Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
LÜTFİYE AYDIN’DAN ‘TSUNAMİ’
‘Tsunami kurtuluş kitabımdır!’
Öykü kitapları Cemre (1990), Sengin Semai isimlerinden Lütfiye Aydın ile ikinci baskısı
(1992), Ölüm Erken Bir Akşamdır (1994), Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan,
1998’de Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği tanık olduğu Sivas kıyımı sonrası kaleme
Cumhuriyetin 75. yıldönümü olan 1998 yılında aldığı öykülerinden oluşan, yaşamanın ve
Kültür Bakanlığı Öykü Büyük Ödülü’ne
savaşıma devam etmenin, bir aydının en büyük
değer bulunan, öykü kitapları arasında
sorumluluğu olduğunu duyumsatan, “Benim
şiirselliğe en çok yer verdiği, 2005 Rıfat Ilgaz
kurtuluş kitabımdır. Hayata dönüş öyküleridir.
Ödülü’nü kazanan Gri Gül...
Bende ustalaştığım duygusunu uyandıran
Anlatı kitabı Kül Tablet (1997), kent kitabı Anka
öykülerdir. O aradığım sesi bana bulduğumu
Kentim Antep’im (2008)... Romanları Aşkın Ne
hissettirir. Her yazar aslında bir sesin peşindedir”
Derin (2008) ve Deha’nın Sesi (2016)...
dediği öykü kitabı Tsunami başta olmak üzere
Usta yapıtlarıyla Türk öykücülüğünün en önemli yazınını ve dilini konuştuk.
ramanın konuşmadan iç sesi ile anlattıkları… Duygula- ‘GAZİANTEP DİL CENNETİDİR’
GÜLSEREN ENGİN
rının sevinçten düş kırıklığına evrilmesi… Karşısındakini n Zaten Anadolu’da bir “hikâye anlatıcılığı geleneği”
gözlemleyerek onun da hikâyesini anlatması… vardır. Bunu genellikle kadınlar sürdürür. Anlatıcı, ak-
“Çok şükür yaşıyoruz diyemiyorum ne yazık ki. Yine de
Suskunlukların ne çok şey anlattığına bir örnek aslın- şamları komşu kadınları, çocukları etrafına toplar ve çok
‘iyi ki yaşıyoruz’ yaşamanın bir suç olduğu zamanda di-
da. Suskunlukla anlatılan bir başka öykü de “Kanama” öy- güzel hikâyeler anlatır.
yorum. Çok ağır bir yükü de taşıdığımı düşünemiyorum;
küsü… Derinliği olan bir öykü. Diğer öyküler de yine size Öykülerinizde de kadın sorunlarına eğilirken bu kadın-
yalnızca duyumsuyorum bunu. Yaşıyorsak bir anlamı ol-
özel kadın öyküleri… ların çoklukla sizin yaşadığınız bölgelerin kadınları ol-
malı yaşamanın, bir işlevi. Tsunami sürüyor…”
Tsunami kitabındaki öyküler bende ustalaştığım duygu- duğu görülüyor. Siz de diğer kadın öykücülerimiz ve ro-
“‘TSUNAMİ’ ÖYKÜM BEHÇET AYSAN’A
sunu uyandıran öykülerdir. O aradığım sesi bana bulduğu- mancılarımız da bu kadim geleneği sürdürmektesiniz.
YAZILMIŞ BİR GÜZELLEMEDİR”
mu hissettirir. Her yazar aslında bir sesin peşindedir. Benim söylemek istediğim de buydu. Çocuk-
n Tsunami adlı öykü kitabınızın ikinci baskısı Cum-
n Önce edebiyat öğretmeniydiniz, sonra luğumun geçtiği kent Gaziantep bir dil
huriyet Kitapları tarafından yayımlandı. Öykü kitap-
TRT’de belgeseller, radyofonik oyun- cennetidir. Hikâyenin, romanın, bü-
larınız arasında şiirselliğe en çok yer verdiğiniz bu ki-
lar, “Arkası Yarın”lar yazdınız. Pro- tün edebiyatın temeli dildir. Bu dil
tabın en önemli bir özelliği de ilk ve uzun öykü olan
fesyonel olarak yazar olmaya na- zenginliği ile sadece hikâyeler
“Tsunami”nin Sivas katliamını anlatması…
sıl karar verdiniz? değil, masallar ve türkülü
Orada bulunup da sağ kalan az kişiden birisiniz. Ağır
Bu konuda çok hoş bir öy- halk hikâyeleri -Haketler-
yanıklarla yoğun bakımda, yanık ünitesinde uzun süre
küm var: Evde ağabeylerimin anlatılırdı.
yatarak, hafızanızı o kıyım otelinde bırakarak taburcu ol-
ders kitaplarındaki öyküle- Üstelik bunlar “Arka-
duğunuzda hâlâ ne olup bittiğini bilmiyordunuz.
ri okurdum. Ayrıca kom- sı Yarın” mantığıyla
İyileştiniz diye eve gönderildiniz; ama ruhsal ve beden-
şu kızlarla roman alış- en heyecanlı yerinde
sel yaralarla doluydunuz henüz. Sizi onur konuğu olarak
verişi yapardık. Kerime kesilir ve ertesi güne
etkinliklere çağırıyor, konuşmaya zorluyorlardı.
Nadir’ler, Mebrure Sa- bırakılırdı. Tandır-
“Tsunami” öyküsünde bunu da anlatmışsınız. Bu öyküde mi Alevok’lar gibi… Bir başı muhabbetleri
aslında saklı bir kahraman da var. Öykü boyunca bekledi-
gün baktım canım don- de çok güzeldi.
ğiniz, “Neden gelmedi? diye sorup sorup yanıtını alamadı- durma ister gibi roman n Ne mutlu size..
ğınız biri var. Bilmeyenler için söyler misiniz? yazmak istiyor. Çocukluğunuzun bu
Paramı biriktirdim, zenginliği sizin öykü-
Evet bu öykü değerli şair ve sevgili dostum Behçet Aysan’a
yazılmış bir güzellemedir. Bu kitap benim kurtuluş kitabım- en pahalısından bir cülüğünüzü ve hatta
defter ve dolmakalem romancılığınızı bes-
dır. Okuma yazmayı unuttuktan ve yeniden öğrenmeye baş-
aldım. Yazmaya otur- lemiştir.
ladıktan sonra yazdığım hayata dönüş öyküleridir.
dum. Birkaç satırı güç- Kuşkusuz bunlar
Belki eski öykülerden de biri karışmış olabilir ama hep-
lükle yazdım, ama geri- yazmamda itici güç ol-
sinde bana ait müziğin olduğunu düşünüyorum. Aynı şiirde
si gelmiyor. Düşündüm, muş olabilir. Hatta bun-
olduğu gibi öyküde müzikaliteyi de çok önemserim.
düşündüm yok… Sonun- ların kaybolup gitmesini
Yazar gerektiğinde sıradan bir gazete haberinden müzik-
da roman yazmaktan vaz- istemediğimden kayda al-
li bir yapıt üretmek zorundadır. Bir gazete haberini büyülü
geçtim. Önce iyi bir okur ol- mayı düşündüm. Bu konuda
bir öyküye dönüştürmelidir.
maya çalıştım. O yıllarda taşra kitaplar var ama kayda geçme-
Marquez’in Marquez olmasının nedenini onun gazeteci olma-
kentlerinde bile belirgin bir kültür
yen pek çok şey var. Ömrüm ye-
sına bağlıyorum. Zaten Marquez’in kendisi de söylüyor bunu.
ortamı solunurdu. Ben de iyi okur terse bunları da toplamak istiyorum.
n Öykü hayatınıza nasıl girdi? Okuma tutkunuzun yaz-
olarak iyi yazar olma yoluna girdim.
mada katkısı oldu mu? Öykülerinizi kitaplaştırmadan ön-
‘DİLLE OYNAMAYI AMA
Bu konuda beni yönlendiren değerli eleştir-
ce hangi aşamalardan geçtiniz?
BOZMADAN OYNAMAYI SEVİYORUM!’
men Mehmet Yaşar Bilen oldu. “Yahu bu kadar çok
İlk öykümü ortaokul ikinci sınıfta yazdım.1970 yılında ise
n Umarım bir an önce toplarsınız. Sizin en önemli
okuyorsun neden bir şey yazmayı düşünmüyorsun?” dedi.
ilk kez bir dergide öyküm yayımlandı. Evimizde ders kitapla-
özelliklerinizden biri kuşkusuz dilinizin çok yalın, temiz
“Hocam ben Yunus’un torunuyum; Yunus, ‘Hamdım, piş-
rı dışında hiç kitap yoktu ama ben nerde kitap bulursam bü-
ve güzel olması yanı sıra zenginliği…
tim, yandım’ demiş ben de şimdi hamım, pişer ve yanarsam
yük bir aşkla okuyordum.
Öte yandan öykülerde dediğiniz gibi çocukluğunuzun
o zaman yazarım” dedim. Aslında ben yanmayı mecazi an-
Yazarlığımla okurluğum hep atbaşı gitti. Kuşkusuz bu oku-
geçtiği Gaziantep’in dili de etkili… Gaziantep yöresinin
lamda söylüyordum ama gerçek oldu.
malar beni yazmaya hazırladı. Her Türk gibi önce şiirle baş-
dilini seviyorsunuz ama gelenek, göreneklerini ve törele-
n Yaşanılan o büyük acıları bile ironi ile karşılamak ko-
ladım ama çabuk bıraktım. Onca şair varken… İçimdeki şi-
rini de -elbette kötü olmayan töreleri- seviyorsunuz.
lay değil. Siz bunu başarıyorsunuz. Profesyonel anlamda
iri öykülerime yedirdiğimi söylerler…
Ayrıca bölgeye has özellikleri de koruyor ve okura akta-
ilk hangi yıl bir edebiyat dergisinde öykünüz yayımlandı?
‘HER YAZAR BİR SESİN PEŞİNDEDİR’ Profesyonel anlamda ilk öyküm, 1979’da İzmir’de Hüse- rıyorsunuz. Öykülerinizde çok değişik bir Antep tadı var.
n Kitabınızdaki diğer öykülerde şiirselliği de duyum- Bu bağlamda dile yaklaşımınızı açar mısınız?
yin Yurttaş’ın çıkardığı “Dönemeç” dergisinde yayımlan-
suyoruz. Özellikle “Güz Güneşi” öyküsünde betimleme- dı. İki öykümü göndermiştim. Kendimdeki öykü kumaşını Aldığım eğitim dil üzerine…Türkçe bölümünü bitirdim.
ler çok güzel. O öyküde beğendiğim bir başka şey de kah-
o zaman fark ettim. Anlatmayı seviyordum. Yani Türkçenin inceliklerini ister istemez öğreniyorsun.
>>
10 15 Aralık 2022