04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ALİ SİRMEN’DEN ‘CÜPPELİ VESAYET CUMHURİYET BİLGELERİ’ ‘Yeni Cumhuriyetin gelişi mümkün!’ Usta gazeteci ve yazar Ali Sirmen, meslekteki 55’inci yılını bir kitapla taçlandırıyor. Önceki kitaplarından ve 2004’ten günümüze Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazılarından seçtikleriyle oluşturduğu, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin Cumhuriyet Bilgeleri dizisinden yayımlanan kitabı Cüppeli Vesayet’te, Türkiye’nin bir vesayetten diğerine yarım yüzyıllık hikâyesini özetliyor: “Bu kitapta yer alan köşe yazılarının kapsadığı sürenin en belirgin özelliği ise düşün yaşamı ile siyasal hayatın sürekli olarak vesayet altında olmuş olmasıdır. (…) Özellikle son yirmi yılın Türkiye’sinde toplum, özgürlük karşıtı, adalet düşmanı güçlerin, şu anda vesayet tekeli savaşını veren iktidarın, askeri vesayeti katlayan sivil vesayet sultası altında inlemektedir.” Cumhuriyet bilgesi Ali Sirmen ile Cüppeli Vesayet’i konuştuk. GAMZE AKDEMİR [email protected] ‘VESAYET, SON ELLİ YILIN ORTAK NOKTASI’ n Kitabınızın yol hikâyesini konuşarak başlayalım söyleşimize... Bir gün Kırmızı Kedi Yayınevi’ni yöneten Enis Batur telefon etti ve sordu: “Cumhuriyet Bilgeleri diye bir dizimiz var. Size örneklerini gönderiyorum. Bu dizide sizden de bir kitap yapalım. Ne dersiniz?” Dizide Macit Gökberk, Doğan Kuban, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Tahsin Yücel, Seha L. Meray gibi isimler vardı. “Büyük onur duyarım” dedim. Gazetede günlük köşe yazıları yazan, işi bazen gastronomi yazarlığına bazen de futbol kritiğine döken, basit bir köşe yazarının neden burada olduğunun anlaşılması için de zaman içinde yazdıklarının panoramasını yansıtması gerekirdi. Bu amaçla yapılan seçki sonunda elli yıllık zaman dilimini kapsayan yazıların bir araya getirilmesinden oluşan bir yapıt ortaya çıktı. n Vesayetin yolunu açan nedenler ne olageldi? Aydınlanmacı laik Cumhuriyetin bir türlü sürdürülebilir bir kalkınma ile çoğulcu demokrasiye dönüştürülememiş olması. Aydınlanmacı laik Cumhuriyeti sürekli tehdit eden “vesayet” olgusu özellikle son elli yılın ortak noktasıdır. İKİNCİ CUMHURİYETİ EGEMEN KILANLAR… n Bir askeri, bir cüppeli! Nöbetleşe vesayet misali yakın tarihte yaşanan/yaşanmakta olan.. Uzun süre Türkiye’de tek vesayet var gibi görüldü, daha doğrusu gösterildi. Ortada tek vesayet var gibi görünüyor. Ama öyle değil, gerçekte tehdit oluşturan vesayet, kendi varlık nedenini hep ötekini ileri sürerek haklı kılmaya çalışan şimdi artık Türkiye’ye egemen olan “cüppeli vesayet”. n Egemen olan cüppeli, cüppelinin öne sürdüğü ise askeri vesayet! Tabii. Ama “askeri vesayet”in Türkiye için gerçek tehdit oluşturmadığı, dizginleri ele geçirdiği zaman da tek başına kalıcı olmadığını yaşadığımız olaylar göstermiştir. Cumhuriyetten önce Osmanlı döneminde var olan “cüppeli vesayet” ise her zaman asıl tehlikeyi oluşturmuştur. n Cüppeli vesayet ile darbeler arasındaki hattı nasıl ortaya koyuyorsunuz? Tarihimizdeki ilk darbe İttihatçıların değil, yobaz taifesinin desteğiyle Abdülhamit’in iki girişimidir. Darbeler dönemini açan cüppelilerin başarıya ulaşamamış darbe girişimidir. Ama ne yazık ki, “cüppeli darbe”, başlangıçta komünizm ile mücadele derneklerinde Cumhuriyet Devrimi’ne karşı yağma ve talan ekonomisini uygulayarak, emperyalizm ile el ele vererek (bugünkü rejiminin destekçisi AKPMHP ortaklığı, komünizmle mücadele derneklerinde bir zamanlar atılan tohumun ürünüdür) Cumhuriyete karşı mücadelelerinde başarılı olmuşlardır. Ve “yetmez ama evet” sloganıyla dümen suyuna girdikleri, emperyalizm ve “cüppeli takımı” hep birlikte, aydınlanmacı laik Cumhuriyeti hedef alan söylem ve eylemleriyle Cumhuriyeti tarihe gömerek, İkinci Cumhuriyeti egemen kılmışlardır. CÜPPELİ ÜÇLÜ: MİLLİ EĞİTİM, DİYANET, İMAM HATİPLER! n “Darbeler Dönemi Kapandı, Ama...”, “Hâlâ Darbe mi Bekliyorsun” ve 13 Nisan 2017 tarihli “3. Cumhuriyet Doğru” başlıklı yazılarınızda, çağdaş ve demokratik 3. Cumhuriyet silüetinin ufukta görünmeye başladığını vurguluyorsunuz. Bugünkü Türkiye’nin “Eyvah bir darbe olursa başımıza neler gelir?” diye hâlâ olmuş darbeyi bekleyenlerin şaşkın ördek ortamında “İkinci Cumhuriyet gelirse ne olur?” diye telaşlananları acıyarak izliyorum. İkinci Cumhuriyet geldi yapacağını yaptı, yapıyor. Böyle bir ortamda olmuş darbeyi göremeyip darbe gelirse diye titremenin alemi yok. Şimdi enkazın altından çıkıp, yeni bir Cumhuriyeti oluşturmaya girişmenin zamanıdır. Başlangıçta aymazlarıyla bugünkü sonucun nedenleri olanların etkisinde kalanlar yavaş yavaş ayılıyorlar. Uluslararası konjonktür ve AKP’nin simgesi olduğu siyasal İslam’ın bütün dünyadaki genel çöküşü de İkinci Cumhuriyeti görece kısa sürede atlatılıp, “yeni Cumhuriyet”in gelişini mümkün kılacak ortamın doğmasına elverişlidir. n Cüppeli takımının İkinci Cumhuriyeti kurabilme yolunda ivme kazandığı yeni insan projesi. Ağırlıkla eğitim kanadına işaret ediyorsunuz. “Cüppeli vesayet takımı”nın “yeni insan” projesinin kaynaktaki itici güçleri “Milli Eğitim, Diyanet, İmam Hatipler”dir. Cüppeli takımı, uzun yıllar kanatları altında geliştiren ve farkına varmadan kendi yerini almasına fırsat veren, kullanılmış sonra da bir kenara atılmış, geleneksel sağın da yardımı ile aydınlanmacı Cumhuriyetin en can alıcı noktasına, Milli Eğitim’e saldırmış ve Diyanet ile ortaklığı sonucunda Cumhuriyetin “insan projesi”ni baltalayarak önce mediokrasi sonra da idiotkrasiyi egemen kılacak ortamın kırılmasını sağlamıştır. Bugün artık “eh işte, idare eder işte” demek olan yeteneksiz muhteris vasat adamın durağı olan mediokrasi durağını da geride bırakıp, idiotkrasi (geri zekalılar düzeni) düzeyine varılmış bulunmaktadır. Bu bütün devletin ve işbirlikçi güçlerin el ele vermesiyle çok çalışarak başarılmış bir husustur. Başarının sürekli olmasında anahtar kurum İmam Hatiplilerdir. GÜÇ ODAĞI MİLİS GÜÇLERİ! n “Cüppeli vesayet rejimi”nin asıl güç odağını açarsanız neler söylersiniz? “Cüppeli vesayet rejimi”, bireyi beşikten mezara hatta onun da ötesine kadar takip eden otoriterden de öte totaliterdir. Dolayısıyla güç odağı yasama ve yürütmeyi de elinde tutan, tek adamın cenderesindeki güdümlü yargı ile çeşitli etiketler altında faaliyet gösteren paralı askerler kurullarından oluşan milis güçleridir. Sistemin, siyasi gücü, halk ile ilişkilerde düzenin aktarma kayışları işlevini görecek olan mahalle bekçilerinden başlayan sivil örgütlenmesinin odağı valilerdir. Ve kolluk kuvvetlerince desteklenen bu düzen, mahalle bekçileriyle birlikte mahalle baskısının yürütücüsü mutekit (inançlı) halk olarak sahneye çıkan “mahalle halkı”yla da dörtgeni tamamlayacaktır. Böylelikle “totaliter, cüppeli vesayet mahalle muhtarı, mahalle imamı ve mahalle sakinleri”nin oluşturacağı tabanın üzerine bina edilmiş olan mahalle baskısı düzeni, eğitimi A’dan Z’ye kendi düzeninin sultasına sokacaktır. Medrese kılıflı, sözüm ona laik ilkokullardan, rektörü AKP Genel Başkanı tarafından atanan üniversitelere kadar idiotkrasinin eğitim zinciri tamamlanmış olmaktadır. Şimdi “Bu düzen içinde, orduyu nereye oturtacağız?” sorusunu sorarsanız, tüm bunları gördükten sonra, 104 Amiral olayının cüppeli vesayet rejiminin payandası ve aydınlık laik güçlerin iflah olmaz düşmanı, ordusunu oluşturma girişiminin parçası olduğunu görmemek mümkün mü? ‘SONRAKİ KİTABIM: HAPİSHANELER’ n Sonraki kitabınızın da bitmek üzere olduğunu biliyorum. Evet, sırada çalışmalarına başladığım, bir kısmı yazılmış, Hapishaneler kitabım var. Bu kitapta, yeni bir kavram olan butik hapishaneler ve bir zamanlar Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük, en modern hapishanesi, şimdi artık tarih olan Sağmalcılar’ı anlatmaya çalışıyorum. Bu kitap epik üslupla kaleme alınmış değil, tebessümün gözyaşından, düşünmenin öfkeden çok olmasına özen gösteren bir dille kaleme alınıyor. n 4 13 Mayıs 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle