23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖZDEMİR NUTKU’DAN ‘SUDA AYAK İZLERİ I, 2 ANILAR VE İZDÜŞÜMLERİ’... Tiyatromuzun Rönesans insanı Usta tiyatro araştırmacısı, yazar, çevirmen, yönetmen, kültür tarihçisi Prof. Dr. Özdemir Nutku (12 Ocak 1931 8 Kasım 2019) yapıtlarıyla varlığını sürdürmeye devam ediyor... Suda Ayak İzleri 1, 2 Anılar ve İzdüşümleri (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) yazın tarihimizde Ahmet Midhat, Şemseddin Sami gibi yazı makinelerinin yanına ismi eklenebilecek, düşünsel ve sanatsal kimliğini bu denli yetkince bileştiren az sayıda aydınımızdan biri olan öğretmenimizin yayımlanan son ürünü. Nutku’nun sanat yaşamını paylaştığı, şiir tadında okunan bir anılar yumağı. 1200 sayfa olarak yayımlanan anılar, tiyatro tarihimizin 70 yıllık geçmişine ayna tutuyor. EFDAL SEVİNÇLİ RÖNESANS ÇAĞININ ÇALIŞKANLIĞIYLA Tiyatro tarihimizin en çalışkan, üretken ustalarından Prof. Dr. Özdemir Nutku yazmak eylemine şiirle başlar: Eller (1950). Ülkemizde, tiyatro bilim dalının ilk akademisyenlerinden olan, 150’ye yakın yapıta imza atan Nutku’nun yazdığı 60’a yakın tiyatro araştırması, sahne sanatları tarihimizin de başyapıtlarını oluşturur. Tiyatro sanatına olan tutkusuyla, çalışmak eyleminin hakkını, diline, kültürüne ödeyen Özdemir Nutku, bir öğretim üyesi olarak derslerinde bizlere öğrettiği gibi tiyatromuzun “Rönesans insanı”dır... Dünya Tiyatrosu Tarihi’nden tiyatro sanatımızın hâlâ tam olarak bilemediğimiz şenlikler dünyasına, canlandırma sanatına uzanan araştırmalarıyla ve IV. Mehmet’in Edirne Şenliği (1972), Meddahlık ve Meddah Hikâyeleri (1978) gibi özgün araştırmaları bugün de birincil kaynaklarımızdır... Tiyatro ve Yazar (1960), yayımlanan ilk tiyatro incelemesi olurken Oyun Yazarı’nda (1965) oyun yazımına, dramaturgiye ilişkin bilgiler Tiyatro Enstitüsü’ndeki oyun yazma seminerlerinin ürünüdür. Anadolu’nun tiyatro sevdalıları, usta çırak ilişkisine dayanan reji bilgilerini, kuramsal olarak ilk kez, Muhsin Ertuğrul’un Yedigün’deki yazılarından öğrenirler. Öğretmenimizin, tiyatro sanatının öğretilebilirliği üzerine, ülkemizdeki ilk sahneleme teknikleri kitabı olan Tiyatro Yönetmeninin Çalışması (1974) / Sahne Bilgisi (1990), alanında bugün de tek örnek araştırma olarak değerini koruyor. Tiyatro sanatını Türkçe düşünerek yaşayan bizler için, yabancı terimlerle boğuşmak olağan bir eylemdi. 1966’da, Haldun Taner ve Metin And ile hazırladıkları Tiyatro Terimleri Sözlüğü’nü Gösterim Terimleri Sözlüğü’ne (1983) dönüştüren Nutku, dil ile düşünce arasında ustalıkla kurduğu bağla Türkçe’ye katkısı yadsınamaz “çalışkan” bir dilbilimcidir de… Oyunculuk Tarihi (1995) gibi özel bir incelemeyi Türkçede yine ilk kez yapan Nutku’nun önemli çalışmalarından, içeriğiyle çocuk ve tiyatro kavramlarını bütünleştiren Zeynep’in Tiyatro Kitabı (1983) ile yaratıcı dramanın temel araçlarını irdeleyen Oyun, Çocuk, Tiyatro (1998) kitapları önümüzde duruyor. SHAKESPEARE’DEN SÖYLEV’E Öğretmenimizin, tiyatro tarihinin en çok çevrilen yazarı William Shakespeare’in 29 oyununu çevirerek oyun dağarcığımıza yaptığı katkı, aynı zamanda Shakespeare’den yapılan bir çeviri rekorudur. Çevirilerinde sahne dilini düşünerek Türkçemizin zenginleşmesi için didinen Nutku, bu çabasını, Shakespeare Sözlüğü (2013) ile de taçlandırmıştır. Bertolt Brecht’ten Christopher Marlowe’a, George Tabori’den Thomas Bernhard’a çevirileri sahnelerimize kazandıran Nutku, özgün araştırmaları yanında tüm tiyatro öğrencilerinin ve sahne sanatçılarımızın okumaları gereken Margaret Dietrich’in, Oyuncu: Yönetmenin Elinde Yaratıcı Bir Özne ya da Araç (1985) ile Martin Esslin’in, Dram Sanatının Alanı (1996) yapıtlarını da çevirerek bizlere armağan etmiştir. Yazdığı ve uyarladığı oyunlar içinde büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Söylev’ini sahnelerimiz için çok değerli bir katkı olarak görüyor, gençlik tiyatrolarınca sahnelenmesini önemsiyor ve öneriyorum. Nutku’nun, Ankara Deneme Sahnesi’nden DTCF Tiyatro Bölümü’ne, GSF Deneme Sahnesi’nden Devlet Tiyatrolarımızın sahnelerine, yüze yakın oyunun rejisi, bilgi birikiminin doğal sonucudur. Suda Ayak İzleri, güzel Türkçenin peşine takılıp şiir tadında okunan ve size sürprizler sunan bir anılar yumağı: Robert Kolej’de başlayan tiyatro sevgisinden Ankara’ya; DTCF İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne (19521956), Ankara Palas’ta ünlenen bir caz piyanistine, Mavi dergisinden Değişim’e, şairlerin, öykücülerin dünyasına, Almanya’da tiyatro eğitimiyle geçen üç buçuk yıla (19561959)... Muhsin Ertuğrul’un önerisiyle Tiyatro Enstitüsü’nde / Tiyatro Bölümü’nde başlayan akademik yaşama, yazılarıyla, uygulamalarıyla, tiyatro sanatının bütün güzelliklerinin yaşandığı Ankara / Sanat yıllarına, yurtdışı gezileri, fakülte arkadaşları, doçentlik günleri, DTCF’de yine bir cadı kazanının kaynayışı, muhbir vatandaşlar, sıkıyönetim soruşturmalarına... Yeni bir fakültede, yeni bir tiyatro bölümü kurmak heyecanıyla İzmir’e gelişine (1976), Güzel Sanatlar Fakültesi’nde “Oyunculuk, Dramatik Yazarlık, Sahne Tasarımı” sanat dallarından oluşan, ülkemizde ilk kez denenen bir tiyatro öğretimine, hep sonrasını merak ettiğiniz bir yaşamdan anılar yumağı... TÖS VE İZMİR ŞEHİR TİYATROSU 1200 sayfa olarak yayımlanan anılar, tiyatro tarihimizin 70 yıllık geçmişine ayna tutuyor. Okurların heyecan duyarak okuyacaklarına inandığım anılarda, yarım kalan iki çalışmayı, hep bir iç acısı olarak anımsayacağım: Fakir Baykurt’un önerisiyle, tiyatro sanatını Anadolu’ya taşımak ereğiyle yola çıkan öğretmenlerin örgütlü sesi, TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) Tiyatrosu’nun kuruluş heyecanı (1966) ve 1.5 yıl sonra noktalanışı. İzmir Şehir Tiyatrosu’nun kuruluşu ve “Kamyon Tiyatrosu” uygulamaları (19891992). İzmir adına sevinirken “siyaset erbabı”nın gözlüklerinin bozuk çıkması! Bütün çırpınışların, emeklerin sokağa atılması. Gösteri kamyonunun dolmuş yapılması! Şu günlerde İzmir yeniden Şehir Tiyatrosu’na kavuşmanın heyecanını yaşıyor. Dileğim, tiyatro sanatına bakan yetkililerin gözlüklerinin numaraları bozulmaz! Yazın tarihimizde Ahmet Midhat, Şemseddin Sami gibi yazı makinelerinin yanına eklenecek nice isim biliyoruz. Ancak çalışkanlığıyla, üretkenliğiyle, kültürümüze, dilimize olan katkılarıyla, düşünsel ve sanatsal kimliğini bu denli güçle birleştiren çok az aydınımızın, yazarımızın olduğunu, hele sanatçı kimliğini düşünsel bir boyuta taşıyanının çok çok az olduğunu, bugün daha iyi biliyoruz! Özdemir Nutku’yu tanımanın, onunla uzun yıllar çalışmanın onuruyla, anısı önünde saygıyla eğiliyorum. n 14 25 Mart 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle