02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 HAZÎRAN 2004 / SAYI 950 YAŞAM 5 Asılmayıp beslenenler Hâkimler ardı ardına kalem kırıyor, yüzlerce tutuklu ölüm cezasına çarptırılıyor, toplumsal vicdan ise "Asmayıp da besleyelim mi" diye susturuluyordu. 12 Eylül, 50 kişinin idamıyla geçti tarihe. Ya asılmayı bekleyenler?.. Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu işte onları yazdı. Alper Turgut HAYVANLAR Isı vurması, güneş çarpması Aylin Tunç Y S onu gelmez sorgu, işkence, operasyon, yasak ve tektip elbise dayatması... Cunta karanhğıyla 19yaşındayken tanışan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu cezaevlerinde üç, beş, on, on beş yıl geçirenlerin anlattıklarını bir araya getirirken aynı süreci bir daha yaşadı. 'Asılmayıp Beslenenler' darağacına 50 kişiyi yollayan cuntanın lideri Kenan Evren'in idamlarla ilgili "asmayıp da besleyecek miydik" sözlerine atıfta bulunuyor. Mavioğlu bir neslin 12 Eylül cuntasıyla hesaplaşmasının yolıınu aradığını söylüyor. Kitabınızın girişinde "Gadre uğratılmış gençliğiniz için devletten alacaklı kaldığımzı" belirtiyorsunuz. Gerçekten Türkiye 12 Eylül cuntasıyla hesaplaşabilecek mi ? Eğer hesaplaşılsaydı o karanlık dönemin kurumları yaşamını sürdürmezdi. Cuntacıların yargılanmamak için kendilerini korııma altma aldıkları Anayasa'nınGeçici 15.maddesi 24 yıldır değiştirilemedi. Yüzlerce ölümekarşınbuinsanlaryargıönüne çıkarılmamışsa 12 Eylül'ün dokunulmazlığı sürüyor demektir. Yüzlerce ölüyü bu toplıım daha ne kadar taşıyacak? Onlarcası benim arkadaşımdı. Bu çalışma insan olmanın ve vicdanın ürünüdür. 'Asılmayıp Beslenenler'i yazmaya ne zaman karar verdiniz? F tipi cezaevlerinin gündeme geldiği 2000 yılı başlarında karar verdim, çalışmalarım 'Hayata Dönüş' operasyonun ardından hız kazandı ve 4 yılda tamamlandı. 12 Mart'tan bugüne cezaevlerinin tarihsel panaromasını çizmeye çalıştım. Farklı kentlere giderek tanıklarla görüştüm. Aybastı, Fatsa, Tariş direnişini dekitabımaaldım.Metris.Mamakve Diyarbakırbaştaolmaküzere birçok cezaevindekalanlar, hapishane doktoruyken işkence görenler, cezaevi müdürüyken tutuklananlar ve yurtdışındaki cezaevlerinde tutulanlarla konuştum. Önce cezaevi psikoloğu sonra da TBMM tnsan Hakları Komisyonu üyesi olan Mehmet Bekaroğlu'nun görüşlerine başvurdum. Tanıklararasında 1984 ölüm orucuna katılanlar ile son eylemde yaşamlarınıyitirenlerdevardı. Tanıklann anlatımları önce iyi geldi. Bir süre sonra insanlann yaşadıklarmı anımsayarak seslerinin titremesi ve ağlamaları bende de etkisini gösterdi. Bir travmaydı ve sırtıma yük olarak bindi. Gerçeğe bağlı kalmak için benim ve tanıklann duyguları karışmamalıydı. Bir yılı aşkın süre ara verdikten sonra kitabıbitirdim. METRİS'İN SİBİRYASI... Cezaevlerindeki baskı uygulamaları sistematik tniydi ? 19801981 yıllarında Diyarbakır Askeri Cezaevi'nden birçok tabutun çıkması cuntacıları geri adım atmaya zorladı. Dünyaya tecrit ülkesi olarak yansımamız işlerine gelmedi. Ama 1983 Kasımseçimlerisonrasında'demokrasiye geçiş yaptık' söylemiyle başlayansaldırılarl984yılıbaşlarında tektip dayatmasıyla doruk noktasına ulaştı. Ülke genelindeki bütün cezaevleri baskının uygulandığı merkezler haline geldi. însanların çırılçıplak bekletildiği, işkence, taciz, hatta tecavüz olaylarının yaşandığı süreçisedirenmeperspektifiyleaşıldı. Bir dönem Metris'in Sibirya adı verilen bölümünde direnen sadece 3 0 kişi kaldı. Onların inadı direnişin kazanımlarla sonuçlanmasına yol açtı. DiyarbakırveMamak'tadadirenenler ve eylem yapanlar vardı. 12 Eylül'ün yarattığı itirafçılara karşın siyasi muhkumlar bir bütün olarak kendi kimliklerini korudular. 12 Eylül dönemi hapishaneleriyle F tipi cezaevlerini karşılaştırabilir misiniz? 12 Eylül'üyaratanlarönceDavutpaşa, Alemdağ, Seliraiye benzeri kış az aylan; güneş, deniz , tatil, yolculuk demektir. Ailemiz, arkadaşlarımız ve evcil dostlarımızla birlikte neşeli anlar yaşarız. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Yolculuklarda en sık rastlanan problemler ısı vurması, güneş çarpması vekarbon monoksit zehirlenmesidir. Genelde ufak köpekler ve kediler taşıma kaplarında, orta ve büyük ırklar sahipleri ile otobüs ya da arabada seyahat eder. Konaklama alanlarında evcıl hayvanlar asla araçta, sıcakta bırakılmamalıd) r. Evcil dostunuzu otobüste bagaja koymalarına kesinlikle izin vermeyin ya da havalandırmanın yeterliliği ile ilgüi yazılı belge isteyin. Uygun olmayan şart lar nedeni ile karbon monoksit zehirlenmelerine bağlı ölümleryaşanmaktadır. Beliıtileryirmidört saat içinde ortaya çıkar. Evcil hayvanlar, hızlı feribotta araçların park edildiği kapalı alanda araba içinde bırakılmamalıdır. Ertuğrul Mavioğlu, "Asılmayıp Beslenenler" için "tnsan olmanın ve vicdanın ürünüdür" diyor. Fotoğraf: Vedat Arık ASILMAYIP BESLENENLER ladan bozma, koğuş tipi cezaevlerini ktıllandı. Bir süre sonra bundan vazgeçen cuntacıların isteğivleönce E tipi ardından da özcl tip hapisha neler yaratıldı. Bu da yetmedi 'ta butluk'olarak adlandırılan F tiplerininprototipıolan EskışehirCeza evi'negeçıldi.Ftiplerininaçılması toplumda oluşan olağanüstü dııvarsızhksonucııgerçekleşti. Ben vekitapta yer alan birçok kişi, hiicre, tecrit ve izolasyonun tanıklarıyız. Depolitizasyon (politikadan uzaklaştırma)vedezpolitizasyonu(politik kimliğin bozulması) hedetleyen F tipi hücreleri, sanki birdenbireortaya çıkmış cismani varlık, mükemnıel bir projegibi gönnemek gerek. 12EYLÜL'DEN FTİPİ'NE... Tecrit, izolasyon ve tretman (iyileştirme) programlarının AvrupaveAmerika'dandevşirildiğianlaşılıyor... ,KontrgeriIla uznıanları, Avrupa'daki cezaevlerini gezip d.ıha sonra öğrendiklerini Türkiye'deki cezaevlerinde uyguladılar. Örneğin 1RA üyelerinin tutulduğu Ingiltere'deki Long Kesh I lapishanesi'nin H blokları, F tiplerine çok benziyor. italya'daKızılTugaylar'ın.AImanya'da Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun (RAF), Belçika'da Doğrudan Eylem'in, Ispanya'da ETA üyelerinin 'yüksek güvenlikli' cezaevlerinde manız kaldıkları tecrit uygulamaları bize de yansıdı. Türkiye'deki ce zaevlerinde hem mimari, hem de ideolojik açıdan saldırı başlatıldı. Ancak Türkiye'deki uygulamalar dahasofistike...Çünkiı 12 Eylül de neyimini F tipine aktardıkır. Toplumsal sessizlik cezaevlerini bugüne getirdi. Peki sizce dışarısınasıl? Cezaevlerindekileri toplumdan izoleettiler. Yaşarnı hiıcreleştırdıler. Son yıllarda toplumsal mııhalef etin gerilemesi nedeniyle bir kısım aile dışında kimse tepki gösteremiyor. Yıldınm Türker'in dediğigibi artık ' toplum müebbet bir körlüğü yaşıyor'. Ben de aylarca hücrede kaldım. Bir süre sonra sinirsistemi dayanmazhalegelivor. Zamanlaıçıne kapanmaya başlıyor, yaşadığm olumsuzlukları iradenle yeniyorsun. Tecrit çıldırtmak için vardır. İnsan toplumsal bir varlık. Onları toplumdan koparıp 'bilimsel çalışmalar' doğrultusunda soyutluyor ve hücrelere yerleştiriyorsunuz. Geçenlerdebirarkadaşımdanduydum. Ftipicezaevindeliderkonumunda gördükleri bir tutuklunun hücresinin tepesinde 15 saat iş makinası çalıştınyorlar. Böylelikleseni uykusuzluktan, yorgunluktan çıldırtma noktasına getiriyorlar. Aynı Çin işkencesindeolduğugibi... Yanı başlarındaki vahşete gözlerini kapatıp Ebu Garib Cezaevi'ndeyaşananlara ses çıkartanları ise dürüst bulmuyorum. Irak'tameydanagelen olaylar da Türkiye cezaevlerinde yaşananlar da küresel vahşettir. Aşırı sıcak ve havasız ortam ısı vurmasına neden olur. Kulübeler, özellikle teraslardaki kulübeler, gölgelik altında bulunmahdır. Bağlama zincirleri gerektiğindegölgelikalana ulaşacağı uzunluktaolmahdır. Kızgın güneş altında olmanın zararlı olduğunu hepimiz biliriz. Ancak kapalı, sıcak, havalandırmasız mekânda kalmak da aynı şekilde tehlikelidir.Bu etkilere maruz kalan hayvan, dil dışarıda çok hızlı netes alıp verir ve kendisini soğutmaya, hararet atmaya çalışır. Bir süre sonra yataypozisyonageçerve müdahale edilmezse hayati riski vardır. Özellikle yaşlı hayvanlar duyarlıdır. Örneğin pansiyonlarda ya da evlerdeki kapalı sıcak odalarda, havuz ya da deniz kenarında dikkat edilmelidir. Havadaki nem ve artan ısı canlının iç ısısının artmasına, ısı vurmasına neden olur. Bu durumdaki canlı derhal serin yere alınır, ıslak havlularla kompres yapılır. Tüysüz kann içi bölgesi, koltuk altları, kasık bölgesi serinletilerek iç ısı düşürülmeye çalışılır veen kısazamandabirkliniğegötürülür. Güneşlenirken deniz kenarında gölgede,serindetutulmalı; ara sıra vücudu ıslatılmalı, başı serinletilmelidir. Unutmayın biz onları nereyekoyarsak oradabulunmaya zorlamış oluyoruz. • OSMAN BAHADIR [email protected] &D yıl önce bin, Anadolu dışından, Izmir'den ve sair mahaJlerden vaki olan muhaceret dolayısıyla da 350 bin yetim çocuk bulunduğunu nazarı dikkate alırsak asgari bir tahminle bugün Türkiye'deki yetimlerin 950 binden aşağı olmadığı anlaşılır. Gerçi eytamı askeriyeye (asker yetimlerine) hükümet maaş veriyor fakat miktarı az olduğundan yetimlerde ademi kifayeti nakdiye (para yetersizliği) vardır. Darüleytamlarımızda (yetimlerevi) da 60 bin kadar çocuk mevcuttur. Biz memleketimiz çocukJarına yapılacak muavenetin (yardımın) ferdi olmaktan ziyade içtimai şekilde olmasını istiyoruz. Süt damlası, çocuk dispanseri, muayenehaneler, mektepler, seyyar mutbahlar (mutfaklar) vesaire gibi müessesat (kurumlar) vücuda getirilmesi için bugün heyeti muhteremenizin hissiyatı insaniyet perveranelerine müracaat ediyor ve emsali müsellü bu muavenetin daha müsmir (verimli) ve faal bir hale ifrağını (dönüştürülmesini) ve Türk çocukları faciasına nihayet verilmesini rica ediyorum' dedim. Bundan sonra Safiye Ali Hanım, Almanca bir nutuk irad ederek pek çok alkışlandı..." 17Ekıml924 Besim Ömer Paşa'nın konuşması Viyana'da 6 Ekim 1924'te küşad edilen (açılan) Beynelmilel Cemiyeti Etfal (Uluslararası Çoculdar Cemiyeti) Kongresi'ne Türkiye namına Doktor Besim Ömer Paşa ile kadın doktorumuz Safiye Ali Hanım iştirak etmişlerdir. Besim Ömer Paşa bu kongrede yaptığı konuşma hakkında muhabirimize şunları söylemiştir: "..Beynelmilel etfale muavenet (yardını) heyeti ittihadiyesinin Uk defa olarak 4. kongresinde Türk çocuklarını nazarı dikkate almaya karar vermiş olmasına teşekkür ettik. Badc (sonra) bir nutuk irad ederek Türkiye'dc çocukların halinin şayanı merhamet (merhamete muhtaç) olduğunu ve memleketimizde büyük mikyasta çocuk ölümü olduğunu ve bunun harp, hastaJık, muhaceret (göç) gibi sebeplerin tesiriyle vaki olduğunu ve vesaitimizin (araçlarımızın) bununla mücadeleye kâfi olmadığını söyledikten sonra, 'Şimdiye kadar harp yüzündcn ciddi surette istatistiklerle uğraşamadık. Hakiki muhtaç yctim çocukların miktarını bilmiyoruz. Fakat her şehidin bir çocuğu olacağını düşünürsek harp yüzünden 600 İlk mekteplerde coğrafya Müellifi (yazarı); Darülmuallimat (öğretmen okulu) ve Kabataş Lisesi coğrafya muallimi Maraşlı Kazancızade Abdülkadir Sudi Bey. Küçük çoculdar için mevcut coğrafya kitaplarının en mükemmelidir. Türk AsyasıTürk Avrupası diye iki kısma ayrılmıştır; pek açık bir lisanla iptidai bütün malumat verilmiştir. Nüfus, onnan, sanayi haritalarıyla beraber 20 harita ve kroki ve 14 resmi havidir. Mcrkez tevzii (dağıtım), İstanbul'da Hüsnü Tabiat Matbaası'dır. Telefon: 24 95. 16 Ekim 1924 Üç Fransız tayyareci ordumuza hizmetedecekler Evvelki akşam şehrimize gelen Yüzbaşı Corsanin, Mülâzım Gomamcl, Mülâzım Goyal namında üç Fransız tayyare zabiti dün sabah Fransız sefareti ataşemiliteri refakatinde Harbiye murahhası Nusret ve Kolordu Kumandan Vekili Hüseyin 1 Uisnü Emir beyleri ziyaret etmişlerdir. Aldığımız malumata göre Fransız tayyareciler, Avrupa'ya giden tayyare heyetimiz tarafından intihab edilmiş (seçilmiş) ve umıırıı havaiye (havacılık işleri) müfettişliğinde vazife ifa etmek üzere umumi miUettişlikle mukavele akdetmişlerdir. Fransız tayyareciler birkaç gün İstanbul'da kaldıktan sonra Izmir'e giderek umuru havaiye umumi müfcttişliğindeki vazifelerine başlayacaklardır. 17 Ekim 1924
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle