Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Orhan Kemal’e mektuplar
Babasından, “Tarlalarda gördüğün herhangi bir bitkinin
koparılmasından doğan ıslaklık, onun gözyaşıdır.
Görmez misin ki, onlar havadan yağmur inmeyince
sararıp soluyor, ardından tabiatın bağırışıyla birdenbire
can bulup yemyeşil kesiliveriyor. Bunlara dikkatle
bak da dersler al. Tabiat yasalarının incelenmesiyle
oluşan bilim, resmi öğrenimlerin vereceği bilimden
çok yüksek ve zevklidir” sözlerini duymasaydı,
Orhan Kemal, öykülerinde avuçta okşanacak denli
küçücük bir köpeğin çektiği acıyı, insanlığın
acısı kılabilir miydi?
lvi Saran, internet bağ- Babasından, “Tarlalarda gördü- anlatımındaki akışımın ayırdına rinden birini daha kaleme almıştır...
lamında yayımlanan ğün herhangi bir bitkinin koparılma- varınca ona öykü yazmasını önerir. Nâzım başka bir mektubunda
“Çağın ruhuna yeni-
sından doğan ıslaklık, onun göz ya- Böylece, ileride onlarca romanı, değerlendirme alanını daha da
len bir değer: Mek- şıdır. Görmez misin ki, onlar hava- öyküsüyle, gerçekçi yaklaşımı, geliş- genişletiyor:
U tup” başlıklı yazısında,
dan yağmur inmeyince sararıp solu- tirdiği yalın üslubuyla, yazınımız “Senin sanat sahasındaki her ba-
“İnternetin keşfi mektubu öldürdü. yor, ardından tabiatın bağırışıyla bir- Orhan Kemal’le de onurlanmıştır. şarın benim bir zaferim gibi oluyor.
Mektubun ölümüyle birlikte denbire can bulup yemyeşil kesilive- Türk milletine, namuslu insanlığa,
binlerce yıllık bir kültür birikimi, riyor. Bunlara dikkatle bak da ders- ORHAN KEMAL’E ÖVGÜ yurdumuza ve güzelim dünyaya la-
bu birikimin yazılı ve sözlü edebiya- ler al. Tabiat yasalarının incelenme- Orhan Kemal’e gönderdiği mek- yık bir insansın. Gelelim romanına.
ta yansımaları, gündelik dilde kullanı- siyle oluşan bilim, resmi öğrenimle- tupların birinde Nâzım, “Ben bildi- Onu alır almaz bir hamlede ve göz-
lan ifade biçimleri, deyimler, sözcük- rin vereceği bilimden çok yüksek ve ğin gibiyim, hemen hemen hiç de- lerim yaşararak okudum. Sonra ara-
ler birkaç on yıl içinde sessizce kay- zevklidi” sözlerini duymasaydı, Or- ğişmedim gibi bir şey, yahut bu ba- dan bir hafta geçti bir daha okudum,
bolup gitti” diyor. han Kemal, öykülerinde na öyle geliyor, belki de sonra bir daha... ‘Baba Evi’ parça-
Yazıyı okuduktan sonra, Işık
avuçta okşanacak den- beni görürsen ihtiyarla- sı beni tatmin etti. Lisanına bayıldım.
Öğütçü’nün Orhan Kemal - Eşe Dos- li küçücük bir köpeğin mış bulursun, belki de Sen artık Türkçemizin en güzel ya-
ta Selam / Mektuplar (Everest Yayın- çektiği acıyı, insanlığın tersine gençleşmiş. (...) zan muharrirlerden biri oldun. Aferin
ları) adlı, babasının yazdığı, ona ge- acısı kılabilir miydi? Sen kim sana. Ellerin nur olsun evladım.”
len mektup derlemesine, yok olup bilir ne güzel şeyler ya-
gitmekte olan bir kaynağın zamanın SEVDA ŞİİRİ zıyorsundur, geçenler- IŞIK ÖĞÜTÇÜ
elinden kurtuluşu gözüyle baktım. Romanları, özellik- de bir hikâyeni okudum, Işık Öğütçü, baba mirasına konu-
Günümüzde mektup diye yazılan- le de öyküleriyle yazını- iftihar ettim. Romanının cu bir evlat değil, tam tersine onu
ların çoğu birkaç sözcüklük mıza duygusal gerçek- neşredildiğini bir bay- gençlere, okurlara adayan bir yazar.
duyuru, mesaj... Konuyu işlerken çiliğin damgasını vuran ram müjdesi gibi bekli- Eşe Dosta Selam’ı üç beş sözcük-
Feridun Andaç’tan, kıvrak el yazısıy- Orhan Kemal’in, karısı- yorum” diye yazar. le tanıtmak yetmez. Özellikle yazma
la üç sayfalık bir mektup geldi
na Bursa hapishanesin- Bu sözler, bir şiir de- heveslileri gençler, seçkin okurlar,
de mürekkep kokusu aldım, kâğıt hı- den yazdığı özlem mek- vinin ağzından çıkıyor!.. kitabı baştan sona, her sözcüğünü
şırtısı duydum... tupları birer sevda şii- Yıllarca birlikte aynı içlerine sindirircesine okumalıdır...
ridir. Yazar, Cemile gi- çatı altında aynı koşul- Gençler arasında iyi öykücülere
DUYGU KIPIRTILARI bi, küçük oylumlu, ama ları birlikte yaşadıkla- rastlandığı bir dönemde, Nâzım’dan
Işık Öğütçü, babasına müze açıl- duygu derinlikli o romanı şiirsel algı- rı şairin ağzından çıkanlar, gönül fe- yaptığım şu küçük alıntı, sanırım ya-
masında gösterdiği çabayı, mektup- sıyla yazmıştır. rahlatıcı sözler değil, genç bir yete- zı heveslilerini uyarıcı olacaktır...
larının derlenip toparlanarak bir kay- Mahpusluk, yalnızca bedeni neğin yazarlık damarlarını devingen “Realite, bizzat tarihi akışıyla realite,
nak kitap oluşturmaktan da esirge- değil düşünceleri, duyguları, yaratı- kılmanın sesidir... ümitsiz değildir; kederli, mahzun, acı,
medi. Böylece çağımıza ışık tutan cılığı da tutsak ediyor. İnsanın orada Buraya küçücük bir anımı sığıştır- alacakaranlık, korkunç, iğrenç, rezil,
bir birikimi de insanı gittikçe me- yazar, filozof, sanatçı olması bekle- malıyım: Köy Enstitüsünde anı olsun kepaze falan filan tarafları vardır, bu
kanikleştiren dijitalleşme salgınının nemez. Ama Nâzım Hikmet gibi diye öğretmenlere fotoğraf imzalatır- tarafları aksettirmekte en ufak bir
önünü aldı. bir şairle dostluk kurmuşsa dal dık. Hem de kimya öğretmenim ihmal insanlığa tek taraflı, tozpembe
Elimizin altında böyle bir kitap ol- parçasının yetiştiği yerden bol yap- Lemi Uluer, fotoğrafının arkasını bir ışıkla vermek olur ve realiteden
masaydı, babası Abdülkadir Kema- raklı fidan olup çıkışı gibi, kişi de “Binyazacağa” diye imzalamıştı... O uzaklaşılır, fakat bütün bunlara rağ-
li Bey’in, oğlu Orhan Kemal’e yazdı- yeteneği varsa romanlarla, öykülerle an, uçmama dar gelmişti gök! men bu realite yine insanların eliyle
ğı, babalığın nasıl yürek titreten bir çıkar ortaya. Genç Orhan Kemal, Nâzım’ın o daha iyiye, daha güzele doğru geliş-
duygu olduğunu yaşamaktan yok- Nâzım, ona özenerek şiirler yaz- iletisini okuyunca belki sevinçten me yolundadır. Gelişen şey ise ümit-
sun kalınacaktı. maya öykünen Orhan Kemal’in, karlı dağları aşıp en seçkin öyküle- siz değildir, sevinçsiz değildir...” n
29 Temmuz 2021
6