22 Nisan 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

folklorik, etnolojik vb. değerlerinin sergilendiği ala- akışının bunlara eş rol oynadığı bir anlatı bükümüne Biz gerek Gelincik Günler Boğa Dağları gerek Er- bildiğine zengin bir kültür sofrasına buyur ediliyor. dönüşmekte gecikmez roman. zurum da Erzurum / Her Efsane Ardında Bir Ço- GG’de us defterinin kurguda öne çıkışıyla Sak- Tekin Sönmez, sonuçta doğduğu ya da çocuklu- cuk Vardır adlı iki romanda özle anlatım biçeminde- lı Paşa / Derviş arasında adeta “Zihin kaymasıyla” ğunu yaşadığı coğrafyaya, yörenin tüm kültürel de- ki açısal zenginlikle, çok yönlü açılımlarla, geniş bir (129) bilinç içi sanrılar kuşatmasında ama bir üst akıl ğerlerini ekleyip çağıldayan dille, buna yüklediği dü- yelpazeye yayılı olarak yöreyi yeniden, daha doğru- tarafından yönlendiriliyorcasına hızlı akışa dayalı gi- şünsel, eylemsel yansıtımla bir borç ödüyor. su belki de ilk kez tanımaya girişiyoruz sonuçta. n diş geliş başlar anlatıda. Yöresinden aldıkları, yaşam boyunca damıttığı ne www.sadikaslankara.com, her perşembe öy- Nitekim anlatı boyunca “yarı gerçek yarı yalan varsa dönüştürüp işleyip üzerine bunları da ekliyor, kü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncel- söylenceler” de (EE, 34) katılacaktır okumalara. görece yeni baştan yaratıyor bu coğrafyayı. lenerek sürüyor. (Yukarıdaki yazının ayrıntılarla Söylene dayalı yer yer masal edası yansıtan, ya- Bir kültür harmanı içinde çalkayıp ürettiği farklı nılsamalarla örülü, güpegündüz, oportada büyü ka- tatlarla sofradan zenginleşerek kalkmamızın önünü örülü daha geniş biçimi 27 Mart güncellemesin- zanlarının da kaynadığı, bilinç kaymalarıyla bilinç açıyor böylece yazar. de yer alacaktır.) JOHANN WOLFGANG VON GOETHE Goethe: ‘Düşüncede ve yazıda özgür olmak isterim.’ iyisi, el sıkışıp anlaşalım,/ Ve pek ciddiye almayalım öğretiyi,/ GÜLTEKİN EMRE Ve iblis gösterdiğinde kendini, tuzağına düşürmek için bizi,/ Olur hâkim olan bir şey, kurtulmuş olur erdem.” YENİ AŞKLAR, YEPYENİ ŞİİRLER... 1810’da yazılan ve 24 şiirden oluşan Günlük (Çeviren: Goethe’nin Roma Ağıtları (1795), Günlük (1810), Batı-Do- Hayriye Yerlikaya-Manzel, Gültekin Emre, Alakarga ğu Divanı (1819), Marıenbad Ağıdı (1823) onun şairliğinin Yayınları) böyle başlıyor. düzeyini, kalıcılığını, yaratıcılığını, evrenselliğini gösteren Goethe’nin kendini anlattığı, başından geçen bir gecenin örneklerdir. Bu kitaplara odaklanınca Goethe’yi bir kez daha şiiridir bu. Hem yarım kalan haz duygusu hem de pişmanlı- çok yakından izleme, anlama, değerlendirme, yazdıklarının ğın verdiği sıkılma iç içedir. derinliği üzerine düşünme olanağı buluyorum. Şiirdeki kahramanın (yani Goethe), eşinden uzun süre ayrı 1786-88 yıllarında Goethe’nin İtalya gezisinden derin iz- kalmış, ona kavuşmak için evine dönerken arabasının teke- ler taşıyor Roma Ağıtları’ndaki şiirler. ri kırılır. Bir handa gecelemek zorunda kalan kahraman (ya- Resmi görevlerinden, insanlarla olan ilişkilerinden kaçıp ni Goethe), handaki hizmetçi kızla bir gece geçirmek ister. İtalya’nın büyülü ortamına, Akdeniz ikliminin sinirleri ya- tıştırıcı havasına sığınır Goethe. Ama cinsel olarak başarısız olur. Ancak sevdiği kadını dü- Şair, İtalya’nın kültürel, tarihi ortamında, günlük yaşamın- şününce başarılı olan kahraman (yani Goethe) “evlilikte sa- da, müzelerindeki zenginliklerde, doğasının doyumsuzluğun- dakatin değerini bir daha” anlar böylece. da yeniden doğar sanki. Kültürel etkilenmelerinin yanında onu Goethe’nin yayıncısı bu şiiri erotik bularak yayımlamaktan en çok doğayla insanlar ilgilendirir. çekinir. Şiir, Goethe’nin başlangıçta toplu şiirlerinde yer almaz. Roma Ağıtları’ndaki şiirleri 1785’te yazmaya başlar Go- Yayıncısı Solomon Hirtzel, 1861’de 24 kopya özel bir ethe, bu yazdıklarına Erotica Romana adını verir. 24 şiirden baskı yayımlar, şiir hemen dikkat çeker. 1978’de ise hepsi oluşan bu yapıt 1790’da Weimar’da tamamlanır. Özel yaşamları ele alan duygulu numaralı 1000 adet basılır, şiirin önü açılır. Bu ağıtlarda Roma’daki sevgilisi Faustina’ya, Weimar’da- Sadakat, aşk sarmalının insan yaşamındaki önemini şiirlerde Goethe, bireyi öne çıkarır yani ki Christiane Vulpius’a duyduğu derin aşkı ele alır. Roma’da- vurgulan şiir şöyle bitiyor: kendisini. Kendisinden önceki şairlerin ki yaşadığı ortam, tapınaklar, saraylar, bahçeler, kadınlar, ki- “Ve her şiirsel oluşumun sonunda/ Olduğu için duygulu şiirlerinden el almış ama onları şiler şiirlerde canlı, renkli bir biçimde işlenir. nasihatlerden edindiğimiz fayda,/ Ben de uyarak bu fersah fersah aşıp evrensel bir şair Roma Ağıtları, erotik bulunur, eleştirilir. Schiller bu şiir- sevilen çarka,/ İtiraf etmek isterim anlatmak istediklerimi./ katına yükselmiştir. ler için “Şiir yüklü, insancıl ve nahiv. Bir şiir demeti” der. Tökezliyoruz bazen bu hayat yolculuğunda,/ Ancak 18. yüzyılda şairlerin şiirlerinde yer Bu şiirler 1795’te, Schiller’in çıkardığı die Hören dergi- iki kaldıracın vardır bu güzel dünyada/ Dünyevi vermediği konuları ele almış ilkyaz, sinde yayımlanır. Bu şiirlerin son dördü daha erotik sayıla- hareketliliklere etkisi:/ Görev çok çok, aşk ise sonsuzca!” güz, ay ışığı gibi konularla birlikte aşk cağını düşünen Goethe tarafından dergide yayımlanmaz. An- Dilimize ilk kez kazandırılan bu kitapta ressam Nur Özal’ın cak şiirler, eksiksiz olarak 1914’teki tüm yapıtlarında yer alır. da Goethe’nin şiirlerinde hep yer şiirler için çizdiği siyah-beyaz desenler de yer alıyor. Şiirlerde duygulu, epik, dramatik anlatımın sınırları iyice almış, işlenegelmiştir. Doğa şiirleri, geniş tutulmuştur. İtalya gezisinden sonraki Weimar yaşa- BİR BAŞKA AŞK, BAŞKA BİR AĞIT: MARIENBAD… balatlar onun şiirlerinde yepyeni mının izleri de yoğun olarak yansır. Goethe aşkı, duyguyu, cinselliği, doğayı hep imgelerinde, bir senteze, şiir diline, anlatımına Şiirlerde eski Roma, Yunan mitolojisinin ağırlığı da sezi- dizelerinde ele almıştır. Marienbad Ağıdı, Goethe’nin yalnızca ulaşmıştır. lir. Bu ağıtlar aşkın yanı sıra Roma’ya, geçmişe, doğaya, sa- güzel ağıtlarından biri değil, konusuyla da çok ilgi çekicidir. Dizelerinin oluşumu, noktalama natsal güzelliklere övgüdür. Mizah da sezilir: Şiirin yazılmasına neden olan öyküye gelince: “Ah, nasıl da neşeli buluyorum kendimi Roma’da!/ geçmi- gibi konularında geleneksel şiir Bu konuyu Stefan Zweig, Yıldızın Parladığı Anlar’da şi anıyor, düşünüyorum orada beni/ en kuzeyde saran iç ka- anlayışından ayrılır. Somut konulara, (Çeviren: Burhan Arpad, Cem Yayınevi, 1967), Goethe’nin rartıcı günleri,/ kapalı göğü ve başımın üstüne çöken ağırlı- imgelere ağırlık verirken bir yandan Marienbad’la (bugünkü Çek Cumhuriyeti’nde) Weimar ğı,/ renksiz ve anlamsız bir dünya sarıyor bitkin insanı,/ ken- da farklı, yepyeni imgelerle şiirlerinde arasında yaşadığı aşkı nasıl ele aldığını anlatıyor. dimin üstünde ben, doyumsuz ruhum/ ararken karanlık yılla- Goethe, bu şiir için “Ruhi hallerin anılar defteri” öncü bir yol izler. rımı, dalıp gitmişim sessizce./ Şimdi parlak göklerin parıltısı diyormuş. “Şubat 1822 tarihinde ağır bir hastalık” Yeni sözcükler yaratır, ünlemleri aydınlatıyor alınları;/ Apollon çağırıyor, tanrıyı, biçimleri ve geçirmiş, “vücudu, şiddetli nöbetler içinde sarsılıyor”muş. daha sık kullanır, halk şiirinden daha renkleri./ Yıldızlarla ışıl ışıl gece, çınlıyor güzel türkülerle,/ “Bazı saatler kendini kaybediyor ve ölüm tehlikesiyle” kar- daha parlak ışık saçıyor ay bana kuzeyin gündüzünden./ Bu fazla esinlenir. şılaşıyormuş. “Elle tutulur bir belirti göremeyen ve sadece ne mutluluk benim gibi ölümlüye!/ Düşte miyim? Kabul eder Yeni bir anlatımına öncülük ederken tehlikeyi sezen hekimler şaşkına dönmüş”ler. “Fakat hekim- mi Jüpiter baba/ ölümsüz evine bu konuğunu?” (VII. Ağıt) şiirinde sese ve yapıya da biçime de ler gelir gelmez de pek ani olarak hastalıktan eser” kalmamış. özen gösterir. “Söyleyin bana taşlar, AH O GÜNLÜK, AH O GECE! Goethe, bir süre sonra “iyice değişmiş olarak önemli bir kaplıca bölgesi olan Marienbad’a” gitmiş. Bir bunalım geçir- “Sık sık duyuyoruz bunu ve inanacağız sonunda,/ İnsan gön- konuşun ey yüksek saraylar!/ Bir şey lünün daima anlaşılmaz olduğuna,/ Ve ne yöne çevirisek çe- diği ortadadır. “Goethe, yepyeni ve derin bir kuvvetle genç- söyleyin sokaklar!” virelim,/ Hıristiyan’ın da, kâfirin de günahkâr olduğuna,/ En liği arıyor”dur. “Arkadaşları, yetmiş dört yaşındaki üstadın >> 20 Mart 2025 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle