26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 Ekim 2020 Cumartesi 5 Hadi kırsalda yaşayalım Pandemi döneminde tası tarağı toplayıp giden de var, 3 yıldır köyde yaşayan da.. Ortak noktaları kenti bırakıp ikinci bir hayata başlamaları Yalçın ve Esra Savuran İstanbul’dan Fethiye’nin bir dağ köyüne taşındı. Yalçın Savuran İstanbul’da fotoğraf ve sineya..” Sonra İstanbul’a döndük. Gitme fikri bir coşuyor, bir kayboluyor derken... Pandemi, karantina. Ve her şeyi sorguladığımız dönem tam da karantinada oldu. “Ne ma üzerine dersler veriyordu, eşi Esistediğimiz” değil de “ne istemediğimiz” ra grafik tasarımla uğraşıyordu. Şimsorusunu yanıtlayınca kararımız netleşti. di küçük bir çiftlikte yaşıyorlar. İstanbul’da yaşamak istemiyoruz. Bu isteu İstanbul’dan taşınmaya nasıl kameme duygusu o kadar net ki birden yorar verdiniz? O lu çiziveriyor. On gün içinde toplanıp gelan neler hissetdik. Üç aydır buradayız. tiniz? Ne yapıyorsunuz derseniz… Uzaktan Y.S.: Her çalışmaya devam ediyoruz. Burası Kaş’ın yıl tatile merkezi değil. İki sene önce Anadolu ÜniPalamutbükü’ne versitesi Açıköğretim Fakültesi iki yıllık giderdik. Bir gün yine gitme Hazal OCAK tarım bölümüne yazılmıştım. Tam buraya geldiğimizde mezun oldum. Ve buraplanları yaparsı şimdi okul sonrası staj alanı gibi. Heken kedilerimize kim gelip de bakamen yanımızdaki evde Ömer Ağabey ve cak diye konuşuyorduk. O sırada EsAyşe abla oturuyor. Onlardan öğreniyora, “Temelli niye gitmiyoruz ki” dedi. ruz toprağı, bitkileri... Kış için ıspanak, pıBir gün zaten gideceğimizi biliyorduk, rasa, soğan ekeceğiz. Kışı da heyecanla o bir gün neden bugün olmasın dedik. Temiz hava solumak, müstakil bir yaYalçınEsra Savuran bekliyoruz. Soba kurduk. Turşu, salça, kurutmalar... Bir de keçi sütünden peynir şam alanında yaşamak, toprakla uğyaptık. Onu da kışın yiyeceğiz... Bu bile raşmak, temiz gıdaya ulaşmak, temiz başlı başına heyecan. suya ulaşmak ve sürdürülebilir bir yaşamı tasarlamak. Şehir bize bu imkânları sunmuyordu. ‘ÇAYI YAVAŞ IÇMEYI ÖĞRENDIM’ Esra Savuran: Aslında karar anı ilişkiu Yeni hayat size ne öğretti? Mutlu mizin başlarında çıktığımız ilk tatilimizmusunuz? de Yalçın’ın bana yönelttiği soruydu: “BeD. B. E.: Daha üç ay olduğu için öğnimle kırsalda yaşar mısın?” renmenin daha başındayız. Ben dinlenu İstanbul’da kiminle konuşsam koromenin ne kadar önemli ve güzel oldunavirüsten sonra doğaya dönme fikrini ğunu öğrendim. Ya da hatırladım diyeaklına koymuş. Siz bunu daha önceden lim. Çay ve kahveyi yavaş içmeyi öğfark ettiniz. Hiç pişman oldunuz mu? rendim, sabırlı olmayı öğrenmeye başlaY.S.: Sıfır yok oluşa doğru giderken budım. Ektiklerim büyümeye başladığında nu görmemek ve bununla ilgili bir eylem ben de onlarla büyürüm diye düşünüplanı yapmamak ancak “seçilmiş körlük” yorum. Burada bir arada olmayı, komiçinde yaşamanızla ilintilidir. Hiç pişman şuluğu, güveni, kelimenin tam anlamıyolmadık. Kente turist olarak dönmek dala paylaşmayı öğreniyoruz. ha keyifli. Hangi şart ve zemin olursa olu Sizce nasıl insanlar şehirden uzaksun bireyin varoluşu devam ediyor.. ta böyle bir hayatta yapamaz? E.S: Sıkılmaya hiç vaktimiz olmadı. Hep D. B. E.: Taşınacağımızı söylediğim bir uzun bir yapılacaklar listemiz oldu. Ve o arkadaşımın şu sözünü çok sevdim. Ben listeyi bitirmeyi hiç başaramadık. Bazışehir hayatını seviyorum. Bu netlik halarınca dışarıdan daimi bir tatil gibi algıDemetErdal Erkasap rika bir şey. Ben nasıl ne istemediğimlanan hayatımız esasen şehirdekine nade netleşip adım attıysam, onun da ne zaran çok daha hareketli ve istediğini bilyorucu ve bana kalırsa paha Defne Koryürek: 2013’te Gezi bize İstanbul’un her bir metrekaresinin rantına mesi harika bir biçilemez. karşılık balığı, bostanı, suyu, ormanı savunmanın bir başka yolu olması gerektiğini duygu. O yapa5rvytlgbaueöaüeruEtmrnczdDtd.eiaeSasY?kiUş.unğye:ılpeiYanKssnrioiıdndUdsşnh,iaeelhYrayaniauaryalUıkaysybauynbetliazatllHasiayiğhunimIzakmasdSeauraçeuaSrılknşkrebE,deıvıla5işTöaizörlmnydaaeğaeruiıcnzmyeiukğkızaioundyrciaaggdaedçaöksütlenearlrşaadrdıeüm,yfiivımranmmılnzvdeeııervzbüvdidsuaermairadlmdutkliüazaıiiçnişvbıdenielmmşveraehedDktirteiğaifkmnirmeaverKeiszıoeaMrlpyeleduüskrıitknelukçi.kod2öke0yş1ş’mee6yetsiayoöeşnğınubrdeaiıtnşkilbma.adBeruıkıkrlielakedgobaeceaçsnimya,ovl2aur0.nz1Bda7eumnğMau“anmşıremtuhiıztrziib.alaanckrl‘eraAğecııy.asgvRiDaiüklifeeToçzenideItğVnKlaaaeaöellsiıinğnsOşımlvrısıbfenae”,ütŞnrıiyiyaEşüoiHsnkramzssşeIkkoöepeRviayiryli.ni,aşze.l.mbeYbnr.odduVulOahimi.enğnğeBdKieilrammıikanyğr’neııdgpmbsööüeeiayrnyıkıyla hakkıyla hissetmek, ne kadar erken uyaAktivist yazar Defne Kornabilirsek günü yakaladık diye o kadar sevinmek... Bu liste uzar gider. u Büyük şehirleri terk etmek isteyen insanlara ne söylersiniz? Ne önerirsiniz? Y.S.: Dört mevsim burada yaşamanın kolay olmadığı bir gerçek. Radikal bir değişiklik yapmak yerine geçişi kolaylaştıracak bir eylem planı yapmak sanırım daha iyi. Vazgeçebileceklerimizin ya da vazgeçemeyeceklerimizin listesini yapmak önemli. u Sizce nasıl insanlar şehirden uzakta böyle bir hayatta yapamaz? E.S: Şehirdeki sosyal çevresi hayatında başat olan bireyin zorlanabileceğini düşünüyorum. Elbette kırsalda bir sosyal çevre mümkün fakat şansa kalmış diyebilirim. Biz köyün yerliyürek ve eşi Vasıf Kortun Ayvalık’a taşındı. Kortun, bir araştırma ve kültür programları kurumu olan SALT’ın kurucu direktörü. u İstanbul’dan taşınmaya nasıl karar verdiniz? O an neler hissettiniz? D. K. : Ben uzun süredir kendimi İstanbul’da yabancı hissediyordum. Hatta son ziyaretimde epey tehdit altında bile hissettim. Oysa mahallesine, suyuna, balığına âşık yaşadım ben İstanbul’un... Ama yok artık o şehir. si komşularımız ve civara gelip yerleş‘İSTANBUL’DA OLSAM, miş dostlarımız sebebiyle hayli şansKAHROLURDUM’ lı sayılırız. u Hiç pişman oldunuz mu ya da sıkıl‘YERI GELIR HAVA BILE SIKAR dınız mı? INSANI’ Gazeteci Demet Bilge Erkasap ve Erdal Erkasap İstanbul’dan Kaş’a taşındı. u Şehri terk etme fikri nasıl geldi? D. B. E.: Kent hayatından sıkılan, bunalan, herkes gibi “gitmek” bizim de çok sık konuştuğumuz bir konuydu. Kendi aramızdaki konuşmalar dışında, arkadaş sohbetlerinde de konu dönüp dolaşıp “gidebilmeye” geliyordu. Çoğunluk bu duyguyu biliyordur Vasıf Kortun zaten. Yeri gelir hava bile sıkar insanı. Kalmak zorunda olmak, gitmeyi, gidebilmeyi her zaman daha cazip hale getiriyor. İş harekete geçmeye gelince otomatik bir ağır çekim moduna giriyorsun. 2018’de Kaş’a 10 günlüğüne tatile geldik. Buraya yerleşen insanlarla bir araya geldik. İlk izlenim: “Herkes çok mutlu D. K.: Pandemi döneminde İstanbul’da olsaydık herhalde kahrolurdum. Şehirlerde distopik bir çağ yaşanıyor. Köyde ise geçen yüzyıl devam ediyor. Sokağa çıkma yasağının olduğu hafta sonu, şehirde herkes evine hapsolmuşken; biz, günü zeytinlerin altında piknik yaparak geçirme şansına sahip olabildik. Hastalık buraya uğramayacağı için ya da endişelerden ari olduğumuz için değil. Köyde hayatın zaten şehirliye önerilen önlemlere yakın bir hayat olmasından dolayı. Burada boşa harcanan vakit hemen hiç yok. Gün bitiveriyor ve biz yatağa tüm kemiklerimizin döşeğe değdiğini hissederek giriyoruz. u Sizce nasıl insanlar şehirden uzakta böyle bir hayatta yapamaz? Yalçın Savuran: Şu an yaşadığımız yer küçük bir çiftlik. Meyve bahçesi, zeytin bahçesi D. K. : Herkes yapar. Vasıf’ın şehre geri döneve bostan var. Yıllarca hiç pestisit kullanılmamış bir arazideyiz. Bostanımızda yerel ceğine çok iknaydı arkadaşlarımız. Vasıf hiç biltohumlardan ürettiğimiz sebzeleri yetiştiriyoruz ve kendi tohumlarımızı üretiyoruz. mediği toprağı onarmayı, tanımadığı otları, su Mutfaktan çıkan tüm atıklar, açık kompost alanımız ile solucan kompostuna gidiyor. hasadını, tohum almayı öğrenerek geçirdi son İki kovan arımız var. Şu sıralar sebze ve meyve kurutuyoruz. Turşu yapıyoruz. üç yılı. Niyet ve kararlılık meselesi bu. Yalçın ve Esra Savuran çifti, tatile giderken kedilerini kime emanet edeceklerini düşünürken “Temelli niye gitmiyoruz!” demişler. ‘Şehirden kaçış tek başına çare değil’ Gazeteci Serbay Mansuroğlu Hatay’ın bir köyüne taşındı. u Biraz kendinizden bahseder misiniz? Medyada 10 yıllık deneyimim var. Çocuk hakları, eğitim, ekoloji alanında haberleri kaleme aldım. Son iki yıldır eşimle birlikte kırsaldayım. Bugün artık bir çiftliğimiz var. Ova Antakya çatısı altında Antakya mutfağını müdavimlerimize açtık. u İstanbul’dan taşınmaya nasıl karar verdiniz? Medyaya dönük artan baskı, İstanbul’da betonlaşma, Taksim, Beşiktaş, Kadıköy gibi sosyalleşme mekânlarımızın dönüşümü; kitapçıların, fikri tartışma yapEdilgenleştiğiniz, mutlu olmadığınız, üretemediğiniz veya üretime yabancılaştığınız bir noktada tığımız kafeleterk etmeye, rin, sinemaların taşınmaya karar vb. mekânların veriyorsunuz. SerbayMerve Mansuroğlu nargile kafelere, dönercilere, AVM’lere dönüşümü, kültürel sanatsal yoksunluk, trafik ve hayat pahalılığıyla buluşunca sevdiğiniz şehir katlanılmaz hal alıyor. Edilgenleştiğiniz, mutlu olmadığınız, üretemediğiniz veya üretime yabancılaştığınız bir noktada terk etmeye, taşınmaya karar veriyorsunuz. u İstanbul’da kiminle konuşsam koronavirüsten sonra doğaya dönme fikrini aklına koymuş. Ne diyorsunuz? İnsan hayatın öznesidir, değiştirir, değiştirdikçe değişir. Bu şekilde ilerler, daha iyi bir yaşamı kendi elleriyle kurar. Coğrafya kader değil, gerçekliktir. Bu gerçekliği değiştirmek; fikri, pratiğe dökmekle mümkündür. Evet, kim şehri terketmeyi düşünüyorsa durmasın. u Yeni hayat size ne öğretti? Alternatif bir hayat kurarken eşim Merve’yle sıkılacak vakit bulamıyoruz. Fakat kırsal tek başına müthiş bir yaşam alanı değil. İstanbul’da hangi sorunlar varsa kırsalda başka boyutuyla benzer sorunlar var. Ekosistem, insan, hayvan, bitki hepsi yok oluş riski altında. Maden gibi rant amaçlı girişimler sonucu ormansızlaştırma, yaban hayatının yok edilmesi burda da canınızı acıtıyor. İklim krizi ise kır kent demeden derinleşiyor. Şehri terk edin ama bu tek başına mutluluk, huzur getirmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle