14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

(26 MAYIS 1931 / 11 AĞUSTOS 2015) Ölümünün 8. yılında Tarık Dursun K. 50 Kuşağı’nın usta öykücülerinden Tarık Dursun K., 26 Mayıs 1931 tarihinde İzmir’de doğdu. 11 Ağustos 2015’te yine çok sevdiği İzmir’de yaşama gözlerini yumdu. Öykücülüğü, romancılığı, yayıncılığı, gazeteciliği, sinemacılığı tabii ki bilinir, üzerine çok şey söylenmiş, yayımlanmış, hatta ödüllendirilmiştir ama onun en bilinen özelliği, gerçek bir İzmir sevdalısı olmasıdır. Öykülerinin mekânı özellikle İzmir’dir; İzmir’in sokakları, mahalleleri, meyhaneleri ve dostluklarıdır. Yaşamının son yıllarında yaz aylarını Foça’da geçirdi, orada da çevresini saranlara kitap aşkı aşıladı. O şimdi çok sevdiği İzmir’in toprağında yatıyor. “Manevi oğlum” diyerek bana bıraktığı miras, yüzlerce anıdan ibaret. gerekse senaryo yazarı olarak yakından ilgilenmiştir. semizden şakaklarımızdan dolanıp boynumuza da inen ter AYDOĞAN YAVAŞLI kurumaya başladı. Saçlarımız dalgalandı, kaşlarımız ge- Kurşun Ata Ata Biter, Kopuk Takımı, Denizin Kanı, Al- çaktan Uçan Güvercin gibi romanları sinemaya aktarıl- rildi. Durmuş sandığımız yüreğimizin gürültüsü kulakla- ÖYKÜ VE ROMANLARININ GEÇİM rımıza vurdu. Sustuk. Yaşasın imbat, dedi, bağırdı atletli mıştır. Osman F. Seden, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Cü- DERTLİ KAHRAMANLARI VE GENÇLİK adam. Hey çocuklar, imbat çıktı!” neyt Arkın, Erol Taş, Parla Şenol, Diler Saraç, Bilal İnci ARKADAŞLARI... Gençlik yıllarında şiir de yazdığını ama beceremeyece- ve daha niceleri yakın dostlarıydı. 50 Kuşağı’nın usta öykücülerinden Tarık Dursun K.’nin (26 ğini anlayınca şiirin yalnızca okuru olarak kalmak istediği- Özellikle belirtmek isterim: Tam bir vefa insanıydı. Or- Mayıs 1931 / 11 Ağustos 2015) öykü ve romanlarının kah- ni söylerdi. Nitekim Metin Eloğlu, Metin Altıok, Abdülka- han Kemal’in, Oktay Akbal’ın, Gorki ve Maupassant’ın ramanları genellikle emeğiyle geçinen, geçim derdiyle sav- dir Budak, Ülkü Tamer ve 40 Kuşağı şairlerinin yazdıkla- adları ne zaman geçse onlardan saygıyla söz eder, “Usta- rulan, görünen resmin kuytusunda kalmış küçük insanlardır. rına dikkat kesildiğine tanık olduğumu söyleyebilirim. larım” derdi. Etkilendiğini saklamazdı. O insanların temel özelliği, yalnızlıklarıdır. Yalnızlıkla- İzmir’de, köftecilikten otobüs biletçiliğine kadar girip rını birbirleriyle dayanışarak aşmaya çalışsalar da düzenin GAZETECİLİK, YAYINCILIK, DERGİCİLİK çıktığı bütün işlerde bile eski kitapçılardan 25 kuruşa kitap Tarık Dursun K., Cağaloğlu yıllarında bir süre gazetecilik çarklarından bir türlü kurtulamazlar. Başkaldırıları hiçbir kiralamış ve okumuştur. yaptı. Abdi İpekçi’ye özel bir saygı duyardı. Gazeteciliği- zaman uzağa gitmez. Tarık Dursun K., öykülerinde, romanlarında, yazdığı di- nin yanı sıra yayıncılık ve dergicilik de yaparak çalışmala- Roman ve öykülerinde adları geçenlerin birçoğu, Keme- ğer anlatı türlerinde dilinin yalınlığı ve anlattıklarının gör- rını sürdürdü. Fakat bütün bu koşuşturma içinde İzmir’i hiç raltı’ndaki Yasef Usta’nın meyhanesinde birlikte yiyip iç- selliği ile öne çıkar. Öykü ve romanlarındaki insanlar bir- unutmadı. İzmir’e tıpkı bir kadına beslediği aşk gibi tutkundu. tikleri gençlik arkadaşlarıdır: Hasan Göksu, Muhtar Ke- birleriyle kısa ama vurucu cümlelerle konuşurlar. Mekân Kemeraltı’nda, Kordonboyu’nda, İnciraltı’nda, Karşı- mal, Esat Balım, Cengiz Tuncer, Amerikalı, Doktor, Sinço, ve durum betimlemesi hareketlidir: yaka çarşısında birlikte gezerken etrafını dikkatle inceler, Kör Galip bunlardan bazılarıdır. Yaşamının son 30 yılına “Biz bekleşirken üstümüze Cengiz geldi, ardından Ali yazmayı düşündüğü metinlerle ilgili küçük gözlemler ya- tanık olduğum için bu kişileri bizzat tanıdım, Tarık Dur- Rauf, ardından Kör Galip, ardından Şevki’nin emekli öğ- pardı. Yaşamının son yıllarında yaz aylarını Foça’da geçir- sun K. ile ilgili anılarını kendilerinden dinledim. retmen babası. Bir kalabalık olduk. Akşam sardı her yanı- di, orada da çevresini saranlara kitap aşkı aşıladı. ‘TAM BİR VEFA İNSANIYDI! mızı, evlerden yanan ışıklar sokaklara taştı.” (…) O şimdi çok sevdiği İzmir’in toprağında yatıyor. “Manevi Tarık Dursun K., sinemayla gerek rejisör yardımcısı ve “Tam o sıraydı, sırtımızda ince bir serinlik duyduk. En- oğlum” diyerek bana bıraktığı miras, yüzlerce anıdan ibaret. n NORBERT ELIAS’TAN ‘ÖLMEKTE OLANLARIN YALNIZLIĞI ÜZERİNE’ huzur ve süku^netle öldükleri” varsayımını sorguluyor. “Hiçbir zaman insanlar, günümüz gelişmiş toplumlarındaki gibi böyle Elias, modernleşme ve uygarlaşma sürecinin ıstırapları azaltmada ve sessiz ve hijyenik ölmediler ve yalnızlığı bu kadar teşvik eden ömrü uzatmada kat ettiği mesafeyi küçümsememek gerektiğini vurgu- toplumsal koşullarda yaşamadılar.” Kitaptan... luyor ancak modern zamanlarda ölmenin “sorunlarıyla” yüzleşiyor ve orbert Elias, Ölmekte Olanların Yalnızlığı Üzerine’de (Çeviren: Oğuz- yoğunlaşıyor. Ölmenin toplumsal yaşamdan “alabildiğine tecrit edilme- N han Ekinci / İletişim Yayınları) başyapıtı olarak nitelendirilen Uygarlık sinin” ve “gözlerden saklanmasının” sorunları üzerinde duruyor. n Süreci’nin izini sürüyor; uygarlık sürecinin özgül ve zorlu, soğuk bir yüzüne, “ölme deneyimi”ne eğiliyor. Elias kitabında, ölümün toplumsal tarihinin bir Ölmekte Olanların Yalnızlığı Üzerine / Norbert Elias / Çeviren: klasiğini, Philippe Arie`s ’i eleştiriyor ve onun, “geçmiş zamanlarda insanların Oğuzhan Ekinci / İletişim Yayınları / 104 s. / 2023. 4 10 Ağustos 2023
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle