Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AŞKIN ZENGİN AKKUŞ’TAN ‘KUTSAL CEHALET’
‘Sosyopolitik ortaçağ sürüyor!’
Kutsal Cehalet (Dark İstanbul), günümüzde ve
yaşadığımız topraklarda bile ortaçağ zihniyetinin
hâlâ sürdüğünü, kadına karşı benimsenen bağnaz
bakışın terk edilememiş olduğunu, dini istismar ederek
halkı sömüren ve korkutup sindiren sosyopolitik
düzeni kendi çıkarları için destekleyenleri anlatan,
sorgulayan, öğretici ve akıcı bir roman.
layıp büyü yapan bir dolandırıcıdır. Üste-
ÇAĞATAY YAŞMUT
lik bir yandan da yardım talep eden kişile-
re cinsel istismarda bulunmaktadır.
Türkan, Cinci Hoca’yı izlerken kendisi-
arihe “Cadı Avı” olarak geçen
nin imam nikâhlı ikinci eşi olduğunu
olaylar ortaçağ ile ilişkilendirilse
öğrendiği on dört yaşındaki Hanife’yi
T de aslen Batı Avrupa’nın 1400’le-
görür ve çocuğun hali içini burktuğundan,
rin sonu ile 1700’lerin ortalarına denk
çömezken Verona’daki bir manastırda re sonra tanık olduğu kötülük karşısında
çantasından çıkardığı bir kitabı okuması
gelen döneminde ağırlıkla yer bulmuştur.
engizisyon rahibi olarak görevlendirilir. dehşete düşer. Günahsız insanların işken-
için gizlice bu talihsiz kıza verir.
Cadı olduğu yönünde suçlanan kişile-
Morelli’nin Tanrı’nın adaletine inanan, celerde ve yakılarak öldürülmelerine aklı
rin- çoğunlukla kadınların -yakalanma-
haksızlığa tahammül gösteremeyen, dürüst- ve vicdanı dayanamaz.
HANİFE’NİN ORTAÇAĞI!
sı, yargılanması ve cezalandırılmasını
lüğünden ödün vermeyen bir yapısı vardır. Üstüne üstlük zindanlardan birinde gö-
Türkan’ın Hanife’ye verdiği kitap
kapsayan süreçler 1700’lerin ortalarında
Engizisyon mahkemesinin görevi cadı- rüp âşık olduğu Debora, baş engizisyoncu
ortaçağ karanlığında suçsuz yere kilisenin
İngiltere’de ve ardından diğer Avrupa
lıkla suçlanan ve hüküm giyen kadınları tarafından haremine alınarak cinsel şidde-
işkencelerine maruz kalmış insanların
ülkelerinde cadılık suç olmaktan çıkarıla-
yargılamak, zindanlarda hapsetmek, te maruz kaldığında genç adam daha faz-
gerçek hikâyelerini konu edinmektedir.
na kadar sayısız yaşama mal olmuştur.
korkunç işkencelerden geçirmek, cadı la dayanamayarak bu insanları kurtarmak
Hanife, engizisyonun uyguladığı işken-
Bu yazıda tanıtılan roman bu sorunları
olup olmadıklarını anlamak amacıyla akıl üzere kiliseye karşı gizli bir savaş açar.
celerin insanların yaşamlarını kâbusa
konu edinmektedir.
almaz testlere tabi tutmak ve suçlu bulun- Bu savaş 2018 İstanbul’unda tüm benliği
çevirişini hatta canlarına mal oluşunu
duklarında yakarak cezalandırmaktır. Ortaçağ zihniyetiyle kuşatılmış Hanife’ye de
okudukça kendi yaşantısının hiç de farklı
CİNCİ HOCA VE TOPLUM!
Dönemin anlayışına göre şeytanın sak- kurtuluş için bir yol gösterecektir.
olmadığını görür. Babası Hanife’yi kendi-
Boğaziçi Üniversitesi’nin Sosyoloji bö-
lanmak için güzel bir yüzü seçeceğine ina- Kutsal Cehalet, günümüzde ve yaşadığı-
sinden kırk yaş büyük olan Cinci Hoca’ya
lümünde doktora tezini yazmakta olan Tür-
nıldığından bir kadının yüzünün güzel ol- mız topraklarda bile Ortaçağ zihniyetinin
kan, oldukça ilginç ve bir o kadar da günde- bir mal satar gibi satmıştır. Yaşadığı evin
ması, tek başına yaşayan bir kadının evi- hâlâ sürdüğünü, kadına karşı benimsenen
engizisyon zindanlarından farkı yoktur.
lik yaşamın içinden bir tez konusu seçmiş ve
nin üzerinde kara bulutların görülmesi ve- bağnaz bakışın terk edilememiş olduğunu,
Dışarıda bambaşka bir yaşam vardır ama
seçtiği konu için Fatih’in kenar mahalleleri-
ya vücudunda doğum izlerinin bulunması dini istismar ederek halkı sömüren ve kor-
nin birini mesken edinen “Cinci Hoca” la- Hanife bu yaşamın nasıl akıp gittiği konu-
gibi “göstergeler” kadının cadı olduğuna kutup sindiren sosyopolitik düzeni kendi
kaplı Salih Hoca’yı mercek altına almıştır. sunda hiçbir fikir edinememiştir.
Diğer kahramanımız Armando Morelli, emin olmak için yeterli sayılmaktadır. çıkarları için destekleyenleri anlatan,
Cinci Hoca insanların inançlarını sömü-
rerek para karşılığı sözde muskalar hazır- İtalya’nın küçük bir köyünde sıradan bir Morelli göreve başladıktan kısa sü- sorgulayan, öğretici ve akıcı bir roman. n
SELAMİ KARABULUT’TAN TOPLU ŞİİRLER: ‘KESİK ÜRPERTİ’
Çağ yangınından kederlenen şiirler!
Kesik Ürperti’de “ben” dili hâkim. Karabulut, evrensel bir bakış açısıyla irdelediği
insanı, kendisi üzerinden eleştiren bir şair. Dizelerinde “ben” derken salt kendi
duyumsadıklarından ya da düşündüklerinden söz etmiyor.
Doğadaki canlı cansız birçok varlığı, kente küsmüş kent insanını, dünyada hüküm
süren çarpık düzeni dizelerine taşıyor.
Altında, Kar Ateşi, Başka Tufan, Yarım daki canlı cansız birçok varlığı, kente küs- ışıltılı zamanlarımıza aittir. Çocukluk
HATİCE EĞİLMEZ KAYA
Kalan, Kendine Kırgın, İz ve Kaçak. müş kent insanını, dünyada hüküm süren sahibine dar edilmediği sürece uçsuz
Kitapta “ben” dili hâkim. Karabulut, çarpık düzeni dizelerine taşıyor. bucaksız ve bereketli bir alandır. Yitirdiği-
evrensel bir bakış açısıyla irdelediği insanı, Şair Kentten Sıkılanın Baladı’nda, “bü- miz her şey oradan göz kırpar. “Gözlerimi
er çağın bir yangını var. Binler-
kendisi üzerinden eleştiren bir şair. Dizele- tün mankenler soyunsa/ ısıtmaz üşüyen yakan kar/ çocukluğumun/ bozulmayan tek
ce yıldır, asırlar kendi içlerinde,
gövdemi/ sıkılıp yoruldum kentinizden/ büyüsü” diyen şair, kitap boyunca o büyü-
rinde ‘ben’ derken salt kendi duyumsadıkla-
H kendileri adına yandılar. Oysa 21.
rından ya da düşündüklerinden söz etmiyor. gitgide yaşlanan kalbim/ çıplak ayaklı bir nün etrafında sıklıkla dolanıyor.
yüzyıl hem önceki hem de sonraki asır-
Çevresinde ve ufuk çizgisinin sınırla- mülteci” diyor. Kentler saldırganlığıy- Selami Karabulut, dış dünyayı çocuksu
lar adına da yanmakta. Selami Karabulut,
rı içine giren oldukça geniş alanda tanıklık la binlerce yara açmaktadır. Yine de çekip bir masumiyetin penceresinden betimliyor.
Toplu Şiirleri Kesik Ürperti’de (Klaros
ettiği her kişi ve her varlığın benlik ayna- gitmek elinde değil mutsuz çoğunluğun. Kesik Ürperti, üslubunu imgesel anlatımla
Yayınları) ortak kederlerimizden dem
sındaki izdüşümlerini yansıtıyor. Edip Cansever çocukluk için “gökyüzü güçlendiren, toplum ve birey ekseninde bir
vuruyor yine de karamsarlığa düşmeden.
Kesik Ürperti, Karabulut’un 1998-2018 İçten dışa, bireyden varlığa doğru durma- gibi bir şey bu çocukluk hiçbir yere gitmi- kitap. Uzun yıllarını şiire adamış, şiirin san-
yılları arasında yayımladığı şiir kitapları- dan genişleyen şiir evreni “ben”i “biz”e yor” der. Arazlarımız da erdemlerimiz de cısını ruhunun derinliklerinde hissetmiş, bir
nın bir toplamı: Uzaklara Söz, Göğün dönüştüren bir anlatım yakalayan şair, doğa- yetilerimiz ya da aciz kalmalarımız da o şiir emekçisinin hayatının dökümü. n
12 19 Ağustos 2021