Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O bir kavga şairi değildir elbette. Umutların tüketildi- boğar. Ferit Edgü, onu “umutsuzluğun umudu” olarak se- “Bu yüzyılın nesi var daha öncekilerden kötü?/ Bunal-
ği, korku fırtınalarının çok sert estiği, her an herkesin ba- lamlar. Anna Ahmatova’yı tümüyle anlamak için Rus olmak
tının ve hüznün dumanında/ Yaraların en derinine şöyle
gerektiği söylenirse de, sıkı şiir okurları da, bu içli, acılı,
şına bir şeylerin geleceği korkusuyla yaşadığı bir döne- bir dokunup geçti mi/ Sağaltmayı başaramadan?// Yeryü-
yalın, hayata tutunan şiirleri, iyi çevirilerinden, anlayabilir.
min yiğit şairidir. zü güneşi batarken de göz kamaştırıyor/ Ve kentin dam-
Yaşadıklarını, yaşayacaklarını hep sezdirir. Ağladığını ları ışınları altında parıldıyor,/ Burda ak ölüm evleri işa-
AH O KARGALAR, AH!
göstermez, hep içine akar çünkü gözyaşları. Bağırmaz, ama retlendi/ Kargalar çağırıyor... ve kargalar sökün ediyor.”
Seçme şiirlerin yerine, tüm şiirlerinin çevrilmesi, bu bü-
sözcükleri onun ne düşündüğünü sessizce yansıtır, sezdirir. (1919 Kışı) (Çeviren: Güneş Acar, Bu Yüzyılın...”
yük şairin okurlarını daha çok sevindirecektir. Hele “Kah-
Onun için de okurun yüreğini dağlar, parçalar, üzüntüye ramansız Şiir”inin dilimize kazandırılması gerekmektedir. “Nasıl olsa geleceksin,/ Öyleyse, neden şimdi değil?”
n
DAMON GALGUT’TAN ‘DOMUZLARIN GÜZEL ÇIĞLIKLARI’
Siyasal ve ruhsal kargaşaların
yoğunlaştığı bir serüvenler zinciri
Booker Ödüllü Damon Galgut, karanlık Afrika’nın özgür ve aydınlık tarihine yüreklendirici bir bakış niteliğindeki,
zulme, haksızlığa ve merhametsizliğe karşı kan revan içinde bir “kurtuluş” hikâyesi anlattığı romanı Domuzların
Güzel Çığlıkları’nda (Çeviren: Mert Doğruer / Delidolu Yayınları) geleceğini arayan Afrika kıtasının kırılgan tarihini
sorgulamakla kalmıyor, özgürlük pahasına canını ortaya koyanların anısına da saygıyla eğiliyor. Geçmişin karanlık
gölgelerinden sıyrılmaya çalışırken yaşadıkları toprağın gelgitlerinden payını alan bir anne ile oğulun acıyla sınanan
hikâyesi çevresinde, Afrika’nın hemen her köşesinde hüküm süren ayrımcılığı da gerçekçi bir bakış açısıyla ele alıyor.
Kimi zaman geleceğe kimi zaman da geçmişe
MEHMET ATİLLA
yönelen bu serüvenlerin hayallerle ve anılarla yük-
lü bağıl hızları var elbette. Olup bitenlerin Patrick-
“Bir domuzun ölürken çıkardığına
Godfrey-Ellen üçlüsünün zihninde ve yüreğinde
benzer ses yoktur dünyada. İlkel,
farklı işlemesi romanın başarılı yönlerinden biri.
bilinçdışı zihinde yaralar açan bir
Ama Damon Galgut bununla yetinmeyip romana
feryattır. Terk edilen bebeklerin, zorla
asıl derinliği yine usta dil işçiliğiyle katıyor. Böy-
alıkoyulan kadınların, dünyanın sökülen
lelikle bir yandan aile içi çatışmalara, çözülmele-
menteşelerinin sesidir...” Romandan...
re ve Patrick’in askerlik travmalarına eşlik eder-
TOPRAĞINDAN GÜÇ ALAN ken diğer yandan da Godfrey’in sürüklediği olay-
BIR YAZAR! lar sayesinde Namibya’nın umutlu geleceğine doğ-
Herhangi bir sanat dalıyla uğraşanların ru yol alıyoruz.
büyüdükleri coğrafyadan ve beslendikleri
RUHSAL GERILIMLER, YABANCILAŞMA,
tarihten etkilenmemeleri olanaksız. Ede-
HESAPLAŞMA!
biyatta da böyle bu. Hangi türde yazarsa
Patrick de bu yolculuklar sayesinde olgunlaşı-
yazsın yazarın bir ayağı kendi toprağın-
yor, siyasal tavrı değişime uğruyor, dünyayı ve
dan ve geçmişinden güç alıyor. Bu yazar-
kendini tanıma olanağı buluyor. Daha da önemlisi,
lardan biri de Damon Galgut.
Godfrey’in eylemciliğinden sıkılan Ellen her geçen
Dünyanın en çalkantılı ülkelerinden
gün sevgilisinden uzaklaşırken Patrick tam tersi
Güney Afrika’da doğduğu ve yaşadığı
bir yön izliyor ve daha bir yıl öncesinde kendisine
dikkate alınırsa bölgenin sert koşulların-
düşman olarak gösterilen siyahi eylemcilerden bi-
dan uzak durma şansı da yok kuşkusuz.
rine yardım etmeye karar veriyor.
Yakın tarihteki birçok eşitsizliğe tanık ol-
Romanın duygusal nabzını iyice yükselten olaylar-
manın verdiği birikim de cabası. Dola-
dan biri de Godfrey’in yakın arkadaşlarından And-
yısıyla yapıtlarının çoğunun arka planını
rew Lovell’ın siyasal bir cinayete kurban gitmesi.
“apartheid” olarak adlandırılan ırksal ayrımcılık politikası- laştığı bir arkadaşının ölümü de altüst etmiş durumdadır. Bu
Düzenlenen anma törenine katılan Patrick’teki ruhsal çatal-
nın uzantıları oluşturuyor. nedenle bir süredir ilaç desteğiyle yaşamını sürdürmektedir.
lanma iyice yoğunlaşıyor ve bir iç hesaplaşmaya dönüşüyor:
Bunu yaparken son derece dikkatli ve özenli davranıyor Annesi Ellen ise boşanmadan sonra savruk bir yaşantı-
“Hayatıma dokunan ölümleri düşündüm: Abim Malcolm,
Galgut. Üniversitede almış olduğu drama eğitiminin de etki- yı seçmiş ve geçici ilişkilere yönelmiştir. Son sevgilisi de
arkadaşım Lappies. (...) Domuzları öldüren Jonas’ı düşün-
siyle herhangi bir abartıya ya da aşırılığa kaçmadan kurgula- Godfrey adında siyahi bir gençtir ve romandaki iki yolculu-
düm. Sınırda öldürmüş olabileceğim SWAPO askerini ha-
dığı siyasal atmosfer hiçbir zaman yapıtın eksenindeki olay ğun kesişme noktasını oluşturması açısından güçlü bir ka-
tırladım. Sonra kendimi şunu düşünürken buldum: Andrew
örgüsünün önüne geçmiyor. rakter olarak dikkat çekmektedir.
Lovell’ı ben mi vurdum? Evet, diye düşündüm, ben vurdum.
Yazarın daha önce yine Delidolu Yayınları’nca yayımlanan Godfrey tek boyutlu bir sevgili değildir çünkü. Aynı za-
Ama aynı zamanda hayır, çünkü ben oyum. Bu iki ceva-
ve 2021 Booker Ödülü’ne değer görülen romanı Vaat’te (Çe- manda Namibya’nın bağımsızlık savaşını yürüten SWA-
bın anlamlarını bilmiyorum. Sorunun anlamını da bilmiyo-
viren: Hasan Can Utku) oldukça keskin olan bu tercihini, kı- PO örgütünün eylemcilerinden biridir. Nitekim tam da o
rum. Ama aklıma bunlar geldi. İçimde sanki iki benlik savaş
sa süre önce okuyucularla buluşan romanı Domuzların Güzel günlerde bazı politik etkinlikler nedeniyle Namibya böl-
halindeydi, geçmişi olan iki farklı insan ve benimkiyle hiç-
Çığlıkları’nda da (Çeviren: Mert Doğruer) açıkça görebiliyoruz. gesinde bulunmaktadır. Bu yüzden romanın ilk yolculuğu
bir ilişkisi olmayan bir zihin. Bu kırılma benim ve hayatımın
Godfrey’le buluşmak ve oğluyla tanıştırmak isteyen Ellen’ın
içinden geçiyor, başkalarının hayatının benimkiyle birleşti-
IÇ IÇE GEÇMIŞ IKI YOLCULUK
attığı adımlarla başlar.
Romanının başarılı kurgusunu, iç içe geçmiş iki yolculuğun ği yere kadar uzanıyordu.” (s. 119)
Damon Galgut gerçekten de bu türden ruhsal gerilimleri,
birbirinin içinde eriyerek ilerlemesi oluşturuyor. Bu yolculuk- NAMIBYA’NIN UMUTLU GELECEĞINE DOĞRU!
lardan biri tutku yanı ağır basan bir gönül yolculuğu diğeri ise İkinci yolculuğun rotası ise uzun bir geçmişe sahiptir. Na- yabancılaşma duygusunu ve iç sarsıntıları anlatmanın ustası.
Bu kısacık romanda bile hayli metaforik öğe var. Bu öğeler
o yıllarda güneybatı Afrika olarak anılan günümüz Namibya’sı- mibya’daki yerel halkların önce Avrupalı beyazlara sonra
nın bağımsızlığını hedefleyen siyasal yolculuk. da Güney Afrika Cumhuriyeti yönetimine karşı verdiği ba- aracılığıyla ırk ayrımının, aile kavramının, kimlik bunalım-
larının, cinsel yönelimlerin, askerlik kurumunun, ötekileştir-
Romanın ana karakteri ve anlatıcısı Patrick Winter, Gü- ğımsızlık savaşı ancak 1980’lerin sonuna doğru sonuç alma
ney Afrikalı genç bir beyaz. Zorunlu askerlik görevini kısa evresine gelmiştir ve 1989’da yapılan ilk seçimler bu süre- menin karmaşık dünyalarına girip çıkabiliyoruz.
Öldürülen domuzların çığlıklarının çocuklukta ve askerlik
süre önce tamamlamış ve evine dönmüştür. cin en belirleyici aşaması konumundadır.
Kırılgan bir yapıya sahip olan ve lise sondayken abisinin Domuzların Güzel Çığlıkları’nın olay örgüsü de bu seçimle- sonrasında farklı algılanması ise romanın gizli anahtarların-
dan yalnızca biri. Diğerlerini arayıp bulmak da edebiyatın
ölümüyle daha sonra da anne babasının boşanmasıyla sarsı- rin hemen öncesinde geçtiği için siyasal ve ruhsal kargaşaların
lan Patrick’in ruh dünyasını askerlik görevi sırasında yakın- yoğunlaştığı bir serüvenler zincirine dönüşüyor ister istemez. hazzıyla buluşmak isteyen okuyuculara kalıyor zaten
n
29 Şubat 2024 9