26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayat gezince Fatih güzel Türkmenoğlu [email protected] Selamımı söyleyin Edirne’den ciğer yemeden dönmeyin de diyeyim. Haliyle, gezi herkesi acıktırır. Niyazi Ustam’a gidin, selamımı söyleyin. Onun fındık yağında kızarttığı ciğerden bir buçuk porsiyonu bugün helaldir! Önce biraz hüzün, hemen ardından dolu dolu huzur. Sonbahar bu, en gerçek mevsim. Bütün renkler coşmuş, güneşin ışığı en doğru açıyı bulmuş. Durmadan gezmenin tam zamanı. Pandeminin izin verdiği uzaklara. Sonbahar sanattır GEZMENİN TAM ZAMANI Şair ne demiş? “Sonbahar sanattır, diğerleri mevsim”. Ne kadar doğru, değil mi? Baharın o deli coşkusu çoktan bitmiştir. Yazın o öforik, manik hali birdenbire son bulur. Oh, nihayet. Henüz kışın depresyonu başlamadan, şöyle derin derin, hissederek tadını çıkartarak her detayı görerek gezmenin tam zamanıdır artık. Hafif bir hüzün yakışmaz mı insana? Sonbahar sanattır. Bir yaşam becerisi, hayatın karmasıdır. Her an kahkahalarla, koşarak, uykusuz, bir yerlere yetişme telaşıyla çılgın bir tempoyla yaşanmaz ki. Biraz durulur, hissedilir, hayat demlenmeye bırakılır. Gerçektir bu mevsim. Acı da oradadır, pembe de. Moraran, kızaran yapraklar, içinizden fışkıran çığlıklara karışır. “Ölümü gömdüm, geliyorum / Bir sonbahar günüydü, geliyorum” demiş ya Edip Cansever. Oradaki sonbahar vurgusu beni benden alır hep. O gömülen ölü ne acaba, her okuyuşumda başka bir anlam belirir zihnimde. Ama Cahit Sıtkı, beni de herkesi de uçurur bence. “Sanmayın güller açar, Bülbül değildir öten Bu rüzgâr başka rüzgâr. Ne istersiniz benden Bilmem ki hatıralar Gelir gelmez sonbahar” BÖYLE KABUL EDİN Ben ne biçim gezi yazarıyım böyle? Size şöyle kısa yoldan “bu mevsimde gidilecek on doğru rota” falan yazıversem keşke. Baksanız, seçseniz, mümkünse gitseniz; değil mi? Yok, ille klinik psikolog, romantik, melankolik personalarımı çıkartırım ortaya. Karşımdakini de kendimi de ilmek ilmek incelerim. Elinizdeki, avucunuzdaki budur. Gelin bu adamı böyle kabul edin. Ben size “en iyi on rota” falan yazmayayım n’olur. Onlar her yerde var. Daha güzel bir şey yapsak? Rota mota değil de bu mevsime, bu duyguya, bu döneme bence en uygun birkaç yeri paylaşsam sizinle? Yaz bitmedi diye tutturanlara Güneye, en güneye kadar gidin. Akdeniz’in en güzel zamanı başlıyor. Yazın hâlâ devam ettiği, denizin ve kumun buram buram koktuğu günler sizindir. Dağlar, doğa, temiz hava, pandeminin de panzehiri bence. Değişik yerler de açılıyor, duyuyorum. Yeni bir glamping tesisi açılmış, ismi Hava Su Park. Eko tarım, doğa yürüyüşleri, bitki toplama, meditasyon yapmak mümkünmüş. Yine de Antalya civarında ekim ayında mutlaka tayfunlar, kasırgalar, fırtınalar kopar; aklınızda bulunsun. Evet evet, güzel günlere odaklanalım hadi. Yaz bitmedi diyenler: Doğru diyorsunuz, Ege ve Akdeniz’de mevsim hâlâ yaz. Üstelik akşamları rahat rahat uyuyorsunuz. Oteller ve lokantalar kalabalık değil, trafik insanı baymıyor. Fethiye, Kaş, Kalkan, Olimpos... Ah ne güzeldir oralar şimdi. Sedir Adası, Ula’da o muhteşem sokaklar, Köyceğiz ve Dalyan tarafı da. Buralar hakkında fazla bilgi vermeyişimin sebebi, daha sonraki haftalarda her birini uzun uzun anlatacağım için. Şimdilik bir küçük tanıtım, televizyoncu diliyle “teaser” vereyim, “az sonra” diyerek olay mahallini terk edeyim. Kaş Kültür gezisi benim olayımdır diyenlere Muradiye Camii’nin çinileri görülmeye değer. “Bizim evde tv yok” diyenler, “ille de Avrupa sineması” diye ısrar edenler, hayatında dizi seyretmemişler, okumalara doymayanlar, sözüm size. Edirne’ye son zamanlarda hiç gittiniz mi? Şimdi tam zamanı. Etnoğrafya ve Arkeoloji müzeleri muhteşem. Görece yeni açılan Selimiye Vakfı Müzesi’ne bayıldım. Selimiye Camii, dünyanın başyapıtlarından biri zaten. Türkiye’ye ziyarete gelen Amerikalı bir dostumu Edirne’ye götürmüştüm, Selimiye’ye girdik, iki dakika sonra hüngür hüngür ağlamaya başladı. Tutamıyorum; titreyerek, salya sümük ağlıyor. Düpedüz katarsis yaşıyor. Hiçbir şey sormadım. O muhteşem yapının, o insanın soluğunu kesen dehanın, o uhrevi havanın böyle bir etkisi kesin var. Tabii böyle bir başyapıt varken diğer bütün camiler onun gölgesinde kalmaya mahkum. Ama, nasılsa Selimiye’yi gördüm diye başka birini görmezseniz, çok yazık olur. Muradiye Camii ve çiçek desenli çinileri akıl almaz güzellikte. Zaten tarihi bilgileri okur, gezi ve kültür olayını çok güzel birleştirmiş olursunuz. Kaleiçi’nin Şehrimden ayrılamamcılara eski evleri Mecidiye Köprüsü Ali Paşa Çarşısı’nda da dolaşın. Kaleiçi’ndeki eski evlerin fotoğraflarını çekin. Sıkı bir kültür gezisi noktasını daha görüp öyle dönün ama: Sağlık Müzesi. Akıl hastalıkları nasıl bir özenle, incelikle tedavi edilmiş, hayretler içinde kalacaksınız. Hem de Ortaçağ’ın o karanlık günlerinde, Avrupa’da hastalar türlü işkenceler ve hurafelerle hayatlarını kaybederken... Sonbahar renklerini yakalamak için Meriç Nehri kıyısında biraz yürüyüş yapın ama mutlaka. Yani kültür şart, eğitim şart, ama doğa ve spor da lazım bir yerde. Her köy, her mahalle, her şehir, yeniden keşfedilmeyi hak eder. Hele bu şehir İstanbul’sa, diyecek laf yok. Ömürler yetmemiş anlamaya, anlatmaya. Geçenlerde Unkapanı’ndan Fatih Çarşamba’ya, oradan Balat’a yürüdüm. Balat’ta Deliler Kahvesi’nde kahve içip dinlendim biraz. Evsizlere yemek dağıtmak üzere hazırlık yapan hayırsever bir grup insana yardım ettim. Akşama dağıtılacak üzümleri, onlarla birlikte pakete yerleştirdim. Oradan Eminönü, Mahmutpaşa, Kapalı Çarşı yürüyüşü yaptım. Sırt çantamı gerekli gereksiz bir sürü şeyle doldurdum. Zihnimde benimle yaşayacak sonsuz anı, günlük aktivite sayfamda 22 bin adım, yüzümde bir gülümsemeyle döndüm eve. Yürüyün. Görmek için, duymak için, sağlıklı kalabilmek için. Şehirler yürüyerek aşınmaz, yürüyen insan pas tutmaz. Sonbahar, şehirleri yürüyerek keşfetmek, anlamak, dinlemek için en doğru mevsimdir. Bir de Kilyos’a gittim, yeni bir mekânın açılmış olduğunu gördüm: Ayder Davos. Harika bir yer. Lokanta, piknik alanı, tam gün kalınacak bir cennet. Sahibi Cengiz Tabak’la tanışıp uzun sohbet ettim. Şimdilik bu kadar yazayım, bu da teaser olsun, daha detaylı bilgi, önümüzdeki haftalarda yazacağım Kilyos yazısına kalsın. Yurtdışına gideyim diye sızlananlara Ah maalesef, şu anda pek mümkün değil. Çok az ülkeye gitmek olası bu günlerde. Yoksa derdim ki vakti olan, parası olan, hemen Kanada veya ABD’ye, New England bölgesine gitmeyi düşünsün. Ya da sonbaharın ve romantizmin başkenti Paris’e gidebilseydik keşke. Cafe le deux Magots’da oturup kahve içsek, Dalida’dan “je suis malade”ı dinleseydik. Hafif yağmur yağsaydı, Yves Montand gibi pardösünün yakalarını kaldırıversek. Neyse, şimdiye dönelim. Arabayla Bulgaristan’a gidilebiliyor. Dünyanın en ruhsuz ülkelerinden biri. İnsanların neşeleri emilmiş gibi. O yüzden boş verin. Ah maalesef, Yunan adaları bu sıralarda söz konusu bile değil. Pandemi geçsin, aramız düzelsin, Avro biraz düşsün... Ah keşke! İtalya, İspanya falan çok riskli. Karantina süreci olmasa bile, bu dönemi çok büyük kayıplarla atlattılar. Bence değmez. Belki İngiltere. Her mevsim güzeldir, sonbaharda da başkadır. O gri havasına, mevsim pek yakışır. Renkler, ışıklar, tiyatrolar... Gerçi okuduklarımdan gördüğüm renkler orada da epey soluk, lokantalar ya kapalı ya boş, tren seferleri aksak. Son iki söz: 1. En sevdiğim mevsim sarı sonbahar. 2. Havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız yerinde olsun. Eğlenceli bilgilendirici Türkçe Podcast Ebru D. DEDEOĞLU FULARSIZ ENTELLİK Ekşisözlük’ün içerikli entry’lerinin ve Savsatalar Ansiklopedisi’nin yazarı Immanuel Tolstoyevski’nin podcast serisi. Kapitalizmden şiddete, sansürden ahlakçılığa birbirinden farklı konuları akıcı şekilde yormadan ele alıyor. BEN OKURUM Deniz Yüce Başarır’ın Ben Okurum’un her bölümünde okuduğu ilgi çekici bir kitabı, kitabın ona hissettirdiklerini anlattığı, alıntılar paylaştığı ve dostlarıyla kitaplar hakkında sohbetler ettiği bir podcast serisi. BOTANİTOPYA Benan Kapucu tarafından hazırlanan Botonitopya bitkiler âleminin tuhaf ve muhteşem dünyasını belgeleyen botanik sanatına dair her şeyi dinleyip öğrenebileceğiniz bir podcast serisi. MERDİVEN ALTI TERAPİ 20 yıldan fazladır terapiye giden Deniz Dülgeroğlu’nun yaşadığı absürd olayları akıcı bir şekilde anlattığı çok eğlenceli bir seri. KALT’IN PODCAST’I Ozan Akyol, Erman Çağlar ve yerine göre Hasan İnceler her hafta zihinlerini sözcükleri yardımıyla birbirlerine aktarıyorlar. Beğenmezlerse de geri aktarıyorlar. Bilgilendirici, komik bir podcast serisi. KAFEİNSİZ SINEMA VE DIZI Hem vizyon filmleri ve güncel dizilerle ilgili hem de izlemeniz gereken filmler ve diziler üzerine eğlenceli bir podcast serisi. ZİHNİMİN KIVRIMLARI Serdar Kuzuloğlu’nun iç gündeminden yola çıkarak hayata dair çok şey bulacağınız bu podcast serisi adeta bir iç hesaplaşma. YERLİ MÜZİK Müzik tarihçisi Murat Meriç’in küratörlüğünü üstlendiği 8 bölümlük podcast serisi. Meriç Türkiye tarihini şarkılar üzerinden okuyor. 42 DAKİKA Gürman Timurhan’ın Türkiye ve dünya gündemi, tarih, felsefe kültür hakkında muhabbeti dinlemeye değer... EVRİM AĞACI İLE BİLİME DAİR HER ŞEY Evrim Ağacı’nda yayımlanan içeriklerden seçilen yazıları yazarların sesinden dinleyebileceğiniz podcast serisi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle