13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 Şubat 2021 Cumartesi 5 Taylan Kümeli’den Püf Lokmaları Doğru beslen menopozu hafif atlat Kadınların hayatında dönemler kendi içlerinde iç içe geçmiş mevsimler gibidir. Menopoz da bu mevsimlerden sonbahar gibi gözüküp doğru yönetildiginde hiç kışa dönmeyen bir mevsim olarak kalabilir. Burada beslenme çok önemlidir. Menopoza ve ötesine geçiş sırasında, östrojen hormonu azalmaya başlar ve normal döngüsel östrojen ve progesteron düzeninizi bozar. Azalan östrojen seviyeleri, metabolizmanızı olumsuz etkiler ve potansiyel olarak kilo alımına yol açar. Bu değişiklikler aynı zamanda kolesterol seviyenizi ve vücudunuzun karbonhidratları sindirme şeklini de etkileyebilir. Çoğu kadın, bu geçiş döneminde sıcak basması ve uyku güçlüğü gibi semptomlar yaşar. Ek olarak, hormon değişiklikleri, kemik yoğunluğunun azalmasına yol açar ve bu da kırık riskinizi artırabilir. Neyse ki diyetinizde değişiklik yapmak menopoz semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Gıdalar yardımcınız Bazı yiyeceklerin sıcak basması, zayıf uyku ve düşük kemik yoğunluğu gibi bazı menopoz semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabileceğine dair kanıtlar vardır. Süt Ürünleri Süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri, hepsi kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyum, fosfor, potasyum, magnezyum ile D ve K vitaminlerini içerir. Süt, uykuyu iyileştirmeye de yardımcı olabilir. Sağlıklı yağlar 483 menopozlu kadında yapılan bir inceleme çalışması, omega3 takviyelerinin sıcak basma sıklığını ve gece terlemelerinin şiddetini azalttığı sonucuna varmıştır. Test etmeye değer olabilir. Tam Tahıllar Tam tahıllar, lif ve tiamin, niasin, riboflavin ve pantotenik asit gibi B vitaminleri de dahil olmak üzere besin maddeleri bakımından yüksektir. Tam tahıllar açısından zengin bir diyet, kalp hastalığı, kanser ve erken ölüm riskinin azalmasıyla ilişkilendirilmiştir. Meyve ve sebzeler Meyve ve sebzeler, vitamin ve mineraller, lif ve antioksidanlarla doludur. 17 bin’den fazla menopoz dönemindeki kadında yapılan bir yıllık bir müdahale çalışmasında, daha fazla sebze, meyve, lif ve soya yiyenler, kontrol grubuna kıyasla sıcak basmalarında yüzde 19’luk bir azalma yaşadı. Bu azalma, daha sağlıklı beslenme ve kilo kaybına atfedildi. Turpgillerden sebzeler özellikle menopoz sonrası kadınlar için faydalı olabilir. Bir çalışmada, brokoli yemek, meme kanserine bağlı bir östrojen türünün düzeylerini düşürürken meme kanserine karşı koruyan bir östrojen türünün düzeylerini artırdı. Koyu renkli meyveler menopoza giren kadınlara da fayda sağlayabilir. 60 menopozlu kadında yapılan sekiz haftalık bir çalışmada, günde 25 gram dondurularak kurutulmuş çilek tozu, bir kontrol grubuna kıyasla kan basıncını düşürdü. Bununla birlikte, daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. 91 orta yaşlı kadında yapılan sekiz haftalık bir başka çalışmada, günlük 200 mg üzüm çekirdeği özü takviyesi alanlar, bir kontrol grubuna kıyasla daha az sıcak basması, daha iyi uyku ve daha düşük depresyon oranları yaşadı. Fitoöstrojen İçeren Gıdalar Fitoöstrojenler, vücudunuzda zayıf östrojen görevi gören gıdalardaki bileşiklerdir. Bunları diyete dahil etme konusunda bazı tartışmalar olsa da, en son araştırmalar, özellikle menopoza giren kadınlar için sağlığa fayda sağlayabileceğini öne sürüyor. Doğal olarak fitoöstrojen içeren yiyecekler arasında soya fasulyesi, nohut, yerfıstığı, keten tohumu, arpa, üzüm, çilek, erik, yeşil ve siyah çay ve çok daha fazlası bulunur. Kaliteli Protein Menopoz, östrojendeki düşüş, kas kütlesi ve kemik gücünün azalmasıyla bağlantılıdır. Bu nedenle menopoza giren kadınların daha fazla protein yemesi gerekir. Protein içeriği yüksek yiyecekler arasında yumurta, et, balık, baklagiller ve süt ürünleri bulunur. Ek olarak, smoothie’lere veya unlu mamullere protein tozu ekleyebilirsiniz. Bazıları fil gibidir kıra döke ilerler Yılların sanatçısı Ayşenil Şamlıoğlu koronavirüsü atlattı, setlere döndü. Menajerimi Ara’da Peride’yi canlandıran sanatçıyla hırsları, gençleri, ‘iyi ki’lerini ve ‘keşke’lerini konuştuk... Matrak bir uç bulurum FOTOĞRAF: Burak Cem Uruk u Koronavirüslü günler nasıl geçti? Acayip bir yorgunluk haliyle karşılaştım. Tek hareketimle neredeyse nefes nefese kaldım, tat duyumu kaybettim, koku alamadım. Tüm yaşattığı şiddetli bel ağrıları ateşe rağmen çok da eğlendim tabii bu süreçte. 5. günü bitirince 6. günü görebilecek miyim paniği yaşadım. 6. günü de aşınca bir şey olmayacağını anladım. O gün itibarıyla salonun cam kapısından oğlumla birbirimize soytarılık yapmaya başladık. Eğlenmezsem olmaz çünkü. Her karanlıkta matrak bir uç bulurum mutlaka. Elif tokbay u Siz de koronavirüs atlattınız, geçmiş olsun. Diğer yandan virüs hayatımızı değiştirdi ve dönüştürdü. Tiyatroya ve hayata yansımaları nasıl olacak? Yaşadıklarımız bize başka şeyler öğretti ve hepimizin farkındalıkları değişti. Ben tiyatronun seyircisiyle karşılıklı var edilen bir sanat olduğu düşüncesindeyim. Yani onu filme aldığınızda ya da canlı yayın yaptığınızda şiddetle büyüsünü kaybediyor. Ama tabii ki elimizi kolumuzu bağlayıp tüh tüh diyerek oturacak da değiliz. Tiyatroyla ilgili denemeler yapılıyor şu anda. Bunların zaman içerisinde çok daha gelişerek dijital tiyatro diyeceğimiz bir türün oluşacağı kanaatindeyim. Tiyatro yüz yüze yapılan bir sanattır. Bu dijital tiyatro ise başka bir sanat dalı olarak gerçekten çok verimli üretimlerin yapılabileceği başka bir alan. u Televizyona yaptığınız ilk iş Ferhunde Hanımlar. Çocukluğumun dizisi. Sıcacıktı. Meftune karakterinin sizdeki yeri nedir? Çılgın bir tarafınız var, en büyük çılgınlığınız neydi? Meftune benim çok çok ama çok içimi ısıtarak ona sevdalanarak oynadığım roldür. Duyarlı ve bir yanıyla çılgın ama öteki yanıyla da çok hassas bir iç dünyaya sahip bambaşka bir kadın Meftune. Dolayısıyla onu ben kendime yakın da buldum. Dışarıdan zaman zaman çok sert görünürüm, ürkütücü gelirim, insanlara zaman zaman da çok eğlenceli AŞK BİLE YAŞATMAZLAR Kadına düşen rol oranı pastada çok minik bir dilim. E yaşınız ilerledikçe o dilim iyice küçülmeye başlıyor. Şaka gibi cast’larla karşılaşıyorum ki bu da ayrı bir sorun. Annekız cast’ları! Annekızdan çok ablakardeş gibi ekrandaki pek çok cast. Bu da yaşı olgunlaşan kadın oyuncuların işini iyice zorlaştırıyor. Yurtdışında olgun kadın starlara özel senaryolar yazılıyor yeter ki oynasınlar diye, bizde bunu göremezsiniz. Yaşınız biraz ilerlediyse aşk bile yaşatmazlar size senaryoda. çok çılgın deli bozuk bir şey olarak görürler beni. Çok ender olarak insanlar hakkımda “Ay çok duygusaldır” derler ama evet bütün bunların bir senteziyim diyebilirim ve evet Meftune’de bunu gördüm. u Yıllar önceye gidersek.. Yıllar oyunculara ne katıyor, geçmişe baktığınızda kendinizde ne gibi değişiklikler görüyorsunuz? Keşkeleriniz, ‘iyi ki’leriniz? Yıllar içinde hiç şüphesiz insan değişiyor demiyorum değişmiyor ama gelişiyor, önemli olan da içinizdeki özü koruyarak kendinizi zenginleştirmeniz. Bu sayede dünyaya, mesleğe, ilişkilere, kendinize bakışınızdaki farkındalık giderek büyüyor. Bunun büyümesi sizin meslekte çok daha sağlıklı adımlar atmanızın yolunu açıyor. Fakat çok trajik bir şey var, mesleğinize en verimli olacağınız zamanlar yaşınızın ileri olduğu zamanlar ki o zamanlarda size düşecek rol sayısı azalıyor. En toy olduğunuz zamanlarda da en büyük rollerin adayısınız. Bu tabii yaman bir çelişki. Keşke bugünkü farkındalığımla bugün kendime eklediklerimle başlangıca dönebilseydim, keşke. O zaman meslekte atacağım her adım farklı olurdu. ‘İyi ki’lerime gelirsek iyi ki oyuncu oldum, başka bir işte soluk alıp vermeyi düşünemiyorum bile. u “Menajerimi Ara” dizisiyle birlikte menajerinize olan bakışınızın değiştiğini ifade ederken bir de “Menajerlik aslında büyük bir iktidar savaşı” diyorsunuz. Nedir o iktidar savaşları, anlatır mısınız biraz? Elbette, iktidar savaşı çünkü siz pek çok adayın arasından sıyrılıp bir cast’ın içine oyuncunuzu yerleştirmeyi hedefliyorsunuz kolay bir şey değil bu. Yani düşünsenize üstünüze aldığınız sorumluluğu! Bir başka insanın bir sanatçının kariyerini inşa etmek üzere yanında duruyorsunuz. Onun yanlışa düşmesinin önünü alacaksınız, ona en iyi işlerde, ona en yakışan, onun en üstesinden geleceği, onun en yıldızının parlayacağı işlere doğru yönlendireceksiniz. Siz bunu yaparken sizin gibi pek çok menajer de bunu yapacak. Aynı role talip olan oyuncular arasında kendi oyuncunuz için mücadele edeceksiniz. Bu çok ciddi bir iktidar savaşı. u Oyunculuk ve menajerlik yüksek egoların meslekleri. Siz yüksek egolarla nasıl mücadele edersiniz? Elbette ki yüksek ego gerektiriyor çünkü oyuncuysanız kamera karşısına geçtiyseniz ya da sahne üstüne çıktıysanız ben buradayım, bana bakın, beni görün, beni çok beğenin ve çok alkışlayın demek üzere oradasınız. Bunun aksini asla düşünmüyorum, düşünemem bile. Şimdi bu özünde kendi egonuzu parlatacağınız andır öyle değil mi? Ben her zaman egomun emrettiğini yapmaya gayret ederken etrafımı zücaciye mağazasına girmiş fil gibi devirip atmamaya özen göstermişimdir. Bazıları fil gibidir her tarafı kıra döke ilerlerler. Ben bunu yapmaya büyük özen gösterenlerden biriyim. Benim gibi pek çok sanatçı arkadaşım var ama maalesef bazıları da dediğim gibi fildir. u Hırsın ve rekabetin çok yoğun olduğu bir sektördesiniz. “Menajerimi Ara” dizisinde canlandırdığınız Peride karakteri hırslarını törpülemiş. Yaşla birlikte hırslar törpüleniyor mu? Başkasına zarar vermeden hırsı yönetmek için ne yapmalı? Yaşla birlikte bazılarında hırs bir nebze törpüleniyor. Bir elmasın işlenmesi gibi yaşamınız. Dolayısıyla tabii ki yaşla birlikte pek çok yer törpülenip yeni bir biçim alıyor, hırsınız da bunlardan biri. Hırsınız pozitif ve sizinle birlikte bütün bir ekibin başarılı olmasını talep eden bir hırsınız varsa ki ben öyleyim, yaşınız ilerlediği zaman çok daha dingin ve yine benzer tutkularla hareket edip başka bir çabuk ‘oluyorlar’ Günümüzde özellikle televizyon dizilerinde gençler çok çabuk “oluyorlar”. Aman “Menajerimi Ara”nın gençleri bunu üzerine alınmasın ama. Orada bütün oyuncular keyifle birbirimizle en doğru paslaşmaları kurarak yol alıyoruz ve bu nedenle sonsuz mutluyum. Fakat başka işlerde gördüm, tanık oldum ki bazı gençlerimiz üç bölüm sonra bir anda “oluveriyor”. Artık ondan sonra o geç insana ama şuna dikkat et deme şansınız kalmıyor ne yazık ki. paralelde ilerliyorsunuz. Hırs daha çok tutkuya dönüşüyor, mesleğinize aşkınız giderek artıyor. Ama şunu söylemek zorundayım ki biliyoruz ki yaş ilerledikçe insanın temelde duran vazgeçilmez olan huyları giderek keskinleşir, yaşı ilerledikçe acılaşan ya da yaşı ilerledikçe tatlılaşan insanlar vardır. Dilerim yaşı ilerledikçe kimse acılaşmasın olumsuz duygularla ve olumsuz huylarımızla çok daha genç yaşta mücadeleye başlayalım. Hiç unutmayalım ki yaptığımız iş ister kamera karşısında ister sahnede olalım bir ekiple birlikte var edilendir. Bugüne kadar sadece ve sadece ben diyen ve büyük başarılar elde eden insanlar yok mu var elbette. Bizon sürüsü gibi koşarlar hangi çiçeği çimeni ezip devirdiğini hangi çitleri ayaklarının altına aldığını görmeden, bilmeden. Bu bir seçimdir yaşamda, ben bir fil ya da bizon olmak istemediğim için yaşamımı sanattaki duruşumu hep buna göre var ettim. u Sabahları aynada kendinize baktığınızda “Kız Allah senin cezanı vermesin, pek çirkinsin ama yine de de seni seviyorum” deyip kendi kendinize kahkaha atarmışsınız. İşte tam da ihtiyacımız olan şey! Bunun sırrı nedir? Kendimi bildim bileli çok atılgan, arkadaş ortamını harekete geçiren, bir yerde yöneten ama aynı zamanda çok matrak ve duygusal biri oldum. Bana sorarsanız arketipsel ve DNA ile gelen bir şey var, içinde bulunduğunuz ortam da sizi ona göre besliyor. Zor bir durumun içindeyken söylenmek yerine o anı nasıl eğlenceli hale getirebileceğimin peşine düştüm her zaman. Çünkü öbür türlüsü insanın kendisine zarar veriyor. Ortamın çok karanlık olduğundan şikâyet etmek yerine kafanı çevirip aydınlığa bak, bir pencere ya da ışık vardır mutlak.. u Karakter oyuncuları bir diziyi sırf o karakter için izlememize neden olabiliyor. Günümüzde sanki gençler hep başrol peşinde. Sizce de öyle mi? Karakter oyuncuları temeli ya da omurgasıdır yapılan işin. İşi onlar taşır, onların üstünde başroller yıldızlaşır. Dolayısıyla herkes egosuna yenilip yıldız olmak istediği için kimse yıldızın altındaki insan olmak istemiyor. Oysaki karakter oyunculuğu o kadar keyifli bir şey ki. Üstelik başrol peşinde koşmak çok yıpratıcı çok kısır kendini baltalayan bir şeydir. Hiç şüphesiz eğer bu noktaya ulaşabiliyorsanız hiç durmayın derim ama herkes yıldız kumaşına sahip değildir. Karakter kumaşı da yabana atılacak bir şey değildir, herkes karakter oyuncusu olamaz. Karakter oyuncusu olmak için gerçekten çok çok iyi bir oyuncu olmanız lazım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle