Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hüznün genç, direngen
ve ‘bahtiyar’ yazarı:
Katherine Mansfield!
Hastalıkla ve yoksullukla geçen 34 yıllık kısacık ömründe modern lirik öykünün yazın
dünyasında yerleşmesini sağlamış Katherine Mansfield (1888-1923), öykülerinde toplumdan
izole edilmiş, hayal kırıklığına uğramış, yaşamdan pek bir beklentisi olmayan kişilerin
psikolojileriyle ilgilenir, duyguları katıksız yaşatır. Van Gogh resimlerinin uyandırdığı yazma
isteğiyle yalnızlık, hüzün ve acıları melankolik kısa öyküler haline getirir.
Hiç sevemediği annesine duyduğu öfke ve tüberkülozla mücadele sürecinde yaşadığı acılar
öykülerini besleyen ana damarlar olur. Tabulara meydan okuyan kadın kahramanlar yaratır.
En sıkıntılı dönemlerinde dahi iyi bir yazar olma tutkusunu kaybetmez. İçe işleyen usta
yapıtlarıyla ölümünün üzerinden 100 yıl geçmesine karşın 25 dilde geniş bir okuyucu
kitlesine ulaşmayı başarır. Virginia Woolf, “Yazım tekniğini kıskandığım tek kişiydi” demiştir.
manlar sürekli başkasının yaşamına imrenen, evliliklerin- sebep olan bipolar uçlar, sürekli boğuluyormuş duygusun-
Z. DOĞAN KORELİ
de aradıklarını bulamayan, çok uzaklara gitmenin özlemi- dan mı kaynaklanır?
ni çeken kişilerdir. Tüm bu sorular, bir gün Londra’daki evlerinde ver-
“Bir evim olsaydı, perdeleri çekebilseydim, hoş kokulu
Anlatı boyunca ister çocuklarını sevmeyen anne Linda is-
dikleri akşam yemeği davetiyle biraz olsun çözümlenir.
çabuk tutuşan bir şey yakıp ısınabilseydim, ışıklarla
ter düşüncesiz ve sert baba Stanley ister sevgiye muhtaç ço- Fulton ailesi de davetlidir. Gecenin sonunda Bertha, eşi
gölgeleri seyredebilseydim katlanılabilirdi belki bu
cuklar olsun hepsi yalnızlığı tercih eder. Yaşamın anlamını
Harry ile Bayan Fulton’u holde çok samimi bir biçimde
acılara ama benim gibi pansiyonlarda yaşayan biri için
sorgulayıp günlük rutinleri sıkıcı bulan ve düşsel dünyalara
görür ve aralarında bir ilişki olduğunu anlar. Anlatının so-
bu hayallerin gerçekleşmesi çok güç!”
sığınanlar da vardır elbet. Bakıldığında tümü, özgürlüğü öz-
nunda yazar, gerçekleri kurcalamayıp mutlu bir biçimde
Katherine Mansfield (1888-1923)
ler; ne var ki içlerindeki korku, onları hep başkalarına köle
yaşamanın mı yoksa aldatılmaya gözlerini kapayıp sahte
Katherine Mansfield’ın (1888-1923) yapıtlarının nere- kılar. Okyanusun gelgitlerine uyum sağladıkları gibi haya-
bir mutluluğu mu yaşamanın, en iyisi olduğu ikilemi ara-
deyse tamamı otobiyografik göndermelerle doludur. tın gelgitlerine de uyum sağlarlar, yaşamı zorlamazlar. Ay-
sında bırakır okuyucuyu.
Yeni Zelanda’da geçen çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, rıca okyanus, sonsuzluğu imleyen ana metafor olarak gös-
SOSYOEKONOMİK SINIFLAR ARASI
yaşamında iz bırakan kişileri, aile üyelerini, korku ve trav- terilir. Sudan çıkmak demek fantastik dünyadan uzaklaşıp
İLİŞKİLER VE ÖLÜM!
maları, ilişkilerin hassas ve kırılgan doğasını, yükselen or- gerçek dünyaya dönmek demektir onlar için.
Mansfield ölümünden çok kısa bir süre önce kaleme aldı-
ta sınıfın komplekslerini, dekadan uyuşuklukları gösterir.
KALABALIK METROPOLLERE KARŞI
ğı kitabı Bahçede Eğlence’de (Çeviren: Oya Dalgıç / Tür-
Kardeşiyle el ele tutuşup sömürge Yeni Zelanda’yı terk
KIRSALI ODAĞA ALIR!
kiye İş Bankası Kültür Yayınları), ölüme yaklaştığının ver-
etmesi, onun keşfetmek, dünyanın nereye gittiğini anla-
Anlatıda kırsal huzurdan kent yaşamının karmaşasına
diği farkındalıkla yaşam-ölüm, acı-keder gibi zıtlıkları göz-
mak, dünyaya açılmak isteğinin de göstergesidir.
giden ve bundan keyif alan biri de vardır. Mansfield bura-
ler önüne serer. Bu zıtlıklardan yola çıkarak sosyoekonomik
‘KOYDA’ da Baudelaire ile başlayan kalabalık metropol bilinci kav-
sınıflar arasındaki ilişkilere ve derin farklara dikkat kesilir:
Eşi Murry ile ilişkisi ve ailesiyle hesaplaşmasından iz- ramını bir anlamda altüst eder, kentten çok kırsalı odağa
Zengin Sheridan ailesi gökyüzünün sakin ve masma-
ler taşıyan ve 13 bölümden oluşan Koyda (Çeviren: Seç- alır. Trout üzerinden kentlerin çarpık ilişkilerini doğanın
vi olduğu bir gün malikanelerinde bir bahçe partisi dü-
kin Selvi / Can Yayınları) adlı öyküsünde, Woolf’un Mrs dinginliği ile yan yana getirir. Yeni Zelanda kırsalından
zenler. Bu sırada yakınlarda oturan ve işçi sınıfından Bay
Dalloway’i gibi sadece bir günü anlatır Mansfield. bir yazar olarak özlediği pastoral huzuru, suyun ve emp-
Scott’ın ölüm haberi gelir. Bu haber, Sheridan ailesinin
Köyün çobanı, koyun sürüsünü puslu ve karanlık bir sa- resyonist görüntülerin dinginliğinde arar.
kızı Laura’yı çok etkiler.
baha karşı ayın durgun sudaki son yansımasından güneşin
Farklı sınıftan da olsa komşu bir aile, babalarının ölümü
‘BAHTİYARLIK’ VE İKİLEMLER...
güçlü enerjisine hareket ettirir. Fakat aydınlığın gücü, so-
nedeniyle yas tutarken nasıl olur da müzikli, kahkahalı bir
Katherine Mansfield yalnızlık, mutsuzluk ve güvensiz-
nunda karanlığın tedirginliğine yenilir. Burnell ailesinin
parti düzenleyebiliriz diye tepki gösterir ve partiyi iptal
liği anlattığı yapıtı Bahtiyarlık’ta (Çeviren: Nihal Yeği-
yazlığında geçen sıradan bir gün, uzaydaki rutin bir hare-
ettirmek ister ama annesi ölüm haberinin partisini mah-
nobalı / Can Yayınları) yine olaydan çok karakterlerin iç
keti, yaşamın çalkantılı sanrılarıyla tüketir.
vetmesine izin vermeyeceğini belirterek partiden artan yi-
dünyalarına dikkat kesilir.
yecekleri, kızı Laura ile dul kalan Bayan Scott’a gönderir.
KAHRAMANLARI UZAKLARA Öykü, 30 yaşındaki Bertha Young’ın tanıtımıyla baş-
Laura ölen işçinin evine giderken cennet bahçesi olarak
GİTMENİN ÖZLEMİNİ ÇEKER! lar. Bertha, günlerini önceleri çılgınca bir mutluluk içinde
Psikolojik betimlemelerin öne çıktığı öyküde, duyguları geçirir. Bertha, gerçekten kendini kaybedercesine mutlu düşündüğü korunaklı ve izole yuvasından uzaklaşır; ka-
sürekli sinir uçlarında gezen her bir kişinin mutsuzluğu ve mudur yoksa bir iç kargaşayı, her şeyin yolunda olmadığı- ranlık, puslu sokakları ve gerçek yaşamı tanır. Gerçek ya-
kaygıları bir bellekten diğerine atlanarak, bir olay örgüsü na ilişkin rahatsız edici bir kuşkuyu mu saklar içinde? şamda sürekli bir kahkaha ve masumiyet yoktur. Bu nok-
verilmeden çoğunlukla iç monologlarla yansıtılır. Kahra- Çocuklar gibi sevinmesi ya da hıçkırıklarla ağlamasına tada yazar alt metinde ölümün, her iki sınıf için çok
>>
4 5 Ocak 2023