Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MUSTAFA BALBAY’DAN AHMET TANER KIŞLALI KİTABI Kemalizmin centilmen devrimcisi! “Ahmet Taner Kışlalı tam bir Cumhuriyet çocuğu, Cumhuriyet genci, Cumhuriyet aydını. Bütün bunların toplamında Atatürk var. ‘Bu ülkeye borcumuz var’ sözü ona en çok güç veren düşünce. Kışlalı ve 1990’lı yıllarda katledilenler gerçek aydındı. Katledilen aydınların tümünden değerler taşıyordu. ‘Aydın olmanın ölçütü bilgi değil, tavırdır’ diyordu. Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nda oda komşumdu. 1993’ten katledildiği güne dek hep diyaloğumuz sürdü. Kemalizmin Centilmen Devrimcisi (Halk Kitabevi) kitabım için onu araştırdıkça derinleşen bir kimlikle karşılaştım.” GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr n Yakından tanıdığınız Ahmet Taner Kışlalı’yı yazmak nasıl bir süreçti? Bu süreçte bilmediğiniz nelerle karşılaştınız? Ahmet Taner Kışlalı, 1990’lı yıllarda katledilen aydınlarımızın son halkasıydı. Acı perde 31 Ocak 1990’da, Prof. Muammer Aksoy’la başladı. Aynı yıl Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok’la devam etti. 24 Ocak 1993’te, Uğur Mumcu’yu katlettiler. Uğur Mumcu’nun yaşamını yazdıktan sonra Ahmet Taner Kışlalı’yı kaleme alırken şu gerçek serildi gözlerimin önüne: Kışlalı, 1990’lı yıllarda katledilen aydınların tümünden değerler taşıyordu. Yani hedefte olduğunu çok iyi biliyordu. Buna karşın düşüncelerinden milim ödün vermeden yazdı, konuştu. O, “Aydın olmanın ölçütü bilgi değil, tavırdır” diyordu. Sadece yazmakla, söylemekle kalmadı, NECATI SAVAŞ Atatürkçü Düşünce Derneği’nin genel başkan yardımcılığını da üstlendi. Geçmişte bakanlık yapmış bir kişi, 1990’ların sonunda hangi sorumluluğu almak gerekiyorsa onu kabul ediyor. Ölümünden sonra ardından, “Centilmen Devrimci” diye yazkoymuştur. Cumhuriyet okuruyla kurduğu iletişim, üniversitede ders olarak okutulacak derinliktedir. Gerektiğinde gazete okurlarıyla da polemiğe girip düzeyli bir tartışma kültürü getirmiştir. mıştım. Kitap için onu araştırdıkça derinleşen bir kimlikle karşılaştım. n Kışlalı ile tanışmanızı ve CumhuriMERKEZ KUVVETİ ATATÜRK! n Hemen her satırda Kışlalı’nın yaşayet yoldaşlığınızı anlatır mısınız? mındaki kilometre taşları aynı merkezde Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nda oda buluşuyor. Sarsılmaz, yılmaz bir Atatürk komşumdu. Hemen her perşembe çay içimi sevgisi, yurt sevgisi ve vefa duygusu... sohbet ederdik. 1993’ten katledildiği güne Kışlalı tam bir Cumhuriyet çocuğu, dek hep diyaloğumuz sürdü. Kimi Anado genci, aydını. Bütün bunların toplamınlu şehirlerine konferans için birlikte gittik. da Atatürk var. En büyük öğretmeni benSon telefonlaşmamız katledilmesinden ce Atatürk. En büyük mayalanmayı Kabirkaç gün önceydi. Kızı Nilhan Nur sanı bataş Erkek Lisesi’ndeki yatılı yaşamında rım 2025 günlüktü. Batıkent ADD ikimi gördüm. “Bu ülkeye borcumuz var” sözi yemeğe çağırmıştı. O naif sesiyle, “Bu zü ona en çok güç veren düşünce. Kışlaakşam meşgulüm, bebeğimi seveceğim” lı için, “Bu ülkeden aldıklarıyla değil, bu sözü hâlâ kulaklarımda. ülkeye verdikleriyle doyan” büyük bir ayCumhuriyet gazetesi yazarlığı yaşadınlanma önderi diyebiliriz. mında tam bir dönüm noktası olmuştur. n Ahmet Taner Kışlalı’nın da aralarında 1992’de başladığı Cumhuriyet yazarlığı bulunduğu ve ortak özelliklerini de ortaya Kışlalı’yı üniversite kampusundan çıkar koyduğunuz aydınlarımızın alçakça katlemış aydınlanma mücadelesinin en önüne dilmesiyle “sonsuz vadede” neler olmuştur? 1990’lı yıllardaki aydın kıyımlarının 2000’li yılların Türkiye’sini kendince planlayan karanlık ellerin işi olduğunu düşünüyorum. Uğur Mumcu’nun katledilmesinin ardından bir Batılı ülkenin büyükelçisi, “Kemalist aydınlarınız azalıyor. Bu, Türkiye için en büyük tehlike” demişti. ‘KARANLIK ELLER ON İKİDEN VURDU!’ Bugün bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Ancak Mumcu’ları, Kışlalı’ları katlederek onların düşüncelerini yok edemediler. Bunun da altını çizmek gerek. Kitabı yazarken, Kışlalı’yı hiç tanımamış “öğrencilerini” tanıdım. Gerçek aydın ülkesinin geleceğine harç taşır, çıkarcı aydın bugünkü yapının rantını yer. Kışlalı ve 90’lı yıllarda katledilenler gerçek aydındı. Onları daha derinden tanıdıkça içim nasıl yanıyor anlatamam. Alçak katiller ve bunu planlayan karanlık eller on ikiden vurmuş. n Kışlalı’nın Kemalizmi kalıplardan çıkarıp sürekli gelişmeye açık bir kuram haline getirişini nasıl ortaya koyuyorsunuz? Kışlalı’ya göre Kemalizm donmuş, kalıplaşmış bir düşünce değil. Katledilmeden kısa bir süre önce kaleme aldığı “Demokratik Toplumcu Çağrı”daki şu cümlesi bunu çok iyi ifade eder: “Kemalizm, geçmişin bekçiliği değil, geleceğin kuruculuğudur.” ‘ROZET ATATÜRKÇÜSÜ DEĞİLDİ!’ Kimi zaman eleştirel olarak dile getirilen “gardırop Atatürkçüsü” ya da “rozet Atatürkçüsü” değildi. Kemalizm’i bir bakıma Mustafa Kemal’den alıp uygarlık ırmağının en büyük kaynaklarından biri yapıyordu. Kışlalı’da Kemalizm, halkla omuz omuza, gelecekle göz göze, tarihle sırt sırta, bilimle el eleydi! Kışlalı’nın, Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği ve aynı seride yer alan Kemalizme ilişkin kitapları hem halkı bilgilendirme hem meydan okumadır. Kime karşı? Kemalizme ilişen, saldıran herkese karşı. Eleştirenlere aynı tonda karşılık verirdi. Bu kitapları hem Kemalizmi öğrenmek isteyenler için yazmıştır hem de saldıranlara yanıt olarak yazmıştır. Kitapta bunu ayrıca vurguladım. ‘KEMALİST BAYRAĞI DEVRALDI VE AYAKTA ÖLDÜRÜLDÜ!’ n Kaleme aldığı Siyaset Bilimi kitabı da çok önemli. Analitik bir çözümlemeyle yer veriyorsunuz. Bu kitapta, siyasetin yaşamın her alanına dokunmak olduğunu, tarih ve toplumbilim başta olmak üzere pek çok bilim dalıyla bağlantılı olduğunu görüyorsunuz. Kitabın dili öyle ustaca ki hem siyasal bilgiler fakültesi öğrencisi ders kitabı olarak okuyabilir hem siyaseti bilmek isteyen sıradan bir yurttaş başvuru kitabı olarak okuyabilir. Yaşamını yazarken bu kitapta altını çizdiğim yerlerin çoğunu kullandım. Bence en kalıcı eseri o. 1990’ların başında Kemalist aydınlar katledilince o bayrağı devralıyor ve ayakta öldürülüyor. n 8 13 Mayıs 2021