20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Onca zamanımı boşa geçirdiğimi hiçbir zaman düşün- Hemen bütün aşklar romantizmin doruklarında. Kadın medim. Kendimi yetiştiriyordum. İlkeler saptıyordum ya- masum değilse ve erkekle ilişkilerinde biraz ileri gitmiş ise zarlığıma ilişkin. Yazarlığa ulaşmam, halk hikâyelerindeki cezalandırılmayı hak etmiş tip olarak, toplum ya da kutsal âşıkların kavuşma çabaları gibi bir çabayla gerçekleşti. güç tarafından cezalandırılmaya hükümlüydü. Dünyanın geldiği yer o kadar da geride değildi gerçekte. ‘ÇOK AĞIR VE ACILI GÖÇ OLGULARINI Çağdaş kadın uyanmış, ayağa kalkmıştı. Bu açılma, ülkemiz YAŞAMIŞ KUŞAKLARIN ARDILLARIYIZ!’ insanı ve sanatçısı tarafından erkenden fark edilemedi. Ya- n Romanlarınızın ve kimi öykülerinizin zemininde tari- zın türleri nasıl oluştuysa, onun gibi bize dışardan yansıdı. hi dönemler yer alıyor. Siyasal eleştiriyi içeriyor. Bunun Nezihe Meriç’i bu bakımdan çok önemli bulurum. Mo- nedenlerini anlatır mısınız? dern kadının gerçekleştirebileceği kurguyla ve çağcıl de- Tarih, resim, müzik ve edebiyat gibi derin tutkularım- ğer yargılarıyla erkek yazarlarla aynı türden konuları işle- dan biri. Orta Asya’dan gelip Anadolu’ya tutunan bizler me yürekliliğinin etkin ilk adımı ondan gelmiştir. Onda, sahiplendiğimiz sınırlardan dışarı (fetihler) ile vatan olarak aşk serencamlarından öte, çağdaşlığı özümlemiş kadını bu- özümlenen yerlerde yüz yıllar sonra büyük toprak kayıpla- luruz. Vaktidir ve Nezihe Meriç bu adımı 1950’li yılların rı sonucu kopuşlar (göçler) arasında bugünlere varmış bir ortasında atmıştır. toplumuz. Kazandığını kaybetmiş, çok ağır ve acılı göç ol- Cumhuriyetin ve Medeni Kanun’un sunduğu olanakların gularını yaşamış kuşakların ardıllarıyız. bilincine varmış, dahası dünyadaki değişimi izlemiş “va- Tarih, özellikle siyasal tarih benim öznel olarak da her tandaş kadın” tipi sosyal ortamda kendini göstermiştir. zaman ilgimi çeken ve çekecek bir bilim. Özel bir ko- Erkeklerin ardında; aşağısında olmayan bir ortak dünya- numum da var. Rus İmparatorluğu’nun hızla yayıldı- da kadın “Ben de varım” demeliydi. Çağcıl değerlerin ka- ğı 19. yüzyılın ikinci yarısında, Karadeniz’in doğusunda, dına yansıyan biçiminin erkeklerinki kadar önemli ve say- Kafkasya’da yaşayan ırklardan biri olan (Çeçen) soyundan gın olduğu inancı giderek yayılırken, genç kuşaklar yeni ve Rus ordusunun işgal ve tenkilinden (tepeleme-yok etme) dayanıklı bir özgüven kazandılar. kaçıp Anadolu’yu yurt tutan bir ailedenim. Özel durumum; Yazar olarak, kadının anlamı ve özgün dünyası üstüne öğrenimim ve tarihe tutkunluğum, kişisel ilgim yanında bu edebiyatıma yön verdim. Sanatçı klasik değer ve davranış- somut ve sosyal gerçekliklerden geliyor. ların önünde gitmelidir. Bu yaşıma kadar, cins farklılığı ile Bir Göçmen Kuştu O ile ardılı olan Emir Bey’in Kızları ro- fiziksel güç (ki o gücün ölçütü bir hayvanın taşıma yetisi- manlarımı yazdıktan sonra, göç-göçmenlik-yurtiçi göçler bana dir) dışında arada anlamlı bir fark saptamış değilim. çok çekici anlatı konuları göründü. İlgimi, daha büyük, uzun rekli değiştirme / geliştirme düzenlemelerini yapar, ardın- ve yıpratıcı göçün insanlarına yöneltmeyi yeğledim: O hai- ‘TÜRKÇEYİ ÇOK AMPİRİK BULUYORUM. dan önceden saptamış olduğumla, yazmak istediğim fikre leyi (büyük felaket) anlatabilir miyim diye efkâr ettiğimde… DİLİMİ AŞKLA SEVİYORUM.’ dair aldığım notları karşılaştırırım. Bunu başarabileceğim özgüven terazide ağır bastı. n Ve dil… Edebiyatta dilin önemine ilişkin neler söy- Her yazar her türden fireler verebilir. Ben de veririm. An- Uzun, yoğun ve kapsamlı araştırmalarım başladı. Bu lersiniz? Dilimizi nasıl tanımlarsınız? cak çok önemsediğim defterim, metni bütünleştirmek için dü- araştırma dönemleri uğraşlarım sırasında çok zevk aldığım En sevdiğim gücümüz.… Dil harika bir şey. İnsanın gön- zenlemelerimi gözden geçirme olanağını bana sağlar. sürelerdir. Edebiyatın insana sürekli yeni ufuklar açmasın- lünü çelen destan bence. Gürül gürül doğa kokan bir dili- daki güç, bizleri çalışkan olmaya yönlendirir. miz var. Türkçeyi çok ampirik buluyorum. “Dış dünyanın ‘İSTEMEKLE OLUNAN BİR UĞRAŞ Halide Edip’in Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı anı kitabında, ayırdında olanların dili,” diyorum ben. Salonlarda, araştır- DEĞİL YAZARLIK! YAZININ AĞIR İŞÇİSİ Rumeli’den göçüp Salihli’ye yerleşmiş bir yaşlı nineye ilişkin ma laboratuvarlarında, yüksek ve penceresiz binalarda ol- OLMAYI GÖZE ALABİLMELİ!’ birkaç satırla anlattığı hikâyeyi hareket noktam kabullendim mayacak bir özgürlüğü bir doğaya uyumu var. n Yazar olmak isteyen genç arkadaşlara ne önerirsiniz? ve upuzun bir Rumeli incelemesi, okumalar, fotoğraflar, anı- Dilimi aşkla seviyorum... Müzik gibi, resim gibi, ılık rüzgâr Yazar olmak istemek birçok havai gencin bile ağzında ge- lar geçit yaptı. Tarihe girerseniz insanı kamçılayan, coşturan gibi bir dildir Türkçe. Kavramlardan çok, tasvirler, renkler, velediği ham hayaldir. İstemekle olunan bir uğraş değil ya- bir atmosferi ya da bir okyanusu, kaderinize kendiniz yazar- dış dünya hareketliliği ve doğa olayları içerir. Bizim, yani ya- zarlık. Kendiliğinden doğar ve kendiliğinden dışarı taşar. Ki- sınız. Tarih, öte yandan baktığınızda siyasettir aynı zamanda. zarların belleğinden ve yüreğinden birer damarla çıkıp onları şi, onu bilgi, duygu, sabır ve kültürle beslemek zorundadır. birleştiren yeni bir ortak kanala girer geçer... Kültür, yazar adayının en çok gereksindiği niteliklerin ba- ‘ÇAĞDAŞ KADININ UYANIŞI Yazarlarda dışarı çıktığında dilimiz yeniden ikiye ayrılır. şında gelir. Çok okumak, çok gözlem, çok sabır, çok çalışmak İNSANIMIZ VE SANATÇIMIZ TARAFINDAN Biri insan olarak konuşmamıza güç verirken, diğeri yazarın ve kendi özüne çok soru sormak, başkalarının gösterdiği il- ERKENDEN FARK EDİLEMEDİ!’ parmaklarına ağabilen bir kimlikle kağıdımızda görselleşir. ginin zayıflığından küsmemek iradesine sahip olmak, daha- n Gerek öykülerinizde gerekse romanlarınızda kadın Türkçenin tadına, duyarlı zarafetine, sesine, alfabesinin ya- sı hatalarını kendi başına bile bulmak ve nefs kontrolü yap- sorunlarını ele alıyorsunuz. Sizce yaşadığımız ülkede ve lınlığına, sadeliğinden doğan doğal coşkusuna hayranım. mak durumunda kalmaya dayanabilmek… Hiç kolay değildir. edebiyatta kadının yeri nerede? Bir tür kumardır yazma edimi. Çevreyle, öznel koşullar- Yazarlığa başladığım günlerde (benim kendi kendime yaz- ‘YAZARKEN AKIL DEFTERİMİ la, çabanın sürekliliğiyle ve en zor olan yanı da yazdıkları- ma stajı yaptığım zamanlarda) kadından gelenler gibi, kadı- YANI BAŞIMDA TUTARIM!’ nıza eleştirel gözle bakma yürekliliğiyle… Sürekli düşün- na yönelen edebiyat çalışmaları da pek parlak sayılmazdı. n Anlatımınız yalın. Psikolojik çözümlemeler, felsefe, meyi, çalışmada kendine iltimas etmemeyi hatta, vazgeç- Oysa Cumhuriyetin kadına ve evlilik düzenine getirdiği tarih ve siyaset gibi karmaşık ve zor konuları yalın dille meme çabasını ister. Önemsenmemeye direnme yetisi ve yenilikler çerçevesinde -doğal olarak değişen dünya ve ya- yazıyorsunuz. Yazım tekniğinizi açar mısınız? şam koşullarının da etkisiyle- kadını, evliliğin dar çerçeve- Yazdıklarıma ilgi duyanlar da öyle söylüyorlar. Her du- ustaları okumaya zaman ayırma çabası, zamanının çoğunu söyleyeceklerini belirleme ve sonra yazmaya ayırma özve- sine sıkıştırılmış dünyasından, bir erkeğe el uzatarak mo- rumda meramımı, o esere uygun gördüğüm anlatım biçimi- risi… Bunlara hazır olmalı bir yazar adayı. derniteye kabulünü bekleyen güzel kızlar, yakışıklı erkek- ni, konu, kişi, ortam ve zamanı göz önüne alarak, karakte- ler; çiçek bahçeleri, mehtaplı geceler, düşsel romantikliğin rin yahut yapıttaki karakter ve tiplerin toplumsal düzey ve Bugünkü koşullarda topluma seslenebilen hiçbir uğraşta, ko- laylık denen nitelik yoktur. Yazan kişi, yazının ağır işçisi ola- doruklarından henüz tam olarak aşağı inilip biraz öteden kişiliklerine uygun, anlaşılır sözcüklerle anlatılması sorum- bakılan, o yüzden tam olarak çözülenemeyip, varsayılan bir luluğunu önemsiyorum. Başkaca yaptığım bir şey yok. caktır. Bunlara dayanabilen meraklılara yürekten başarılar… tür kuş bakışı sezilen sisli mutluluklar; kuşkular, kıskanç- Ön kurgu sırasında yaptığım çalışmalarda, her karakte- Onlar, yazının ağır işçisi olmayı göze alabilirlerse… lıklar, aile baskıları ile klasik doğu toplumlarına özgü ola- ri, tipi çok ayrıntılı biçimde saptarım. Yazı planımı ona gö- Genç yazara yardımcı olmaya çalışacak insanların ve ku- rak eve kapanmış kadın tiplemeleri çoğunluktaydı. re hazırlarım. Akıl defterimi sürekli yanı başımda tutar, ge- rumların çıkacağından kuşkum yok. n 8 13 Ekim 2022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle