden kısa bir günce… Altıncı Alanya Caz Günleri’nin açılışını rock, pop, pop rock gibi pek çok müzik türünde kendini sınayan Sibel Tüzün yaptı. Caz dinleyicisinin mesafeli yaklaştığı Tüzün, belki de en iyi performansını caz yaparken sergiledi. Festivalin ikinci gününde Amerikalı bas gitarist Tony Jones, piyanist Uraz Kıvaner ve Polonyalı kadın davulcu Monica Bulanda’nın bulunduğu üçlü sahnedeydi. İsmi Tony Jones Trio olan grubun hikâyeleri de enteresan. Kıvaner caz müziğin peşinde yolunu Polonya’ya kadar düşürmüş. Tony Jones’la tanışıp bar programı yaparken de seyircilerden Monica Bulanda “Ben de sizinle çalmak istiyorum” demiş ve bu onların birlikteliklerini doğurmuş. Grup şu an hem Türkiye’de hem de yurtdışında çalışıyor. Tony Jones uzun zamandır İstanbul’da. Üçlünün yakınma konusu cazın yeteri kadar ilgi görmemesi. Kıvaner’e göre “Artık caz yapma!” söylemi de bu ilgisizliğin bir göstergesi. Oysa, onlar için caz sokak müziği ve halkı anlatıyor. Yine onlara göre Alanya’daki gibi ücretsiz caz festivallerinin bu anlayışı kırmanın önemli yollarından biri. Kıvaner İstanbul’un caza alışkın olduğunu söylüyor, Alanya içinse bu durum daha yeni. Yine de dinleyici onu şaşırtmış, saatler öncesinden gelip yerlerini almaları ve ciddiyetleri onu çok mutlu ediyor. Bunun başka şehirlere sıçramasını istiyor. Monica Bulanda da aynı istekte, çünkü ona göre müzik farklılıkları kaldırıyor ve dünyanın bozulan kimyasını düzeltiyor, ama Müziğin yeni dinamiği... İ ngiltere’nin alternatif müzik dünyasına kazandırdığı güçlü isimlerden biri de “The Ting Tings”. Katie White (vokaller, gitar, bass davul) ve Jules De Martino (Davullar, gitar, vokaller) oluşan ekip müzikleriyle dünya arenasında ses getirmenin peşindeler. İkilinin “We Started Nothing” isimli ilk albümleri de yayımlandı. BBC’nin “2008’in Sesi” adını verdiği ilk üç listesinin zirvesine yerleşen Jules De Martino ve Katie White, grup isimleriyle “The Ting Tings”; elektropop ve danspunk ritimleriyle kısa sürede müzik eleştirmenlerinin dikkatini çekti. Aslında kendilerini kanıtlamaktan çok, eğlenmek için müzik yapan The Ting Tings, İngiliz pop tavrından yola çıkarak her türlü müziksevere hitap edebilecek sıcaklıkta hareketli bir müzik yapıyor. Katie White ve Jules De Martino dört yıllık bir müzikal geçmişe sahip, ama çünkü tecrübelerinin ilerisinde bir müzik anlayışına The Ting Tings. sahipler. Grup müziklerinde İngiliz pop müziğinden gelen birikimlerini, indie, rock, pop ve dans gibi farklı tarzlarla harmanlıyor. Albümün açılış parçası “Great DJ” de bu anlayışın ürünü. “That’s Not My Name” ve “Shut Up And Let Me Go” da albüm öncesi kulaklarımızın aşina olduğu parçalar. Albümün diğer parçaları ise; “Fruit Machine”,“Traffic Light”, “Keep Your Head”, “We Walk”, “Be The One”, “Impacilla Carpisung”. Müzik dünyasında iki kişilik grupların yakaladığı başarılara rastlamak zordur ama The Ting Tings yeni albümleri ile zoru başarıyor. Müzik listelerinin zirvesinden inmeyen bu ikili, neşeli, enerjisi yüksek ve hareketli şarkıları ile de dinginleşen İngiliz müzik piyasasının yeniden ivme kazanmasını sağladı. DJ müziğinin anavatanı Glastonburyli’den çıkan bu ikili önümüzdeki günlerde de adından epey söz ettirecek... yaşanan acıları düzeltmek için yalnızca müziğin yeterli olmadığının da farkında. O, müzikal yolculuğunda samimiyete ve kardeşliğe güveniyor. Tony Jones Trio da müziğine işte bunu yansıtıyor. Festivalin üçüncü gecesinde genç kuşağın yaratıcı isimlerinden Bilal Karaman, İsveç’in önde gelen genç gitaristlerinden Gustav Lundgren’la Ferit Odman. çıktı sahneye. Kontrbasta Kağan Yıldız, davulda Ferit Odman vardı. Ekibe vokalde Elif Çağlar eşlik etti. Karaman’ın Neşet Ertaş’ın “Zülüf”üne yaptığı yorum etkileyiciydi. Kahraman’a göre yerelliğin caza katkısı su götürmez bir gerçek, aynı zamanda da kültürel zenginliğin bir paylaşımı. Ama önemli olan bunun sınırlarını bilmek ve doğru bir matematikle bu işi yapmak. Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu festival programı belirlenirken caz müziğin farklı tatlarını bir araya getirmeyi amaçladıklarını anlatıyor. Alanya’nın Antalya’nın gölgesinde kalmasından, bu yüzden de kültürel zenginliğinin farkına varılmadığından yakınıyor. “Biz” diyor, “buraya gelen, bizimle yaşamak isteyen herkese kapımızı açıyoruz. Alanya’da ciddi bir sivil enerji var. Bunu da sanat ve sporun her anında kullanmak istiyoruz”. Gecenin ikinci grubu “İmer Demirer” Serkan Özyılmaz, Ozan Musluoğlu ve Onur Alatan’dan oluşuyordu, vokalde Ayşe Gencer eşlik etti. Festival, kapanışını ise Aşkın Arsunan cazı geniş kitlelere sevdiren projesi Blueprint Project ile yaptı. Grupta en büyük ilgiyi ise Türkiye’nin en iyi davulcusu olarak gösterilen Volkan Öktem gördü. Organizatörlerden Özlem Köseoğlu bu tarz festivallerin düzenlenmesi için sırada Diyarbakır ve Mardin’in olduğunu söylüyor. “Artık” diyor, “Seyirci caza alıştı ve ne dinlemek istediğini biliyor. Sanatçılar da festivale katılmak için bizi arayıp gelmek istediklerini söylüyorlar. Bu da festivalin amacına ulaştığını gösteriyor”. DERGİDEN B ugün iki ayrı kentte, İstanbul ve Diyarbakır’da baro seçimleri ve başkanlığa aday iki kadın var. İstanbul’da Mebuse Tekay, Diyarbakır’da ise Meral Bektaş Danış belki de bir ilki gerçekleştirecekler. Daha önce de baro başkanı olmayı başarmış kadınlar var elbette ama Elazığ, Sinop, Çankırı gibi küçük kentlerde. İstanbul Barosu’nun tarihinde başkanlığa adaylığını koyan dört kadın var, ama Diyarbakır için bu bir ilk. Avukatların, dahası kadın avukatların sayısının çok olduğu iki büyük kentte iki kadının seçilmesi hem hukuk için hem de kadınlar için bir yeni bir başlangıç olabilir. Hele de tecavüzden şikâyet yaşının on beşten, on dörde indirilmesinin, evlilik halinde tecavüzün bir suç olmaktan çıkarılmasının gündeme geldiği bugünlerde… Hükümet yetkilileri böyle bir çalışma olmadığını açıklasalar da bu kadınları inandırmaya yetmedi, yetmiyor… Adaylardan Mebuse Tekay 31 yıldır işçilerin ve işçi sendikalarının avukatlığını yapıyor, ifade özgürlüğü davalarına giriyor. Meral Bektaş Danış ise ağırlıklı olarak insan ve kadın hakları ihlalleriyle ilgileniyor… İkisinin de anlattıkları, avukatların da bilinen kadın sorunlarından muaf olmadıklarını gösteriyor. Doğum ve annelik onların da çalışmaları önündeki bir engel, onların da yaşamlarını kolaylaştıracak kreş, kredi desteği gibi uygulamalar yok. Yakınlarından birinin hastalığı onların da elini kolunu bağlıyor. Müvekkilleri artık “Avukat Bey” diye hitap etmeseler de davaları için bir kentten diğerine geçmeleri, hareket yani dava alanlarını genişletmeleri sıkıntılı. Baro başkanı olmaları bir de kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarının çözümü için umut vaat ediyor. Peki kadın baro başkanları hukuk açısından nasıl açılımlar getirecekler? Tekay, politik kamplaşmanın hukuka da vurduğu darbeden söz ediyor. “İnsanların çoğu kamplaşmanın tarafı değildir, vicdanının en derininde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilirler” diyor “Mesele onların da bu doğrudan yana tavır alabileceği kanalı açabilmekte. Türkiye’de ve baroda eksik olan, kamplaşmaya taraf olmayan, daima doğrunun yanında olan bir temsiliyetin varlığıdır. Katılımcı avukatlar olarak biz, baroda bu boşluğu doldurmaya talibiz”. Danış ise hukukun en çok çiğnendiği, adalet duygusunun parçalandığı, kadın avukat değil, avukat olmanın zor olduğu bir ilde yaşadığını anımsatsa da önceliği yasaların kendilerine tanıdığı haklardan bihaber olan kadınların hakları ve yaşadıkları ayrımcılık konusuna vereceğini saklamıyor. Sorunların çözümünde kadınların daha başarılı ve becerikli oldukları bir gerçek. Barış için, hukuk devleti için, demokrasi için erkeklerin verdiği başarısız sınavı unutmamalı… İyi haftalar... Berat Günçıkan (bguncikan@yahoo.com) Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul * Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle