Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MAXIM BILLER’DEN ‘ODESA ANA’
Ana, oğul ve bir kent…
Maxim Biller, Livera Yayınları tarafından yayımlanan yeni romanı Odesa Ana’da*, bir ailenin
mücadeleleri üzerinden savaşın, yıkımın ve değişimin ortasında kalan yaşamları gözler önüne seriyor.
“1987 Mayısı’nda -o zamanlar daha 26 yaşındaydım- annem eski bir Rus daktilosuyla bana hiçbir
zaman yollamadığı bir mektup yazmıştı.” Bu sözlerle açılıyor roman.
Son derece karmaşık, sevgi ve kıskançlığın iç içe geçtiği ana oğul ilişkisiyle, aynı ailenin hikâyelerinden
beslenen iki yazarın birbirini çekememesini ele alan romanı salt iki insan arasındaki bağa indirgemek
doğru değil. Söz konusu daha çok nefret ve aşkın ustalıkla örüldüğü bir üçgen.
Yazarın 2019’da kaybettiği annesine bir veda mektubu gibi de okunabilecek Odesa Ana, sevginin
gücünü ve geçmişle yüzleşmenin zorluğunu anlatan usta işi bir yapıt.
saplantıları olduğu yolundaki inancını iyiden iyiye pekiştirir.
LEVENT TAYLA
İKİ YAZARIN REKABETİ!
MAXIM BILLER: ‘HER ŞEY BOŞUNAYMIŞ!’
Almanya’da yetişen, önce Münih’e ardından da Berlin’e
Maxim Biller’in diğer kitaplarında da olduğu gibi kendi ya-
taşınan oğulları yani romanın anlatıcısı Mişa annesinin ya-
şamına gönderdiği yoğun referanslarla neredeyse otobiyogra-
şadığı bu travmayı, yaptıkları bitip tükenmek bilmeyen tele-
fik denilebilecek romanı Odesa Ana (Livera Yayınları), anne
fon konuşmaları sırasında ve kadının ona yazıp çoğunu gön-
Alyona ve oğlu Mişa’nın yanı sıra ikisinin de hem geçmişini
dermediği ve Maxim’in ancak annesinin ölümünden sonra
hem bugününü etkileyen bir kenti, bugünlerde Rus bombala- bulup okuduğu mektuplardan haber alır.
rı altında harabeye dönen Odesa’yı anlatıyor.
Bir yandan kendi hayali hastalıklarıyla boğuşan genç adamın
Maxim Biller, 2022 Mart’ında Almanya’nın siyaset ve kül- zihninde, annesiyle yaptığı bu sohbetler sayesinde Odesa’da
tür alanındaki en önemli haftalık gazetesi Die Zeit’ta, “Her yaşadığı çocukluk günlerinin anıları canlanmaya başlar.
şey boşunaymış!” diye yazmıştı. Bu telefon görüşmeleri ana oğul arasındaki yakınlığı artı-
rırken, iki yazar arasındaki rekabeti de su yüzüne çıkarır:
O günlerde Rusya’nın Ukrayna saldırısının üstünden he-
nüz iki ay geçmişti. Kendi yazdıkları da dahil olmak üze- “‘Biliyor musun?’ dedim, bu ani kavrayışıma ve dürüstlü-
ğüme şaşarak ‘Ben bunu senden öğrendim.’
re edebiyatın, insanları daha mantıklı, daha iyi yapmaya yet-
‘Neyi benden öğrendin?’
mediğini, uygarlığın paramparça olmasını önleyemediğini
‘Çok fazla bir şey uydurmamayı. Senin öykülerinin hiçbirinde
saptıyor ve artık yazmayacağını söylüyordu:
süslemektedir. Ama ülkeden çıkmayı başarsalar da hayalleri
senin hayal ürünün olan bir şey yok. O yüzden bu kadar iyiler.’
“Ukrayna savaşından önce bir romanın son satırlarını
tam olarak gerçekleşmez ve aile kendini Hamburg’da bulur:
Aylar süren derin bir uykudan uyandırılmış bir masal
yazdım -son romanımın-.”
“Annemle babamın bilmediği ve o dönemde Rothenba-
kahramanı gibi soğuk ama dürüst bir ifadeyle gülümsedi:
Odesa Ana’nın anlatıcısı Mişa Grinnbaum tıpkı Maxim
umchaussee, Hochallee ve Rutschbahn arasında yaşayan
‘Öyle mi?’
Biller gibi 1960’ta Odesa’da doğmuş, 70’li yıllarda bizzat
çoğu Almanın da fark etmediği bir şey vardı: Yeni küçük
‘Evet!’ dedim.
ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in devreye girmesiy-
Odesa’mız haline gelen Grindel Mahallesi savaştan önce si-
‘Tamam’ dedi ‘N’olmuş yani? Onlar benim malzememdi,
1
le Sovyetler Birliği’nden Batı Almanya’ya göç eden bir ya-
nagoglar, koşer kantinler ve haham okullarıyla doluydu.”
anlıyor musun? Sen onları benden çaldın. Direksiyonu tu-
zardır. Mişa’nın annesi ise Maxim’in annesi Rada Biller gibi
tacak halim kalmadığında, az daha babanın ölümüne sebep
ALMAN KÜLTÜRÜNDE YAHUDİ VARLIĞI
ömrü boyunca bir şeyler yazmış ama yazdıklarını ancak çok
Biller’in yapıtlarında sık sık, kimi kez şaşkınlıkla, kimi kez olacağım anda sen orada bile değildin.’”
ileri yaşlarda yayımlatmayı başarmış bir yazardır.
Haklıdır Alyona; Mişa, daha doğrusu Maxim Biller o anlar-
iğneleyici dille belirttiği bir nokta, Almanların büyük çoğun-
Ne var ki Alyona’nın romanı onun okurla buluşan ilk ve son
da henüz hayatta bile değildir. Ama bir yazarın ustalığı tam
luğunun ülkelerindeki Yahudi varlığına, o toprakların kültü-
yapıtı olacaktır. Çünkü Sovyetler Birliği döneminde Mişa’nın
da burada belli etmez mi kendini? Hikâyelerini salt kendisi
rüne nasıl damga vurduğuna ilişkin çok az şey bilmeleridir.
babasıyla çıktığı bir geziden dönerken Siyonist fikirleri yü-
oradaymışçasına anlatmak değil, sanki okurları da o ana ta-
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Almanya’ya ka-
zünden rejimi hayli rahatsız eden kocasına yönelmesi gereken
nık oluyormuşçasına anlatmak değil midir yazarlık becerisi?
bul edilen Rusya Yahudileri de Almanya’daki Yahudi geç-
KGB’nin hazırladığı bir zehre kendisi maruz kalınca, ileri yaş-
İşte Maxim Biller’in son dönemlerde Alman edebiyatının en
mişinin izleriyle pek karşılaşamamışlar bu da yeni ülkeleri-
larda ciğerleri adım adım iflas etmeye başlar.
çok tartışılan, konuşulan yazarı haline getiren de bu yanı belki.
ne uyum sağlamalarında önlerine bir engel olarak çıkmıştı.
Umalım ki Die Zeit’ta yazdığı sözün arkasında durmasın
TEL AVIV YERİNE HAMBURG
Sovyetler’in dağılmasından 10 yıl kadar önce Hamburg’a
ve yazmaya, tartışılmaya, konuşulmaya devam etsin Biller.
Grinnbaum ailesi o günlerde hâlâ Sovyetler Birliği’nin bir gelen Grinnbaum ailesinin yazgısı da farklı değildir. n
parçası olan Odesa’da yaşamaktadır. Anne, Ermeni bir ba- Mişa’nın babası Gena, kendisi gibi göçmen olan Odesalı
1 Doğrusunu söylemek gerekirse yaşamının altı yılını
bayla Yahudi bir annenin kızıdır.
bir Yahudi dostuyla birlikte Odesa’da 1941 yılında Rumen-
o mahallede, o sokaklarda geçiren bu satırların yazarı da
Kocası ise Siyonizm meselesine kafasını hastalık derece- ler tarafından yakılarak katledilen 25 bin Yahudi için bir
sokaklara çakılı birkaç “tökezleme taşı” dışında, Grindel
sinde takmış, Odesa’daki genç yahudilerle siyasi dergiler çı-
anıt dikme planları yaparken karısı Alyona, Odesa’nın çok
çevresinin eski bir Yahudi yerleşimi olduğunu Biller’in ro-
karan, eylemlere katılan, bu nedenle de Emniyet güçleriyle kültürlü günlerinin anıları içinde yaşar.
manından öğrenmiştir.
başı sık sık derde giren bir aktivisttir. Hamburg’a göçlerinin ardından Gena’nın karısını terk edip
Babanın hayali Sovyetler’den kurtulup İsrail’e, mümkün- bir Alman kadınla yaşamaya başlaması, kadının bütün mut- * Odesa Ana / Maxim Biller / Çeviren: Levent Tayla
se Tel Aviv’e göç etmektir, annenin düşlerini ise Moskova suzluğunun kaynağının kocası daha doğrusu onun Siyonist / Livera Yayınları / 176 s. / 2024.
YILDIZ İNCESU’DAN ‘SAYGILARIMI SUNARIM’
ıldız İncesu, “Saygılarımı Sunarım” isimli öyküsüyle, “Çoğulları ve toplumu ‘sayı’ ve ‘oran’ olarak görme alışkanlı-
TRT Başarı Ödüllerini öykü dalında ilk kazanan yazar ğımı bir yana bırakarak toplum içindeki birey’leri araştırmak
Y olmuştu (1970).
istiyorum.”
Geçtiğimiz yıl yaşama veda eden Yıldız İncesu’nun kitabın-
“Saygılarımı Sunarım”, İncesu’nun 1971 yılında diğer beş öy-
da şu öyküleri yer alıyor:
küsüyle birlikte aynı isimle kitaplaştırıldı ve Ararat Yayınları
tarafından okuyucularla buluşturuldu. 70’li yıllarda İleri Ya-
“Saygılarımı Sunarım”, “Dönme Salıncak”, “Orta Dalga Çuku-
yınları tarafından yeniden yayımlandı.
rova”, “Agfa / Kodak”, “Kıbrısçılık”, “Çini Mavisi Gözler”.
n
1977 yılında Yeni Ankara Yayınevi’ni de kuran Yıldız İncesu,
Saygılarımı Sunarım / Yıldız İncesu / İleri Yayınları / 104 s. /
edebiyat anlayışını şu şekilde özetliyordu: 2024.
6 5 Eylül 2024