Katalog

Hayat Fatih Türkmenoğlu ggeüziznecle [email protected] Malatya’nın simgesi 44 ayar altın dedikleri kayısı. Ticaretin kalbinin attığı Şire Pazarı’nda envai çeşidi bulunuyor. Bu dönemde nasıl böyle bir cesaretim var, bilemiyorum. Antikorlarımın gücüne sığınıp memleketi dört koldan fethetmeye devam ediyorum. Yıllar evvel gittiğim, gördüğüm yerleri yeniden keşfediyorum. Ziyaret noktalarının bomboş oluşunun tadını doyasıya çıkarıyorum. Malatya uçuşları, öyle hemen işini yap ve dön planına pek uygun değil. Gidişler genelde akşam saatlerinde, dönüşler öğlen uçakları falan. Öyle bir organizasyon oldu ki bir gün gidişten, bir gün de dönerken fazladan kalmak zorundaydım. E, ilçeler için mesafeler de üstüne eklenince, ben yarım Malatyalı oluverdim. Ancak bu durumdan asla pişman değilim; hatta herkese de tavsiye ederim. Bereketli ‘bal M ülkesinde’ alatya, tüm güney bölgeleriyle Orta Anadolu’nun kesiştiği noktada. Sivas’a Tohma Köprüsü ile bağlı artık. Karasal iklim hüküm sürüyor, ama bu sene söylüyorlar. 1923 yılında TürkiDOĞA HARİKASI kış oldukça yumuşak yaşanıyor. Son yıllarda ardı ardına inşa edilen barajlarla şehrin mevsimi biraz değişmiş. Yaşlılar, o eski kışları, o insan boyu biriken karı anlatmayı çok seviyorlar. Hititler, Asurlular, Medler, Persler, Romalılar, Bizanslılar; ye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, şehrin adı Malatya olarak kayıtlara geçirilmiş. Malatya Ovası, bereket kelimesinin neredeyse tasviri niteliğinde. Zaten “44 ayar altın” dedikleri kayısı, şehrin simgesi. Tüm dünyanın kuru kayısı ihtiyacının Levent Vadisi, dudak uçuklatan bir yer. Yarım saatlik bir araba yolculuğuyla ulaşılıyor. Bir nevi Grand Canyon diyebiliriz. Bahar ve yaz aylarında yürüyüş turlarıyla saatlerce kanyon içinde yürümek mümkün. derken Osmanlıların toparağı ol yüzde 85’i buradan karşılanıyor. Jeolojik deformasyon muş. Bilinen ilk ismi “Maldia” Ama bir de kiraz var ki daha önsonucunda oluşmuş bir doğa imiş. Araştırmacılar, bu ismin ce kiraz mevsimine denk gelmişharikası. Aşağı yukarı 30 “bal ülkesi” anlamına geldiğini tim; aman, aman, aman! km uzunluğunda bir vadi, yol boyu mağaralar ve kabartmalı kayalarla dolu. Bir Levent Vadisi de seyir terası yapmışlar, 100 metre yukarıdaki cam tabanlı terastan vadinin seyrine doyum olmuyor. TÜM DÜNYADAN ZİYARETÇİ ÇEKER Arslantepe Höyüğü, MÖ 5 binlerden 11. yüzyıla kadar olan yerleşimin kesintisiz olarak devam ettiği bir bölgede. Bölge, Bizanslılar zamanında da nekropol olarak kullanılmış. Kazı çalışmaları yıllardır devam ediyor. Sanıyorum biraz daha duyulmaya, bilinmeye ihtiyacı var. İnsanlık tarihinin katman kat Arslantepe Höyüğü man ortaya çıkarıldığı, dünyaya önemli bir ışık olacak Arslantepe, tüm dünyadan ziyaretçi çekebilecek kadar güçlü. Bir ufak sorun var sadece: Bunun ne Arslantepe farkında, ne de dünya... Size tavsiyem, Malatya’yı keşfetmeye önce şehirden başlamanız. Şehir dışını sonraki günlere bırakın ve yola sabah çok erken çıkın. Şehir içinde, özellikle akşam saatlerinde oldukça yoğun bir trafik olduğunu da unutmayın. Nüfusun ilçelerle beraber 800 bin olduğu şehirde bu kalabalık nereden çıkıyor, ben pek anlayamadım. Ayrıca, Malatya mutfağıyla da iddialı. Lokantalar açılınca eminim çok daha fazla çeşit tatmak mümkün olacak. Bizi Kadın Girişimi Kooperatifi misafir etti. Her tür organik ürünü satıyorlar. Kiraz yaprağı, biber salçası, salça, üzüm yaprağı ve daha neler. Aslında orası bir lokanta değil, ama yemek yapmışlar, ikram ettiler. Her şey çok lezzetliydi. Analı kızlı, kömbe denen bir tür el açması börek, bulgurlu bir köfte olan banık, sulu köfte, kayısılı kebap ve kayısı tatlısı vardı. Malatya mutfağının baştacı, bulgur. Neredeyse her yemek bulgurla yapılıyor veya bulgur da ekleniyor. Ayranı acılı yapıyorlar, acayip lezzetli oluyor. Bir de Darende’de farklı yemekler de varmış, maalesef bu sefer tadamadım hiçbirini. Hayat normale dönünce, dilerim en kısa zamanda... Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı KISA KISA Radyo ve Gramofon Müzesi Darende, şifa havuzu Günpınar Şelalesi MALATYA Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı, müthiş bir yapı. 17. yüzyıldan kalma. Bir zamanlar şehrin ticari yoğunluğunu anlatması açısından önemli. 1224 yılında Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılan Ulu Cami, şimdilerde restorasyon nedeniyle kapalı. Şansın varsa kapılar açık oluyor. Firuze ve mor renklerdeki çinileri ve mozaikleri, inanılmaz etkileyici. Öyle bir cafcaf yok, tipik Selçuklu mimarisi. Ama sessiz ve vakur bir güzellik. Bayıldım ben. l Malatya Müzesi, oldukça küçük bir teşhir alanına sıkışmış. Küçücük alanına rağmen, çok yoğun. Hititler, Asurlar, hatta tunç çağı eserleri sergileniyor. Müze gezisine Malatya Müzesi’yle başladım, en klasiğini en başta göreyim diye. Yoksa, öyle çok müze var ki. Çoğu da yeni açılmış. Hayretler içinde, ağzım açık dolaştım. l Fotoğraf Makinesi Müzesi, eşi benzeri olmayan bir yer. Asya ve Avrupa’nın en büyük fotoğraf makinesi müzesiymiş. İki binin üzerinde makina, binlerce aksesuvar sergileniyor. Müzenin müdürü Emre İnan, işine resmen âşık. Konuklarla ilgileniyor, keyifle ve tutkuyla müzeyi etkileniyor. Her gelen misafirin fotoğrafını çekiyor. l Radyo ve Gramofon Müzesi, bir diğer girince çıkılamayan yer. Şöyle bir görüp güne devam ederim dedim, en az iki saat kaldım içeride. Müze gibi değil de, sanki, ne bileyim, çoğu yerinde kendinizi dedenizin, anneannenizin evinde hissedeceğiniz, sıcacık sarmalayan bir mekân. Genç kadro müzelerini çok güzel benimsemiş, çok iyi anlatıyorlar ayrıca. l Şire Pazarı, Malatya ticaretinin kalbinin attığı yer. Envai çeşit kuru kayısı, burada bulunuyor. Sarı, gün kurusu, yaprak, ekşi yaprak, dilimlenmiş, yumuşak, sert, pestil; her şey var. Araplar kayısıya “mişmiş” diyorlar, burada da halk arasında öyle. Çarşıdan bavulu tıka basa dolduracak kadar çok alışveriş yaptım. Ayrıca, her tür yöresel ürünlerin satıldığı dükkânlar da var yakınlarda. Şire Pazarı, gün boyu çok kalabalık. Bayılırım ben kalabalığa, çarşı pazara. Hayat olması gerektiği gibi akıyor havası gelir birden. Burası da tam öyle bir yer. l Hürriyet Parkı, şehrin ortasında, 20 dönümlük bir alanda kurulmuş. Bayıldım parka. Havalar müsaade ettiği sürece, bu parkta tüm günü geçirmek mümkün. Meraklısına iki adet anı: Müslüm Gürses ve Muhterem Nur, bu parkın içindeki gazinoda tanışmışlar ilk defa. O meşhur tokat olayını filmden hatırlarsınız zaten. Diğer hatıra da İbrahim Tatlıses ile ilgili. İlk sahneye çıktığı yerlerden birisi, Malatya’daki Hürriyet Parkı içindeki aile gazinosuymuş. l Darende, bence Malatya gezisinde mutlaka görülmesi gereken, çok özel bir ilçe. Kanyon ve Şifa Havuzu, o kanal boyu yürüyüş, çok huzurlu. Rafting de yapılıyordu eskiden, şimdi yasaklanmış. Bahçelerin de sulandığı dere suyu kirlenmesin diye. Günpınar Şelalesi’ni ziyaret ettim. Normalde kış mevsiminde donarmış, Pamukkale’yi andıran bir manzara olurmuş. Şarıl şarıl akıyordu ve çok güzeldi. Hava bir tık daha sıcak olsaydı saatlerce orada oturabilirdim. Ayrıca, Darende, inanç turizmi açısından da çok önemli. İlçedeki Somuncu Baba Türbesi’ni, her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor. Anadolu sufiliğinin doğuşu ve yayılışında önemli bir rol oynayan Somuncu Baba, bu yıl ilk kez Bursa’da karşıma çıkmıştı. Biraz okumaya başladım. Meğer Darende’de son nefesini vermiş. Adına bir külliye yapılmış, türbesi de burada. Soyundan gelen torunlarının başında olduğu bir vakıf tarafından yönetiliyor. İnanılmaz temiz ve bakımlı. Bir de gördüğüm en konforlu umumi tuvaletler Darende’de. Kullanılan mermerlerden ışıklandırmasına, ısıtmadan armatürlere kadar, on numara beş yıldız. Ayrıca tertemiz. [email protected] Baylan’ın klasik tatları TADINA BAK Orhun Atmış Ajanda katıl Oyun sonrası söyleşi var Dijital platform YeniPerform’da 19 Şubat günü saat 21.00’de “Terk Edilmiş Kıyılar/Negatif Fotoğraflar” oyunu çevrimiçi olarak izleyiciyle buluşacak. Oyun sonrası saat 22.00’de bir Zoom söyleşisi düzenlenecek. İstanbul’un tarihi mekânlarından Baylan online siparişle hizmetlerini sürdürüyor. “Mutfakta Baylan Var” konseptinde sipariş verilen yemekler, yarı hazırlanmış bir şekilde paketlenerek, talimat kartlarıyla birlikte kişiye ulaştırıyor. Diğer yandan da Baylan’la özdeşleşen Kup Griye, Adisababa, Trüf, Montebianco gibi lezzetleri de sipariş verebilirsiniz. (0212) 358 07 60 İBB şubatta dolu dolu Beklenen albüm çıktı l İstanbul Büyükşehir Bele ri çerçevesinizle Alp Ersönmez’in diyesi Şehir Tiyatroları, kültür de bugün saat yıllardır beksanat etkinliklerini sanatseverlere şubat ayında da çevrimi21.00’de verilecek olan konser, 28. yılına giren Kardeş Türküler DİNLE lenen albümü “Cereyanlı”nın çi olarak ulaşprojesinin dört parçadan tırmaya devam 2021’deoluşan ilk kıediyor. Bu akki ilk konsesaçaları (EP) şam 19.00’da, ri olacak. “CereyanlıA” “Sahnenin Konser Space Goats Gizli Kahrabiletleri için: etiketiyle dinmanları” isimmodasahleyicilerle buli söyleşinin yenesi.com luştu. Albümni konuğu sahl Kavde Ersönmez’in ne makinisramsal/ müziğine eşti Sefa Demir olacak. Yarın sa protest sanatçı ve yazar Erlik eden önemli isimler var. İsveç’ten rapçi Papa Dee, at 15.00’te ise “Geç Kalanlar” han Us’un onuncu kişisel serBrezilya’dan Thalma de Freitas, Fransa’dan trompetçi oyunu izleyiciyle buluşacak. gisi “Entelektüel Ölüm”, 25 Erik Truffaz, Norveç’ten caz piyanisti Bugge Wessell Kardeş Türküler, bu kez bir Şubat’a kadar Mira Koldaş Art toft, Arto Tunçboyacıyan, Bulut Gülen, Can Çankaya, canlı yayınla konser vermeye Gallery’de (Ankara), Gökçe Can Şengün, Çağrı Sertel, Doruk Gönentür, Ediz Hahazırlanıyor. Moda Sahnesi’nin Oruç küratörlüğünde sanatsefızoğlu, Engin Recepoğulları, İmer Demirer, Serhan “Sahneden Naklen” etkinlikle verlerle buluşuyor. Erkol albümde bir araya geldi. Tohumcu’nun yeni romanı oku Aslı Tohumcu’nun “Taş Uykusu” adını taşıyan yeni romanı İletişim Yayınları’ndan çıktı. Bir yolculuk romanı “Taş Uykusu”, ama alıştığımız tarzda değil. Bir belediye otobüsünde, duraklar birbirini izlerken inip binene, yolcuların yüzlerine baktırıyor, içlerinde saklı olanları gösteriyor Tohumcu. Bu tuhaf seferin sonunda ne olduğunu öğrenmek için bize de sayfaları çevirmek kalıyor...