Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                Bamyan’dan Londra’ya  
bir sığınma hikâyesi
Doğal veya insan eliyle yaratılmış felaketlerin içinden geçen ve onlarla başa çıkan karakterlerin hikâyelerini anlatırken 
çocuk edebiyatında toplumsal gerçekçi bir perspektifi benimseyen, Savaş Atı, Ay’a Kulak Ver, Anya’yı Beklerken ve 
daha nicesiyle tanıdığımız M. Morpurgo’nun yenisi Gölge, İpek Güneş Çıgay’ın çevirisiyle okurla buluşuyor.
kabilme kapasitelerini küçümsediğimi- Londra’daki dayısının yanına gitmeye 
EMEK YURDAKUL
zi göstermiş oluyor Morpur-
çalıştıkları yolculukta da yanlarından  
go, diğer kitaplarında da ol-
ayrılmıyor. Adını Gölge koydukları kö-
duğu gibi.
ichael Morpurgo, 
peğin hikâyesini de yolculukta öğreni-
Ziyaretine gelen 
Gölge’de, Afganistan’dan 
yor Emin ve annesi.
Büyükbaba’ya, “her şeyi” 
Londra’ya sığınmacı ola-
en baştan anlatıyor Emin: 
rak gelen Emin ve annesi-
ÇOCUKLARA YAZARKEN…
“Dedemin anneme anlat-
M nin yaşadıklarını, Emin’in, 
Sığınmacı olarak bir yere göç etme 
tığına göre, Afganistan bir 
onun en yakın arkadaşı Matt’in ve onun 
zamanlar şimdiki gibi değil- yolculuğunu, o sırada neler yaşandığını 
büyükbabasının gözünden aktarıyor. 
miş. Bamyan yani bizim yaşadı-
/ yaşanabileceğini son derece gerçek-
Anlatıcı her bölümde değişiyor; her-
ğımız yer, çok güzel, hu-
çi, eğip bükmeden, okurun duygusuna 
kes kendi hikâyesini anlatıyor. Yazarın 
zurlu bir vadiymiş. Yiye-
yüklenmeden anlatmış Morpurgo. 
da girişte dediği gibi “Üç kişi anlatıyor 
cek bolmuş ve Peştu, 
bu hikâyeyi: Matt, büyükbabası ve ha- Sınırlardan geçişler, paranın, eşyanın 
Özbek, Tacik ve Haza-
kiki kahraman Emin. Onlar oradaydılar. 
askerlerce çalınabilmesi, kimlik kontro-
ra gibi farklı kökenden 
Bunu yaşadılar. O yüzden, yaşadıkları-
lü aşamaları, daracık araçlarda büyük 
insanlar birbirleriyle savaşmıyorlarmış. 
nı kendi sözcükleriyle, onların ağzından ba? O yalnızca evsiz, umutsuz ve sınır 
kalabalıkların insanlık dışı yolculuğu… 
Sonra yabancılar gelmiş; başta tankları, 
dinlemek belki de en iyisi”. dışı edilmek üzere olan bir çocuk!” diye-
“Asla pes etmemeyi” de böylece öğre-
tüfekleri ve uçaklarıyla Ruslar…”
mediği için kendisini Emin’e ihanet et-
Emin, Afganistan’a olanları, Müca- niyor Emin.
UZAK SANDIĞIMIZ YAKIN miş hissettiği bir noktaya evrilir. 
hit direnişçilerini, Taliban’ı, Amerikalıları, 
Çocuklara, bir ülkenin gerçeğini, sığın-
Büyükanneyi kaybettikten sonra  Emin ve annesinin atlattıklarını, ney-
evlerinin, tarlalarının yakılışını ve  
macı olma halini (mülteciliği), savaştan kaç-
çiftliğinde, kendi halinde yaşayan bü- le karşı karşıya olduklarını ilk ağızdan 
mağaralarda yaşamalarını tek tek anla-
mayı, kaçak göçleri, bazen de bu yolcu-
dinlediğinde, durumun gerçekliğiyle yüz 
yükbaba; torununun isteği üzerine 
tıyor büyükbabaya. 
lukta ölündüğünü anlatırken dilini özenle 
Yarl’s Wood’a gidip Emin ve annesiy- yüze kalacak, Emin ve annesine yardım 
Amerikalılara tercümanlık yaptığı için 
le görüşüyor. Onların durumlarına ta- ederken bulacaktır kendisini. kuruyor Morpurgo. “Şu ya da bu yazıla-
Taliban askerlerince götürülen babası-
nık olup başlarından geçenleri öğrenin- Büyükbabanın, yıllardır yapmadığı 
maz bir çocuğa” demeden, kurguda boş-
nı bir daha hiç göremeyişini de: “Baba-
gazeteciliğiyle çözüm araması da bel-
ce büyükbabanın dünyayla ve kendisiy-
luğa düşmeden diyor diyeceğini. 
mı bir daha hiç göremedik. Yine de onu 
le bağı tazeleniyor. ki geçmişte onda var olan bir yeri uyan-
gayet iyi anımsıyorum. Ona dair anıları- Dahası hikâyenin okuru üzeceğini, 
Morpurgo, büyükbabanın dönüşümü dırıyordur. (Tabii bu, okur olarak tahmin 
mı benden çalmayı başaramadılar.”
hüzünlendireceğini bilerek ama ajite et-
üzerinden başka yaşamlara dokunma- yürütebileceğimiz, hikâyenin bilmediği-
Babasından sonra hayatta kalacakları 
medikçe okura ruh zenginliği, duyarlılık 
miz bir yanı.) 
nın, birileri için bir şeyleri iyileştirmeye 
kadarını çalmak da Emin’e düşer ancak 
katacağı farkındalığıyla yapıyor bunu. 
çabalamanın insanın kendisiyle bağını Büyükbabanın, uzağında gibi duran 
bir seferinde yakalanır. Annesi onun su-
Sonunu da anlatıyı, büyükbabanın 
kuvvetlendirmesini sunuyor okura. dünya meselelerine aslında ne kadar da 
çunu üstlenir. Yazar, Emin’in ağzından, 
yeşeren umuduna tutunarak gazete-
Emin’i görmeye gittiği, ülkelerine ge- yakın olduğunu fark etmesi, belki elin-
annesinin bir elma çalmanın bedelinden 
den bir şeyler gelebileceğini anlaması, ye Emin’in hikâyesini yazması, Yarl’s 
ri gönderilecek göçmenlerin tutuldukları 
kalanlardan söz ediyor ara ara, detay-
Yarl’s Wood gözaltı merkezine girerken bugün insanlığın başına gelen pek çok Wood’ta tepki için toplanan eylemciler 
landırmadan ama yaşadıklarının önem-
“Matt’in beni izlediğini bilmesem, o  şeyden korumaya çalışarak büyütülen 
ve Gölge’nin gelişiyle bağlıyor.
sizleşmesine de izin vermeden.
noktada geri döner, arabaya binip eve çocukların yetişkinlik hallerine bir ışık 
Kitaba adını veren Gölge, bu olay-
Afganistan’daki Savaşı, Yarl’s Wood 
tutmak gibi... 
giderdim. Ama kendimi utandıramaz-
ların sonrasında ortaya çıkıyor. Ma-
gerçeğini, Askeri Bomba Arama Köpek-
dım, onu yarı yolda bırakamazdım” duy-
ğaraya gelen yara bere içindeki za-
lerini de kitabın sonuna iliştiriyor yazar. 
gusunu yaşayan büyükbaba, Emin’le EMİN, AFGANİSTAN VE GÖLGE
yıf ve pis köpeği, önce kovalıyor Emin. 
Çünkü kurgulanmış bir hikâye Gölge an-
tanıştığı ilk anlarda da ne yapacağını bi- Her türlü insanlık felaketinden uzak 
Afganistan’da yaşadıkları yerlere köpek 
cak yaslandığı yaşanmışlıklar gerçek… n
tutarak, şiddet içeren durumları duyur-
lemez haldedir. sokmadıkları için… 
Sohbetlerinin ilk saatini geride bırak- madan ve “Aman travma yaratmasın 
Ne var ki gitmiyor köpek! Annesin-
Gölge / Michael Morpurgo / Çev. 
tıklarında, Emin için “huysuz ve kavga- çocukta!” yaklaşımıyla büyütülen ço- den ve ninesinden gizli geliyor, gecele-
İpek Güneş Çıgay / Tudem Yayınları / 
cı” diyen gardiyana, “Seni buraya tıkmış cukların sorun yaşadığını fısıldarken bir ri Emin’in yanına uzanıyor, sabahları da 
olsalardı kendini nasıl hissederdin aca- yandan da onların sorunlarla başa çı- erkenden terk ediyor mağarayı. 144 s. / 10+ / 2021.
24 Haziran 2021
14
            
    
