07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

olarak Petersburg’ta büyük bir ilgiyle karşılanır. Bu ilgi Yarım kalan bu yapıtında Lermontov, yazma konusun- keyi bilir misin?/ Koruların ve solgun çayırların çiçek- karşısında, yalnızca edebiyatla ilgilenmek için ordudan ay- da büyük bir deney kazanıyor. Yaşadığı dönemin gençliği- lendiği?/ Kurnazlığın ve kaygısızlığın kötülükle birleştiği/ nin toplumsal yapısını gözler önüne sermek için çabalıyor. rılmak ister ama istifası kabul olmaz. Kıtasına dönerken Korkuyla kıvrandığı insan yüreklerinin?/.../ Tutsaktır ve Sonra Çağımızın Bir Kahramanı doğuyor bu yarım ka- Pyatigorsk’ta mola vermek ister. Burada, ordudan ayrılmış zincir altında inler orada insan/ Dostum! İşte o ülke yur- bir subayla aralarında çıkan tartışma, kavgaya sonra düel- lan romanın kazandırdığı deneyimle. Lermontov önsö- dumdur benim!” (Yabancı Bir Dosta Mektup) zünde şunları dile getiriyor bu romanın daha iyi anlaşıla- loya dönüşür. 5 Temmuz akşamı, düelloda Lermontov ölür. İşte böylesine baskı altındaki bir ülkenin şairidir Lermon- bilmesi için: “Bu kitap, daha pek yakında bazı okuyucu- tov. Lermontov’un şiirinde geleneksel Rus halk şiirinin, tür- BİTMEMİŞ YAPITLARI... ların, hatta bazı eleştirmenlerin kadersiz, evet sözcüğün külerinin, Slav ve Kafkas folklorunun derin izleri vardır. 27 yaşında öldürülen şairin kısa yaşamında kalıcı yapıt- tam anlamıyla kadersiz, güvençlerinin süzgecinden geçti. Özgürlük vurgusunun yanında tutsaklık, direnme, tut- lar bugüne kadar okunagelmiştir: Çağımızın Bir Kahra- Bazıları, Çağımızın Bir Kahramanı gibi ahlaksız bir insa- ku, aşk, sevgi de büyük yer tutar imgelerinde, dizelerinde. manı, Vadim ve Prenses Ligovskaya adında bitmemiş iki nın kendilerine örnek gösterilmesine çok bozuldu, bazıla- 19. yüzyıl Rus edebiyatının devrimci şairi Lermontov’u roman. Âşık Garip adlı bir Türk masalı, Peomalar, bitme- rı da yazarın, kendisi ve dostlarını çizdiğine incelikle de- toplumsal yaşamdaki dramlar, yaşanan ve hiç dinmeyen acılar miş iki öykü kalır. ğindi. Ne bayat ne acınacak bir espri! Açıkça anlaşılıyor: onu derinden etkilediği için yapıtlarında hep öne çıkmıştır. Çağımızın Bir Kahramanı, Tolstoy’un yapıtlarında- Rusya’da her şey iyiye gider, bizim değindiklerimizin dı- Direnişi elden bırakmadan eleştirilerini dile getirmeyi ki realizmin öncüsüdür. Dostoyevski için de öncü bir reh- şında... Bizde öykülerin en sihirlisi bile kişilere yöneltil- de hep sürdürmüştür. Puşkin’in devamı, mirasçısı gibi al- berdir. Bu romanı yazana kadar Lermontov pek çok kazı miş bir aşağılama sanılmaktan kendisini kurtaramaz.” gılanmıştır hep. Onun için de pasif aydınları eleştirmiş, çalışması yapmıştır. Vadim adını verdiği tarihi dokunun Şiirlerinde yaşadığı dönemin Çar baskısını, insanların çağdaş yazarları, şairleri, direnmeye çağırmıştır. n ağır bastığı romanı daha 18 yaşındayken yazmaya başla- nasıl bunalıma sürüklendiklerini, çare arayışlarının izle- mış ama tamamlayamamış. ri, sezdirmelerinin yanı sıra geleceğin de karanlık oluşu, Şiir alıntıları: Ataol Behramoğlu’nun çevirdiği Prenses Ligopvskaya da bitmemiş bir roman. Romanda Hançer’den (Adam Yayınları / 1983) umut ışığının görülmemesi işlenmiştir. Rusya’daki toplumsal yaşam ele alınıyor. Soylu ve zen- Sonra daha da derine iniyor ülkesinin konumunu ele Diğer alıntılar: Çağımızın Bir Kahramanı’ndan gin bir subayla yoksul bir memurun çatışması işleniyor. alırken: “Güneşin yakıcı ışınları altındaki o yabancı ül- (Çeviren: Nedim Önal, Varlık Yayınları, 1970) ERGİN YILDIZOĞLU’NDAN ‘Bir Günün İkinci Yarısı’ Ergin Yıldızoğlu’nun Bir Günün İkinci Yarısı (Cumhuriyet Kitapları) adlı romanı, görsel verileri en aza indirerek içe doğru bakmamıza olanak sağlayan bir kitap. Yazar klasik anlatı tekniklerinden uzaklaşarak zaman akışında, karakterlerin iç dünyalarına “Nerden geldik biz buraya?” sorusunu sordurtacak bir yaşam yolculuğuna çıkartıyor. Yıldızoğlu, Türkiye’nin yakın tarihine, sol hareketin çözülmesine, bireylerde bu çözülmenin ne zaman başladığına ve nasıl tepki verildiğine ilişkin gözlemler de aktarırken, romanın felsefi ve politik zeminini de ustaca girmemizi sağlıyor. lamaya çalışıyor: Z’nin ölümü, ESAT KALEMLİ bireysel bir karar olmaktan çok toplumsal çöküşün ve bireysel yenilginin bir sonucu mudur?.. rgin Yıldızoğlu’nun Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan romanı Bir Günün İkinci Yarısı’nın en Z VE DENİZ E dikkat çekici yönlerinden biri, zamanın ve olayların Romanın merkezinde Z ve Deniz karakterleri yer alır. Z, iç içe geçerek karakterlerin psikolojik ve duygusal dünyala- 68 kuşağının bir temsilcisi olarak, devrimci ideallerini za- rını şekillendirmesi. manla kaybetmiş, sistemin çarkları arasında sıkışıp kalmış Yazar, aynı zamanda toplumsal hareketler ve popüler kül- bir figür olarak karşımızdadır. Onun hikâyesi, sol hareketin tür öğelerini, geçmiş ve şimdi arasında sürekli gidip gelen çöküşüyle paralel ilerler. bir anlatı şeklinde yapılandırıp kurgulamış... Gençken devrimci mücadeleye tüm benliğiyle sarılan Z, Romanın Önsöz’ünde Yıldızoğlu, yaşam boyu topladığı in- yaşadıkça bu mücadelenin yerini düş kırıklığı almaya baş- sanlara, olaylara, mekânlara ilişkin anı kırıntılarını bolca kul- lar. Yıldızoğlu, Z karakteri aracılığıyla sadece bir bireyin de- lanacağını belirtiyor, okuyucuya “tanıdık birisine rastlarsa- ğil adeta bir kuşağın çöküşünü anlatır. nız takılmayın, o kişi gerçekte yaşanan olayların bir parçası Deniz ise Z’nin tam zıttı bir karakterdir. O, babasının ak- değil, kurgulanan öykünün bir ‘portmantosu’ olacak” diyor. sine, yeni bir neslin temsilcisidir. Deniz, geçmişten çok Aslında Bir Günün İkinci Yarısı’nda Yıldızoğlu, bir öm- geleceğe odaklanmış bir karakterdir ve onun hikâyesi, rün ikinci yarısına da işaret ediyor. Baş karakter Z’nin, Türkiye’nin yeni kuşağının nasıl bir umut taşıdığına da- Nilgün’ün, Filiz’in, Deniz’in anıları, aynı zamanda yenilgi- ir ipuçları sunar. Ancak Deniz’in de kendi içsel çatışmaları leri, vazgeçişleri, arayışları, kaçışları ve daha birçok olayı vardır; babasının intiharı, Gezi Parkı direnişindeki kayıplar ele alırken bu süreçte bireylerin yaşadığı içsel ve toplumsal zamanın dolaşıklığında ele alıyor. ve kimlik arayışı karakterini derinleştirmiştir. çatışmaları gözler önüne seriyor. Karakterlerin zaman içinde nasıl değiştiklerini ve olayla- Z ve Deniz’in karakterlerinin bu karşıtlığı aslında romanda Z’nin devrimci kimliği, yalnızca bir politik figür değil, geç- rın onlarda bıraktığı etkileri çok katmanlı bir anlatım tekniği anlatılan iki farklı dünyanın, iki farklı kuşağın ve iki farklı si- mişiyle ve hayal kırıklıklarıyla yüzleşen bir birey olarak da ile gözler önüne seriyor. Bu zaman kurgusu, okuyucuya yal- yasetin de bir yansımasıdır. Z, geçmişin hayaletleriyle boğuşur- karşımıza çıkıyor. Bu anlamda romanın bireysel ile toplum- nızca karakterlerin geçmişlerini değil aynı zamanda o geç- ken Deniz geleceğin belirsizlikleriyle yüzleşmek zorundadır. sal olanı bir arada işleme çabasında olduğunu söyleyebiliriz. mişin bugüne nasıl taşındığını da gösteriyor. Yıldızoğlu’nun bu iki karakter üzerinden verdiği mesaj Yazarın politik eleştirisi, özellikle Gezi Parkı direnişi- Şehirlerin yapısı, hareketlilik, mekânlar, davranışların ve du- açıktır: Geçmişin ve geleceğin hayal kırıklıkları arasında sı- ne göndermelerle belirginleşiyor. Genç kuşak içinde bulun- rumların tanımı, mevsimler ve daha pek çok değişkeni de göz- kışan bireyler, toplumun genel çöküşüyle de başa çıkmak duğu olaylara umutlanırken Z gibi eski devrimciler için bu lemleme olanağı sunuyor. Bir günün ikinci yarısında zaman zorunda kalmışlardır. olay, geçmişteki mücadelelerinin bir yankısı olarak ortaya algısı, Bergson’un “süre” kavramını çağrıştırıyor. Karakter- çıkıyor. Ancak bu yankı, artık eski heyecanını kaybetmiş bir SONUÇ ler, sürekli olarak geçmişin izlerini taşırken bu izlerin bugünkü mücadele olarak karşımızdadır. Bir Günün İkinci Yarısı, felsefi ve politik derinliğiyle kararlarına ve eylemlerine nasıl yansıdığını deneyimliyorlar. Yıldızoğlu, geçmişle geleceği, umutla hayal kırıklığını ay- Türk edebiyatında dikkat çeken bir yapıt. Zaman akışındaki Hatıraların birey üzerindeki etkisini, özellikle Z’nin Nil- nı metin içinde harmanlıyor. Romanın felsefi boyutu da bu özgün yapısı, karakterlerin içsel çatışmalarını ve toplumsal gün ile olan ilişkisinde “Bu kadın onun hayatının aşkı de- politik eleştiriden bağımsız değil elbette. Yıldızoğlu, karak- eleştiriyi ustaca harmanlaması, bu romanı klasik bir anlatı- ğil. Hayatının aşkından sonra gelmiş olan bir kadın. Onu da terler aracılığıyla varoluşsal sorular soruyor. dan çok daha ileriye götürüyor. sevdi kendince…” ile aşkın durum ve biçimleriyle karşı kar- Z’nin kendisiyle, geçmişiyle ve hayalleriyle hesaplaşma- Yıldızoğlu, karakterler aracılığıyla Türkiye’nin politik ta- şıya bırakıyor okuyucuyu. sı, “Camus’nun Sisifos Söylemi”ne yapılan göndermeler- rihine derin bir eleştiri getirirken bireyin bu tarihsel süreç le birleşiyor. Z’nin kendini yok etmeye doğru sürüklenmesi, FELSEFİ DERİNLİK VE POLİTİK ELEŞTİRİ içindeki varoluşsal sancılarını da gözler önüne seriyor. Z ve Bir Günün İkinci Yarısı, yalnızca kişisel hikâyeler an- Sisifos’un “anlamsız” çabasını hatırlatıyor. Deniz’in karşıt ama bağlantılı hikâyeleri romanın temel ça- Yaşamak bedensel ve zihinsel olarak zaten zor bir iştir. Z, latmakla kalmıyor aynı zamanda derin bir politik eleşti- tısını oluştururken hem geçmişin hem de bugünün yüklerini ri de sunuyor. Yıldızoğlu, Türkiye’nin sol hareketine ilişkin yaşamında bir anlam bulamamış, mücadeleleri boşa çıkmış taşıyan bir toplumu anlatıyor. bir karakter olarak intiharı çıkış noktası olarak görür. Ancak önemli tespitlerde bulunuyor. Türkiye’deki solun, özellikle Bu anlamda, roman, yalnızca bir dönem anlatısı değil, va- 1970’lerden günümüze kadar yaşadığı dönüşümleri titizlikle roman, bu intiharın arkasındaki derin varoluşsal sancıyı an- roluşsal ve toplumsal bir sorgulama olarak da karşımızda. n 24 Ekim 2024 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle