Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NATHALIE SARRAUTE (18 TEMMUZ 1900-18 EKIM 1999)
Kendi türünü yadsıyan bir
otobiyografi: ‘Çocukluk’
Bir yazar olan annesi ve sürgünde yaşayan
kimyager babasıyla olan sancılı ilişkilerini Çocukluk
(Çeviren: Gülseren Devrim / Can Yayınları) adlı
kitabında anlatır. 83 yaşında yayımladığı bu
yapıtta Nathalie Sarraute (18 Temmuz 1900-18
Ekim 1999), tüm bir yaşamı özetlemeyi amaçlayan
klasik otobiyografilerden farklı olarak sadece
yaşamının ilk 11 yılını ele alıyor.
Çocukluk, yazarın sadece içinde yazarlık
isteğinin nasıl ve hangi koşullarda ortaya çıktığını
anlamaya çalışarak, çocukluğundan aklında kalan
olayları çözümlediği bir yapıt.
Çocukluk koygun bir öyküdür çün- Ayrıca, otobiyografi yazarı okuyucu-
kü bir çocuğun ebeveynlerinin ilgi- nun tepkilerini yönlendirmek için ger-
sizliğinden çektiklerini, karşılık bula-
çekleri olumlu ya da olumsuz açıdan
mayan beklentilerini anlatır ve küçük çarpıtmaya kalkabilir.
Natalya’nın kendini herkes tarafından
Bir çocukluk hastalığını anlattığı bö-
terk edilmiş hissettiğini anlarız.
lümde yazar, annesinin umursamazlığını
Babasından Montsouris parkında ge-
yermeye girişince eleştirel ses, anlatıcının
zintiye çıktıkları bir gün “Seni seviyo-
sesinin annenin imajını karartma eğilimi-
rum” demesini istediği sayfalar bu açı-
ne dikkat çeker: “Adil ol, bu hastalık sı-
dan yapıtın en dokunaklı anlarındandır.
rasında bazen gelip elinde bir kitapla ya-
Aslında kendi edebi türünü yadsıyan
tağının ucuna oturuyordu.” Anlatıcı yine
bir yapıttır okuduğumuz. Kitabın bir
inkâr edemez: “Doğru söylüyorsun…”.
diyalog şeklinde yazılmış olması ya-
OTOBİYOGRAFİK SÖZLEŞME!
FERDA FİDAN
pıta eleştirel bir boyut kazandırmak içindir.
Sonuçta kitaptaki sözcükler ve imgeler
Yazar anılarını iki değişik ses aracılı-
yıllar önceki çocuğun tam algısını değil,
usya’nın Ivanovo kentinde doğan Nathalie Sarrau- ğıyla anlatır: Birinci tekil kişi olarak orta-
80 yaşını geçmiş bir yazarın bakış açısını
te - gerçek adıyla Natalya Çerniyak - (18 Temmuz
ya çıkan ilk ses anıları aktarmakla görev-
ortaya koyarak okuyucuya şu gerçeği su-
R 1900-18 Ekim 1999), anne ve babasının 1902’de bo- lidir, diğeri ise bu anlatıyı eleştirir ve göz-
nuyor: Otobiyografi yazarının anılarına, is-
şanmalarından sonra tüm zamanını, annesiyle yaşadığı Paris
lemler zira geçmişi yeniden inşa etmekten
temeksizin de olsa yüksek dozda kurmaca
ile babasını görmek için gittiği Rusya arasında geçiriyordu.
ibaret olan böyle bir girişimin içtenliği ko-
karıştırdığını yadsımak mümkün değildir.
1909’dan itibaren, yeni bir evlilik yapan babasıyla birlikte nusunda kuşkuları vardır.
Sarraute’un bu yöntemi eleştirmen Phi-
Paris’te yaşamaya başladı. Bir yazar olan annesi ve sürgünde Yani bir bakıma sayfalar boyunca yaza-
lippe Lejeune’ün “otobiyografik sözleşme”
rın kitabını yazarken daldığı çelişkili dü-
yaşayan kimyager babasıyla olan sancılı ilişkilerini Çocukluk
olarak nitelediği ve bu tür eserlerde yaza-
(Çeviren: Gülseren Devrim / Can Yayınları) adlı kitabında an- şüncelere, kendisiyle yaptığı tartışmalara
rın okur karşısında uyguladığı gerçeklere
tanık oluruz.
latır. 83 yaşında yayımladığı bu yapıtta yazar, tüm bir yaşamı
tamamen sadık kalma kuralının ne kadar
özetlemeyi amaçlayan klasik otobiyografilerden farklı olarak,
İKİ ÇELİŞKİLİ SES!
içi boş bir kavram olduğunu gösterir: Yazarın anılarını aradan
sadece yaşamının ilk 11 yılını ele alıyor.
İlk sayfalardan itibaren yazarın otobiyografi yazma konu-
geçen uzun yıllara karşın olayları hiç saptırmadan, tıpatıp ya-
Bu arada yazar küçük Natalya’nın üvey annesi Vera, ya da
sunda epey tereddütlü olduğunu görüyoruz. İki çelişkili ses bu
şandıkları gibi aktarmaya çalışması olanaksız bir girişimdir.
büyükannesiyle olan ilişkilerinden de söz ederken, yazı serü-
konuda tartışmaya girişirler… “Yani gerçekten yapacak mısın
Bu bağlamda, filozof Clément Rousset de toplumsal kim-
veninin nasıl başladığını da öğrenmemizi sağlar.
bunu” diye sorar iç ses. “Çocukluk anılarını canlandırmak…
liğimizi tek gerçek kimlik ve sözde bireysel kimliğimizi ise
Dramatik ve ağlamaklı bir şekilde kağıda döktüğü ilk met-
Bu sözcükler seni rahatsız ediyor, hoşuna gitmiyor. Ama doğ-
mutlak bir yanılsama olarak kabul ederek bütün iç gözlemle-
nini öğretmeninin verdiği bir ödevden esinlenerek yazmıştır:
ru sözcükler olduklarını kabul etmelisin. Anılarını canlandır-
rin anlamsızlığını ortaya koymuştur: “Kendini bilmeye çalış-
“Yaşadığınız ilk acıyı anlatınız”.
mak istiyorsun... Kıvırmaya gerek yok, hepsi bu.”
mak hem anlamsız hem de faydasızdır” (…).
Tüm bu anılar, alçakgönüllülük ve mizahla rehavetten ko-
Daha sonra bu girişimin ne kadar belirsiz bir amaca yöne-
Yani otobiyografisini okuyarak bir yazarın gerçek kimli-
runmuş kısa, dokunaklı metinlerle bir araya geliyor. Anıların
lik olduğunu söyler: “El yordamıyla ilerliyorsun, hep arı-
ğini keşfedeceğimizi sanmak sadece bir yanılsamadır.
gelişigüzel bir sıralamayla aktarıldığı izlenimine karşın, ya-
yorsun, gidiyorsun... peki ama nereye? E ne yapayım, içim-
Sarraute’un bakış açısının da bu düşünceyle kesiştiğini ve
zarın anıları örtük bir bir düzen üzerine kuruludur. Zamansal
den öyle geliyor, neden bilmiyorum.”
aslında çocukluğunu yeniden yapılandırırken otobiyografi
açıdan okuyucu, anlatılan anıların 1902 ile 1914 yılları arası-
İç ses yazarı vazgeçirmeye çalışır ama başaramayacağının bi-
türünün ne kadar nafile bir çalışma olduğuna dikkat çekmek
nı kapsadığını ayırt edebilir. İlk sayfalarda Natalya’nın “5-6
lincinde olduğundan fazla ısrar etmekten kaçınır: “Ben susayım
istediğini görüyoruz.
yaşlarında” olması gerektiğini, ileriki sayfalarda 9 yaşında,
o zaman… biliyoruz ki sen bir şeyi kafana taktıysan eğer…”
Bu yüzden Çocukluk, yazarın sadece içinde yazarlık isteğinin
kitabın sonunda ise 11 yaşında olduğunu öğreniyoruz.
Girişimine mani olamasa da, eleştirel ses anlatıcının sesini
nasıl ve hangi koşullarda ortaya çıktığını anlamaya çalışarak,
Okur, Natalya’nın çeşitli yolculuklarının ve anne babası-
yakından izler: Anılar yavaş yavaş şekillenirken ona yardım
çocukluğundan aklında kalan olayları çözümlediği bir yapıt.
nın boşanması sonucu gidip geldiği yerlerin kolaylıkla izini
etmek için sözünü keser, hatırladığı anıları ve hissettiği duy-
Aynı zamanda, onu daha 9 yaşındayken babasına bırakıp
sürerek çocuğun dolambaçlı hayatını kavrayabiliyor:
guları çözümlemeye davet eder:
giden annesinin gerçek doğasını anlamaya uğraştığı bir tür
Babasıyla İsviçre’de geçirdiği tatiller, Paris’te annesi ile
“Gerçekten böyle mi hissettin o zaman?”. Ve hep bu fik-
soruşturma olarak okuyabiliriz.
n
yaşamı, 3 yaşında Rusya’ya dönüşü, Gricha Amca’nın evin- ri yineler: “O zaman öyle algılamış olman mümkün değil …”
de geçirdiği tatiller, 9 yaşındayken babasıyla yaşamak için Anlatıcı kabul etmek zorunda kalır: “Elbette mümkün değil
Çocukluk / Nathalie Sarraute / Çeviren: Gülseren Devrim
Vanves’a taşınması ve sonunda Paris’e kesin yerleşmesi... (…) olaylar bana şimdi gördüğüm gibi görünmüş olamaz.” / Can Yayınları / 216 s.
12 20 Temmuz 2023