Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 9 TEMMUZ 2006 / SAYI 1059 Bir kez daha büyüdü ve gitti Yüzyılın iki futbol efsanesi vardı, Pele ve Maradona. Zizau, yani Zidane da onlara eklendi. Bu gece son kez sahaya çıkacak ve toptan ayağını çekecek. O Fransa’da bir yabancı, kendisi bunun için bir çaba harcamasa da herkesin kafasında aynı zafer fotoğrafı var: Fransa’nın yabancı düşmanı İçişleri Bakanı Sarkozi’nin eli kutlama için Zidane’a uzanacak ve... Çünkü o çoktan Fransa’nın “ulusal kahraman”ı ilan edildi. Zidane’ın ise bir tek hayali var: evine çekilmek... utbolda efsane tartışması Pele ile Maradona arasında bir masatenisi maçı gibi. Kimileri için Pele’nin sambası futbolun dansı, kimilerine göre ise Maradona’nun tangosu... Ayak altındaki top için yapılan bu kıyaslama yine de gelmiş geçmiş en iyiyi bulmada kesin bir sonuç doğuramıyor. Doğuramaz da, ama unutulmaması gerekiyor ki futbol denen bu oyun her zaman efsane yaratamıyor. Çünkü yeşil sahaya kazınmaz isimler yazdırmak, kolay kolay bulunmayan bir yetenek gerektiriyor... Bir gerçek de var ki Maradona ile Pele arasındaki sıkı efsaneleşme rekabeti bu gece yarısı itibarıyla Berlin’de sona erebilir. Eğer o som altından yapılmış kupayı tutacak eller Zizou’ya ait olursa futbolda “efsane” tartışması artık uzun zaman bir kenara bırakılacak. Zinedine Zidane sadece futbolcu değil... Bir olgu Zizou... Çünkü, etnik özellikleri itibarıyla Fransa gibi bir ülkede ‘öteki’ olmasına rağmen şu an ulusal kahraman ilan edildi. Bu, alt kimlik tartışmalarına hayati bir cevap niteliği taşıyor. F Veysel Balkaya CEZAYİRLİ YOKSUL BİR AİLENİN OĞLU... Biraz da kafaları karıştıralım! Zeynettin Zeyyidi’yi tanıyanınız var mı? Zeynettin yani Zidane Fransa’ya göçen Cezayirli yoksul bir ailenin oğlu... 14 yaşında, ailesine isyan bayrağı çekerek evinden ayrıldı. Artık tüm zamanını futbola verebilirdi. O günlerde, kimse Fransa’nın varoşlarında yetişen bu göçmen çocuğun Platini’nin tahtını sarsacağını, hatta Eyfel’in tepesine “Merci Zizou” yazdıracağını tahmin bile edemezdi. O ise ilk büyük adımını atmış ve Cannes takımının oyuncuları arasında ilk profesyonellik deneyimini yaşamaya başlamıştı... Zizou kısa sürede Cannes takımını ikinci ligden alıp Fransa’nın devler arenasına taşıyınca herkes efsanenin doğduğunun farkına vardı. Sonrası Bordeaux yılları... Beş senelik performansı onu dünyanın en büyük takımlarından Juventus’a getirdi. Torino’dan dünyayı en geniş gören bu pencere Zizou’nun, futbol adına alınabilecek tüm başarılarla 2001 yılında 66 milyon dolar karşılığında Real Madrid’e transfer olması sağladı. Böylece dünyanın gelmiş geçmiş en pahalı futbolcusu apoletini de MorBeyazlı formaya ekledi Zizou. Dünya kupası elemelerinde işler yolunda gitmeyince Zizou kolları yeniden sıvadı ve Horozlar’ı, Almanya’ya taşıdı. 2006 Dünya Kupası’nda onu istemeyenler vardı. Teknik direktör Domanech ile arasının açık olması ilk maçlarda kendini gösterdi. Ancak Zizou’nun, fincancı katırlarını ürkütmesi çok geç değildi. Kupaya iyi başlayamasalar da Domenech’in bu işin Zidane’siz olmayacağını anlamasıyla Horozlar yıllardır süren başarısız gidişe “dur” dediler. Zizou, yine eski günlerine dönmüştü. Almanya’da herkesin bir numaralı favori olarak gösterdiği Brezilya’yı tek başına devirdi. Aynı 1998’de olduğu gibi. YABANCININ YABANCIYA AŞKI Zidane İspanyol kökenli dansçı Veronique ile Cannes takımında fırtına gibi estiği yıllarda evlendi. Üç çocukları oldu: Enzo, Luca ve Theo... Çocuklarına Fransız isimleri vermesi Cezayir kökenlilerin tepkisini çekse de o bunu çok dikkate almadı. Ailesine düşkünlüğü dikkat çekiciydi. Futbolu bırakmasının en önemli nedenlerinden biri olarak da ailesiyle daha çok zaman geçirmek istediğini gösterdi. Veronique ise Zidane’ı o kadar sevdi ki evlendikten sonra yaşamını baştan yazmaya başladı ve her şeyini Zizou ile üç çocuğuna verdi... Şimdi Zizou ve arkadaşları Berlin’de en büyük olmak için çarpışacaklar, sonrasında biz bir futbol ikonunu daha hafızalarımıza kazıyacağız. Çünkü Cannes’in arka sokaklarından yuvarlamaya başladığı meşin yuvarlakla yeşil sahada olmayacak Zizou. Bu gece Zidane’ı ayrı bir mercek altında izlemelisiniz. Çünkü yaşayan efsanelerden biri daha veda edecek. Belki Fransa sokaklarında yeniden Cezayir bayrakları sallanmaya başlayacak. Horozlar kupayı kazandığı takdirde Almanya’dan Fransa’ya dönüşte havaalanında göçmenlere sert tavırlarıyla dikkat çeken İçişleri Bakanı Sarkozi’nin Zizou’yu nasıl kucaklayacağı merak konusu. Fransa’daki bayrak yarışını da unutmamak lazım... En çok Cezayir bayrağı mı olacak yoksa Fransız mı?.. BİR ERKEN VEDA... 1789’dan beri sakin kalan Fransızlar, 1998’de bir ihtilale daha imza attılar. Olgu yine sosyal boyuttaydı, futbolun yeni “efendileri” Sambacı Brezilyalıları finalde harcayan Horozlar’dı. Bu ihtilalin en etkili ismi yine Zizou’ydu. Zizou’lu Horozlar’ın futbola koyduğu ambargo 2000 yılında Avrupa şampiyonluğuyla sürdü. Her şey yolundaydı. Ta ki 2002 Dünya Kupası’na kadar... Turnuvada gol dahi atamayan Fransızlar, ülkelerine elleri boş döndü. Zizou ve arkadaşları için artık rüya sona ermişti. Zidane tüm bu başarısızlıklar ve teknik direktörlerle yaşadığı sıkıntılar nedeniyle ulusal takımdan iyice soğumuştu. 2004’te son 50 yılın en iyi oyuncusu seçilen Zidane aynı yıl, ulusal takıma da veda ettiğini açıkladı. Fransızlar onu bırakmıyordu. Zidane Portekiz karşısında attığı golle takımını finale taşıdı. “Horozlar“ yani Fransa Milli Takımı 2006 Almanya’da final oynama şansını Zidane’ın muhteşem performansıyla yakaladı. CUMHURİYET 16 CMYK