Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Montaigne’in çağrısı
Montaigne anlatısının en temel yönelimidir öğrenme isteği, nesnel gerçeklik,
öğretme duygusu. Görüp ettiklerini, yaşayıp deneyimlediklerini başka
karşılaştırmalarla yan yana getirerek, ele aldığı konuyu sözden söze geçirip
başka kapılara taşır. Sizi düşünceden düşünceye gezindirir. Okurunu avucunun
içine alan bir anlatıcıdır.
Bir anlatıcı, bir kitap kurucudur Montaigne. Deneme yazmanın böylesi bir
bakış, yazma bilinci gerektirdiğini gösterir bize. Bir düşünce yazısının nasıl
kurulabileceğini gösterir. 16. yüzyıldan günümüze uzanan çizgide Montaigne, bir
başlama noktasıdır. Avrupa aydınlanmasının ışığı oradan yansır bir bakıma.
nunla söze yeni başlıyor gibiyim. Yazıya, oku- raya çekilir. Yalnızlığı seçer, yazdığı her ta. Denemeyi, düzyazının ana türü kılan
maya, düş ve duygu ikliminin mevsimlerine dö- denemesinde de bunu hissettirir. Okur- özellikleri kurulan bir metinde taşıyıcı kıl-
O nüyorum. O ilk karşılaşma anını kendime de an- ken ister istemez Montaigne’in kendi ça- ması onun denemelerine bu açılardan
latırım sıklıkla. Hatırlamak iyidir diye değil, sözcüklerin
ğındaki etkisini / izlerini düşünüyorsunuz. bakmamızı da zorunlu kılar.
gücünü bana anlattığı yerden başlamayı sevdiğimden. Bunca biriktirilen söz, deneyimlerden sü- Geçişlerde gösterdiği sizin için zaman
Onunla ömrümün boşuna akıp gitmediğini gördüm.
zülerek gelmiş düşünceler bize bir “yazar” zaman uyarıcı / öğretici olur. Montaigne’in
Bazı karşılaşmalar öyledir, zamansızdır; ama bir o ka- ne / nasıl olduğunu da anlatır. Ötesi “de- bu gezindirme yöntemi, denemenin değiş-
dar da kendi zamanını yaratandır.
neme” yazmanın iklimi / biçimini getirir. meyen tarzı olarak yer eder edebiyatta.
Etkilenme dediğimiz şey inanmanın kapılarını arala- Bunca kavram, okunmalardan süzül- Bir anlatıcı, bir kitap kurucudur Mon-
dığı gibi, bir ustadan el almanın nasıl bir aşılama olabi-
müş düşünceler. Latincenin derin izleri… taigne. Deneme yazmanın böylesi bir
leceğini de fısıldıyordu her bir sözüyle. Bir araya gelişin, getirilişin öyküsünü de bakış, yazma bilinci gerektirdiğini göste-
Onunla kendime çeki düzen vermeyi öğrendim. Bir
merak ediyorsunuz her yazdığında. Kendi rir bize. Montaigne’in başlattığı çizgi, ilk-
işin uğraşın olsun, ama yazarak yürü. Okudukları- çağının etkisini taşır bize bir anlatıcı olarak. ten gazetecilikte karşılığını bulur. Öğreti-
nı ayırma yanından. Varsın sana düşkün desinler; kuru
Montaigne bir edebiyatçı değildi. Hu- ci, yönlendiricidir. Bir düşünce yazısının
çalıda diken olacağına, kıraç toprakta ayrık otu olarak nasıl kurulabileceğini gösterir.
kuk eğitimi almasına karşın, bu alanı çok
filizlenmen sana güç verir…
da benimsediği söylenemez. 16. yüzyıldan günümüze uzanan çiz-
Sahi, böyle demiş miydi bana ya da bunu dercesine
gide Montaigne, bir başlama noktasıdır.
Denemeler’ini yazma düşüncesi edebi
sözler mi etmişti, ne önemi var. Hatırlattıkları, düşün-
bir geleneğin ivmesi, bağlanışından gelen bir olgu de- Avrupa Aydınlanmasının ışığı oradan yansır bir bakıma.
dürdükleriyle öyle kapılar açıyordu ki o genç dimağı-
Ayıklayıcıdır Montaigne. Neyi, niçin anlattığını bilir.
ğildir. Ayrıca karşısında da öyle bir okur kitlesi, dene-
ma; sarsalıyordu adeta beni.
me alıcısı / okuru olduğundan pek söz edilemez. Okurken gözlersiniz ki bu yazı neden yazılmış, niçin an-
Onunla geceyle gündüzü buluşturdum. Az uyudum,
latılmış. Diğer yandan da size, bir düşünceyi söyleme
Eric Auerbach’ın yargısı da bu yöndedir: “Denemeler’in
peksimet yedim, su içtim, yol arkadaşlıklarımın rehberi
sesleneceği kitle önceden hazır bulunmuyordu. Montaig- / tasarlama yordamını gösterir. Auerbach’ın deyimiyle:
oldu. Lucretius’u onunla keşfettim, Feridüddin Attar’a
“Bağlantılar anlamı kuracağına, anlam bağlantıları kurar.”
ne bu tür bir kitlenin varlığını sezmiş olamazdı. Ne saray
yolumu düşürdüğümde ondan demler buldum.
ne halk için, ne Protestanlar ne de Katolikler için, ne hü-
BİR YAZI YOLCUSU
Yolların yolcusu oldum, yolda olmayı öğrendim. Ku-
manistler ne de var olan her hangi bir grup için yazılmıştı.
Yazıda yolcudur Montaigne. Düşte, düşüncede de
yulardan geçmenin sırrını öğretti bana. Kırk kapının kırk
Yokmuş gibi görünen bir bütünlük için, yaşamını sür-
öyle. “Varlığı değil, yolculuğu resmederim” sözlerinde-
anahtarı, kırk düşün bir anlatıcısı olabileceğini gösterdi.
dürebilmekte olan herkes için, varoluşlarının hesabını
ki anlam da biraz budur. Onun denemelerinde her an
vermek isteyen bir miktar eğitim görmüş ancak uzman
YOL / YÖN AÇICI MONTAIGNE
hissettiğimiz yaşam belirtileri, anlamlı yaşamayı dert
olmayan insanlar, kendilerine sonradan kültürlü kitle de
Kendinden geçmek, kendine varmak dendi mi, sözü edinen birinin zamansal yolculuklarını anlatır. Hayatı
denen kişiler için yazmıştı.
ondan başlatmayı severdim. Şimdi, İsmail Yerguz’un
ölüme karşı savunan, ama ölümün gerçekliğine de sırt
Söz konusu döneme dek, meslek, toplumsal konum
yeni çevirisiyle bize sunduğu o kült kitabını açtım bir çevirmeyen bir bakıştır onunkisi.
ve devlet bir yana bırakılacak olursa, bütünlük demek
yerinden, karşıma çıkan şu satırlarını okudum seslice: Yazıldığı / okunduğu dönem (16. yüzyıl Fransa’sı,
Hıristiyanlık demekti. Montaigne yeni bir bütünlüğe yö-
“Dolayısıyla insan en az bildiği şeye, kesinlikle, hiç şüp- Avrupa’sı) düşünüldüğünde, savaşlar, çatışmalar or-
neldi ve yönelirken de onu yaratmış oldu; bu bütünlük
he duymadan inanır ve kendine en çok güvenen insanlar tamında Montaigne’in dile getirdiği düşünceler yer yer
varlığını ilk kez onun kitabıyla ortaya koymuştur.” (***)
masal anlatanlardır. Simyacılar, kâhinler, astrologlar, fal-
ansiklopedist eda taşır. Okur / okuyucu orada ken-
cılar, hekimler; ‘id genus omne’ (bu tür insanlar). Cesaret dine, hayata dair çok şey bulur. Anlatıcının “ben”sel
DENEMENİN TÖZÜ
edebilseydim bir yığın başka insan daha eklerdim bunlara. söyleyişi ise okur için çekim odağıdır elbette. Her bir
Ondaki kendi için yazmak düşüncesine bakarsak
Her olayın nedenlerini bulduklarını iddia eden, ila- metni kendine yazılmış gibi algılar.
denemeyi işlevci kılan bir bakışla donanarak yazmanın
hi iradenin sırlarında eserlerinin anlaşılmaz gerekçeleri- Montaigne’in yarattığı bu algı önemlidir elbette. İn-
arayışında olduğunu da gözleriz.
ni iddia eden, Tanrı’nın amaçlarının sıradan yorumcula- sanın kendi kendine yolculuğunun neleri içermesi ge-
Kuşkusuz burada öğretme isteği vardır. Deneme-
rı ve denetçileri. rektiğini gösterir adeta. Düşündürür de. Yer yer uya-
de insan kendini görür, hayata / insana dair birçok şe-
rıcı, yoldan çıkarıcı, kuşkulandırıcı, dönüştürücüdür.
Olayların çeşitliliği ve sürekli uyumsuzluğu onları
yi de gösterir. Onun deyimiyle, bir insanda bütün insa-
oyuncular gibi bir köşeden öteki köşeye, bir kenardan Öğrenmeyi öğrenmek, düşünerek hayata bakmak yo-
nı gösterme… Denemenin özü budur.
lunu çizer okura. Bu anlamda her yerde, her dönemde
öteki kenara atsa da toplarının peşinden koşmayı bı-
GEÇİŞLER…DÖNÜŞLER…
rakmazlar ve aynı kalemle hem beyaz hem siyah çizgi- / zamanda çağrısı olan bir anlatıcıdır Montaigne.
Montaigne anlatısının en temel yönelimidir öğrenme
ler çizmeye devam ederler.” (*)
isteği, nesnel gerçeklik, öğretme duygusu. Görüp et-
Gaskonyalı babasını, İspanyol Yahudisi annesini dü- (*) Denemeler, Michel de Montaigne, Çev. İsmail
şündüm. Bordeaux’da, Gueyenne’deki dededen kalma tiklerini, yaşayıp deneyimlediklerini başka karşılaştır- Yerguz, Alfa Yay., 1232 s., 2023.
malarla yan yana getirerek, ele aldığı konuyu sözden
şatosunu gezerken, müze bekçisinin anlattığı Montaig- (**) Gölgesi Kalemimin Ucunda: Montaigne, Feri-
ne öykülerini gülümseyerek dinlediğimi hatırladım. (**) söze geçirip başka kapılara taşır. dun Andaç, Sia Kitap, 240 s., 2023.
Karmaşa bir dönem, din savaşlarının yaşandığı karanlık Sizi düşünceden düşünceye gezindirir. Okuru- (***) Yabanın Tuzlu Ekmeği, Erich Auerbach, Haz.
bir çağ. Şiddet, korku alıp başını gitmiştir. nu avucunun içine alan bir anlatıcıdır. Öyle ki size ne- Martin Vialon, Çev. Sezgi Durgun, Haluk Barışcan,
38 yaşında resmi görevlerini bırakıp yazmak için bu- yi / nasıl / niçin anlatmanız gerektiğini de öğretir ade- Cevdet Perin, Fikret Elpe, Metis Yay., 319 s., 2010.
6 21 Aralık 2023