01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayat Fatih Türkmenoğlu ggeüziznecle [email protected] İstanbul, Panorama 1453 Üç şehrin Panorama Müzesi Panorama Müzeleri içinde en eskisi, İstanbul’daki. Bir İstanbullu olarak şimdiye dek ziyaret etmediğimi üzülerek ve utanarak belirtirim. Efendim, Panorama 1453, 2009 yılında açıldı. Yani neredeyse 13 sene önce. Burası, aslında dünyanın ilk tam panoramik müzesiymiş. Ne çok emek harcanmış, gidince anlıyorsunuz. Müzede, İstanbul’un fethi yeniden yaşanıyor adeta. Bir renk ve duygu cümbüşünün ortasında, ne yapacağınızı bilemez halde kalakalıyorsunuz. Sekiz ayrı sanatçının üç yıldan uzun süre çalıştığı müzenin proje koordinatörlüğünü Haşim Vatandaş üstlenmiş. Büyük resimde tam 10 bin figür çizilmiş. Maket çalışmalarının hepsi 1/10 oranında yapılmış. Tabii neyin, nasıl yapılacağının kararının verilmesi, dönem araştırmasının sağlıklı olması için gösterilen çabaları falan düşününce, işin ne kadar büyük olabileceğini anlıyorum. Sırf kompozisyonun nasıl olabileceğinin araştırması, bir yıldan uzun sürmüş. Kim bilir kaç kişilik uzman ekiple... Yarım küreye yapılan resim, 2 bin 350 m2 büyüklüğünde bir alana yayılıyor. Her panorama müzesinde olduğu gibi, eliptik atmosfer, resmin ve minyatürlerin boyutlarının çok daha gerçek algılanmasını sağlıyor. Gördüğünüz tablo, 29 Mayıs 1453 sabahı. Hani meşhur salı günü, “Salı sallanır” sözünün doğum günü. Osmanlı askerleri şehre giriyorlar. Resme havan topları, barutlar, fıçılar, kılıçlar, yay ve ok yerleştirilmiş. Tepedeki bulutlarda da Fatih’in siluetinin gizlendiği söyleniyor. Dikkatli bakanlar, bu ayrıntıyı da yakalayabiliyorlar. Ayrıca, panorama salonunun dışındaki salonlarda, İstanbul’un kuşatması, fethi ve Fatih Sultan Mehmet’in hayatıyla ilgili detaylı bilgilerin olduğu sergiler de var. Çıkışta da Fatih’in tuğrası ve müzenin logosuyla hatıra para basmak mümkün. Bu müzelere giriş, üç kuruş, beş para. Öğrenciler bedava, 65 yaş üstü bedava, yeni açılan Gaziantep’teki herkese bedava. Dünyadaki diğer yirmi örneğine, büyük paralar verilerek giriliyor. Bizimkiler onlardan daha iyi ve daha da önemlisi, bizim. Yani kısaca, bugün çokça milliyetçi hissettiğim bir gün; gidin, sevin, gururlanın. Bursa Fetih Müzesi, binası akıllı ve çevreci Bursa’da mükemmel bir binanın içine dünyanın en büyük panorama müzesini yapmışlar. Sonsuz bir kubbede, 1326 yılının nisan ayının bir gününü, bütün ayrıntıları ve duygusuyla canlandırmışlar. Bursa Fetih Müzesi Panorama 1326’nın ilk çalışmaları 2015 yılında başlamış. Dört yıl sonra da ki böyle bir eser için inanılmaz kısa bir süre, açılışı gerçekleşmiş. Ayrıca bina olabildiğince yeşil, çevreci bir mimari anlayışla inşa edilmiş. Sular ziyan olmuyor, elektrik enerjisinin bir kısmını kendisi üretiyor. 6 Nisan 1326, Bursa’nın fethedildiği tarih. Uçsuz bucaksız gibi görünen bir kubbenin altında, çepeçevre bu günün öğle saatlerine ışınlanıyorsunuz. Mezarı Bursa’da bulunan altı Osmanlı padişahına ithafen, altı direk üzerine inşa edilmiş bir mühendislik ve sanat harikası binanın içindesiniz bir kere. Sergi salonu kısmında 16 tablo var. Kayı Boyu’nun Anadolu’ya göçünden, son padişah 2. Murad’a kadarki dönemde yaşanan önemli olaylar resmedilmiş tablolarda. 2 bin 500 metrekare bir alana yayılmış panorama bölümünde pırıl pırıl bir gün sizi bekliyor. Son yıllarda adlarını sıkça duymaya başladık, aslında hayatımıza yeni giren bir terim: Panorama Müzesi. Bilmezdim; öğrendim ve ziyaret ettim. Sadece Panorama Müzesi gezisi yazdım sizin için bu hafta. Hem de üç ayrı şehirde. Gaziantep ve Bursa’daki müzeleri daha açılmadan, İstanbul’dakini de açıldıktan epey sonra görebildim. Bu yeni müzecilik/sergicilik şekline hayran kaldım. Aslında “müze” demek pek de doğru değil belki de. Panorama Müzesi’ni bir görsel şölen, içine her tür teknik ve sanatsal ekip ve ekipmanla desteklenmiş bir büyük sergi gibi düşünmek lazım. Ben ne demek olduğunu bile bilmiyordum. Ne yurtiçinde ne de yurtdışında, bir tane bile Panorama Müzesi ziyaret etmiş değildim. Boydan boya bir resim, 360 derece devam eden bir tablo için bu kadar kıyamet neden kopuyor, açıkçası merak dahi etmiyordum. Evet, Yunanca “pan” ve “horama” kelimelerinden oluşan bir tamlama; “bütün görünüm” anlamında kullanılıyor da... Kocaman bir resim görsem ne olacak, diyordum. İlk Panorama Müzesi ziyaretim, Gaziantep’te gerçekleşti. Bu yaşımda, bunca yıllık gezgin, gazeteci halimle, neredeyse küçükdilimi yutuyordum. Aklım başımdan gitti, gözlerim yuvalarından oynadı. Yıllardır hayal ettiğim her şey, buradaydı. Berkun Oya’nın oyunlarını seyrederken nasıl bir zevk alıyorsam, aynı şekilde kendimden geçtim. Görsel, işitsel, duygusal, felsefi bir doyum, mühendislik harikası bir zekâ ve titiz zamanlama uzmanlığıyla birleşmişti. Bir yudumda alınan müthiş lezzetli bir içecek, bir kaşık çok özel bir yemek gibi, unutulmayacak bir görselişitselfelsefi tattı. Antep savunmasının her anı tabloda var Antep, tam 11 ay boyunca düşman kuvvetlerine karşı çok çetin bir savunma verdi. Ne kahramanlar canlarını hiçe saydı. Vatan toprağı, 25 Aralık günü, büyük zorluklarla kurtarıldı. Şehir, “Gazi” ismini, bu şanlı savunma sonrası kazandı. 25 Aralık Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması ve Müzesi, şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yılında ziyarete açıldı. İnanılmaz bir tablo, bu çok özel anı ölümsüzleştirdi. Müze’nin ayağa kalkması, yıllar süren zorlu bir çabanın sonucu gerçekleşmiş. Panoramik resim konusunda uzman Rus ressam Aleksandır Samsonov, oğlu ve yardımcı bir ekiple uzun süre Gaziantep’te kalmış. Oluşturulan danışma kurulu, tarihçiler, bilim adamları, siyaset uzmanları, her bir detayı ince ince planlamışlar. Dünyadaki bütün iyi örnekleri gezmişler. Öylesine özel bir tarihe, öylesine büyük bir kahramanlığa yakışır, eşi benzeri bulunmayan bir eser bırakmak için gece gündüz çalışmışlar. 14 tablo, 3 tane diorama ve devasa bir panoramik yağlı boya var panoroma alanında. Yağlı boya 13 metre yüksekliğinde, 120 metre uzunluğunda. Ses ve ışık efektleri, ateş sesleri, bağırmalar, inlemelerle başka türlü bir ortam yaratılmış. Birebir o ana, oraya giriyorsunuz. Arka plandaki evler, çeşmeler, dağ, bayır da yüzde yüz gerçek. Adı sanı unutulmuş birçok insan ve olay, bu tabloda tekrar hatırlanmış. Ayrıca savaş kahramanları Tüfekçi Yusuf, Doktor Mecit Barlas, Nalbant Hasan Çavuş’un ailelerinin bağışladığı savaş yadigârı eşyalar da sergileniyor. Tüyleriniz diken diken oluyor, genzinize ne olduğunu bir türlü anlayamadığınız o şey, yine oturuyor. Waffle ile TADINA BAK aranızı açmayın... Belçika asıllı tatlı “waffle”ın bizdeki alıcısı da çok... Türkiye’de artık sayısız waffle restoranı var. Üzerinde erimiş çikolata, krem şanti ve taze meyveler ile servis edilen waffle, Belçika’da “Brüksel usulü” olarak adlandırılıyor. Kadıköy’deki Kemal Usta geçen aylarda daha geniş mekânına taşındı. Ayrıca artık birçok yerde şubesi de bulunuyor. Avrupa yakasında Bebek’teki ise Ab’bas Waffle en meşhur noktalardan biri. Orhun Atmış Ajanda Caz rüzgârının getirdiği masallar DİNLE Caz müzisyeni Ceyda Özbaşarel, ilk albüm çalışması “Madtime Stories” ile müzikseverlerin karşısında. Things & Records etiketi ile yayımlanan 9 şarkılık albüm, 8 İngilizce, 1 Türkçe parçadan oluşuyor. Sözü ve müziği Özbaşarel’e ait olan albümdeki şarkıların düzenlemelerinin bir kısmı Adem Gülşen’e, diğer kısmı ise Özbaşarel’e ait. Kız kardeşi Orhan Veli’yi anlatıyor Türkiye’nin en önemli şairlerinden Orhan Veli’nin “Fırfırım” diye oku hitap ettiği kız kardeşi Füruzan Yolyapan, ağabeyini anlatıyor. Gazeteci Seray Şahinler’in kaleme aldığı “Ağabeyim Orhan Veli”, 97 yaşındaki Füruzan Yolyapan’ın anıları eşliğinde şairin ailesi ve dostlarıyla ilişkilerine, kitaplarına, aşklarına, yaşam mücadelesine ve bilinmeyenlerine ışık tutuyor. [email protected] Sevgililer Günü için tatlı atölyeleri! katıl Sevgililer Günü’nde sevdiklerini etkilemek ya da kendilerini şımartmak isteyenler Mutfak Sanatları Akademisi’nin Sevgililer Günü workshop’larına katılıyor. Bunlardan ilki 10 Şubat Çarşamba günü (10.0014.00) “Çikolata Aşkına” isimli atölye olacak. Atölyede el yapımı çikolatalar hazırlanacak, tatlar yapılacak. 11 Şubat’ta (10.0015.00) ise “Naked Cake Sevgililer Günü Özel” atölyesi olacak. 11 ve 12 Şubat’ta (16.0019.00) ise “Sevgili Menüm” isimli atölyede, ızgara ahtapotlu pirinç ruloları, karabiber soslu stir fry karides, ördek but confit, trüf ve balkabaklı risotto, vişne ve bitter çikolatalı blondie mönüsünün atölyesi katılımcılarını bekliyor. (www.msa.com.tr) Romeo ve Juliet’i hiç böyle izlemediniz Zorlu PSM prodüksiyonu, Based Istanbul işbirliği ve Türk Tuborg A.Ş.’nin katkıları ile seyirciyle buluşizle maya başlayan “Dijital Sahne”nin bu haftaki gösteriminde Shakespeare’in ölümsüz eseri “Romeo&Juliet” seyirciyle buluşuyor. İbrahim Çiçek uyarlaması ve yönetmenliğindeki “Dijital Sahne” klasikleşen eserlere modern bir yorum kazandırarak seyirciye yeni nesil bir tiyatro izleme deneyimi sunuyor. “Rome&Juliet”i daha önce deneyimlemediğiniz dijital formatta Zorlu PSM YouTube kanalından izleyebilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle