Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(26 KASIM 1909 / 28 MART 1994)
Tiyatroya karşı bir oyun yazarı:
Eugène Ionesco!
Her yazara sorulan klasik “Neden yazıyorsunuz” sorusunu “ Neden yanıt veremeyiz: Şimdi ve burada oluşumuzun sebebi ne olabilir?
yazdığımı anlamak için yazıyorum” diye yanıtlayan Eugène Ionesco, Neden hiçbir şey yok da bir şey var?
aynı zamanda bu arayışın bir sonu olmadığının bilincindedir çünkü yine
Öte yandan absürt tiyatro, Samuel Beckett’in yapıtlarında görüldüğü
bir söyleşisinde belirttiği gibi, “Edebiyat cevap üretmez, soru sorar”.
gibi Tanrı’nın olmadığı, saçma, anlamsız, uyumsuz bir dünyada
Ancak, eleştirmenlerin yazdıklarını tam olarak anladıklarından yaşadığımız fikri üzerine kurulmuştur. Oysa Ionesco, “Tanrı yoktur”
kuşkuludur. Bu bağlamda, özellikle yapıtlarının absürt tiyatro türüne demediği gibi, aksine Tanrı’nın kötülüğü ortadan kaldırmamasına ya
dahil edilmesini kabul etmez: “Her zaman absürt bir tiyatro yazdığımı da insanları kaderlerine terk etmiş olmasına hayıflanır: “Dünyanın
söylerler. Ama benimki agnostik bir tiyatrodur.” saçma olduğunu söylemek gülünçtür: Tanrı’dan daha zeki olamayız.”
Absürt tiyatro dünyanın saçma olduğu fikri üzerine kurulmuştur. Bu yüzden de Malraux’nun “Sanat, - bomboş ya da dolu - göğe
Oysa Eugène Ionesco için dünya anlamsız değildir, doğanın kuralları yükselen bir çığlıktır” sözüne gönderme yapan Ionesco’nun
pekâlâ vardır ve bu kurallar bilimsel olarak açıklanabilir. Doğrusu, gözünde, metafizik bir boyutu olmayan tiyatro gerçek anlamda bir
saçma olan dünya değil, varoluşun kendisidir ve en can alıcı sorulara sanat olarak kabul edilemez.
ESİN KAYNAĞI: GERÇEKÜSTÜ,
FERDA FİDAN
BAROK, SIRADIŞI EVREN!
Zaten aslında en önemli esin kay-
‘HEPİMİZ KUKLA OLDUĞUNU
naklarının başında tamamen nesnel ol-
KABUL EDEMEYEN KUKLALARIZ!’
ması gereken evrenin, “gerçeküstü,
Tiyatroyu pek de sevmediğini de-
barok, sıradışı ve tuhaf” olması gelir.
falarca söylemiş bir oyun yazarıdır
Bu yüzden de insanın dünyayı ken-
Eugène Ionesco.
di aklına güvenerek, mantık yürüte-
Çocukluğunda Paris’te, Luxembourg
rek anlamaya, açıklamaya uğraşması
parkında annesiyle gittiği Guignol kuk-
beyhude bir enerji kaybıdır: “Kendimi
la tiyatrosunun büyüsüne kapılmış ve bir
dünyadan soyutluyor ve ona anlaya-
daha da tiyatro alanında izlediği hiçbir
madığım bir gösteri gibi bakıyorum.”
oyunda aynı lezzeti bulamamıştır.
1950 yılında artık 40 yaşında olan Io-
Yıllar sonra edebiyata atıldığın-
nesco buhranlı bir dönemden geçmek-
da yapıtlarında bir çeşit kukla tiyatro-
tedir. Devamlı ölümü düşünmemek için
su yaratmak, yani aslında sevmediği
İngilizce öğrenmeye karar vererek Assi-
tiyatroyu tamamen değiştirmek, yeni
mil adlı Fransızca-İngilizce konuşma kı-
yollara saptırmak amacıyla yazmıştır.
lavuzunu satın alır ve çalışmaya koyulur.
Dünyanın kendisi katlanılması zor
Ezberlemek amacıyla her gün kitabın-
bir boyutta tuhaf ve gülünç olduğu ve
dan defterine çeşitli basmakalıp cümleler
gözüne bir kukla tiyatrosu gibi gözük-
kopyalarken garip bir duyguya kapılır:
tüğünden, karakterlerini de eserlerinde
“Kopyaladığım cümleleri hafızama
mekanik bir devinim içinde, her türlü
kaydetmek için dikkatlice tekrar tekrar
psikolojik çözümlemeden uzak bir şe-
okurken aslında İngilizce değil de
kilde işlediğini söyler: “Hepimiz kukla
bazı şaşırtıcı gerçekler öğrendim:
olduğunu kabul edemeyen kuklalarız.”
tunu sergilemek için grotesk bir tonda icra edilmek üzere tasar-
Örneğin haftanın yedi günü olduğunu ya da zeminin altta
HEP İNSANIN GERÇEKLİKLE İLİŞKİSİNİ İRDELER! lanmalıdır: “Tiyatro duyguların aşırı abartılmasıyla ilgilidir.” ve tavanın üstte olduğunu ki bunları belki ben de biliyordum
Karakterlerin baskın özellikleri çok az vurgulanmalı, “Ders” Ionesco’nun oyunlarında dünya saçma değildir belki ama ama bunları ciddi anlamda hiç düşünmemiştim ya da düşün-
şaşkınlık vericidir. En basit gerçekliğin karşısında dahi insa-
oyunundaki “Öğrenci” ve “Öğretmen” gibi hepsi birer arke- müş ve unutmuştum.”
tip, işlev olarak kalmalıdır. Tiyatro oyunu çok sade, basit bir nın hayretler içinde kalmaması düşünülemez. Eserlerinde hep Sonuçta, en güncel ve sıradan olayların bile aslında ne
konu üzerine kurulu olmalı, gerçekliğin tuhaf ve komik boyu- insanın gerçeklikle ilişkisini irdeler. kadar olağanüstü ve şaşırtıcı olduğuna dikkat çeker.
>>
12 27 Mart 2025