Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Haftanın
KONUĞU
HASAN ÖZKILIÇ’TAN ‘ŞİMA’
‘Bir arayışın, içsel bir yolculuğun
hikâyesini anlatmaya çalıştım’
Birdenbire ortadan kaybolan karısını ve aklındaki soruların yanıtlarını bulmak için Ağrı Dağı’nın gölgesinde yollara düşen
Behram, ipuçlarının peşinde kaybolur. Şairlerin, şiirlerin ve ayrılık hikâyelerinin harmanlandığı masalsı bir coğrafyada kaderine
karşı savaşırken kalbinde iki kadın, aklında tek bir soru vardır: İnsanlar çift doğarmış... Peki ya aşklar?
Haldun Taner Öykü Ödülü ve Orhan Kemal Roman Ödülü sahibi Hasan Özkılıç’ın Doğu’nun kadim hikâye geleneğinden ve
destansı dilinden beslenen, şiirler ve ezgiler eşliğinde gelişen yeni romanı Şima (Everest Yayınları), Tebriz’den İsfahan’a, kalabalık
çarşılardan ıssız dağ köylerine, bir aşktan başka bir aşka sabrın bıçak gibi bilendiği bir sevdanın romanı.
Siga yaşamıyla kıyaslanmaz tabii bu iliş-
SABA KIRER,
ki. Behram’ın kişiliğinden de etkileniyor, ona
ALTAY ÖMER ERDOĞAN yaklaşması, kadına bakışı, o güne kadar kar-
şılaşmadığı bir modeldir Melike için.
‘ROMAN BİR TEBRİZ YOLCULUĞU
SIRASINDA DOĞDU’ ŞAİRLER MEZARLIĞI!
n SABA KIRER- Yazar ile ben anlatıcı- n ERDOĞAN- Romanda mekânların ve
nın başarıyla buluşturulduğu Şima aslın- nesnelerin anlatıyı kuran öğeler arasında
da bir otobiyografik roman mı?
önemli bir rol üstlendiklerine tanık oluyo-
Hayır, değil. Tamamen kurgu. Hikâyenin ruz. Örneğin Şairler Mezarlığı!
anlatıldığı mekânlara yabancı değilim. İran
Tam da burada sanattan, sanatın gücün-
Azerbaycan’ı, Maku kenti, Tebriz, o bölge den söz edebilir; kalıcılığından ve de etki-
yabancı olmadığım bir coğrafya. Romanım sinden… Behram bir yerde, anıta verilen
da bir Tebriz dönüşü, yolda düşünmeye baş- “……. Mezarlığı” sözcüğünün anlamsızlı-
ladım, o yolculukta doğdu. Halamın oğlu, to- ğından; yazarın, şairin mezarının olamaya-
runları Maku’da yaşıyorlar. Doğduğum top- cağından söz eder. Şair, sanatçı, yazar yaz-
raklara uzak değil. Gittim, kaldım, birlikte dıklarıyla hep yaşar, der…
ATAGÜL DEMİR
yolculuklara çıktık. Bunun dışında hikâye, Ben de romanı yazarken bilinçaltında olan
kimi mekânlar (Sabırtaşı Evi gibi) kurgu. böyle bir duygu nedeniyle, bu mekâna yaşa-
sında ona çok benzeyen bir kadının çıkması lup yaşamını yeniden düzene sokmak ama- yan, canlı kanlı bir yer olarak algıladım…
ŞİMA’YI BULMA YOLUNDA ister istemez etkili oluyor. Sığınmak diyeme- cı güden, geleceğe dair düşleri olan biridir. Hem hikâyenin anlatıldığı zaman hem de
KENDİSİYLE HESAPLAŞAN yiz. Bunu tartışıyor içinde ama onca benzer- Doğru, ikisinin de anlatacakları var.
mezarlığın, bugün hayatta olmayan şairlerin
BİR RUH; BEHRAM… liğe karşın ulaşmak istediği yine de Şima’dır. Birbirlerini bulduklarında, Melike’nin yaşadığı zaman bağı kopuk değil.
n ERDOĞAN- Anlatıcı da Melike de evinde dilleri açılır. Bundan sonra onla-
n ALTAY ÖMER ERDOĞAN- Okunan şiirler, “Oda” bölümlerinde yi-
Doğu’nun kadim kültürünün izlerini ta- anlatmak, içini dökmek istiyor. Terk edil- rın geçmişini daha yakından tanıma olana- ne zamana direnen yazarlardan, kitaplardan
miş olmanın acısının ağırlığını Melike ğı buluruz. Ortak yanları çok. Her şeyden
kip eden bir anlatıcı ile karşı karşıya oku- yapılan alıntılarda, zamanın iç içe geçebile-
yucu. Yalnızca o coğrafyayı adımlamakla ile tartan anlatıcı, adeta mutluluğa sağır önce Melike, Şima’nın ikizi gibi. Şima’yla ceği; geçmişle bugünün zaman dışı bir al-
geçmişine dair bilmediği bazı sırları
kalmıyor, kültürel işaretlerini de takip edi- olanlar için bir dil öneriyor. gıyla yaşanan anın, zamanın ortadan kalka-
yor. Yalnızca fiziki coğrafyanın değil içsel Sanırım yola olduğu kadar yolculuğa Melike’den öğrenince hem kendiyle hem de cağını görebiliyoruz.
bir yolculuğun da hikâyesi Şima. da bir sığınma durumu var burada. Anla- geçmişiyle kıyasıya hesaplaşır Behram. n KIRER - Şairler Mezarlığı, Sabır Ta-
Evet, içsel bir yolculuğun romanı da diye- tıcı Melike’de Şima’yı bulduğu kadar ken- şı Evi gibi mekânları romanın neredeyse
biliriz. Çünkü karısı tarafından terk edilen dini de bulmuyor mu? SİGA YAŞAMI! bir başkarakteri gibi konumlama fikri na-
Behram, bu terk edilişi tam kavrayamadığı Behram, sık sık Şima’yı bulmadan dön- n KIRER- Siga kadını olan Melike ikizim
sıl ortaya çıktı?
için çelişkiler yumağı. Sürekli tartışır, konu- meyeceğini söyler Melike’ye. Yani, yolda dediği Şima’nın kocasını evine alırken as- Şairler Mezarlığı’nı ilk kez gördüğümde
olmak, aramak, aradığının peşinde, bir Şi- lında onu kendisine bir eş olarak mı alıyor?
şur, sorular çoğaltır. Kendisiyle hesaplaşma- çok etkilendim. Hele bir de mezarlığın ta-
sı, Şima’nın onu terk ediş nedenini zamanla ma imgesi hep onunla ilerler. Bu anlamda Melike’nin siga (süreli dini nikâh) yaşamı- rihini oradaki görevli kadından dinlediğim-
na da uyan bir anlayış değil mi bu zaten?
kavramaya başladığında kendini suçlaması, bir sığınmadan söz edebiliriz. de benim için mezarlık bir karakterdi artık.
pişmanlıkları… Hep anlatır. Biz de bunu bir Diğer yandan Melike, gelecekten umudu- Behram, aynı zamanda Melike’nin çok Mezarlığın tarihi çok eski.
iç dökme şeklinde algılayabiliriz. nu kesmiş, trajik yaşamı, yaşam şekli önü- sevdiği arkadaşı Şima’nın eşi. İlk zaman- 1721 yılında büyük bir deprem oluyor
n KIRER- Şima’nın ikiziymiş gibi anla- ne büyük set olmuş, geleceği olmayan bir larda böyle bir isteğinden söz edemeyiz. Tebriz’de ve mezarlık ortadan kalkacak
tılan Melike’ye Behram’ın yaklaşması onu kadındır. Behram’la tanıştığı zaman dili- Ama birlikte, aynı çatı altında yaşamları, şekilde yok oluyor. O güne kadar
gerçekten Şima’ya benzetmesinden mi yoksa minde, onu daha tanımadan yaşamdan vaz- günün çoğunu birlikte geçirmeleri, Şima’yı mezarlığa 410 şair gömülmüş. Sonra ye-
Şima’nın yokluğunda birine sığınmak mı? geçme noktasına gelmiş bir kadın. Behram, aramak için birlikte yollara düşmeleri, za- niden yapılıyor. Son dönem önemli şair-
Benzetmesinin etkisi var tabii. Şima’nın yok- tutunacağı bir daldır onun için… man içinde Melike’de değişime neden olur, lerinden Şehriyar’ın dışında bir daha izin
luğu onca yakıcı bir duyguyken birden karşı- Behram ise Şima’nın peşinde, onu bu- duygusal olarak Behram’a bağlanır. verilmiyor…
n
KARŞI ÜTOPYACI ROMANIN BABASI YEVGENİ ZAMYATİN’DEN ‘BİZ’
ütün yerkürenin Tek Devlet’in egemenli- özgür irade artık mutsuzluk sebebidir ve yurt- Aldous Huxley’nin Muhteşem Yeni Dünya
ği altına alınmasından bin yıl sonra uzay ve George Orwell’in 1984 romanlarına esin
taşların yaşamları F. W. Taylor’ın geliştirdiği
B gemisi İntegral, başka gezegenlerde-
kaynağı olan Biz, Zamyatin’e “karşı ütopya-
verimlilik sistemine dayanan matematiksel bir
cı romanın babası” unvanını kazandırmıştır.
ki “yabani” varlıkları aklın boyunduruğu altı-
kesinlikle denetlenebilmektedir.
İngilizce çevirisi 1924’te New York’ta yayım-
na almak amacıyla kalkışa hazırlanmaktadır.
Devasa Yeşil Duvar tarafından ilkel yabani
lanan roman, Sovyetler Birliği’nde ise ancak
Projenin mühendisi, tam da bugünlerde uy-
dünyadan koparılan Tek Devlet’in yurttaşları
1988’de okuyucuyla buluşabilmiştir. n
garlık merdiveninin alt basamaklarındaki po-
sürekli yeniden seçilen Velinimet tarafından
tansiyel okurlar için yazmaya koyulduğu gün-
yönetilir. İsim yerine numaralarla çağrılır, bir
Biz / Yevgeni Zamyatin / Çeviren: Barış
lükte, Tek Devlet’teki yaşamı anlatır. Modern örnek giysiler giyip yapay yiyeceklerle besle- Zeren / Türkiye İş Bankası Kültür Yayın-
sanayi toplumu öyle bir noktaya varmıştır ki nirler. Özel yaşamları ise yoktur. ları/ 232 s.
16 29 Aralık 2022