01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayat ggeüziznecle Fatih Türkmenoğlu Yeni imar planı söylentileri içimi burkmadı değil. Burası Gazipaşa, Antalya’nın en doğudaki, en unutulmuş ilçesi; aslında iyi ki unutulmuş, bu yüzden de Akdeniz’in en güzel yeri sanki. Ya burası da otellerle, barlarla, kafelerle dolarsa; ya vıcık vıcık insan kalabalığı içinde seç beğen kazık tesislerle kaplanırsa? Yok yok, olmaz bence. Delik Deniz Gazipaşa’nın en tepesindeki kaleye, 650 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. Muhteşem bir manzara, böyle Dalgaları Aşmak filminden bir karede gibi hissediyor insan kendini. Sonsuzluk, ferahlık. Üşenmezseniz, çıkın. Kale Akdeniz’in bakir koyu: Turistin kalbine giden yol, mideden geçer Ciddi anlamda sakin, bakir, sessiz bir yer olduğu için, Gazipaşa’da çok sayıda lokanta yok. Kafeler bile son yıllarda açılmış. Çok sevdiğim bir Tarihi Gümrük Restoran vardı, orası da ne yazık ki kapanmış. Ev yemekleri yapan iki iyi restoran var: Tadım Ev Yemekleri ve Yılmaz Restoran. Tadım’da kışın yörede “keşkah” dedikleri keşkek de yapıyorlar. Yılmaz’da mevsim sebzelerinin yanında döner de oluyor. Burada bir detay bilgi vermek şart. Gazipaşa’da “gölevez” denen bir sebze yetişiyor. Bir nevi yapraklı patates diyebiliriz. Gazipaşa Salatası, çorbası, yemeği yapılıyor. Her derde deva bitkilerden olduğu söyleniyor. Karaciğer hastalıklarına, özellikle de bağırsak kanserine çok iyi geldiği söyleniyor. Kışın ev yemeği yapan lokantalarda ısrarla isteyiniz. Bir de enginarı çok güzel, İstanbul usulü yapıyorlar. Malum, Gazipaşa tarlalarında bol miktarda enginar da yetiştiriliyor. Direkt uçun Bence uçarak gidilecekse, direkt Gazipaşa uçağı tercih edilmeli. Gerekirse orada bir araç kiralayıp çevre gezintisi yapılabilir. Hatta ufkunuzu geniş tutun, Anamur, Silifke’ye kadar da uzanabilirsiniz. Bu mevsimde Doğu Akdeniz’in tadı bambaşka. Nem azalmış, geceler uyunur kıvama gelmiş, deniz lüzumsuz sıcak değil artık. Günler günlere eklenir, ömrünüze ömür katılır. Gezmek, insana çok iyi gelir... Yalandünya Mağarası Hep Tolstoy’un o insanı sarsan lafı aklıma gelir: “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir.” İşte bir yabancı, işte çıkılan bir yolculuk. Ve işte size muhteşem bir hikâye... Gazipaşa, Antalya’nın en doğusundaki, en unutulmuş ilçesi. Hiç “Gazipaşa’ya tatile gidiyoruz” diyen birilerini duydunuz mu? Duysanız bile, pek azdır. Ya evleri ya da orada tanıdıkları vardır. Ya da hayatında muhteşem bir şey olacak bir yabancı, yeni bir kente adım atmak üzeredir... Antalya merkeze 180 km uzaklıkta. Bu Antalya nasıl bir şehirmiş diye düşünmeden edemiyor insan. Diğer uçtaki ilçesi, Kaş’la Gazipaşa arası tam 370 km. Bir şehir canlandırın gözünüzde, iki ilçesi arasında beş saatlik araba yolculuğu var. Kaş – Gazipaşa uçak seferleri başlasa yeridir diyeceğim neredeyse. Alanya, kalabalık mı kalabalık. Güzelliğine bir şey diyeceğim yok, ama sınır ilçesi Gazipaşa’nın dokunulmamışlığından eser yok. Alanya, başka bir yazıya, başka bir haftaya kalsın. Gazipaşa’nın naifliği, doğallığı, n’olur hiç bozulmasın, hep böyle kalsın. Gerçek tatil hissi İlle de lüks, ille de dans diye tutturmuyorsanız, “yürüyeyim, koşayım, yüzeyim bana yeter” diyorsanız, adres burasıdır derim. Gazipaşa’nın kıyı şeridinin uzunluğu 50 km. Deniz tertemiz. Yüz, yüz, yüz; doymuyor insan. Sonra biraz okuyup biraz kentin katmanlarını görmeye başlayınca, neler neler çıkıyor karşınıza. Yalı Taşı denen doğal havuzlar var. İnsanın aklını oynatan bir güzellik. Denizin yanında, deniz suyundan bir havuz düşünün. Sınırlar, taşlarla belirlenmiş olsun. Hadi moda tabiriyle, “infinity” efektiyle, göz alabildiğine Akdeniz’le, yeşille, ağaçla çevrelensin. Of yarabbim, böyle bir güzellik karşısında nasıl aklım yerinde kalsın? Hadi yirmi dakikalık bir araba yolculuğundan sonra Delik Kaya veya Kral Koyu denen bir koy var. Arayarak bulunuyor. Gariptir, sorduğunuz insanlardan da çoğu bilmiyor. Yine doğal havuzcuklar, yine dalgalar, yine sadece siz. O dalga seslerinin huşu veren müziği hâlâ kulaklarımda... yaz kış 28 derece Güzellik bununla da sınırlı değil; orada bir de tatlı su akıntısı var. Yani hem denize girmek hem de doğal tatlı suyla duş almak mümkün. Allah’ın, doğanın, coğrafyamızın bize sunduğuna bakın. Bir de bizim yaptığımıza bakın: Orada bile yerlerde pet şişeler, meşrubat kutuları, bisküvi ambalajları gördüm, yazmazsam olmaz. Kızılin Parkı ve Plajı muhteşem. Yaz ve kış ısının 28 derece olduğu Yalandünya Mağarası, bir başka sihir. Belli yerlerde sarkıtlar ve dikitler birleşmiş. İçinde yaşayan türlü yarasaların olduğu mağaranın yaşını söylüyorum, sıkı durun: Beş milyon yaşında! Girişinde sigara paketleri, izmaritleri, plastik şişeler ise çok yeni, sıkı durun, her gün durmadan tüketen insanların artıkları... Kilikya bölgesi şehri Gazipaşa’da yerleşimin kalıntıları, çok eski zamanlara kadar iniyor. Kilikya kenti Selinus’un kalıntıları üzerine kurulmuş. Selinus da, meşhur Roma kralı Trojan’ın öldüğü şehir olarak tarihe geçmiş. Trojan, neden olduğu tam olarak bilinmiyor ama Selinus’u ziyaret etmek istiyor. Gezisi sırasında hastalanıyor, devrin hekimleri, civarın şifalı bitkileri, derdine derman olamıyor. Efsane imparator, bugünün Gazipaşa topraklarında hayatını kaybediyor. Gazipaşa, uzun yıllar Roma ve Bizans imparatorluklarının Akdeniz’in uç bölgesindeki şehirlerinden biri oluyor. 1221 yılında Alaaddin Keykubat Alanya’yı fethediyor, burası da “Selinti” ismiyle Selçuklu topraklarına katılıyor. Arada birkaç kez Selçuklular’dan çıkıyor, 1472 yılında kesin olarak Osmanlı topraklarına katılıyor. 1921’de, bakanlar kurulu kararıyla ilçe olarak Antalya iline bağlanıyor. Doğal Koru Plajı Burası böyle kalmalı Burası kesinlikle böyle kalmalı. Büyük tesis, her şey dahil beş yıldızlı otel, ille de büyük kazanç, büyük getiri demek değildir. Akıllı olmak şart. On odalı çok özel bir otelden daha temiz gelir elde edilir. O küçük otele, daha güzel insanlar gelir. Daha çok para, daha çok sevgi, daha çok ilgi... Bir tarafta zengin ve eğitimli, diğer tarafta cahil ve yok edici. Ben olsam birinci şıkkı tercih ederim, sayın başkanım. Yeni imar planı, son aylarda Gazipaşa’nın en çok tartıştığı konulardan biri. Tam olarak bilmiyorum, söylenenlere göre sahil şeridinde büyük tesislerin yapılmasına imkan tanıyan bir düzenlemeymiş. Henüz bir yapı yok, Gazipaşa’da hâlâ üç, dört orta karar konaklama tesisi var. En büyük tesis, plajın yanındaki Grand Akça, mutaassıp bir otel. Bunun dışında kent merkezindeki Özyiğit Otel var. İki kişi kahvaltı dahil gecelik 300 TL. Bir de deniz kıyısında yıldızı olmayan, ama temiz bir işletme, Selinus Otel var. İki kişi bir geceliğine 280 TL’ye konaklamak mümkün. Şendere, gatlen endere, çıkla Son derece temiz bir Türkçe konuşuyor Gazipaşa halkı. Ama çarşıda esnaf kendi aralarında sohbetteyken, kulağıma çalınan bazı kelimeleri anlayamadım önce. “Şendere” diye bir şey diyorlar. İsmi böyle olan bir derenin vizyonu geliyor insanın gözlerinin önüne. Hemen arkasından “endere” diyorlar; hoppaaa, bir de endere mi varmış? Yok, meğer öyle değilmiş. “Şendere”, yerel Gazipaşa dilinde “şurası”; “endere” de “orası” demekmiş. Meraklı olduğumu anlayınca saydıkça saydılar. Hepsi bana çok komik geldi. En çok güldüklerim de “gatleen” ve “çıkla” oldu. İlki “mümkün değil”, ikincisi de “sadece” anlamında kullanılan Gazipaşaca kelimeler. Selinus Antik Kenti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle