Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir mutluluk fotoğrafı
Dev Bir Benek, bir hayata tutunma öyküsü sunarken hiçbir zorluk karşısında yılmamayı,
vazgeçmemeyi, merak duygumuzun ardına düşmeyi, farkımızın farkında olmayı ve
hayatın öteki armağanlarını da incecik bir derenin sakin akışına emanet ediyor.
lar epey maharetli bir adam ki “Hız Fırtınası”, “Çocuklar bisiklete
Y. BEKİR YURDAKUL
sayesinde bir araya geldi. binmekten tamamen vazgeçebilseydi
‘Usta’ denilen bu adam, bir dünya yine ayakta kalır mıydı?” ikilemi
sepet dolusu ıvır zıvır, çer- içinde şaşkınlığa düşmüştür.
apaktaki bisik-
çöpten ve tek başına pek
let aldı beni yıl-
işe yaramayan abidik gubi- ŞU ‘TAK! TAK!’LAR OLMASA...
lar öncesine gö-
dik öteberilerden gıcır gı- Bir süre bahçede kalır bisiklet. Son-
türdü. Apart-
ra da yalıda uygun bir duvara bir tab-
cır bir şeyler yaratabiliyor-
K man aralarında
du. İhtiyacı olan iki şey, ka- lo gibi asılır. Yalnızlığa, paslanmaya
boş arsaların oyun alanla-
terk edilmiştir sanki.
fasındaki bilgi ve bileğinde-
rı olduğu yıllardı. Filesiz di-
ki sihirdi.” (s.9) Benek’in, “Bu kadar becerikli olma-
reklerle futbol sahasına dö-
saydı şimdi hayatta olurdu.” dediği
Bisiklet miydi konuşan?
nüştürülmüş koca arsa,
Ben, çocukluğumun, duy- babası Aziz’in atölyesi bir süre sonra
günün her saatinde çocuk
satılır. Oradan gelen parayla borçlar
gularını duymaya heves et-
sesleriyle dolar taşardı.
kapatılır, kiler doldurulur...
tiğim bisikletlerini düşünür-
Sahanın köşelerinden bi-
Ancak hazıra dağ dayanmaz. Aile,
ken “konuşan” bisiklet nasıl da hoş bir
rindeyse sıra sıra bisikletler, sanki ço-
o büyük ve güzelim yalıdan, tavana
sürprizdi böyle! Kapaktaki bisikletin gö-
cukları beklerdi. İlkin orada yakalamış-
yakın tek penceresinden ancak ayak-
türdüğü yerden bir koşu dönüverdim
tım bisikletle dolaşmanın hazzını. Düş-
ların görünebildiği bir eve taşınmak
sanki başka bir bisikletin tepesinde... bir tat alamayacağından eminim” diyen
müştüm de evet. Bisikletleri kiralaya-
zorunda kalır.
“Eminim Metin”e aittir.
nın, “Kıracaksın bisikleti... Ödetirim son-
Anne Patya’nın iş aramaları sonuç
‘HIZ FIRTINASI’NIN ŞAŞKINLIĞI
Dilerseniz “Eminim Metin”in Benek-
ra bak!” bağırışlarına, arkadaşımla ku-
vermez. Bu arada Benek, okulunu
Dilek Sever, Benek’le annesinin öykü-
lerin hayatına kattığı renkleri aklımız-
lak tıkayarak.
değiştirmek zorunda kalmış, arkadaşla-
sünü, işini yapmanın ötesini arayan bir
da tutup (okura bırakıp) yeniden “Hız
Bir iki derken olmuştu işte... Yok ki
rından ayrı düşmüştür. Ama yılı, başa-
ustanın bilgisine kattığı sihirle ve sabır-
Fırtınası”na kulak verelim.
aklımda kaç kez düştüğüm! Varsa yok-
rılı bir karneyle geride bırakmayı da ba-
la var ettiği “Hız Fırtınası”nın ağzından
sa düzenli hareketin sağladığı iki te- Durmaksızın dönen iki tekeriyle kentin
şarmıştır.
anlatıyor.
ker üstünde yol almayı başarmanın haz-
sokaklarını arşınlamak varken rutubet-
Eve de alışmışlardır. Bir gün Benek,
Anne Patya, babası Aziz’in beklenme-
zı... Aklımızın bir köşesine, yenilgilerimi-
li bir bodrum katının duvarında asılıyken
dışarıyı görebilmek için bisikleti pence-
yen kaybıyla dengesini yitiren kızı Be-
zi değil inatçı ısrarımızı, yeni denemele-
bile kendini mutlu hisseder Benek’in bi-
renin altına asar. Bir de şu üst kattan
nek için son çare olarak satın alır ya-
rimizi ve başarımızı yazıyoruz demek ki!
yükselen, “Eminim Metin”in “Tak! sikleti. Bu, işe yaramanın doğurduğu
ratıcı ustanın “pisihlet” dediği
Yalnızca başarı öykümü değil, bir şeyi
Tak!...” ayak sesleri olmasa...
“Hız Fırtınası”nı. Ve bisikleti sonuçtur. Asıl işlevinize de koşar adım
daha anımsadım:
umutla, hevesle sürüp ge-
taşır sizi. Ve “mutluysanız güneş hemen
Çoğunlukla bisiklete bir tur için olsun
‘HA DEYİNCE HOP
tirir eski İstanbul sokak-
yanınızdan doğar ve hiç batmaz”.
verecek param olmazdı da “bir gün ben
PASTA’
larından geçe dolana.
de” hevesiyle binenleri seyrederdim. Bi-
Hayat “ha deyince hop
Benek’in yakıştırdı-
DERENİN SAKİN AKIŞI GİBİ
sikletin üstündekilerden çok da bisiklet-
oluveren” sürprizleri san-
ğı adla “Hız Fırtınası”nın,
Dev Bir Benek”le Dilek Sever, insa-
leri düşünerek...
sokakları, kalabalığı, gü- ki kendine saklar olmuştur
nı bir anda yutuverecekmiş gibi hırçın,
Birlikte düştüğümüzde canı yanmış
ama bisiklete çıkınca gör-
vercinleri, araçlarıyla ken-
dünyanın kocaman kentlerinden birin-
mıydı? Sahanın çevresinde durmaksızın
ti tanımlayışı sizi de tez el- düğü manzara Benek için esin
de bir hayata tutunma öyküsü sunarken
dolaşınca bisikletler de yorulmaz mıydı?
kaynağı olur. O bodrum katın-
den anlatının yüreğine çe-
Ya şişman bir çocuk tünediğinde sele-
hiçbir zorluk karşısında yılmamayı, vaz-
kiveriyor. da ürettikleri birbirinden leziz
sine mırın kırın etmez miydi?
geçmemeyi, merak duygumuzun ardına
“...Sol tarafta kocaman pastalarla hayatın ışıkları ye-
bir cami göründü. Merdi- niden yanar. Pencere önün-
düşmeyi, farkımızın farkında olmayı, da-
KONUŞAN, BİSİKLET OLUNCA...
venlerini güvercinler sar- de var ettikleri o
yanışmayı ve hayatın öteki armağanla-
Dilek Sever’in bizim için kaleme al-
mıştı. Galiba bir top- minicik dükkânın
rını da incecik bir derenin sakin akışına
dığı ilk kitabından, Dev Bir Benek’ten
lantı yapıyor ama adı da çoktan ha-
emanet ediyor.
söz ediyorum. Sonra onca uzaktan ışık
anlaşamıyorlar- zırdır: “Ha Deyince
Aslında mutluluğun, yaşama sevinci-
ışık gülümseyen anıların hüzünlü ışığıyla
dı. Çünkü hepsi ay- Hop Pasta.”
nin fotoğrafını çekiyor. Desenleriyle Mu-
kaldırdım kapağını... İlk tümceleri şaş- nı anda konuşuyor- Üst kattan duyulan
rat Başol’un bu fotoğrafa kattığı değerin
kınlıkla okudum:
du...” (s.15) rahatsız edici seslerse iki
de altını unutmadan çizelim. n
“Ben bir zamanlar yoktum. Daha doğ- Ne ki Benek, hemen
tahta bacağına karşın ya-
rusu şimdi olduğum gibi büsbütün de- her çocuğun düşlerini şama sevincini yitir-
Dev Bir Benek / Dilek Sever /
ğildim. Önceden biraz zincir, demir, bir
süsleyen bisikle- meyen, “İnsan me-
Resimleyen: Murat Başol / Can
kutu turuncu boya, birkaç vida, lastik ve te dönüp bakma- rak etmeyi bırakır-
başka birçok şeydim. Ama bütün bun- mıştır bile. Öyle sa hayattan hiç- Çocuk / 125 s. / 9+ / 2021.
Desenler: MURAT BAŞOL
19 Ağustos 2021
14