02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

f 29 AĞUSTOS 2004 / SAYI 962 Yaşamı patentliyorl Özlem '• Altunok Ş • \« 'Canavar )omates" tüm lünyada GDO larşıtlannın embolii. arap mayalamak, turşu kurmak klasik biyoteknolojiyle insanoğlunun gündelik yaşamını kolaylaştıran masum keşiflerdi bir zamanlar. Modern biyoteknolojinin, açlığı önlemek, verim elde etmek amacıyla ortaya çıkardığı yöntemlerse bugün insan yaşamını tehdit ediyor. Başrolde ise her zamanki gibi ABD var. Organizmaların genleriyle oynayarak (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) topraktan alınan verimi kısa sürede maksimuma çıkarmayı hedefleyen bu yöntem, insan sağlığını ve mülkiyet hakkını tehdit ediyor. Türkiye'deki "GDO'ya Hayır Platformu"nun öncülerinden Levent Gürsel Alev'le GDO'lu ürünlerin üretilme amacını konuştuk. GDO'nun açılımı nedir? Uluslararası literatürde GMO olarak geçen GDO'nun Türkçe'deki açılımı "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar". Modern biyoteknoloji yöntemleri kullanarak herhangi canlı bir organizmaya ait genin ayrıştırdıp izole edilerek başka bir canlı organizmanın gen yapısına nişanlanmasıyla ortaya çıkan yeni organizmaya GDO diyoruz. Bunlardan oluşturulan ürünlere de GDO'lu ürünler deniliyor. Bir ürünün GDO'lu olmasının ne gibi etkileri var? Deli dana hastalığı ya da Çernobil'de yaşadığımız gibi zararı hemen ortaya çıkacak durumlar değil. Yakın gelecekte büyük bir felaket bekliyoruz. Gündelik anlamda ise sağlığa zararlı. GDO'lu gıdaların alerjik ve toksik etki yarattığı, antibiyotik direncini zayıflattığı iddialar arasında. Sorunlardan biri de ne yediğimizi bilme hakkımızın elimizden alınması. Diyelim ki; fındığa aler jiniz var ve fındıktaki bir gen mısıra aktarılmış, türevini yiyerek size iyi gelmeyecek bir ürünü tüketmiş oluyorsunuz. Mısır ve soya da çok kritik ürünler. Çünkü soya fasulyesinden elde edilen türevler 900'e, mısırdan elde edilenler ise 600'e yakın üründe kullanılıyor. Tüketici güvencesi açısından etiketlenmesi ve etikette de hangi genlerle oynandığının belirtilmesi lazım. GDO'lu ürünü bakınca tanımak gibi bir şansımız yok öyleyse? Maalesef. Hem insan sağlığına hem de ekosisteme ciddi zararları var. Belli ülkeler etiketleyerek önlem alma yoluna gidiyor. AÇLIĞI ÖNLEYEMEZ GDO'lu ürünlerin dünyadaki kullanımı ne zaman, ne amaçla başladı? En büyük savunucusu ABD. Tohumları baba Bush zamanından bugüne uzanıyor. 80'lerde "Dünyadaki açlığıönlemenin yöntemi transgenik gıdalarla olacaktır" söylemiyle yola çıktılar, transgenik ekim alanlarını yaygınlaştırarak sürdürüyorlar. Temelde ABD, Kanada, Arjantin ve Çin uyguluyor. Çiftçilerle anlaşma yaparak resmi ola rak belirlenmiş alanların dışında da ekimlerin yapıldığından kuşkularımız var. Açlığa çare olarak görülmesindeki gerçeklik payı nedir? Bir araştırmaya göre, aynı sürede beslenmeye tabi tutulan genleriyle oynanmış somon balığı, doğal somondan daha fazla büyüyor, fakat büyüme döneminde iki hayvanın tükettiği yeme baktığınız zaman arada pek bir fark yok. Yani geçersiz bir iddia, verimi arttırmıyor. Kunyasal tarımda da, "çoğalan dünya nüfusunu besleyebilmek için birim alandan elde edilen verimi arttırmamız lazım" iddiası vardı. Bu iddia ecza şirketlerine, gübre eo4üsfrisine ysj&dı. Önce verim sağlandı, ama tabîi ki daha sonra azalan verimler kanunu devreye girdi ve verim düşmeye başladı 20 kg. gübre yerine, aynı verimi tutturmak için bu kez 100 kg. gübre kullanıyorsunuz, çünkü toprak tükenmiş durumda. Bu çözüm olsaydı, zaten şimdi transgenikler (gen aktarımı) devreye girmezdi. Yine aynı şeylerle karşılaşacağız. Nasıl bir yöntem kullanılıyor? Terminatör gen gibi ilginç teknikler kullanıyorlar. Genin yapısıyla oynadıklan için tohum üretemiyorsunuz. Büyük şirkederin elemanları tohumu kısırlaştıran maddeyi bir anahtarla, mesela spreyle çözüyor ve tekrar doğurgan hale getirebiliyor. Ancak patent hakkını ödediğinizde o tohumu tekrar kullanıp üretebiliyorsunuz, yoksa tohum intihar ediyor. Terminatör genler, intihar eden tohumlar, tüketici haklarının ihlali, tohumların mülkiyet hakkı... GDO'lu Ürünlere Hayır Platformu'nun Türkiye'deki kurucularından Levent Alev Gürsel, GDO'lu ürünlerin yaşamımızı tehdit ettiğini söylüyor. Çünkü bu ürünler, yeni bir pazarın habercisi. Bir tohumun mülkiyet hakkını almak yasal mı? Bu biyolojik korsanlık, çünkü patent hakkı yasal anlamda sadece yenilik gerektiren sınai buluşlara verilir. En büyük problem bu, illa patent almak istiyorlarsa geni açığa çıkarmakta kullandıkları biyoteknik yöntemin patentini alsınlar. Aksi takdirde milyonlarca yıllık evrimle oluşmuş, binlerce tür ve canlı hakkında mülkiyet hakları doğmaya başlayacak. Insanoğlu birçok toplum biçimi, üretim biçimi geçirdi, farklı sermaye bırıkimleri, farklı kaynak aktarımları yaşandı Şimdı başka bir yere doğru gıdiyoruz Bu tum dünyada tarım sisteminın, çihçiliğin çökmesi demek. Bütün dünyadaki tarım ve gıda sistemı patent hakkına sahip şirketlerin tekeline geçecek. Türkiye de bu anlamda zengin değil mi, "patentlenecek" pek çok canlı var? Gen kaynakları bakımından en fakir ülkeler kuzey ülkeleri, Türkiye'de ise 11 binin üzerinde tür var, bu tüm Avrupa'daki miktara eşit. Hem gen kaynaklarının, hem de milyonlarca patent hakkının Güney'den Kuzey'e transferi söz konusu. Türkiye'de durum nedir? Türkiye, GDO'yu ya da transgeniği hâlâ tanımlayamadı. Sadece tohum ithalat genelgesinde GDO'lu tohuma ithal yasağı olduğundan bahsediliyor. Yasal kullanım izni ise sadece deneme amaçlı. Tarım Bakanlığı Bornova, Harran, Adana gibi, 78 deneme merkezinde mısır, pamuk ve patates üzerine deneme ekimleri yapılmasma izin verdi. Ama sonuçlarını bilmiyoruz, bize söylenen bu Aralık'ta Avrupa düzeyinde bir yasal düzenlemenin getirileceği. Herhangi bir yasal tanım olmadığı için 1986'dan beri transgenik gıdaların Türkiye'ye girdigini düşünüyoruz. En çok hangi ülkelere pazarlanıyor bu ürünler, oradaki yasal zeminler nasıl? ABD bu ürünleri her yere satmaya çalışıyor. Özellikle Uzakdoğu'da yoğun baskısı var. Çünkü ciddi toprak erezyonu yaşıyorlar. ABD'nin ekimi bütün dünyaya yayıp işin içinden çıkmak istediğini düşünüyoruz. Ama orada da çiftçilerle şirkeder arasında çatışma var. Avrupa'nın ise ciddi bir direnci vardı, %'da bir kampanyayla yasaklandı. Bu mayıs ayında ise bazı ürünlere, etiket koymak kaydıyla yasal izin verildi. Bunun sonu nereye gider, bir öngörünüz var mı? Doğal eşleşmeler yoluyla transgenik tohumlar başka yere sıçrayıp başka bir canlıya egemen olduğu için sonunun ne olacağını bilemeyeceğimiz canlı türleri ve organizmalarla karşılaşabiliriz Muhalif kampanyalar ne durumda? Dünyanm pek çok yerinde çiftçiler, ekoloji ve çevre hareketleri işin içinde. Avrupa'da da başarılı kampanyalar yürütüldü. "Canavar domates" sembolüyle, ülke ülke dolaşıldı, kamuoyu bilinçlendirildi. Türkiye'deki platform ne zaman kuruldu, neler yaptı? Şubat ayında 18 sayfalık bir deklarasyon yayımladık. Mart sonunda 13 STK ile bir toplantı yaptık. Türkiye'nin değişik yerlerinde panel, imza kampanyalan ve internet iletişim grubuyla varlık nedenimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ekim ayında başlayacak ulusal bir kampanyaya hazırlanıyoruz, bu süre içinde illeri dolaşarak toplayacağımız 100 bin imzayı taleplerimizle beraber Tarım Bakanlığı'na sunacağız. • ,,'jt OSMAN BAHADIR [email protected] 80 yıl önce meslektaşlarıma samimiyetle beyanı teşekkür ederim. Asırlardan beri saltanatın zehirli istibdadıyla müterafık olarak (birlikte) devam eden ve taassubun ve ona müstenid (dayanan) müesseselerle zümrelerin memleketi nasıl bir harabiyeye sürüklediğini bütün arkadaşlarım kanaatle bilmektedir. Mukaddesatı ve dini, bir menfaat aleti gibi kullanarak hasis (küçültücü) ve şahsi menfaatler uğrunda yeni fikirlere, medeni hayata, teceddüde (yeniliklere) hücum etmek isteyenler kurtarıcı mefkurelerimizin timsali olan maarif müesseselerimize düşmandırlar. Muallimlerimize düşen vazife, halkın maarife olan iştiyak (özlem) ve itimadına kuvvede istinad etmek, bütün halk arasında irşadkâr (yol gösterici) bir tesir yapmak, muhitle daimi ve samimi bir irtibat tesis ederek cumhuriyetçilik, Türkçülük ve teceddüdperverlik (yenilikçilik) umdelerini en derin tabakalara kadar ulaştırmaktır. Fedakârlık, vazifeperverlik gibi faziletler ile muhitine numunei imtisal (gerekli örnek) olan bir muallim, etrafında sühuletle, temiz, imanlı, fedakâr bir muhiti cedid (yeni çevre) yaratabilir. Memleketi asırlarca felaketten felakete sürükleyen ve ancak zulm ve istibdadın hadimi olan irticai nazariyelerin tahribat icra etmesine hiçbir zaman müsaade edilemez. Ika ettiği (yaptığı) mütemadi (sürekli) fenalıklarla milletin vicdanından silinen köhne nazariyelerin, münfesih (hükmü geçmiş) müessese ve zümrelerin, halkın iradesinden doğan Cumhuriyet idaresinde hayat hakkı yoktur ve olamaz. Medeni bir millet halinde yaşamak ve yükselmek azim ve iradesini en parlak ve kuvvetli bir şekilde izhâr eden bir milletin muallimleri sıfatıyla bu hususta daima hassas ve azimkâr olacaksınız. Çocuklarımızda riyaya; taassuba, sahtekârlığa karşı derin bir nefret uyandırmak ve onları en medeni bir ilim ve ahlak mefkureleriyle teçhiz ederek (donatarak) Türkiye Cumhuriyeti'nin fedakâr, faziletli, milliyetçi ve yenilikçi vatandaşlarını yetiştirmek vazifesiyle mükellefiz. Milletin irade ve arzusuna timsal olan mütefekkir Reisicumhurumuzun tensib ve ilan ettiği hedeflerimize tamamen ve behemehal vasıl olacağız. Bütün muallim arkadaşlarırnı cehle ve taassuba ve bu yıkıcı amillerin istinadgâhı olan zümrelere ve müesseselere karşı şuurlu bir mücadeleye davet ederken kendilerine emniyetle istinad ettiğimizi (dayandığımızı) tamimen (genelge aracılığıyla) tebliğ ederim efendim." Maarif Vekili muallimleri * taassupla mücadeleye davet ediyor 4 Maarif Vekâleti muallimleri taassup ve cehl (cehalet) ile mücadeleye davet ediyor. Tamim, Gazi'nin son nutku münasebetiyle yazılmıştır. Reisicumhur hazretlerinin Meclis'te irad buyurdukları son nutuklarında maarife temas eden beyanat münasebetiyle Vekâlet tarafından bilumum maarif müdürlüklerine ve mekteplere kıymetli bir tamim gönderilmiştir. Cehle, taassuba ve bu yıkıcı amillerin istinadgâhı (dayanağı) olan zümrelere ve müesseselere karşı muallimleri şuurlu bir mücadeleye davet eden mezkur (adı geçen) tamim ber vechi atidir (aşağıdadır); "Büyük Millet Meclisi'nin 6. içtimai yılı münasebetiyle Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretleri tarafından irad buyurulan nutuklannın maarife ait olan kısmını aynen yukarıya naklediyorum. Türk milletini zulmetten (karanlıktan) nura çıkarmağı istihdaf eden (amaçlayan) büyük ve kutsal inkılabımızın maarife yüklediği ağır, mesuliyetli ve fakat aynı zamanda çok şerefli vazifenin, sekiz aylık kısa bir müddet zarfında muvaffakiyetli semereler vermesi, muallim arkadaşlarımızın vazifelerini azami bir fedakârlıkla yaptıklarını göstermektedir. Bu hakikatin memleket dahilinde büyük bir tetkik seyahati icra buyuran Reisicumhur hazretleri tarafından bizzat müşahede ve takdir ve bütün millete karşı ilan olunması, muallimlerin mümessili sıfatıyla beni müftehir etmiştir (gururlandırmıştır). Genç ve ebedi hayat curnhuriyetimizin kurtarıcı mefkurelerine en samimi bir vecd ve heyecan ile sarılarak onları yalnız kendi müesseselerimizin mahdut dalrelerinde değil, esasen müştakı nur (ışığa hasret) olan muhterem halkımız arasında yapmak suretiyle, cehl ve taassuba karşı açtığımız kati mücadelede fedakârane çahşan kıymetli 7Kasıml924
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle