Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 TARIH 18NÎSAN2004/SAYI943 Simonede Beauvoirveyaşlılık Simone de Beauvoir için yaşlandığını anlamak ve bir yaşlı gibi düşünmeye başlamak, kulağına çalınan ilk "Yaşlı bir kadın" cümlesinden tam 20 yıl sonra gerçekleşmiş. Ayrıcalıklı biri olduğunu göz ardı etmeden yaşına baktığında halinden hoşnutmuş. Ölümünün üzerinden 18 yıl geçmesine karşın hâlâ genç kadınların, kadın olmak üzerine yazılı el kitaplarından birkaçı ona ait... Eh, sonuçta hepimiz yaşlanacağına göre, bu hali bir de ondan dinlemeli... I kinciCins(LeDeuxiemeSexe) Bu yüzyıl feminizminin temel taşı olan bu kitap Simone de Beauvoir (19081986) tarafından kaleme alınmış, 1949'dayayımlanmış,birçokdile çevrilmiş, yazıldığı dönem itibariyle kadınların yolunu açmış, Kate Millett, Chrıstıne Delphy, Elisabeth Badinter, Gısele Halimi gibi feministlerin metinlerine rehberlik etmiş, kadının ezilme nedenlerinısorgulayan.kadını "ötekı" olarak gören erkek zihniyetinin tarihsel, sosyolojik, ekonomik, ruhbilimsel, mitolojik köken leriniinceleyen, "dişilik " kavramınıaltiıst eden öncü bir kitap. Kadın olmanın daha çok toplumsal öğretilerle belirlendiğinı "kadın doğulmaz kadın olunıır" cıımlesiyle ifade eden Simone de Beauvoir, cinsiyetler arasındaki ilişkinin eşitsizliğini tümyönleriylevurgulııyorvebunun"doğal" olmadığını gösteriyordu. Ona göre, tahakküm ilişkisi her toplumun ve her dönemin tarihinde vardı ve kültürel olarak kurulmuştu. Aşağıda okuyacağınız yaşlüık üzerine söyleşi, Simone de Beauvoir'la yetmişli yaşlarındayken Paris'te, Alice Schvvarzer tarafından gerçekleştirilmiş. Beauvoir, yeni yaşının penceresinden yaşamı, yaşlanmayı, cinselliği, anne kız ilişküerini nasıl değerlendirdiğini aktarıyor. Simone de Beauvoir söyleşiden on yıl sonra, 14 Nisan 1986'daöldü. Siz bizim için tkinci Cins'de kadınların durumunu inceleyen ayrıca da yaşlılık üzerine çalışan birisiniz. "Yaşlılık" eserlerinizden birinin de başlığı. Şimdi 70 yaşlarındasınız. Olçiitlerinize göre siz de yaşlısınız. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Her zamanki gibi. Bugünün benim doğum günüm olması, onu diğer günlerden daha değerli kılmıyor. Biliyorum ki 70 sene yuvarlak bir rakam. Fakat 69,68 ya da (SO'tan daha fazla bir ağırlığı yok. Çok uzun bir süredir artık genç olmadığımın farkındayım. 50 yaşındayken genç kadınların kendiaralarında "Simonede Beauvoir yaşlı bir kadın" diyefısıldaşmalarını duymak ben de şok etkisi yapmıştı. Diğerleri ise bana " Aman Tanrım! Bana tıpkı annemianımsatıyorsunuz..."diyorlardı. Şu anda 70'indeyim ve yirmi yıldır artık genç olmamaya, kendimi gençmiş gibi düşünmemeye alıştım. Ote yandan kendimle ilgili izlenimlerim çok az, kendimi pek fazla düşünmüyorıım ve daha da ötesi benim hakkımda çevremde olanlar benihiçetkilemiyor. DÜRÜSTHESAP... Yaşlılık'ta (Vieillisse) yaşlılardan beklediğimiz "saygınlığı" onların ezilmenedenlerinden biri olarak ele ahyorsunuz. Kadınlar için de bu durum geçerli. Saygınlık adına kadınlara tutku ve başkaldırı yasaklanıyor. Ama siz, bu beklentiye uymadınız. Peki "saygın olmayan yaşlı bir kadın" olabiliyormusunuz? Kesinlikle hayır. Brecht'in "saygın olmayan yaşlı kadm"ı yaşamı boyunca arzularını baskı altında tutmuş, yaşlanmış sonunda da zincirlerinden kopmuş bir kadmdır. Ben sonuçta, her zaman yapabildiğim ölçüde zincirsiz, serbest biriydim. Süreklibeğenilerimin, itkilerimin peşinden gittim. Bu da kendimi hiçbir zaman hor kullanmamamı getirdi ve bugün geçmişımden alacağım biröç deyok. Anılarınızda söylemediğiniz şeyler var mı? Evet var. Cinsel yaşamım üzerine dürüst bir hesap yapardım. Ancak yine de, içtenlikle ki bu feminist bir bakış açısıdırkadınlara cinselliğimi nasıl yaşadığımı söylemek isterdim. Çünkü bu bireysel değil, politik bir konu. O dönemde bunu yapmadım, çünkü ne bu konunun boyu tunuveönemininede bireysel açıkyürekliliğin önemini kavramıştım. Ama büyük bir olasılıkla bundan asla konuşmayacağım. Bu tür itiraflarda, söz konusu olan yalnızcaben değilim çünkü... BEYÎNE BOYUN EĞMEK... Cinselliği yaşamak, yaşlılara da kadınlar üzerinde etkili olan tabulara benzer gerekçelerle yasaklanıyor. Bu yasaklamanın işleyişi Yaşlılık'ta inceleniyor. Siz bu tabuya boyun eğdiniz mi ? Bazı bakımlardan, tabulara değil ama beyine her zaman boyun eğdim. Çünkü beynimin bedenime göre daha güçlü olduğunu düşünürüm. Belkibirçeşithisteriyle, cinsel yaşamın mümkün olmadığı durumlarda cinsel arzularım da olmadı. Ancak bu arzuları gerçekleştirebileceğim durumlar da oldu. Bu ya da şu nedenle ihmal edildiği zaman bu arzularım da yok oldu. Şıınıı söylemem gerekır ki benim için cinsellik her zaman aşka bağlıdır; bel ki sadece gençliğimdeki dışında. 12 yaşımdayken kendi kendime "Aman Tanrım! Evlenmek için 15 yaşımda olmayı beklemem gerekecek" diyordum. Bana bu korkunç geliyordu. O zaman ben ne olduğunu bilmeden çok vahşi, kudurgan bir cinselliğe maruz durumdaydım. Ancak bu dönem yaşamımda cinselliğin ol Simone de Beauvoir erkeklerin yaşlılığı daha ağır yaşadıklarını düşünüyordu.. madığı aşağı yukarı tek dönemdir. Bugün kesinlikle bitti. Bedenimdekuruyanbazı şeyler var neyse ki. Çünkü cinsellikle ilgili hâlâ titreyen kadınları gördüğümde onlan ayıplamıyorum ama kım bilir ne kadar sıkıntıları var diye düşünüyorum. BENİM BİR YAŞIM VAR... Yaşlılık'ta yaşlılığın nesnel durumu ile hissettiğimiz öznel duygu arasındaki çelişkiden söz ediyorsunuz. "Yaşlı bedenimiz içinde genç hissederiz" diyorsunuz. Kesinlikle burada bir fark olduğunu düşünüyorum. Sartre, yaşlılığı "gerçekleştirilemez" diyerek çok iyi tanımladı. Bu başkaları için mevcut olan bir şey fakat sonuçta sizin için değil. Uyandığımda, yürüdüğümde, kitap okuduğumda asla bir yaşım olduğunu düşünmem. Gerçekte, yaşsız olduğumu düşünüyorum; tıpkı genç' olduğum zamanki gibi. Ama öyle anlar varki tam tersine yaşlılığı kavnyoruz. Bu durumdan Mandarinler'de söz etmiştim: kahraman kendi kendine "benim bir yaşım var" der. Şimdi bunu söylemiyorum, artık biliyorum. Bu duygu alışkanlıklarımda, bedenimin içinde. Yine de kendimi yaşlanmış hissetmiyorum. Cocteau, bunu "yaşlanmaktan daha da kötüsü genç kalmaktır" diyeifadeetmişti. Yaşlılığın kadınlar için erkeklere göre daha zor olduğunu düşünür müsünüz ? Hayır, böyle düşünmüyorıım. Yaşlı olmak tersine erkekler için daha zor. Çünkü biz kadınlarkendimi söylemek istemiyorum, çünkü ben yeterince ayrıcalıklıyım ama genel olarak kadınlar çok tepelerden inmiyoruz. Biz her zaman aşağı seviyedeydik. Fakat erkekler, onlar büyük karakter ler, iktidar ve sorumluluk sahibi olduklarına inanan adamlar. Onlar için yaşlanmaklcpr|j;unç. Gjerçek bir kınlma.Bu durumu T)?r yişlılıkfazmanıyla konuşmuş tum: "50 yaş erkekler için tamamen bitiştir" dedi. 25 yaşındaki oğullannın onların iktidarını almalarına dayanamazlar, çökerler. Bir kadın bu durumu daha kolaylıkla atlatabilir. Bu sistemi bugün seydiğim anlamınagelmiyor, ancak buyapı kadınlara daha çok çıkış kapısı aralıyor. Bu bize yararlı bir şey. Kadınlar her zaman dışarıda bırakıldılar, iktidarı elegeçiremediler. Erkeklerin kuçük birer kuklaya dönüştüklerinigördüklerinde, onlar için iktidarı üstlendiler. Bu her zaman sevimli değil, fakat bazı şeyleri kolaylaştınyor. 9 Çeviren: FERYAL SAYGILIGİL Busöyleşı, "AliceSckıvarzer,Simonede Beauvoir aujourd'hui; sixenlretiens, MercuredeFrance, Paris, 1984"adlı kıtaptan alınmışttr. OSMAN BAHADIR bahadirosman@hotmail.com 80 yıl önce Kimse onu istemiyor Hiçbir memlekette yaşamak hakktnı haiz olmayan bir anarşist kadın, Emma Goldman. Madam Emma Goldman, tehlikeli anarşist olarak tanındığı için Avrupa ve Amerika'da hiçbir memleket toprağında yaşamak hakkına malik değildir. Amerika, Ingiltere, Fransa ve Italya bu tehlikeli kadını memleketlerine sokmamaya karar vermişlerdir. Madam Goldman bir serseri gibi memleket memleket dolaşır. Nihayet iki seneden beri Rusya'da kendisine bir melce (sığınacak yer) bulmuştu. Şimdi tekrar Avrupa'ya dönmek isteyince bütün memleketler Madam Goldman'a kapılarını kapamışlardır. Madam Goldman kuvvetli propagandacı ve tehlikeli bir anarşisttir. Bulunduğu yerde nutıık söylemek, yazı yazmak suretiyle faaliyetten kendisini alamaz. Bu yüzden her memleketten koğulmuştur. o \V iddia ederek beni darb ve tahkir etti. Polise müracaat ettim. Mütearrızileberaberkarakolagittik. Ifadelerimiz alındı. Halbuki ifademizi alan polis memuru tahsildarı mağdurvebenimaznun(sanık)mevkiindegöstermek suretiyle hakikati tahrif etmiş olduğundan, ikametgaha rabt edilmek bahanesiyle 24 saat hürriyetimden mahrum edilerek karakol karakol dolaştmldım. Müddeiumumiden (savcıdan) ikamet tezkeresi alınması caiz olmadığı gibi ikametgaha rabt etmek bahanesiyle millet efradını böyle sokak sokak dolaştırmak ve işinden gücünden mahrum etmek, hangi kanun, hangi hak ile kabiliizahur..? Hakkımda karakola yanhş malumat veren ve kanunsuz hareketin başlıca amili olan polisin ismi 1493 numerolu Refet efendidir. Şahsi hürriyete yapılan bu tecavüz dolayısıyla mesullerin tecziyesini (cezalandırılmasını) talepederim." Karimizin başından geçen vaka hakkında polis müdüriyetinin ehemmiyetle nazarı dikkatini celp etmeye lüzum görüyoruz. Bu gibi vakaların bir daha tekrar etmemesini Valimizin himmetinden bekleriz. 6 Eylül 1924 çük ve basit hadiselerdir. Fakat bizim için çok yabancı olan bu muhitteTürk'ü Amerika'ya ve Amerikalılara tanıtan her hadisenin büyük bir kıymeti vardır. Bu itibarla Efzayiş Yusuf Hanım'ın Washington Kongresi'ne iştiraki bizce kıymetli bir tesadüf olmuştur. Efzayiş hanım Istanbul'da Amerikan Kız Koleji'nde okumuş, Ingilizceye vakıf bir Türk kızıdır. Amerika'ya iki ay evvel gelmiş ve Beynelmilel Sulh Kadınları Cemiyeti'nin Istanbul'daki mümessili vasıtasıyla kongreye tanıtılmıştır. Efzayiş Hanım bu fırsattan istifade ederek kongreye iştirak etmiş ve orada harpten ve cidalden (kavgadan) bıkmış, usanmış olan mazlum ve mağdurTürk anasının feryadına tercüman olmuştur. Böyle beynelmilel bir kongreye bir Türk kadınının iştirak etmiş olması bizleri tanımayan Amerikalılar üzerinde fevkalade iyi tesir bırakmış, bütün Amerikan gazeteleri günlerce Efzayiş hanımdan, Efzayiş hanımın beyanatından bahsetmiş ve bu Türkhanımınınresminibasmışlardır. îkinci küçük hadise de Kolombiya'da Kozmopolitan Klüp tarafından muhtelif milletlerin hayat ve sanayiini Darülfünun talebesine tanıtmak emeliyle tertip ettiği sergiye Türk Teavün Cemiyeti'nin iştirak etmiş olmasıdır. Bu sergide 69 muhtelif milletin asar1 nefisesi (güzel eserleri) teşhir edilmiş ve Türk asarına (eserlerine) bir köşe verilmiştir. Türk Teavün Cemiyeti bunu fırsat addederek buradaki Türklerden tedarik edebildiği el işleri, dokumalar, halılar ve buna mümasil (benzer) Türk eşyasını bu sergide teşhir ederek Türk sanayiinin Amerikalılara tanıtılmasınayardımetmiştir. Bumünasebetle serginin Türk kısmına Türk bayrağı asılmış ve sergiyi her ziyaret edene beynelmilel hadiselere Türk'ün de karışmağa başladığını irae eden (gösteren) canlı bir misal gösterilmiştir. 7HazıranV)24 8Eylüll924 Polis karakollarında şahsi hürriyetin manası Karilerimizden (okuyucularımızdan) Ali Ruşen Bey, bir polis memurunun gayri kanuni muamelesine maruz kalmıştır. Vakayı şu suretle anlatıyor; "Geçen Salı günü köprüden geçerken köprü tahsildarlarından bulunan ve isminin Trabzon'lu Ahmet olduğunu oğrendiğim bir memur, on para eksik verdiğimi Amerika'da yüzümüzü güldüren iki hadise Son günlerde Nevvyork'ta Türklerin yüzünü güldüren iki hadise oldu. Bunlardan biri, Washington'da bu ay zarfında içtima eden Beynelmilel Sulh Kadınları Cemiyeti'nin kongresinde tesadüfen bir Türk kadınının bulunması, diğeri de Kolombiya Darülfünunu'nda açıIan beynelmilel sergiye Teavün (Yardımlaşma) Cemiyeti'nin iştirak etmiş olmasıdır. Bunlar haddi zatında kü Emma Goldman (18691940)