22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖZEN YULA İLE YENİ KİTABI ‘HER ZERRE KARA’ ÜZERİNE... ‘Yeni kavramı çok yıprandı!’ Özen Yula’dan yeni bir memlekete ve kuşağa on iki yıldan sonra yeni bir roman: Her Zerre Kara! Milliyetçi rapçisinden muhafazakâr baristasına, dilencisinden yaşam koçuna, sabah programları starından sözlük yazarlarına kadar farklı insanların birbirine bağlanan maceraları… Hırsları, açgözlülükleri, tamahkârlıkları ve bastırılmış hınçları eşliğinde memleketimden insan manzaraları ve uçlarda yaşanan duygu durumları… Yeni İstanbul’un öz hikâyesiyle, aşkı, hiddeti ve şefkatiyle yüzleşmeye ya da ona yaptıklarımız karşılığında bu efsunlu kentin bize nasıl bir yanıt vereceğiyle yüzleşmeye hazır mısınız? Hazırsanız Özen Yula ile söyleşimize başlıyoruz! GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr n İnsanı, duvarları, taşları, tarihiyle İstanbul’un semtleri, havası, etnik çeşitliliği iç içe geçiyor, bileşiyor Her Zerre Kara’da. Toplumsal gerçekçi bir şiirsellikte ağıtlaşarak betimleniyor. Kentin değişen çehresi, ruhu, karakterine; genelde “bir ‘şimdiki zaman’ kipinde”, arada bir geniş zaman ve rivayet kipleriyle yaşanan bu yeni devre kümelerce tanıklık Her Zerre Kara. O zaman kipini ve bölümlemeleri sorarak başlayalım. Bu metinde geçmiş zaman yok. Çünkü günümüzde artık, kendinden emin bir biçimde kullanılan “di’li geçmiş zaman” yok. “Mış”lar, “miş”lerle hep bir rivayet, oyalama, yeniden kurma ve de sınırsız bir şimdiki zaman’da ân’ı yaşamak niyeti var. Ama yekpare bir an belki böyle anlatılır günümüzde; ferah, şimdi olan bir geniş anda. Bölümlemelere gelince her biri kendi kahramanının kaderini ve sürecini anlatıyor. Rakamlarla harfler bir araya gelip bir başlangıç kuruyorlar kendilerince. Her bölümün karakteri bir sonraki bölümün yaklaşık ortasına kadar varlığını sürdürüyor. Ya da daha sonraki bölümlerde bir biçimde karşımıza çıkıyor. Kendi hayatının kahramanı olan kişi, diğer hayatların yan kahramanı oluyor. “‘YENİ’ KAVRAMINA KALBİNDEN BAKTIMI!” n Nasıl bir çağ fırtınasına tanıklık sunmak ve ne denli yoğun içselleşen gözlemlerden mürekkep Her Zerre Kara? Ve insanın, insanlığın giyindiği o “sürdürülebilir kayıtsızlık hali”nin Her Zerre Kara’nın eklektik yapısındaki yaşamlara ta merkezden yansısını anlatır mısınız? “Yeni” kavramı çok yıprandı, dikiş tutmuyor. O kavrama kalbinden bakmaya karar verdim. Orada “yeni” gelen neydi herkese? Hor görmeden, reddetmeden, kibirden uzak bir “anlama çabası”yla. Sonuçta anlamadan kabul ya da reddedemezsiniz. Bütün devir bir “muallakta olmak” ve “devrana sığınıp bugünden maksimum yararı sağlamak” üzerine formüller sunuyor. Bugün, uzak geçmişin sahiplenilmesi, yakın geçmişin reddedilmesi ve ikisinin de yeniden kurulması üzerine oturtuluyor. Romanın kahramanları da sıradan ve hayatta hep karşılaştığımız insanlar; en az onlar kadar da sıra dışılar. Ancak kayıtsız kalarak günü sürükleyebiliyorlar. Kadın cinayetlerine, kaybolanlara, göz göre göre kendini mahvedenlere, linçlere... İşte onlar umursamayanlar. Hayatlarını idame ettirdikleri sürece kıyametin kopmasında sakınca yok. İlginçtir ki bu da “yeni”nin durduğu zemini çok belirleyen durumlardan biri. DAHA FARKLI BİR DİL MÜMKÜN MÜ? n Yakın ve uzakların, örülen duvarların ve bireysel koordinatlarda yaşamanın nasıl bir anlatısı Her Zerre Kara? Ve o amorf, yeni insanın nasıl bir yansısı? Roman alanında bugünü günümüz diliyle nasıl anlatabilirim üzerine düşündüğüm bir süreçti. Yeni İstanbul’u, tarihsel derinliğini göz ardı etmeden, kaos’un içinde bir düzen varsa onu görmeye çalışarak anlatmak istedim. On iki yıl süresince romandan uzak durdum. Oyun yazmaya ağırlık verdim. Diyalog ya da monolog ihtiyacı vardı bende. Ama artık zaman, doğru dürüst hikâye anlatabilenlerin anlatma zamanı. Daha farklı bir dil mümkün mü, günümüz Türkiyesi’nin ruhu nasıl devam ediyor yolculuğuna, birey olarak bunun neresindeyim üzerine düşünme süreçlerinden geçtim. Klasik edebiyatımızın örneklerini okumaya ağırlık verdim. Tanıklıklarım bu “amorf” durum üzerine yoğunlaşmamı sağladı. İŞTAHLI BİR METİN n Büşra ve Sena’nın arayışları… Ezberlerinin gerçeklikler karşısında bozunumu… Kentin uhrevi havasıyla tekno sazın karıştığı, ağzı burnu darmadağın sosyal dokudan ve çehreden arızalarını soğuran ve cızırtılar eşliğinde kaybolan insanlar, yaşamlar... Bilimle hem kafa kafaya gelen hem iç içe geçen metnin merkezindeki sürreel yapıyı anlatır mısınız? Bilimsel olan edebi olanın içinde nasıl yer bulur konusu üzerine çalıştım biraz. Daha çok iç konuşma düzleminde gerçekleştirdim o bölümleri. Dünyada hep hurafe önceliği alır, ardından mitoslar, sonra bilgi gelir. Ama hurafeden ve mitostan önce onların kadim bir bilginin deforme olmuş halleri olup olmadığını bilemeyiz. Bu, “muallakta olma” durumu elbette kendi yerini kurdu anlatımda. Şu an içinde yaşadığımız pandemi süreci ve devamında gelenler, eskiden sürreel diyebileceğimiz ama artık sadece “hayatın gerçekliği” diye bakabileceğimiz durumlar. Dolayısıyla romanda yaşananları bir gün olması olası durumlar biçiminde ele almak daha mantıklı gibi. Herkesin içini susturamadığı anlar olur hayatta. Her Zerre Kara içini susturmayan insanların çelişkileri, çatışmaları üzerine anlar da sunuyor. Bu açıdan iştahlı bir metin olduğunu düşünüyorum romanın. Uzun zamandır romana yaklaşmayan bir yazar çok daha iştahlısını yazabilir elbette. Ama estetik anlayışım bu kadarının yeterli olduğunu düşündürüyor bana. İNSANLIK KAZANMAKLA KAYBETMEK ARASINDA n Sayısız bizden örneklem var kuşkusuz ama ikisini seçersek; Aybüke İlgin nasıl bir turnusol günün gayet iyi okuduğu gösterişçi ruhuna? Ve Hayatla Başa Çıkma Yolları’nın gurusu yaşam koçu Coşkun Ermiş’i de atlamamalı... Aybüke İlgin, sabah programları starı; ülkenin göz bebeği. Ancak elde ettiği imtiyazları kaybetmemek için her türlü değeri sıfırlayabilecek özellikte bir kadın. Müthiş zeki, çekici, tehlikeli ve bir o kadar da kimsesiz. Star olmasını göz ardı edersek, günümüzde böyle insanlar var. Coşkun Ermiş’e gelince o bir hayat gurusu, asıl ismi bambaşka; ama evlatlık verildiği ailede anlatmaikna etme konularında çalışırken adını değiştirip yüz binler satan bir yaşam koçu olmayı kafaya koymuş. Bu kişiler kazanmakla kaybetmek arasındaki ince çizgide gezinirken, günümüz insanının başarı hırsıyla ilgili bayağı ipucu sunuyorlar. n Tüm o kıyamete ilişkin metnin isyan duygusuyla gelgitini yazınlaştırma aşamalarına ilişkin neler söylersiniz? Bir reddedişi veya kayboluşu anlatmak hem edebi hem de matematiksel bir durum bana göre. Çok üzerinde durarak, roman kuramını kendimce yeniden gözden geçirerek, birtakım denemelere girişerek yazdım. Dili konusunda ince eleyip sıkı dokuduğumu düşünüyorum. Usta editör ve düzeltmenle de işbirliğinin yararlarını gördüm. Yazması zor, ama edebi tat alınarak okunmasına dikkat ettiğim bir roman. n Her Zerre Kara / Özen Yula / Doğan Kitap / 280 s. / 2021. 10 4 Şubat 2021
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle