22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 5 28/6/07 16:01 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 1 TEMMUZ 2007 / SAYI 1110 5 Haklarınıza sahip çıkın... Esra Açıkgöz osyal Haklar Derneği, insanların dikkatini giderek eriyen sosyal devlet olgusuna çekiyor. Eğitim, sağlık, barınma, istihdam gibi temel hakları elinden alınanlara da. İlk talepleri, her insanın varlığını yardımseverlik kampanyalarına muhtaç olmadan sürdürebilmesini sağlayacak bir yurttaşlık geliri. İşte dernek kurucularından Hakan Koçak, üye İlke Çandırbay ve Eyüp Özer’in anlattıkları. Sosyal haklarla ilgili bir dernek kurma fikri nereden çıktı? Hakan Koçer: Sol politikada yer alan ve iki üç yıldır bu konuları tartışan insanlar olarak bazı eksikliklerin farkındaydık. Bunlardan biri de güçlü bir sosyal haklar hareketinin olmamasıydı. Dünyada da bu yönde bir mücadele gelişiyor. Kapitalist sistem sosyal devleti kapattıktan sonra, sosyal hakların meşrutiyeti kalmadı. Diğer yandan sosyal haklar meselesi daha görünür oldu. Bu çelişkiyi yaratan ne? H. Koçar: Kapitalizm artık, bir taahhüdünü iptal etti. İş vereceğim, bir geliriniz olacak, buna bağlı olarak da bazı haklara ulaşabileceksiniz; çalışırsanız, istediğinizi alırsınız diyordu, şimdi ise iş yok diyor. İp buradan kopunca diğerlerine de ulaşılamıyor. Eyüp Özer: Kamu küçülüp, eğitim, sağlık gibi çok temel sosyal haklar kamunun elinden çıkınca, ulaşılması daha zorlaşıyor. Sosyal devletin erimesinde 2001 krizi önemli bir nokta. H. Koçer: O kriz insanlar için de önemli bir uyarıcı oldu. Bu tür bir deneyim yaşamayacağını düşünen pek çok bankacı, beyaz yakalı işsiz kaldı. Derneğimizde böyle arkadaşlarımız da var. İlke Çandırbay: Bu beyaz yakalıların işçileştiği bir süreç oldu. O dönem, avukatlar olarak bizim yaşadıklarımız da çok çarpıcıydı. Artık parça başı iş yapan ve maaşla çalışan işçiler haline dönüştüğümüz halde, çoğumuz bunu kabullenmekten kaçındık. İ. Çandırbay: Sağlıktan barınmaya, yaşamın her alanına kadar pek çok sosyal hak kısıtlaması ile ilgili yasalar çıkarıldı. Bunların sonuçlarını yeni yeni görüyoruz. Hukuk toplumsal ilişkilerimizi düzenleyen normlar bütünüdür. Ya o normları daha insanca düzenleyebilecek hale evriltebilmeli ya da var olanların kullanılmasını sağlayarak, yeni hak talepleri ortaya çıkarabilmeliyiz. Bu sizin bir araya gelme amacınızı da anlatıyor galiba. H. Koçer: Evet, ama bu kadarla sınırlı değil. Devletin konut, ulaşım, eğitim, istihdam gibi imkânları sağlamakla yükümlü olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyoruz. En kritik nokta, bunların koşullarının oluşması için iktisadi bölüşüm ilişkilerine de müdahale etmek gerekiyor. Bugün sistemin geldiği noktada, tüm sistem içinde bu bölüşüm ilişkilerine müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyoruz, yoksa haklar sadece söylemde kalır. Geçen yıl dahil olduğumuz “Halk için bütçe” kampanyası buna iyi bir örnekti. S dınların, bırakıp gitmemelerinin arkasında da sosyal hak meselesi var. Çünkü aile hâlâ toplumda en temel sosyal güvence sağlayan kurumdur. Medyatik Hayırseverlik diye bir çalışma başlığınız var. H. Koçer: Türkiye’de yükselen birbiriyle yarışan hayırseverlik kampanyalarının da karşısındayız. Çünkü bir sadaka ilişkisi değil, yurttaşla devlet arasında bir hak anlaşması lazım. E. Özer: Şirketler, bu kampanyalarla reklam yapıyor. Bundan sonrası için projeleriniz var mı? Sosyal Haklar Derneği’nin ilk talebi, her insan için yurttaşlık geliri... İ. Çandırbay, E. Özer ve H. Koçak. H. Koçer: Başlangıç olarak bir işe, istihdama bağlı olmaksızın, her vatandaşın bir asgari yurttaşlık geliri olmasını sağlamak için çalışacağız. Bize yönelik başvuruların karşılanması ve bilinç oluşturma meselesini de daha geniş araçlarla yapmayı düşünüyoruz. E. Özer: Hazırladığımız raporlar için bir gözlemci ağı kurmaya çalışıyoruz. İlgilenenlerin gozlemci@sosyalhaklar.com’a mail atmaları yeterli. Hak ihlalleri raporunun yanı sıra, tematik raporlar açıklayacağız. www.sosyalhaklar.org GÖZLEMCİ AĞI... Kimler var dernekte? E. Özer: Öğretim görevlisi, işçi, işsiz, avukat... Peki, en çok ihlal edilen sosyal haklar neler? E. Özer: En çok iş ihlalleri, kamuya bağlı kurumların taşeronlarında oluyor. Çünkü taşeronlara sadece ucuza iş çıkarabildikleri için iş veriliyor. Onlarda ucuz işgücü, uzun çalışma saati, eksik ekipman kullanarak kazanç sağlıyorlar. Kazalar, en çok inşaatta oluyor, özellikle TOKİ’ye bağlı taşeronlarda. Önde gelen, köklü şirketlerin de sistemli yaptıkları hak ihlalleri var. Günlük hayatta sürekli olan, görmediğimiz sosyal hak ihlalleri de yaşanıyor. Mesela, sağlık hakkı. İnsanlar sigortaları olmadığı için hizmet alamayacaklarını biliyor ve hastaneye gitmiyor. H. Koçar: Kentsel dönüşüm projeleri sonucunda, konut hakkıyla ilgili ihlaller de oldukça arttı. Sosyal hakların hayata geçirilmemesindeki gerekçeler ne? H. Koçar: Kimse sosyal hakınızı tanımıyoruz demiyor, ama talep olduğunda kaynak yok diyorlar. Patronun da iş güvenliği için önlem almadığında söylediği bu, devletin de. Bir yanda olağanüstü boyutlara ulaşmış birikim, öte yanda büyük yoksulluk. Derneğe hakları ihlal edildiği için gelenler de oluyor mu? E. Özer: İşten atılmak üzere olanlar geliyor özellikle. İ. Çandırbay: Bıçak kemiğe dayananlar yani... En çok da iş hukuku, işyerindeki sıkıntılardan dolayı başvuruyorlar. Oysa bugün çocukların barınma, eğitim güvencesi yok, ama farkında değiliz. Kadınların sosyal hak ihlallerine yönelik çalışmalarınız var mı? Onların en çok karşılaştığı hak ihlalleri neler? E. Özer: Ayrımcılık ve taciz. Ancak bu konuda çok az haber çıkıyor. Kadınların en fazla iş kazası geçirdiği sektör tekstil. İ. Çandırbay: Bugün yoksul mahallelerde evde çalışan bir sürü kadın var, ancak bunların varlığıyla ilgili yeterli bilgi yok. H. Koçer: Evde şiddet gören, tacize uğrayan ka
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle