19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘PROUST VE ANNESİ’ ‘Kayıp Zamanın İzinde’ psikanalitik bir okuma Marcel Proust’un 1905’te yazdığı ve ilk cildi 1913’te yayımlanan yarı otobiyografik romanı Kayıp Zamanın İzinde’nin özünde ne vardı? Geçmişi arayış mı? Gerçeği arayış mı? Yoksa bu ikisinin de kurucusu olan anneyi arayış mı? Proust ve Annesi Psikanalitik Bir Kayıp Zamanın İzinde Okuması’nı (Everest Yay. / Çev.: Orçun Türkay) kaleme alan Michel Schneider’a göre Proust büyük yapıtını, hem yazarak unutmaya çalıştığı o anneye ulaşmak hem de anneyi aşmak için ancak annesinin ölümünden sonra yazabilmişti. SEVDA FİDAN YEDİ AYRI YAPITTAN BİR TOPLAM 1871’de Paris’te doğan Marcel Proust’un annesi Jeanne Clémence Weil Proust zengin bir Yahudi ailenin kızı, babası bir tıp doktoru... Dokuz yaşında iken astıma yakalanır, sağlık sorunları yaşamasına rağmen iyi bir öğrenim görür. 1922’de zatürreden ölene kadar da astımdan kurtulamaz. Kayıp Zamanın İzinde, Proust’un yaşamının son on yedi yılında yazdığı dev bir romandır ve yedi ayrı yapıttan oluşan bir toplamdır: Swann’ların Tarafı, Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde, Guermantes Tarafı, Sodom ve Gomorra, Mahpus, Albertine Kayıp, Yakalanan Zaman. Bu yapıtlarda, romanın teması, anlatıcısı ve romanın odak noktası Charles Swann’la tanışma söz konusudur. Swann, yüksek sosyetede yaşamını geçiren ve acı verici bir aşkın kurbanı olan zengin bir ustadır... Yanı sıra dönemin Paris’i de sunulurken bir yandan erkeklerin ve kadınların kapsamlı bir analizi yapılır bir yandan da anlatıcının Paris ve Normandiya’daki anıları anlatılır. Anlatıcının büyükannesi ve Swann ailesiyle olan ilişkisi de irdelenir. Proust, Combray’da geçen çocukluğuna da geniş yer ayırır ve aynı zamanda bir yazarın gelişmesinde, geçmişindeki bazı özel şeyleri anımsamasının önemine vurgu yapar. İnsanların öznelliğini betimlemek için heyecanlı öğeler kullanmaktan çekinmez ve kişisel gözlemlerine sıkça yer verir. BİR SIKIŞMIŞLIK VE ANNE Proust, bu romanı 1905’te annesinin ölümünden sonra yazmaya başlar ve kitabın ilk cildi 1913’te yayımlanır. Kayıp Zamanın İzinde, aynı zamanda yarı otobiyografik bir romandır da. Proust başta kendisi ve ailesi olmak üzere çevresindeki insanların yaşadıkları olayları en ince ayrıntılarına kadar resmeder. Küçük yaşlardan itibaren astım hastalığı ve cinsel tercihi sebebiyle kendisini toplumsal hayatın dışında hisseder. Başkalarının aşkınlığını yansıtan herhangi bir nitelik ya da eylem de Marcel’in dünyasını her seferinde altüst eder. Annesi ise oğul için bir kâbustur. Oğlunun eşcinselliğini dışlar, onun varlığı yazarlığının önünde adeta bir settir. Öyle ki Proust, ancak annesinin ölümünden sonra asıl yazar kimliğine kavuşur. Anne hayattayken yazamadığı her şey, onun yokluğunda ortaya çıkar. Onu unutmak, onu kâğıtlarına gömmek, üzerini farklı isimlerle ve duygularla örtmek... Anne ve oğulun ilişkisinin bir bakıma özetini 1908’de yazdığı taslak metinlerden birindeki şu ifadelerde bulmak olanaklı: “İşte annem, ama yaşamıma karşı duyarsız, bana günaydın diyor, onu bir daha aylarca göremeyeceğimi hissediyorum. Kitabımı anlar mıydı? Hayır. Buna karşın, zihnin gücü bedene bağlı değildir.” (s. 138) Kayıp Zamanın İzinde’de yazarın serüvenleri boyunca o kadar çok hakikatle karşılaşılır ki bir süre sonra hakikatin olmadığı anlaşılır. Roman bir hakikat üretme aracı değil, hakikatin üretilmişliğini yansıtan bir araçtır. Zaten Marcel’i ömrü boyunca, defalarca yıkıma uğratan da başkası karşısında geri adım atmaya zorlayan da bu gerçeklik... HAKİKAT VE HATIRLAMAK Proust’a göre edebiyatın kendisi, geçmişin, geçmiş hayatların anlatımından öte bir şey değildir. Yaşanan her bir an hatırlanarak geçmiş yeniden yaşanır, geçip giden anlara yeniden hayat verilmiş olur. Bilinçaltındaki kişileri ve olayları bilinçüstüne çıkararak edebi eserde hatırlama yoluyla zaman kavramını kaldırır. Böylelikle geçmiş “an”a yani şimdiki zamana dönüşür. Swan’ların Tarafı (Swan’ların Semti) adlı ilk ciltte, hakikat üzerine bir iç konuşma ise şöyle: “Elimde fincandan bir yudum daha çay içtim; bu, ilk içtiğimin aynı idi; bir üçüncü yudum daha içtim ve bu sefer, ikinci yudumdan aldığım tadı bulamadım. Artık devam etmemeliydim; içtikçe içtiğim şeyin hassası azalıyordu. Mutlaka benim aradığım hakikat, bu çayda değil, bende idi. Şüphesiz ki bu hakikat hissini, hiçbir şeyden haberi olmayarak, bende uyandıran oydu ve bu tecrübeyi gittikçe azalan bir vuzuh ile duymaksızın tekrar edebilirdi. Fakat bir türlü tefsir edemediğim bu hadiseyi biraz sonra kesin bir şekilde aydınlatmak için, içinde bulunduğum bu halden bir müddet sıyrılmam ve onu daima kendi elim altında hazır bulundurmam lazımdı. Çay fincanını masanın üstüne bıraktım ve kendi aklıma döndüm. Bu hakikati ancak o bulabilirdi. Ama nasıl?” (Kayıp Zamanın İzinde / Çev.: Y. K. Karaosmanoğlu / MEB Yay. 4. baskı / s. 97103.) YAZMAK VE UNUTMAK Aslında Proust’un tüm çabası, anneyi yazarak unutmak... Anne ona eşcinselliği değil, yazar olmayı yasaklıyordu bir bakıma. Eser, anneyi bir örtüyle korurken Proust’u da anneden bir zırh gibi korumakta... Ve tüm bunlara rağmen kayıp zamanın izi peşinde... n KITAP l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya l Editör: Gamze Akdemir l Tasarım: Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Olcay Büyüktaş Akça l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Reklam Rezarvasyon: l Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: [email protected] l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. Aş., Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. MERHABA B u sayımızın kapağında, yeni yayımlanan ve tiyatro tarihimizin 70 yıllık geçmişine ayna tutan Suda Ayak İzleri 1,2 Anılar ve İzdüşümleri’nden hareketle, usta tiyatro araştırmacısı, yazar, çevirmen, yönetmen, kültür tarihçisi Prof. Dr. Özdemir Nutku yer alıyor. Efdal Sevinçli’nin yazısı... Alev Coşkun, yalancı, saptırmacı, alternatif bir tarih yaratmak isteyenlere karşı savaşan bir Cumhuriyetçi ve Atatürkçü Sinan Meydan’ın yakın tarihin tartışma yaratan konularını irdelediği Yakın Tarih İçin Pusula’sını merceğe alıyor. Barış Doster yetkin, üretken Cumhuriyet tarihçisi Prof. Dr. Tülay Âlim Baran’ın yayına hazırladığı Tarihe Tanıklık Eden Bir Objektiften Kurtuluş Savaşı: Etem Tem’in Hatıraları’nı inceliyor. Emin Adnan deneyimli gazeteci ve yazar Mehmet Bican’ın yakın tarih incelemesi Adım Adım İrtica’yı yazıyor. Nurbanu Kablan yapıtları ve anıları merkezinde şair Hasan Uğur Taşçı’yı yazıyor. Bu sayımıza özel hazırladığımız Klasikler Dosyası kapsamında ölümsüz yapıtları yeni dizilerle okurlarla buluşturan bazı seçkilere de yer veriyoruz: Bu bağlamda, Nilüfer Altunkaya, Can Yayınları Klasik Kadınlar Dizisi’ni... Masum Gök, Kırmızı Kedi Yayınevi Klasikler Dizisi’ni... Aslı Güneş, Doğan Kitap Klasikler Dizisi’ni... Bedriye Korkankorkmaz, Jack London’ın yarı otobiyografik yapıtı Martin Eden’ı (YKY)... Sevda Fidan, Marcel Proust’un Proust ve Annesi Psikanalitik Bir Kayıp Zamanın İzinde Okuması’nı (Everest Yay.)... Sadık Usta, Kafka Kitap Büyük Fikirler Serisi’ni değerlendiriyor. Nevnihal Erdoğan, Felekleri Temaşa’yı (Hikmet Temel Akarsu) tanıtıyor. Batuhan Sarıcan, Babamı Kim Öldürdü’yü (Édouard Louis) inceliyor. Alin Kayalar, Burak Eldem ile Tavuskuşu Güncesi’ni konuşuyor. Y. Bekir Yurdakul, Aylaklar Kumsalı’nı (Alex Nogues) merceğe alıyor. Emek Yurdakul, dört yeni, yetkin çocuk kitabını tanıtıyor. Vitrindekiler ve Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bulmaca köşemizde de düşün serüveni sürüyor. İyi okumalar... Editörden... [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle