Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZEHRA İPŞİROĞLU’NDAN ‘HATIRLAYAMADIKLARIMIZ’
‘Hatırlamak bazı şeyleri
değiştirmenin tek yolu!’
Son yıllarda toplumsal cinsiyet alanında yazdığı tiyatro oyunlarıyla ve Duygu Asena Roman
Ödülü alan Haneye Tecavüz romanıyla da dikkat çeken usta yazar ve akademisyen Zehra
İpşiroğlu yeni romanı Hatırlayamadıklarımız (Kırmızı Kedi Yayınevi) ile kadın sorunlarını bu kez
çocuk tacizi gibi çok çarpıcı bir konuyla farklı bir açıdan gündeme getiriyor.
Derin, Suzan, Selen, Selim ile Yunus’un yaşadıkları ve anlattıkları, bu ülkede yaşanan nice şiddet
olayının birer küçük örneği. Hatırlayamadıklarımız, İpşiroğlu’ndan sonu her şeye karşın umuda
açılan çoksesli bir roman. Kadın cinayetlerinin günden güne arttığı, çocuk ve kadın haklarının
hiçe sayıldığı, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığı bir ortamda da çok anlamlı.
ğundan da söz etmiştiniz.
AYŞE SARAL
Babalar, Amcalar ve Diğerleri ile Erkeklik Hapishane-
si romanın tiyatro uyarlaması. Erkeklik Hapishanesi ya-
‘GÜNÜMÜZDE HATIRLAMA KÜLTÜRÜNE
kında İzmir’de sahnelenecek.
ÇOK ÖNEM VERİLİYOR’
Dizi ya da film projesine gelince sinema oyuncusu ar-
Yeni romanınız Hatırlayamadıklarımız’ı okurken ben
n
kadaşım Serap Aksoy’un girişimiyle bir arayışa girdik
de belleğimi zorlamaya başladım: Neyi hatırlıyoruz, neyi
ama henüz bir yapımcı bulamadık. Kim bilir belki de ko-
hatırlamıyoruz, neden? Romanınızın adı “Hatırlayamadık-
nunun sertliği de insanları irkiltiyordur.
larımız” olduğuna göre sanırım bu soruyla başlayabiliriz.
Hoşumuza gitmeyen, işimize gelmeyen şeyleri kolay-
‘İKTİDAR VE GÜÇ ÇEMBERİNİ KIRMAK
lıkla yok sayabiliyoruz. Hatırlamak bazen çok can acıtı-
YOLUNDA UMUT, BİR ŞEYLERİ
cı olabiliyor. Travmatik olaylarda hatırlamak öfkeye öf-
DEĞİŞTİREBİLMENİN İLK ADIMI!’
ke yüzleşmeye yol açıyor ki yüzleşmenin yol açabileceği
Çok vurucu ve sert bile olsa umut dolu bir yaklaşı-
n
yaralar tahmin edemeyeceğimiz kadar derin.
mınız var.
Kurbanlar da failler de gerçeklerle yüzleşmekten kork-
Umut bir şeyleri değiştirebilmenin belki de ilk adımı.
tukları için hatırlamak istemiyorlar. Ama hatırlamak bazı
Yaşananlar öylesine korkunç ki insanlar donup kalıyorlar.
şeyleri değiştirmenin tek yolu. Biliyorsunuz günümüzde
Öte yandan sorunları yok saymak, görmezden gelmek
hatırlama kültürüne çok önem veriliyor.
gibi bir koşullanmamız var. Bu koşullanma işin içine
Romanınızın bütün acılara ve travmalara karşın
n
sevdiklerimiz annemiz, babamız, ailemiz girince büsbü-
umutla bitmesinin nedeni de bu sanırım değil mi?
tün yoğunlaşıyor.
Yüzde yüz öyle. Biz yaşanan acıları, adaletsizlikleri ki-
Bunun dışına çıktığımız anda insan Suzan’ın öyküsün-
lerin karanlığında gizlersek onlar kaybolmuyor ki. Nite-
de gördüğünüz gibi kolaylıkla yalnızlığa itilebilir. Sorun-
kim romanımın kahramanlarından Selen bunu denediğin-
ları deşmek, gerçeği ortaya çıkarmak riskli, bu riski her-
de duvarlara öyle bir tosluyor ki neye uğradığını şaşırıyor.
kes kolay kolay göze alamaz.
Öyle olduğu için de adaletsizlikler, aile içi şiddet, çocuk
‘AİLEDE OLUP BİTEN AİLEDE KALIR
tacizi gibi sorunlar sürüp gidiyor. Yani umut motivasyonu
İDEOLOJİSİ YALAN BİR DÜNYAYA
sağlıyor ama yeterli değil, daha fazlası gerekiyor.
HAPSEDİYOR!
Tek tek karaktere baktığımızda romanınızın hem
n
Selen’in büyük bir adaletsizliği izlemeye çalışan ai-
n
psikolojik hem de sosyal eleştirel, dahası politik bir yanı
lesiyle mücadelesi beni çok etkiledi. Ama bir yerde de
olduğunu düşünüyorum.
ailesine ihanet ediyor öyle değil mi?
Haklısınız. Olayların saygın bir çevrede tanınmış bir
İhanet değil yüzleşmek, doğruyu bulma adına, adalet
politikacının ve ünlü bir şairin çevresinde geçmesi yalan
adına yüzleşmek. Yoksa adaletsizliklerle dolu yalan bir
duvarlarını kırmayı büyük oranda zorlaştırıyor. İktidar ve
dünyanın içinde hapis kalacak ki çoğu kez bu yolu tercih
güç çemberini kırmak neredeyse olanaksız gibi.
ediyoruz. Ailede olup biten ailede kalır ideolojisi de bu-
koşulluyor. Bir de anlatılanlar çok yoğun öyle ki okuyucu
Roman kişilerinin bu imkânsızlığa karşı savaşırlarken ön-
nu pekiştirmiyor mu?
zaman zaman soluklanma ihtiyacını hissediyor.
ce kendilerini aşmaları gerekiyor, ikinci adım ise iktidar ve
Bu kısır döngüyü kırmak çok büyük bir güç istiyor?
n
Neredeyse minimalist bir yaklaşımla az sözle çok şey
güç mekanizmalarını elinde tutan kurumlara karşı savaşmak.
Tabii ki kolay değil ama vicdanınız bir kez bizi ele ge-
söylüyorsunuz yine de anlatımınız yine de akıcı. Bu bi-
Bu açıdan romanın kuşkusuz sosyal eleştirel bir yanı var.
çirince onu susturmamız mümkün değil.
çemi seçmenizin belli bir nedeni var mıydı?
Romanda önemli bir yer alan “Hatırlayamadıkları-
n
Selen de yaşanılan onca şeyden sonra kendini suç-
Aslında romanın kurgusu konuya bağlı. Romanın baş-
mız” sergisi çok çarpıcı. Sergiye saldırı bugün yaşadık-
lu hissediyor, neredeyse işbirlikçi gibi. Bunu aşmak için
kişileri Suzan ve Selen’in yaşadıklarını ancak iç mono-
larımıza da gönderme yapıyor.
de olağanüstü bir mücadele veriyor. Ama bu mücadele-
logla verebilirdim.
Romanın başında, özellikle de finalinde Selim sergi-
de yalnız değil.
Olayları hep belli kişilerin açısından ben-anlatım ola-
yi uzun uzun anlatırken sanki böyle bir sergi gerçekten
Öte yandan mücadele süresince keşfettikleri bazı şey-
rak anlatıyorum, her birinin anlatım üslubu, konuşma tar-
varmış gibi bir duygu oluşuyor okuyucuda…
lerin bilincine varmasını yol açıyor ki bu da karanlığın
zı yaşadıklarına bağlı. Ne güzel…Demek ki Selim sergiyi iyi anlatıyor…
dışına çıkmasını sağlıyor.
Söz gelimi çocukken tacizi yaşamış olan Suzan’ın sus-
Bence sadece romanda anlattığınız çerçeve içinde ka-
n
Romanınızın bütün acılara ve travmalara karşın yi-
n
kunluk anlarıyla dolu neredeyse şiirsel bir anlatımı var. larak da gerçek bir sergi ya da müze tasarımı yapılabilirdi .
ne de umut dolu olması beni etkiledi. Açıkçası yarattı-
Selen’in olayları araştıran ve anlamaya ve çözümleme-
Kurmaca serginiz öylesine zengin ki öyle çok malze-
ğınız tüm roman kahramanları içinde en çok Selen’den
ye çalışan akılcı yanı ağır basıyor ya da Yunus geçmişi me sunuyor ki bizlere. Bu da okuyucunun hem düşün-
etkilendim. Onun yaşadıklarını yaşasaydım onun kadar
hatırlarken tam bir varoş ağzıyla konuşuyor. mesini hem de hayal gücünü tetikliyor.
güçlü olabilir miydim bilmiyorum.
Karakterlerin söylem biçimleri okuyucunun onları gözü-
Biliyor musunuz ekonomik gücüm olsaydı Hatırlaya-
Doğrusu ben de bilmiyorum.
nün önünde canlandırmasını da kolaylaştırıyor sanırım. Yani madıklarımıza dayanan bir müze açmak isterdim:
konu ve biçim birbirinden ayrılmaz bir bütünü oluşturuyor.
BEN-ANLATIM İçinde kişisel tarihimizden, yakın tarihimizden neler
Romanınızda montaj tekniğini uygulamışsınız. Za- Romanın neredeyse teatral bir yanı var, zaten siz olurdu neler... Hatırlayamadıklarımızı bilinç düzeyine çı-
n n
man ve mekân sıçramaları büyük bir dikkat yoğunluğunu bu romanın tiyatro ve film ya da dizi versiyonları oldu- kardığımızda ne çok malzeme çıkıyor ortaya.
n
14 21 Aralık 2023