Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 1 15/11/07 15:16 Page 1 PAZAR EKİ 1 CMYK YIL 21 SAYI 1130 / 18 KASIM 2007 Desen: Zeynep Özatalay Herkesin anlatacak bir hikâyesi var. Kimi aşkla ilgili, kimi iç sıkıntılarla, şiddetle, tarihle... Hikâyelerinin, televizyonda izledikleri dizilerden aşağı kalır yanı olmadığını düşünüyorlar. Bu yüzden senaryo atölyelerinde alıyorlar soluğu; genç, yaşlı, işli, işsiz, öğrenci fark etmiyor. En çok da kadınların hikâyesi var. Ancak sektöre girmek kolay değil. Hayatımı yazsam senaryo olur Esra Açıkgöz G ünlerden pazar, saat 11.00. Yeşilçam Sineması. Salon dolu; işlisi işsizi, öğrencisi, meslek sahibi, kadını erkeği, yaşlısı genci… Kadınlar değil burun, bütün varlıklarıyla daha öndeler, daha çoklar… Can kulağıyla kendilerine anlatılanları dinliyor, canhıraş bir şekilde de soruyorlar, neden, nasıl, peki şu nasıl olmalı? Hepsinin amacı aynı, bu işi öğrenecek, hem keyif alacak, hem para kazanacaklar… Nasıl mı? Senaryo yazarak… Senaryo yazarlığı son zamanların en gözde işi, genel kanı hem kolay iş hem de parasının bol olduğu, ama kastedilen, bir film senaryosundan çok, televizyon için dizi yazarlığı. Oyuncuları, yönetmeni kadar hangi dizinin senaristinin daha çok kazandığı merak ediliyor, bol haneli rakamlar havalarda uçuşuyor… Kurs, atölye, okul adı altında senaryo yazmayı öğretmeye yönelik girişimlerin çokluğu da bu kanıyı güçlendiriyor. Gerçekten öyle mi? Pazar sabahı Yeşilçam Sineması’nda olma nedenimiz de işte bu sorunun yanıtının merakı. Film değil, Senaryo Yazarları Derneği’nin İstanbul Senaryo Atölyesi’ni izliyoruz. Yavuz Turgul, Gaye Boralıoğlu, Nilgül Öneş gibi işin erbapları anlatıyor, katılımcılar dinliyor, iyi bir senaryonun püf noktaları nedir, hangi hikâyeler tutar, senaryo yazmanın matematiği nasıl çözülür, öğreniyorlar... Hangi atölyeye giderseniz gidin, hangi katılımcıyla konuşursanız konuşun, herkesin sıkı bir hikâyesi var. O senaryosunu hele bir bitirsin yer yerinden oynayacak, yani başta herkesin kendine güveni sonsuz… Hikâyeleri yaşlarına göre değişiyor, gençlerde şiddet biraz daha fazla, orta yaşlıların iç sıkıntıları yoğun, yaşlıların ise anlatacak bir tarihleri var, kendi tarihleri yoksa da önlerinde uzanan geniş bir tarih atlası var. Yani artık kime sorsanız, hayatı senaryo… İyi de bu kursları, atölyeleri bitirenler gerçekten oturup senaryo mu yazıyor? Hayır elbette, çoğu heveslendiği ve yola çıktığı noktaya geri dönüyor, sektöre sızmayı ancak birkaçı başarabiliyor. Bunun en yakın ve en etkili örneği Beynelmilel filminin senaristi ve yönetmeni Süreyya Sırrı Önder. O da bir senaryo atölyesinden mezun! Biz bu yeni ve parlak iş ve heves kolunun çevresindeki haleleri sıyırıp gerçeği görmek istedik. Bunun için Senaryo Yazarları Derneği (SENDER) Başkanı Ahmet Haluk Ünal, Plato Film Okulu Genel Müdürü Serkan Turhan, Senaryo Stüdyosu kurucusu ve senarist Barış Pirhasan, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Feride Çiçekoğlu, Sırrı Süreyya Önder ile atölye öğrencileri Ali Kemal Güven, Tuğçe Cotuk ve Mine Bıkmaz Gürcan’la konuştuk. Devamı 67. sayfalarda BİZİ BİZ EDEN SAHNE: KENTERLER Aynı dünyanın canlılarıyız... Hayvan dostları olmasaydı, ceylanlar ölüp gidecekti. Yine onlar olmasa, hayvan katili insanlar daha da çoğalacak... Evet, bir yasa var, ama... Deniz Yavaşoğulları Sayfa 89 Bu grev, bütün işçiler için... Telekom işçileri bir aydır grevde. Nerede bir Telekom binası varsa, önünde de grev çadırları, işçiler, soba ve konukları var. 80’den bu yana kamudaki bu ilk büyük işçi grevi, hakları gasp edilenlerin umudu... Esra Açıkgöz Sayfa 2 Sayfa 4