10 Mayıs 2025 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

(1866 / 27 MART 1945) Serveti Fünun ve ‘Sanat sanat içindir’ denince akla gelen romancı; Halit Ziya Uşaklıgil! edilirken ahlaka aykırı olduğu gerekçesiyle yasak bir aşka tutkuyla sürüklenişi, olayın psikolojik yasaklandığı için yarım kalan, o dönemde kitap nedenleri üstünde de durularak gerçekçi bir biçimde olarak yayımlanamayan Sefile’de aşkı nedeniyle anlatılıyordu. alkol ve fuhuş bataklığına sürüklenen bir genç kızın ‘AŞK-I MEMNU’ dramını romanlaştırdı. Her biri özel ve kişisel bir yaşamın sahibi olan roman, Konaklarla ilgili ve ev içi betimlemelerin dikkat karakterlerinin çokluğuyla da dikkat çeken romanda, duyarlı çektiği Nemide romantik bir romandı. Bir Ölünün genç kadın ve erkeklerin aşkta uğradıkları düş kırıklığı Defteri’nde aynı kıza âşık iki delikanlıyı, Ferdi ve başlıca tema idi. Romanda, yazarın aşk konusundaki Şürekâsı’nda yoksul-zengin çelişkisini anlattı. görüşünün romantiklikten gerçekliğe doğru bir değişim 1896’da Edebiyat-ı Cedide topluluğuna katılarak geçirdiği gözlemleniyordu, ilk romanlarında platonik ve Serveti Fünun dergisinde, çeşitli dergilerde, İkdam romantik olan aşk ilişkileri, “yasak aşk”la noktalanan cinsel ve Sabah gazetelerinde kısa öyküleri, edebiyat bir tutkuya dönüşmüştü. tarihiyle ilgili makaleleri yayımlandı ve kendisine Halit Ziya Uşaklıgil, bu iki romanında, Edebiyat-ı geniş ün sağlayan romanları tefrika edildi. Cedide’nin sanat anlayışıyla Osmanlıcada bile kullanılma- ‘MAVİ VE SİYAH’ yan Farsça ve Arapça sözcükleri, Türkçede olmayan kural- Romancılığında acemilik döneminin geride larla yaptığı tamlamalarıyla günlük konuşulan dilden çok kaldığının habercisi olan Mai ve Siyah tefrika farklı, süslemelerle dolu, yapay bir sanat dili oluşturmuştu. edilince çok ilgi çekti (1895). Karamsarlık, düş kırıklıkları, aşk acıları, mutluluğu bula- Şairler, yazarlar, gazeteciler, yayınevi sahipleri mama kaygısının başlıca temalar olduğu bu iki romanında arasında geçen olayların ele alındığı romanda, da konu alanı çok dardı, kurulu düzenden yanaydı, toplum- öncekilerde asıl olan karşılıksız ve acıklı aşk sallığa kapalıydı, kişilerini, onların sorunlarını işlerken sı- serüvenleri artık ikinci plandaydı. nırlı bir yaşam çerçevesinin dışına çıkmıyordu. Mekânın İstanbul olduğu romanda, dönemin SANSÜR NEDENİYLE YARIDA KALAN, basın yayın (Babıâli) dünyasının acımasız, ikiyüzlü ROMANCILIĞININ DORUĞU ULAŞTIĞI gerçekleri karşısında yaşamda yenik düşen SON ROMANI: ‘KIRIK HAYATLAR’ romanının asıl kişisi Serveti Fünun sanatçısının Yalın bir dille yazdığı ve toplumsal konularla ilgili simgesi olan Ahmet Cemil’in düşçü kişiliğinde eleştirel yaklaşımının da görüldüğü, romancılığının Edebiyatı Cedide’nin bakış açısı yansıtılıyordu. doruğuna ulaştığı son romanı Kırık Hayatlar, 1901’de Türk edebiyatının Batılı anlamda bu ilk romanının Serveti Fünun’da tefrika edilirken sansür nedeniyle yarıda ana ekseni düş ve gerçeğin çatışmasıydı. Mavi kaldı (1923’te yeniden yayımlandı). düşün, siyah gerçeğin simgesiydi ve mavi bir Bu romanına yazdığı önsözde, önceki romanları gibi gecede başlayan roman siyah bir gecede, gerçeğin “hülya”ya (düş) ve “süs”e dayanmadığını, tam tersine yal- kazanmasıyla bitiyordu. Gözlemci gerçekçiliğin görüldüğü romanda, kahramanların yaşadıkları, nızca yaşamı ve yaşamın gerçeklerini yansıttığını belirtti. ÖNER YAĞCI Dil konusundaki görüşleri değişmiş, Edebiyat-ı ruhsal çalkantılarıyla örtüştürülerek ağır bir dille, Osmanlıca Cedide’nin yarattığı dili aşırı süslü, ağdalı ve yapay sözcüklerle, süslü ve söz sanatlarıyla aktarılıyordu. ‘SEFİLE’, ‘BİR ÖLÜNÜN DEFTERİ’ bulmaya başlamıştı. Dil Devrimi’nden sonra romanlarının 1890’lı yılların sonunda Batı türü öykü anlayışının yayıl- SERVETİ FÜNUN DENİNCE ŞİİRDE TEVFİK yeni basımları yapılırken dilini bir ölçüde yalınlaştırmak, masında önemli katkısı olan Bir Muhtıranın Son Yaprakları, FİKRET, DÜZYAZIDA HALİT ZİYA UŞAKLIGİL! sadeleştirmek, Türkçeleştirmek gereğini duydu. Bir İzdivacın Tarihi Mu’aşakası, Heyhat!, Bu muydu? gibi Artık Serveti Fünun denince şiirde Tevfik Fikret, düzyazıda uzun öyküleriyle başladığı edebiyatçılığını karşılıksız sev- Halit Ziya Uşaklıgil akla geliyordu. 1909’da Aşk-ı Memnu’nun ROMANI BİR SANAT YAPITI KABUL gileri anlattığı kısa, duygusal romanlarla sürdürdükten sonra ETMENİN ÖNCÜSÜ! Serveti Fünun’da tefrika edilmesiyle ünü iyice yaygınlaştı. “sanat için sanat” anlayışının usta romancılığına ulaştı Ha- İlk büyük Türk romanı kabul edilen, sağlam bir yapısı ve “Sanat için sanat” anlayışını benimseyen Halit Ziya lit Ziya Uşaklıgil (1866 / 27 Mart 1945). tekniği olan yapıtta zengin yaşam düşüyle yaşlı, zengin ve Uşaklıgil’in roman kahramanları genellikle aydın kişilerdi. Ahmet Mithat Efendi’nin Henüz On Yedi Yaşında Romanı bir sanat yapıtı kabul ederek ciddiye almanın, bir çocukları olan bir adamla evlenen genç ve güzel bir kadının romanına karşılık olarak yazdığı ve gazetede tefrika kocasına sadık kalmak kararına karşın, elinde olmayarak sanatçı titizliğiyle romanın yapısına, kurgusuna, tekniğine >> 6 27 Mart 2025
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle