24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Şubat 2021 Cumartesi 7 Alper Hasanoğlu de anima İdeal olanın imkânsızlığı üzerine bir giriş... İnsan neden ideal olanın peşinden koşar? Var olandan memnun olmadığı için mi, yoksa kendi içindeki başka türlü memnuniyetsizlikler mi koşturur insanı idealin ardından? Bir insanın günlük hayatında yüksek standartlara sahip olması, moda deyişle mükemmeliyetçi olması belli açılardan anlaşılabilir bir durum elbette. Herkes kendisini oldukça yetersiz, başarısız, beceriksiz, değersiz vb. hissediyor çünkü. Kötü bir tat bırakır insanın ağzında elbette kendini böyle hissetmek. Zamanımızın en büyük gerçekliklerinden biri, artık hiç kimsenin kendini yukarıdaki olumsuz tanımlamaların dışında hissedebilir durumda olmadığı gerçeği, bir tokat gibi çarpıyor herkesin yüzüne. Adler’in insan tanımlarının Freud’un tanımlarından daha önemli olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz artık, bilmem ruh sağlığı profesyonelleri farkında mı bunun? Adler’in, “aşağılık kompleksi”, “güç peşinde koşma”, “toplumsallık duygusu” gibi tanımları günümüz insanının kendisiyle ve toplumla ilişkisini belirleyen en önemli kavramlar oldu epey bir zamandır. Aslında ben Platon’un idealar öğretisini tartışabilmek istiyordum bugün. Söz beni başka yerlere doğru sürükledi. Elbette olmadık ve ilgisiz kıyılar değil sözün gittiği yerler. Platon’un hayatıyla paralel düşünmeye çalışıyordum idealar öğretisini, sonra aklıma Dostoyevski ve Adler geldi. Adler’in bireysel olarak tanımladığı aşağılık kompleksinin, Dostoyevski kahramanlarının toplumsal bir aşağılanmış ve ezilmiş hissetme haline işaret ettiğini düşündüm. Peki, sadece antik Yunan’ın değil, bütün felsefe tarihinin en büyük filozofu olarak görülen Platon neden çok ama çok az ölümlünün anlayabileceği kadar yukarılarda konumladığı ideaların peşinde koşar ve biz sıradan insanları idealden pay bile alamaz bir halde ortada bırakır? Platon’un MÖ 427 yılında Atina ya da yakınlarındaki bir adada doğduğu söylenir. İlk gençliğinde şair olmak ve politikayla uğraşmak istiyordu. Zeki ve iyi eğitimli bir genç için anlaşılabilir bir durumdur bu. Gençliği Atina’nın kültürel açıdan en yüksek dönemlerine rastlamış olduğu ve aristokrat bir aileden de geldiği için o zamanın koşullarında ideale yakın bir hayat sürebiliyordu. İnsanların çok büyük bir kısmının köle olduğu düşünüldüğünde, ne demek istediğim daha iyi anlaşılabilir. Edebiyatın çeşitli alanlarında bir şeyler yazması ve bunları bir türlü beğenmemesi mükemmeliyetçiliğinin sınırlarını anlatmak için yeterlidir sanırım. Bunu neye dayanarak söylediğimi sorarsanız, size yazdığı diyalogların edebi bir eser olarak da okunabileceğini ve diğer filozoflardan en önemli farklarından birinin de bu olduğunu söyleyebilirim. Hiçbir zaman Aristoteles gibi kuru ve can sıkıcı bir şekilde yazmamıştır. Her zaman merak uyandıran, eğlendiren bir yanı da vardır diyaloglarının. Ne zaman ki bol, pis ve şarap lekeli harmanisiyle Sokrates’le tanışır, hayatı da değişir Platon’un. Edebiyatı da politikayı da bir kenara bırakır ve Sokrates’in sadık bir öğrencisi olur. Bir Sokratesçi olarak sadece bilgi ve erdem sorunları ilgilendirir Platon’u başlangıçta. Bilgi en büyük erdemdir Sokrates’e göre ve bilgi sahibi olan hiç kimse kötü olamaz. Bilgi iyiyi zorunlu olarak beraberinde getirir Sokrates’e göre. Ne kadar naif bir düşünce! Dostoyevski sekiz yıl suçlularla birlikte yaşadığı sürgün yıllarında suçluların nasıl iyi olabildiklerini, kötünün ve iyinin her şeyden bağımsız bir şekilde insanın ruhunda yan yana ve hiçbir çelişkiye mahal vermeden nasıl var olabildiklerini gözlemleme fırsatı bulmuştur. Platon’un tanık olduğu en büyük kötülükse, uyuz bir ata benzettiği Atina’yı biraz olsun harekete geçirmek için bir at sineği gibi onu rahatsız eden Sokrates’in idama mahkum edilmesi ve baldıran zehri içerek hayata gözlerini kapamasıdır. Bu büyük haksızlık karşısında müthiş bir hayal kırıklığına uğrayan Platon, bir süre Atina’dan uzaklaşır. Sokrates’in hayatta kalması için bilginin ve iyinin yeterli olmaması gerçeği karşısında ne yapabilirdi büyük filozof? Elinde yalnızca felsefe vardı ve o da yavaş yavaş idealar teorisini geliştirdi. Bu teoriyi geliştirirken yazdığı diyaloglarının baş kahramanı hep Sokrates oldu. Hocasına olan gönül borcunu böyle ödedi. Tek bir satır bile yazmamış olan Sokrates’in, felsefe tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olmasına vesile oldu. Peki, Platon neden ideal peşinde koştu? Var olan gerçeklik neden yeterli gelmedi ona da ancak ve ancak filozofların ulaşabileceği bir erdem olarak, göklerdeki bulutların arasına yerleştirdi ideaları? Sanırım bu kadar sevdiği birinin bir daha böyle bir haksızlığa uğramasını kaldırabilecek durumda değildi. Kralların filozof olması gerekliliği de hayatı kontrol etme arzusundan doğdu. Ve bu arada ideaların ortaya çıkış hikâyesi de sanırım haftaya kaldı. ÇİZEN: Özge Ekmekçioğlu 10 soruda Deniz Barut 1Ruh haliniz nasıl? Tarif edilemeyecek kadar karmaşık ama kötü geliyor diyemem. Sorular sormaya yarıyor. 2 Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir? İki oğlumla ve sevdiklerimle birlikte kurduğum bir sofra, yapılan güzel sohbet, birlikte ağlamak, birlikte gülmek ve yollar, yolculuklar mutlu eder beni. 3En büyük korkunuz? Bir gün amaçsız kalmak, özgürlüğümü kaybetmek. 4Pandemi bitince ilk nereye yolculuk yapacaksınız? Başka ülkeler görmeyi, başka insanlar tanımayı çok özledim. Uzun bir listem var Küba’dan başlayan. 5Yaşamak istediğiniz başka bir yer var mı? Bu ülkeden vazgeçemem, her şeye rağmen çok seviyorum ama doğduğum coğrafyaya Ege’ye dönmeyi çok istiyorum günün birinde. 6 Arkadaşlarınızla nerede buluşmayı seversiniz? Ev her daim en güzel seçenek. 7 En son hangi filmi izlediniz? Felix Van Groeningen yönetmenliğinde, Belçika yapımı, Kırık Çember’i izledim. 8 Son okuduğunuz kitap? Fakir Baykurt Eşekli Kütüphaneci. 9 Hayattaki kırmızı çizginiz? Adalet kavramının sarsıldığı her an benim için kırmızı çizginin aşılması demek. Haksızlığa uğramak ve uğratmak, şahit ya da parçası olmaya tahammül edemem ve samimiyetsiz her bir an. 10 En sevdiğiniz hayvan? Kuşlar… Çok seviyorum. TV’ler akıllandı, ekran büyüdü tekno Şehriban KIRAÇ Evde geçirilen zamanın artması, EBA TV eğitimleri, televizyonlara ilgiyi artırdı. 2020 yılı yaklaşık 2 milyon 600 bin adet TV sasehriban.kirac@gmail.com tışıyla tamamlandı. Philips TV ve Sound Türkiye Genel Müdürü Ünal Masalcı, özellikle büyük ekran televizyonlarda bu dönemde ciddi bir talep yaşandığını söyledi. Pandemi döneminde öne çıkan son teknoloji TV’leri derledik: 9 Serisi Arçelik 9 Serisi Arçelik UHD Pro TV, ince yapısı ve ortadan ayaklı tasarımı ve kablo gizleme özelliğiyle öne çıkıyor. Cihaz Akıcı Görüntü Performans teknolojisiyle hareket halindeki sahneleri optimize ederek görüntü kaybını engelliyor. Arçelik 9 serisinin 49 A 955 A modelinin satış fiyatı 5 bin 299 TL iken, A65 A 955 A’nın fiyatı ise 7 bin 999 TL. Beko’dan çerçevesiz TV Beko’nun B40 A 675 A / FHD Smart 40 inc 100 ekran cihazı çerçevesiz oluşuyla dikkat çekiyor. Beko Crystal Pro X B65 A 955 A / 4K Smart 65 inc 164 Ekran TV ise, 7 bin 999 TL fiyat seçeneğiyle tüketiciye sunulurken, Wide Color Gamut teknolojisiyle renkler daha gerçek izlenimi veriyor. PhIlIps güne uyandırıyor Philips Performans Serisi’nde renklerin daha canlı, cilt tonlarının daha doğal görünmesini sağlıyor. Ambilight özelliği sayesinde, izlenilen içeriğe göre ekranın dışına ışık veriyor. Ambilight sayesinde, ekran olduğundan daha büyük gözüküyor. Sunrise Alarm kurulduğunda, Ambilight’la beraber izleyici gün doğumu efektiyle uyanabiliyor. Performans Serisi televizyonların 50 inç, 58 inç, 65 inç, 70 inç, 75 inç gibi farklı ekran boyutları var. LG’den Galeri Tasarımı LG’nin 2020 TV serisinde duvara boşluksuz monte edilebilen Galeri Tasarımı GX OLED modeli öne çıkıyor. 55, 65 ve 77 inç seçenekleriyle satışa sunulan GX OLED kendinden aydınlatmalı OLED piksel teknolojisi var. LG’nin 2020 serisi TV’leri arasında 75NANO99 Gerçek 8K NanoCell modeli de bulunuyor. LG’nin üstün NanoCell ekran teknolojisini 8K Ultra HD çözünürlükle buluşturan NANO99 modeli 33 milyon pikselle küçük detayları bile belirgin hale getiriyor. Samsung’dan 1 milyar renk Samsung Electronics’in 50, 55, 58 ve 65 inc boyut seçenekleri ile tüketicilerle buluşturduğu Q60T QLED 4K UHD Smart TV modeli 3 taraflı çerçevesiz tasarımıyla öne çıkıyor. Samsung’un TU8500 Crystal UHD 4K Smart TV modeli ise video oyun tutkunlarına hitap ediyor. TV’de yer alan Crystal İşlemci 4K ile tek bir çip kullanılarak renkler ayarlanıyor. TV ile uydu alıcınızı ve oyun konsolunuzu kontrol edebiliyorsunuz. Vestel AndroId TV Vestel, Android P işletim sistemli yeni ürünü Android TV’yi piyasaya sundu. Cihazda sesle komut edilebilen Bluetooth kumandası, Google Assistant desteği, Dahili Chromecast gibi yenilikler bulunuyor. Vestel Android TV, 4GB dahili hafızaya ve 4GB işletim sistem hafızasına sahip.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle