02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 10 1/11/07 15:02 Page 1 PAZAR EKİ 10 CMYK 10 YENİ ÜRÜNLER 4 KASIM 2007 / SAYI 1128 Neyir şıklığı her an yanınızda Neyir bu sezon çok iddialı. Sonbaharın kendini hissettirdiği bugünlerde özellikle triko, kazak, hırka ve süveterler içimizi ısıtıyor. Neyir'in 200’e yakın modeli ve 55 renk seçeneğinin yer aldığı triko koleksiyonunda özellikle desenli gruplar, polo, bisiklet ve balıkçı yaka trikolar dikkat çekiyor. Rengârenk gömleklerle birleşen trikolar 70’li yılların nostaljisini günümüze taşıyor. Neyir, bu sezon takım elbise koleksiyonuyla da mağazalarda yerini aldı. MEKÂN Renkli bir kış için Assortie, kışa, sezonun trendlerini yansıtan renkli tasarımları ile canlılık katıyor. Kış aylarının vazgeçilmezi kadife şapkalar, 2008’in aksesuvar modasında yer alan küçük leopar desenli kürklü çantalar ve bu çantaları tamamlayan taşlı kemerler, metalin renkli taşlarla bütünleştirildiği uzun boncuklu kolyeler, üzeri kristal görünümlü büyük ve renkli bilezikler koleksiyonun renkli detaylarından bazıları. Koleksiyonda, siyah, mor ve yeşil renkler göze çarparken, güçlü ve derin tonlar ağırlık kazanıyor. Kış aylarında tercih edilen koyu renk kıyafetlerinizi Assortie’nin, dore kemer, mor renkli çanta ve mor tonlarının hâkim olduğu takıları ile göz kamaştıran bir parlaklığa dönüştürmeniz mümkün. Schlotzsky’s Nişantaşı’nda Fabrika’da pozitif enerji Fabrika 07/08 Sonbahar Kış Kadın Koleksiyonu’nda uzun tuniklerin altına giyilen taytlar, skinny jeanler, bel hizasında duran kemerler, trençkot ve uzun paltolarla kombinleniyor. Kürk ve deriler ise ceket içlerinde, şifon bluz ve trikolarla kendilerini gösteriyor. Metal, altın ve gümüşün ağırlıklı olarak kullanıldığı sonbahar kış sezonunda, deri efektli apreler, yıkamalar, timsah baskılar, siyah ve gri denimler de öne çıkan tasarımların başında geliyor. Fabrika 07/08 Sonbahar Kış Erkek koleksiyonu’nda ise, iş kıyafetlerinin rahatlığı ön planda. Slim fit siluetli takım elbiseler, trençkotlar, tek ceketler ve kotlar ise alternatifler arasında... Kiğılı’da fiyatlar çok uygun Kiğılı 0708 Sonbahar/Kış sezonunda müşterilerini memnun ediyor. Her 100 YTL’lik alışverişe 25 YTL’lik hediye çeki veren “Hediyesi Bedava” kampanyasını bu sezon da devam ettiren markanın yeni koleksiyonu; takım elbiselerde 199 YTL, ceketlerde 149 YTL, kabanlarda 149 YTL, pantolonlarda 49 YTL, gömleklerde 49 YTL’den başlayan fiyatlarla müşterilerin beğenisine sunuluyor. BD’nin Texas eyaletinde, Austin’de, 1971 yılında tek bir restoranla ve tek bir sandviç çeşidi ile hizmet vermeye başlayan “Schlotzsky’s”, şimdi dünyanın çeşitli ülkelerinde 500’den fazla restoran zincirine sahip. Bunlara bir de Nişantaşı’ndaki “Schlotzsky’s” eklendi. Nişantaşı Şakayık Sokak’ta açılan “Schlotzsky’s”in en çok tercih edilen bölümü ise çiçeklerle süslü arka bahçesi, burada misafirler rahat koltuklarında kahve keyfini yaşayabiliyorlar. “Schlotzsky’s”in özel mimarisi ve dekorasyonu müşterilere, ev ortamını aratmayan sıcak bir atmosferde lezzetli ürünleri tatma fırsatı sunuyor. A Botox’a alternatif Boyner Mağazaları, şimdi de kozmetik sektörünün ilk botox etkili antiaging ürünü Cosmo Laboratories cilt bakım serisini müşterileri ile buluşturuyor. Cosmo Laboratories cilt bakım serisi engerek yılanlarının zehirinden elde edilen SYNAKE formülü sayesinde tamamen botox etkisiyle kırışıklıkları açıp cildi pürüzsüzleştiriyor. Gündüz kremi, gece kremi ve SYNAKE konsantrasyonu olan serumdan oluşan Cosmo Laboratories cilt bakım serisi ile artık botox acısını yaşamanıza ve botox enjeksiyonunun yarattığı rahatsızlığa gerek yok. Seri, Boyner İstinyePark, Cepa, Forum Mersin ve KoruPark mağazalarılarında müşterilere sunuluyor. Aroma Ice Tea Zamansız yorumlar NetWork 07/08 Sonbahar Kış Kadın Koleksiyonu, fonksiyonelliği ön plana çıkartırken, teknoloji ile doğallığı da bir araya getiriyor. Arzu Kaprol’ün tasarladığı koleksiyonda renk olarak; kahve, lacivert, mürdüm ve bej, kumaş olarak ise metalli kumaşlar ve yılan baskılı deriler öne çıkıyor. Mehmet Acar imzalı 07/08 Erkek Koleksiyonu da günden geceye taşınabilecek şık tasarımlardan oluşuyor. Koleksiyon genelinde; mont, blazer, trençkot, deri ve yıkanmış derilerle, çizgili ve ekoseli cekettakımlar öne çıkıyor. Aroma, dünyadaki belli başlı meyve suyu üreticilerini ve ticari şirketleri bir araya getiren 2007 World Juice Konferansı’nda, bu yıl piyasaya sunduğu yeni IceTea (buzlu çay) ürünleriyle önemli başarı elde etti. Elma suyuyla tatlandırılmış, yüzde 95 meyve içeren Ice Tea ürünleri, 2007 World Juice Konferansı’nda gerçekleştirilen İnovatif (Yenilikçi) Ürün Yarışmasında en başarılı ilk dört ürün arasına girdi. Organizasyonda sınırlı sayıda firmaya verilen ürünlerini tanıtma hakkına da sahip olan Aroma, etkinlik süresince dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılara ürün çeşitlerini tattırdı. “Komik İsim, Ciddi Sandwich” sloganıyla kafe ve restoran işletmeciliğine yeni bir boyut kazandıran Schlotzsky’s, ayak üstü yemek ile normal yemek alışkanlıkları arasında yer alan, hızlı hizmet veren bir selfservis restoran konsepti oluşturuyor. Schlotzsky’s’in en önemli özelliği lezzetli sıcak sandviçleri. Mönüler, restoranlarda günlük (taze) olarak pişirilen özel bir sandviç ekmeğine (formülü gizli) dayanıyor. Ekşi hamur ekmek, kepekli ve domatesli fesleğen ekmek olarak üç farklı seçenekten oluşan bu ekmek, ünlü sıcak sandviçin ana malzemesi olarak kullanılıyor. Kullanılan tüm hammaddeler, Schlotzsky’s standardı korunarak yüzde 99 yerli firmalar tarafından Türkiye’de üretiliyor. Yiyeceklerin kolesterol, yağ oranları düşük, vitamin ve mineral değerleri ise oldukça zengin. Sandviçler, günlük demir ihtiyacının yüzde 50’sini, A vitamini ihtiyacının ise yüzde 35’ini karşılıyor. Hafta sonları 9.00 ile 13.00 arası servis edilen, yüksek besin değerlerine sahip gıdalardan ve filtre kahve veya çaydan oluşan kahvaltı tabağı 9.75 YTL. Mönüde ayrıca pizza, çorba, wrap ve salata çeşitleri de bulunuyor. Schlotzsky’s’de kahve ve pasta için ayrı bir köşe de bulunuyor. Tel: (0212) 2402216 SOFRA Aylin Öney Tan Patatesli börek Bu tarifi Kanal B’de yemek programı yapan Belin Kınoğlu Çelebi’den aldım. Tarifin kaynağı, izleyicisi Meliha Tanrıöver. Anlattığına göre Meliha Hanım çocukken Beşiktaş Akaretler’deki komşuları Huriş Hanım bu böreği yapar, birlikte Dolmabahçe’ye götürürler, kapıdan Atatürk’e iletilmesi için bırakırlarmış. Meliha Hanım o zaman beş yaşındaymış. Hatırladığına göre bu böreğin Atatürk’ün midesine iyi geldiğini söylüyorlarmış. 3 yufka, 3 yumurta, 1 kg. patates Patatesleri haşlayın ve ezin. İçine yumurtaları kırın ve iyice karıştırın. Yufkalardan birini tezgâha yayın, patates ezmesinin yarısını arasına sürün, ikinci yufkayı üzerine yayın ve kalan patates ve yufka ile işlemi tekrarlayın. Puf böreği şeklinde kesin. Bol kızgın yağda kızartın. Büyük kongre Büyük Kongre, emsaline tarihte bile tesadüf edilmemiş bir hadisedir. Burada bir fıkranın reisi – ki aynı zamanda devletin reisidir – yeni Türkiye’nin nasıl teşekkül etmiş olduğunu en ufak teferruatına kadar izah ediyor. Gazi’yi dinlerken gözünüzün önünde bir taraftan yapının yaratıcısı olan Gazi’nin şahsiyeti, diğer taraftan da bizzat yapının fiilen tesisi inkişaf edip (gelişip) durmaktadır. ... Gazi diyor ki; “Daha o zamandan milletimin taşıdığı emelleri ve hissiyatı müdrik idim ve lakin ben bunları kalbimde milli bir sır gibi saklıyordum.” Ve bu iman ve ümit Gazi’yi hiçbir zaman mücadelenin en karanlık, en ümitsiz gözüken dakikalarında bile terk etmiyor; şüphe ve tereddüt Gazi’nin ruhu için yabancı hallerdir! Muhteşem nutuklarının birinde Gazi diyor ki; “Memleketin son kayası kalsa bile, onun üzerine çıkıp oradan dahi müdafaa ve mücahede edeceğim (savaşacağım)”. Çünkü Gazi için netice ikinci derecede kalan bir mahsuldür; şeref ve şerefin yüklediği vazife her şeyin ötesindedir. ... Nutkun diğer bir yerinde aynı Gazi şu ulvi mütalaayı dermeyan ediyorlar; “Hürriyeti, istiklali ve şerefi için ölmeye amade olan bir millet behemehal (kesinlikle) muvaffak olur ve ölmez!” Mücadelenin başlangıcında Amerikan generali Hervod kendisine; “nihayetünnihaye (en sonunda) millet muvaffak Ahmet Ağaoğlu olmazsa...!” dediği zaman cevaben Gazi; (18691939). “Hayır, general! Vazifesini yapan bir millet behemehal muvaffak olur” diyor. ... Gazi’nin ikinci büyük ve şaşırtıcı ruhi hasleti, fransızların lucidité (açık fikirlilik, uzak görüşlülük) dedikleri halettir (niteliktir). ... O hedefe doğru yürürken, hiçbir mania, hiçbir mütalaa ve hiçbir tehlike onu durduramaz. Hayata, yalnız şerefli olmak şartı ile kıymet veren bu dahi kahraman Türkiye’nin hürriyet ve istiklalini, teceddüt (yenileşme) ve yükselmesini kendisine hedef olarak gördüğü için hayata ve yaşamaya da yalnız bu şereflerin temini şartıyla kıymet verdi. İşte bunun içindir ki, milli kahramanımızı mücahede esnasında binbir tehlikeye maruz kalmış görüyoruz. Fakat bu tehlikeler onu adeta gıcıklıyor, tahrik ediyor. O, bizzat öyle tehlikelere atılıyor ki, yalnız hikayesi bile insana dehşet verir. Fakat “Yedi kudretle (yaradanın eliyle) nişanlanmış olanları yine yedi kudret muhafaza eder” derler. Mustafa Kemal, Türkiye’nin ihyası için dünyaya gelmiştir. Binaenaleyh yedi kudret onu daha uzun seneler behemehal muhafaza edecektir! Ağaoğlu Ahmet (Başyazı) / 20 Ekim 1927 Çarşamba Devlet sofrası arihi anlamanın bir yolu, tarihe tanıklık eden mekânlara bakmaktan geçer. Bir ülkenin, bir halkın geçmişine sahip çıkması son derece önemlidir. Geçmişlerine sahip çıkmayan, tarihe tanıklık eden mekânlarını korumayan toplumlar köksüzlüğe ve belleksizliğe mahkum olurlar. Nerelerden geçtiklerini, nerelerden nereye geldiklerini anlayamazlar. Geçmişini anlayamayan, anlamadığı için duyarsızlaşan toplumlar geleceğini de kuramaz. Geleceğe giden yol geçmişi iyi bilmek ve anlamaktan geçer. Cumhuriyeti anlamak için Cumhuriyetin kurulduğu mekânlara bakmak gerek. Atatürk’ün 192132 yılları arasında yaşadığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı mekân yani Çankaya Köşkü titiz bir onarımdan sonra artık Atatürk’ün yaşadığı haliyle izlenebilecek. Ahmet Necdet Sezer döneminde 2003 yılında başlayan proje çalışmaları süresince detaylı bir araştırma yapılmış, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Restorasyon Bölümü öğretim üyelerinden oluşan bir danışma kurulu tüm projelendirme ve danışma sürecinde denetim ve gözetimini sürdürmüş. Restorasyonu üstlenen restoratör Saadet Sayın ile danışma kurulunda yer alan ve aynı zamanda benim de üniversitede hocalarım olan Prof. Dr. Yıldırım Yavuz ve Prof. Dr. Ayşıl Yavuz ile sınıf arkadaşım Dr. Fuat Gökçe köşkü Atatürk’ün gördüğü, sevdiği, beğendiği ve kullandığı gibi korumaya özen göstermişler. Ayşıl Yavuz bir bina restorasyonu yapmaktan ziyade bilinçli bir tercih olarak bir yaşam restorasyonu yaptıklarını vurguluyor. Yani izine rastladıkları her dönemi, örneğin özgün süslemeleri ya da sonraki müdahaleleri korumak yerine mekânları Atatürk’ün kullandığı ve tercih ettiği biçimde korumayı yeğlemişler. Böylece köşkü Atatürk’ün gördüğü gibi görmek, Cumhuriyetin temellerinin atılmasına tanıklık etmiş duvarların ruhunu solumak mümkün olabiliyor. En çok dikkati çeken, restorasyon ekibine en çok heyecan veren ve Cumhuriyetin ilk yıllarına en çok emeği geçen iki mekân var. Yemek salonu ve çalışma odası. T Atatürk’ün 1921’de taşındığı köşke 192324 yıllarında Mimar Vedat Tek tarafından zemin katında yemek salonunun bulunduğu bölüm eklenmiş. Köşesi kuleli köşk eki o dönemde Ankara’da pek çok yapının inşasında etkin olmuş, Ankara’da birbiri ardına kuleli evler inşa edilmiş. Yaklaşık 50 m2’lik salonun bir ucunda kuleli bölümde sekizgen radyo ve sigara salonu bulunuyor. Yemek salonunun onarımı sırasında ortaya çıkanlar heyecan verici. Araştırmalar sırasında duvarlardaki boya katmanları tek tek incelenmiş. Yemek salonunda on iki kat boya altından özgün vişne çürüğü boya katı çıkmış. Sonraki dönemlerde hoyratça ve özensiz renk seçimleriyle boyanıp duran yemek salonu uzman konservatörler tarafından günışığına yeniden kavuşmuş. 1923’te köşke gelin gelen Latife Hanım’ın İngiltere’deki babasına mektup yazarak vişne çürüğü duvarlara uygun mobilya aradığını ve katalog göndermesini rica ettiği biliniyor. Nitekim onarımlar sırasında mobilya döşemelerinin de vişne çürüğü olduğu ortaya çıkmış. Böylece Atatürk ve konuklarını verdiği sıcaklık ve rahatlık hissiyle kucaklayan duvarlar özgün boyasıyla, ceviz lambrileriyle, Atatürk’ün sofrasına tanıklık eden biçimde korunmuş. Atatürk’ün sofrasının aynı zamanda bir meclis olduğu, devlet kararlarının çoğunlukla burada alındığı, uzayıp giden yemek saatlerinde aynı zamanda yoğun çalışmalar yapıldığı bilinir. Onarımda bu nokta da unutulmamış. Fotoğraflardan anlatımlara kadar her türlü belgeye dayanarak yapılan çalışmaların ışığında Atatürk’ün sofrası tekrar kurulmuş. Her tabağın yanına sofrada âdet olduğu üzere birer not defteri ve kalem konmuş. Zaman zaman kullanılan ayaklı kara tahta ise ne yazık ki bugün en çok kullanıldığı mekânda değil, Anıtkabir müzesinde bulunuyor. Sofranın genelinde ise Atatürk’ün çizgisi kendisini gösteriyor. Sadelik ve kalite dikkati çekiyor. Tek süsü kenarındaki incecik bir gümüş çizgi olan beyaz Limoge porselenler, gümüş Christophle çatal bıçak takımları, GMK yani Gazi Mustafa Kemal armalı kadehler sade bir şıklık sergiliyor. Cumhuriyetin ilk yıllarına damgasını vuran sofra artık herkese açık. CumartesiPazar 13.0017.00 arasında ziyarete açık olan Atatürk Müze Köşkü, okul, dernek ve kurumlar tarafından önceden randevu alınarak hafta içi de ziyaret edilebiliyor. Bunun için 470 24 85 No’lu telefondan bilgi alabilirsiniz. Atatürk’ün anıldığı bu günlerde sizler de sofrasına konuk olun, onu çevreleyen mekânın ruhunu soluyun. Cumhuriyete adım atılan devlet sofrasının anılarına tanık olun. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle