Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Barut Komplosu”nun ve ertesi yıl patlak veren veba sal- ve bu çığlığın eşliğinde hırsın baştan çıkarıcı gücünü dönemi kadın yaşamına mercek tutması geliyor. Juliet’i,
gınının ardından şair, bütün bu yaşananlardan esinlenip keşfetmeye davet eden bir yapıt.
toplumsal beklentilere karşı çıkan, özgür iradesi peşinde
zamansız ve evrensel insan mizacının canlı birer portresi-
koşan, güçlü, genç bir kadın olarak kurguluyor Shakespe-
OLMAK YA DA OLMAMAK!
ni oluşturan Kral Lear, Macbeth ve Hamlet’i yazıyor.
are ve dönemin cinsiyet rollerine meydan okutuyor.
Ruhun karmaşıklığı ve psikolojik savrulmalar
Hayal edin: Ülkeniz parçalanmak üzere. Zorbalar ve ya-
yalnız Macbeth’te değil sanatçının en uzun piyesi olan
‘YANLIŞLIKLAR KOMEDYASI’
lancılar iktidarı işgal ediyor. Kurumlara olan güven sıfır-
Hamlet’te de (Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu / Türkiye İş
lanmış. Sadece bu değil. Kişisel hayatınız da karmakarışık. Shakespeare, kariyeri boyunca unutulmaz komedile-
Bankası Kültür Yayınları) tekrarlanıyor.
Kariyeriniz, ilişkileriniz dağılmış, aileniz çözülmüş, ki-
riyle de ölümsüz: Bir Yaz Gecesi Rüyası, Venedik Taciri,
Oyun, amcası Claudius’tan babasının intikamını almaya
me güveneceğinizi bilemiyorsunuz. Yozlaşan dünyada ça-
Windsor’un Şen Kadınları, Yanlışlıklar Komedyası akla ilk
çalışan Prens Hamlet’in hikâyesi olsa da sahneler ilerledikçe
resi olmayan sosyolojik çöküş, telafisi olanaksız bir nok-
gelenler. Bu türü karakteristik olarak taşıyan yapıtı ise Yan-
bu intikam trajedisinin daha derin katmanları ortaya çıkıyor.
taya getirmiş toplumu. Tanıdık geliyor mu?
lışlıklar Komedyası (Çeviren: Özdemir Nutku / Türkiye İş
Hikâyeyi çarpıcı kılansa “Ne kadar istesem de dua ede-
Bankası Kültür Yayınları). Oyunda macera, insan ruhunun
‘KRAL LEAR’ miyorum; günahım ağır basıyor dua isteğimden” sözlerine
çılgınlığı, baştan sona yanlış anlamaya bağlı stres ve acaba
Evet, bu oyun; kurgusundan zaman aşımına uğramaya- yüklenen çaresizlik. Burada genç bir adamın felç edici ke-
nasıl çözülecek diye merak unsurunu kamçılayan düğüm-
cak karakterlerine ve felsefi tiratlarına kadar Shakespeare’in derle yüzleşirken ölüm ve sonsuzluk sorunlarıyla mücadelesi
ler, bu farsın popülaritesini diri tutuyor hep.
hiçbir tragedyasında görülmeyen bir ölçüde yazılan Kral çarpıcı hele ki o ikonik “Olmak mı olmamak mı” sorgusu!
Shakespeare gerek komedi gerekse trajedilerinde yaşadığı-
Lear (Çeviren: Özdemir Nutku / Türkiye İş Bankası Kül- Her iki oyun, politik entrikaya yenilen karmaşık karakter-
tür Yayınları). Körlük hakkında bir oyun Kral Lear. Baş- leri, zamansız diyalogları Sabahattin Eyüboğlu’nun incelikli mız değişen dünyayla ilgili evrensel temalar yanında dilden
çevirisiyle bugün de okuyucuları büyülemeye devam ediyor.
kasının iyiliklerine, kişinin kendi doğasına, en önemlisi öz- dile aktarılan şiirsel deyişler de hediye ediyor dört asırdır.
verili sevginin önemine körlük. Sonunda gözler gerçekle-
Tiyatrosunun güçlü yanlarından biri mutlak aksiyon-
‘ROMEO VE JULIET’
re açılsa da iş işten geçmiş, ölüm kapıyı çalmaktadır artık.
sa diğeri bu aksiyonu belleklere kazıyan metaforik dildir.
Shakespeare’in en romantik piyesi olan Romeo ve Juliet
Dilinin İngiliz kültürüne etkisi, piyeslerinden halk ağzı-
‘MACBETH’ (Çeviren: Özdemir Nutku / Türkiye İş Bankası Kültür Ya-
na geçmiş 1700 civarında sözcük ve ifadenin günlük ileti-
Özellikle ortaçağ İskoçyası’ndan izlenimler sunan ölüm- yınları) ise üst metinde rakip ailelerden gelen genç bir çif-
şimdeki dolaşımıyla anlaşılabilir.
süz yapıtı Macbeth’te (Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu / Tür- tin acı dolu aşk hikâyesini destansı bir atmosferde sunuyor.
Kariyerini ölümünden üç yıl önce 1613’te noktalayan
kiye İş Bankası Kültür Yayınları) yazar bu kez, iktidar hırsı Ne var ki “yürek acısına kulaktan şifa verilebilir mi” hiç.
Shakespeare’in dil ustalığı ve tartışılmaz evrenselliği mi-
ve paranoyalarına yenilen bir adamın uçurumun kıyısında, Salt trajik son değil; kader, nefret ve kin ile Elizabeth
rasını sonsuza dek yaşatmayı ve kitleleri “Utan ey çağ,
yaşam ile ölüm arasındaki psikolojisine eğiliyor. dönemi İngiltere’sinin sosyal ve politik iklimine ilişkin
soylu insan yetiştirmez oldun!” repliğine gelen alkış ses-
Shakespeare’in yapıtları arasında Macbeth, en karanlık sorgulamalar da düşün pratiği yaptırıyor.
ve psikolojik açıdan en yoğun olanı. Asi bir çığlık Oyunun en dikkat çekici yönlerinin başında Elizabeth lerinin yankısında birleştirmeyi sürdürüyor.
n
MURAT YALÇIN’DAN ‘DALGA BOYU’
‘Kıyıcı zaman’ın öyküleri...
Murat Yalçın’ın yedi yıl aradan sonra yayımlanan yedinci öykü kitabı Dalga Boyu, 35 yıllık öykü
serüvenini açığa çıkarıyor. Gölgelerin düşlerine dalıp çıkan, sözcüklerin yankısına kulak veren bir kitap
Dalga Boyu. Anlatıcılar, bir kaleydoskopun renklerinde rüyaya yatmış bir şehirde geziyor; yaşamın
güzelliğine ve ölümün ağırlığına alışmanın yollarını arıyor. Bazen bir anıya bazen bir bakışa odaklanan
öykülerde geçmiş zamanın dehlizlerinde, uykunun sınır boylarında dolaşan bilincin izi sürülüyor.
yor. Kalanların üstüne çöken ağırlığı, güdenlerin
nuşanların, çifte dünyalıların mahallesidir di-
hüznünün tamamladığını gösteriyor anlatanlar ye düşünürken apartmanlar arasında bağrış
ve yaşayanlar. Ara sıra sorular yokluyor onları:
çağrışlı kahkaha sesleri yankılandı. Kar altın-
“İnsanlar mı, insansızlık mı kötü? Ağzımda
da mağara ağzı gibi görünen çıkmaz sokaklara
kimsenin duymadığı, duysa da umursamaya- diktim gözlerimi. Oyun oynayan kadın sesleri
cağı, kanatlı boğa heykeli biçiminde bir çığ-
geliyordu. Çılgın, neşeli, kahkahalı, birbirini
lıkla, çıkış olabilecek yeri arıyorum.”
ebeleyen kadınların çocuksu sesleri.”
DENİZ YILMAZ
Sonra düşünceler geliyor, derin ve ucu bu-
Bira bahçelerinde yükselen rezidansların
cağı olmayan; adeta varlığını sorgulayanlar-
etrafında sürüp giden, daha doğrusu düşe kal-
“Bir şeye geç kalmışım da o gecikmeyi, neye
la yüzleşiyoruz: “İnsanlardan kaçıp kalaba-
ka devam eden yaşamı da işçilerin dertleri-
geç kaldığımı anlamak için, gölgemin yanında
lığa gizleniyorum. Bir kaleydoskop içine yer-
ni de dağılan eşyaları ve uzaklardan seslenen
heykelleşerek gidereceğimi sanıyorum.” Kitaptan...
leşmiş başka zamanların aynasıyla bulanıyor
fotoğrafları da gözlemliyor bu anlatıcılar.
ehrin, daha doğrusu İstanbul’un yazarı Murat Yalçın.
bakışım. Varlığım başka birilerinin başka za-
Düş ve gerçek, rüya ve hakikat arasında
İstanbul’da denk geldiği ve şehre dair kurguladığı an-
manlarda başka yerlerdeki varlığına dönüşü-
salınmaya benziyor bu durumlar. Bir de hayaller
Ş
ları öyküleştiriyor. Karşılaştığı kişileri metinlerine ka-
yor. Özüm nesneleşiyor. Her şey olabilirim.
var elbette: “Parmaklarımı lise yıllarında
tıyor, öykü kahramanlarını yaşama gönderiyor. Bakıyor, gö-
Bir şey olmak dışında her şey.”
kaptırdım yazı makinesine. İstanbul’da üniversite
rüyor, görmemizi istiyor. Yalçın, şehirde geziniyor; değişi-
Şehir, insanların üzerine gelirken onlar da
öğrencisi olarak ömrüm geçsin istiyordum o
mi, dönüşümü ve genellikle iyiye gitmeyen farklılaşmaları şehrin dikine gidiyor; “hiçken her şey olanlar”, her şey gibi
zamanlar. Hiç yetişkin olmayayım, hayata atılmayayım, hep
kurmacanın içine yerleştiriyor.
görünürken bir hiç olduğu anlaşılanlar kim kime dum duma
genç, hep yazı tutkunu kalayım. Ne okuyacağımın önemi yoktu.”
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan kitabı Dalga yaşayıp gidiyor. Evler yıkılıyor, evler yapılıyor, insanlar
Geçmiş zamanda, uykularda bugünün gerçeklerinde ve
Boyu da böyle öykülerden oluşuyor: Anlatıcılar, onların kar-
gidiyor, insanlar yapılıyor.
gündüz düşlerinde gezinen; şehrin altını üstüne getirirken
şılaştıkları, koptukları ve bir araya geldikleri şehrin sokakla-
Şehirdeki insanlara, geçmişte kalan ve yaşayan yapılara,
içine çekilen ve dışa dönen karakterlerle buluşturuyor Murat
rında, caddelerinde ve mekânlarında çıkıyor karşımıza. Ya-
hatıralara ve akıp giden zamana dair hikâyeler anlatıyor
Yalçın. Hepsi düşünüyor, dalgalanıyor, duruluyor, kimi
zar da onlar da bize hikâyeler anlatıyor.
Yalçın. Daha doğrusu yaşamdan çekip çıkardıklarını
zaman hayata karışıyor kimi zaman kıyıda duruyor. Bazen
kurmacayla bütünlüyor. Bazen hurdaya dönmüş bir
de köpürüyor kendine ve etrafına:
ÇOK KONUŞANLAR VE ÇOK SUSANLAR
nesnenin ve yapının önüne getiriyor bizi bazen de zamana
“Dünya utancıyla kara iplere dolandın... Uğradığın cezala-
Dalga Boyu’nda gerçekler, rüyalar, acılar, sevinçler, silin-
direnmeye uğraşanların karşısına. Kimi anlarda çok
rın ağırlığıyla yerin dibine geçtin… Soyluları arasına girmeyi
meye yüz tutan ve hep canlı kalan hatıralar var.
konuşanlarla kimisinde ise çok susanlarla yüzleşiyoruz.
umduğun kuruntular ve saplantılarla dolu hayaletler ülkesi-
Geçmiş ve şimdiki zamanın buluşması, yaşam ve ölüm
nin biricik soytarısı oldun... Ağzın, balçıklı bir çukurdu, için-
var. Geç kalanlar ve geciktiğinin farkında olmayanlar da ‘DÜNYA UTANCIYLA KARA İPLERE DOLANDIN…’
var. yıkımlar ve yeniden yapılanlar da… Dalga Boyu’nun anlatıcıları şehrin sokaklarında, cadde ve de dilin döndükçe foyan meydana çıktı... Öte dünya vinyetle-
ri kurmaktan vazgeç de bu vartayı atlat artık!”
“Kıyıcı zaman”dan bahsediyor Murat Yalçın, daha doğrusu mahallelerinde gezerken keskin birer gözlemci haline geli-
hepimizin onun tam ortasında olduğumuzdan. İnsanların, bi- yor. Dünü ve bugünü karşılaştırıyor: Dalga Boyu’nda biraz kendimizle biraz da bize hiç benze-
naların, şehrin ve yaşamların ona dayanamayışından söz edi- “Burası, geceleri istihareye yatıp gündüzleri istiareli ko- mezlerle yüzleşiyoruz. Yaşamdaki ve şehirdeki gibi...
n
6 20 Mart 2025
MEHMET ERTE