22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 PAZARIN PENCERESİNDEN 6 AĞUSTOS 2006 / SAYI 1063 Arabuluculuk becerisi... Selçuk Erez Ahlakın korunması kanunu uyarınca... Kaos GL dergisi son sayısında eşcinsellikle pornografinin ilişkisini ele aldı. Dosya “pornografik” bulununca, sayı toplatıldı. Oluşumun kurucularından Ali Erol, bu kararı önyargılı, cinsiyetçi ve homofobik buluyor ve “Homofobi hayatımızı dar ediyor, varoluşumuz ve özgürlüğümüz için mücadeleye devam edeceğiz” diyor. Sosyal psikolog Melek Göregenli ve öğretim üyesi Doç. Dr. Tuğrul Erbaydar ise homofobinin nasıl bir ayrımcılık ideolojisi olduğunu anlatıyor. Kahraman Çayırlı Kolluoğlu Y eryüzünün her tarafı tozduman; insanlar iki karış ötelerini göremiyorlar! Bunca patırtı ve karmaşa yüzünden dış politikamızda son yıllarda kaydedilen sıra dışı başarılar da tıpkı ekonomidekiler gibi gözden kaçmakta! Anlaşmazlıkları belirginleşen, neredeyse savaşacak ülkeler arasında yeniden sulhun oluşturulmasının sağlanması için çok çabalar sarf ediyor ve başarılı sonuçlar alıyoruz: Yerine göre “mekik diplomasisi” ve uluslararası toplantılarda yaptığımız ikili münasebetlerle, Kofi Annan da dahil gelmiş geçmiş tüm Birleşmiş Milletler genel sekreterlerini kıskandıracak arabuluculuk başarıları elde ediyoruz. Hatırlatalım: 2006 Şubatı’nda Hamas liderlerinin Filistin’de seçim kazandıktan az sonra Ankara’ya davet edilmeleri ve İsrail’le sorunlarını sulh yoluyla çözmeleri konusunda nasihatte bulunulması... Daha önce İsrail’in aynı yolda uyarılması... Sonra, Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül’ün Tahran’a gidip ordaki meslektaşına, İran’ın nükleer meselesinin diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini söylemesi... Bunun, Ankara’ya davet edilen Uluslararası Atom Komisyonu Başkanı El Baradey’e de açıklanması... Ondan önce Baku’daki İslam Konferansı Örgütü dışişleri bakanları toplantısında aynı konulardaki uyarı ve telkinlerimiz... Şimdi siz İsrail’le Hamas’ın bugün böyle savaştıklarına, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun İran’a “Şu tarihe kadar kendini toparlamazsan iyi olmaz” demesine, İran’dan da bu sözleri fazla ciddiye almadığını belirten açıklamalar gelmesine bakmayın. T Biz “arabuluculuk”ta bir dünya lideri olmaya yeni soyunduk. Yetkililerimiz, zamanla, bu konuda deney kazandıkça göreceksiniz yeryüzünün her tarafındaki silah tacirleri depolarında biriken top ve tüfekleri eritip ne yapacaklarını saptamak için ne kongreler toplamak zorunda kalacaklar. Bu konuda hızla deney kazanmak ve pek yakında daha başarılı olmak için ne yapmalıyız? Böyle karmaşık ve güç uluslararası anlaşmazlıkların çözümüne girişmeden önce daha ufak çaplı çekişmelerin arabuluculuğuna soyunmalıyız! Birkaç örnek verelim: 1. Madagaskar Adası’nda henüz bu adadevletin vatandaşlığını kazanmamış çok sayıda HintPakistan asıllı insanla geri kalanlar arasında ciddi gerilimler vardır. Cumhurbaşkanı geçenlerde bu kimseleri karaborsacılık ve her türlü yasadışı işler yürütmekle suçlamış, tarafsız kaynaklar bunun bir abartı olduğunu ileri sürmüşlerdir. 2. PapuaYeni Gine’de Sepik Nehri’nin kuzeyinde yaşayan Mapriklerle diğer komşu kabileler arasında ciddi anlaşmazlıklar süregelmektedir. Son yıllara kadar kestikleri düşmanlarının kafasını tütsüleyip ufaltan ve boyunlarına asıp dolaşan Abelam kabilesi üyelerine rastlanırdı. Son zamanlarda böyle davrananlar azaldığı halde gelecekte ne olacağı kesin değildir. 3. Pasifik’te Solomon Adaları ile Vanuatua Adası’nda kaçakçılar, uyuşturucu tacirleri fink atmakta, ormanlarda saklanmakta ve zaman zaman birbirlerini harcamaktadırlar. Buralardaki yolsuzluklara ve anlaşmazlıklara sulhçul çözümler üretmenin de zamanı gelmiştir. Örnekler çoğaltılabilir ama Sayın Gül’ün önce yukarıda sözünü ettiğimiz anlaşmazlıkları çözümlemek için taraflara nasihatlerde bulunmaya başlaması, sonra Afrika’da Hutularla Tutsiler arasında olagelen çatışmalara müdahale etmesi ve burada başarılar elde ettikten sonra böyle İran gibi, Filistin gibi güç sorunlara el atması da doğru olacaktır. Bu yol izlendiğinde Ortadoğu’da sağlayacağı çözümlerin ebedi olacağı konusunda hiçbir kuşkumuz yoktur! ürkiye’nin tek eşcinsel dergisi Kaos GL’nin Yaz 2006 tarihli 28. sayısına, Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nce matbaadan geldiği gün el konuldu. Suçu, pornografik olmaktı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’ndan Cumhuriyet Savcısı Metin Sezgin’in talebi üzerine, Hâkim Tekman Savaş Nemli tarafından tespit edildi: “28 sayılı nüshasının ‘pornografi’ dosyası altında yazılan bir kısım yazı içerikleri ve resimlerinin ‘Genel Ahlakın Korunması’ açısından aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla talebin kabulü ile adı geçen derginin ilgili sayısının soruşturmaya esas olmak üzere toplatılmasına ve el konulmasına”... Ahlaka aykırılık teşkil eden yazılar neler mi? Pornografinin eşcinsellikle ilişkisinin değerlendirildiği “Cinselliğin görselliği, görselliğin cinselliği: Pornografi” başlıklı bir dosya. Üstelik suça, Ahmet Tulgar, Fatih Özgüven, Güner Kuban, Hasan Bülent Kahraman, Mehmet Bilal Dede, Meltem Arıkan, ressam Taner Ceylan, fotoğraf sanatçısı Bikem Ekberzade de ortak. Bu Kaos GL’nin “ahlaka aykırı” ilk davranışı değil, dergi yasal kaydını yaptırdığında cumhuriyet başsavcılığı bilirkişi raporunda “pornografik/muzır” bulunmadı, ama ilk iki sayısı, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu kararıyla kapalı zarfta dağıtıldı. Ankara Vali Yardımcısı Selahattin Ekremoğlu “Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz” hükmünü ihlalden, Kaos GL’nin feshini istedi. Dernek yetkilileri için, bunların gerçek nedenleri açık: Cinsiyetçi ve homofobik yaklaşım. Biz de Kaos GL kurucu üyelerinden Ali Erol’la konuştuk. Derginizin son sayısının toplatılması, derneğinizin kapatılma isteği... Bu homofobiyle nasıl mücadele edilebilir ve Kaos GL bu mücadelenin neresinde? Toplumdan ve insanlar arası ilişkilerden homofobiyi yeterli seviyede uzak tutmak, zaman alacak. Bu, sadece eşcinsellerin, homofobik tutum ve uygulamalara maruz kalanların tek başına altından kalkabilecekleri bir mücadele değil. Biz elbette eşcinsel varoluşumuz ve özgürlüğümüz için mücadele edeceğiz, ama baştan beri de “birlikte özgürleşme”nin altını çiziyoruz. Bu pek de kolay olmasa gerek... Yıllardır eşcinsel kadın ve erkeklerin kendileriyle barışmaları, özgüvenlerini geri kazanmaları ve özsaygılarını yükseltmeleri için çalışıyoruz. Bunlar sağlanabildiği ölçüde dönüştürücü bir pratik yaratılabiliyor. Aslında açılmanın beraberinde getirebileceği problemler, gizli bir hayatın yaşattıklarından fazla olmayacaktır. Onca yıl gördük ki, ne kadar gizlenirsek pislik o kadar üzerimize geliyor ve homofobi hayatımızı dar ediyor. Elbette eşcinsel olduklarını açıklama sürecinde herkes kendi yolunu yordamını keşfedecektir. VAROLUŞ MÜCADELESİ... Belçika, Hollanda ve Kanada’dan sonra İspanya’da da eşcinsel evlilik yasallaştı. Bizdeki ufku nasıl görüyorsunuz? Eşcinseller, son yıllarda en çok eşcinsellerin evliliği ve askerliği konusunda gündeme geldiler. Özellikle Batı’da sanayileşmeden bu yana gelişen bir süreç var, eşcinsellerin sosyal, kültürel ve ekonomik varoluşu ve özgürlük mücadeleleri. Bu süreç, 68 başkaldırısı ve tüm insanlar için cinsel özgürlük talebiyle yeniden ortaya çıktı. Günümüzde bu hareketin hayatın her alanında kendini kurumsallaştırdığını görüyoruz. Bu, haliyle hukuki zemini de etkiledi. Medyanın eşcinsellere yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Medya hâlâ homofobik olsa da, nefret söylemi geliştirmedi. 80’ler hem eşcinsellerin toplumda sesini duyurmaya başladığı ve eşcinselliğin inkâr edilemez olduğu, hem de medyanın ve resmi güçlerin yaklaşımlarının homofobik anlamda ayyuka çıktığı bir döneme işaret ediyor. Bugün homofobik yaklaşımlarını sorgulayan, azaltmaya çalışan medya organları, homofobiden beslenen, söylemleriyle homofobiyi yeniden üreten, yayan organlarla yan yana görülebiliyor. ÇİFTE STANDART Ya hukuki işleyiş? Yasalarda eşcinsellik suç ve hastalık değil, ancak uygulamalarda veya çeşitli inisiyatiflerde sonuç farklı olabiliyor. Kanuna cinsel yönelim ayrımcılığının da eklenmesi gerekiyor. Ne zaman ki eşcinsel bireyler, cinsel yönelimleri ve cinsel kimlikleri üzerinden görünür olmaya başladılar, hayatın her alanında sorunlar, çatışmalar ve ayrımcı uygulamalar görünür oldu. Bugün artık eşcinselliğin bir suç olarak tanımlanmasının eşitlikler ve özgürlükler açısından hukuki süreçte bir anlamı kalmadı. Eşcinsel bireyler örgütlenmek, söz haklarını kullanmak istediklerinde “genel ahlak” ablukasıyla kuşatılıyorlar. Kanunlara cinsel yönelim ayrımcılığının eklenmesiyle ilgili bir girişim oldu mu? TCK’nin AB sürecinde gözden geçirilmesi ve değiştirilmesinde, eşcinsel ve kadın örgütleri Adalet Komisyonu’ndan ayrımcılığı düzenleyen maddeye cinsel yönelim ayrımcılığının eklenmesi talebinde bulundular. Alt komisyonda kabul edildiği halde Bakan Cemil Çiçek’in de bulunduğu Adalet Komisyonu’nda bu düzenlemeden vazgeçildi. Pornografiyi sorguladı diye... İşte Kaos GL dergisinin kapatılmasına yönelik tepkiler: Doç. Dr. TUĞRUL ERBAYDAR Yüzüncü Yıl Üniversitesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi Bu, benim gibi cinsel sağlık alanında çalışanların yıllardır yaşadığı sorunlarla özde aynı. Ne zaman HIV’in bulaşmaması için cinsellikle ilgili konuları biraz rahat konuşsak ahlak dışı ilişkileri özendirmekle suçlanırız; ne zaman doğum kontrolü bilgisinin evli olmayan gençlere verilmesine çalışsak, fazla ayrıntısına girmememiz istenir... Bilimsel ve toplumsal kaygılarla konuşsak da iki dudağımızın arasında hep bir iğne var. Keşke her şey çok iyi olsaydı da, ben de muhafazakâr olsaydım. Bu haliyle muhafazakârlık sadece statükonun devamını istemek. MELEK GÖREGENLİ Sosyal Psikolog Bu yaklaşım, homofobinin nasıl bir ayrımcılık ideolojisi olduğunu ve ayrımcılığın ince hallerinin nasıl hayata geçirildiğini gösteriyor, ayrıca hep sözü edilen demokratikleşme sürecimizin içselleştirilmemiş olduğunu bir kez daha düşünmemize yol açıyor. Genel ahlak yani iktidarın nasıl düşüneceğimiz, hayal edeceğimiz ve yaşayacağımız üzerindeki tasarruf hakkı, heteroseksüellere ya da farklı cinsel yönelimleri olduğunu ilan etmemişlere tanınırken, eşcinsellere tanınmıyor. Eşcinseller örgütlenebilir, dergi çıkarabilirler hatta heteroseksüellerin fantezilerini süsleme hizmeti kapsamında pornografinin nesnesi de olabilirler, ama pornografi üzerine düşünemezler, çünkü bu “genel ahlak”a karşı isyana kalkışmanın belirtisidir ve tehlikelidir. Bu yaklaşım homofobiktir, çünkü insanları cinsel yönelimlerinden ötürü kategorize etmekte ve ıslah etmeye kalkışıyor; ayrımcıdır, çünkü düşünme, eleştirme ve tartışma hakkının sınırlarını belirli gruplar için özel olarak belirliyor, engelliyor. Ama üzülecek bir şey yok, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bu anlayış en azından vicdanı olanların nezdinde mahkum edilecek ve eşcinseller değil, bu pornografik, ayrımcı, genel ahlak anlayışı değişecek. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle