Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çehov’u yeniden okumak Tolstoy’un seçtiği Çehov öykülerini okurken bu usta anlatıcının öykü dünyasının zenginliğini bir kez daha derinden hissettim. Öykü türünün insanı anlatmada başat bir anlatım biçimi olmasının bütün özelliklerini bize gösteren Çehov, bu türün kuruluşunda öncü bir yazardır. D öneminin aynası olabilen bir yazarın dünyasına baktığımızda, insanın ruhunun derinliklerini dile getirdiği öyküleriyle etkileyici bir anlatı dünyası kurmuş olduğunu gözleriz. Çehov gerçekliği diyebileceğimiz ‘karaacı’/ ‘ironik söylem’ özelliklerini anlatısına sindirmesiyle bir çığır açtığını söylemeliyiz. Yaşanan anla yiten zamanın aralığındaki insanın gerçekliğini anlatmada, yaşadığı dönemin tanıklığında durağan gibi görünen hayatların ardındaki toplumsal sanrıyı o incelikli ironisiyle sergiler. DERİN BİR KEDER DALGASI Çehov’un öyküleri kadar oyunlarına da yüzünüzü döndüğünüzde size ilkten derin bir keder dalgası taşır. Üç Kızkardeş’i okurken, eğer kaleminiz elinizdeyse, şu satırların altını çizmeden geçemez, hatta defterinize not etmekten de alamazsınız kendinizi: “Acısına dayanamayacağım sanmıştım. …oranın her şeyini hatırlıyorum.. Doğduğum yer burnumda tütmeye başladı… Moskova’ya gitmek. …kim olursa olsun insan, yorularak, alın teri dökerek çalışmak zorundadır. Mutluluğu, sevinci, hayatının anlamı, amacı yalnızca bunda gizlidir. İşe özlem duymak! Müthiş, güçlü bir fırtına kopmak üzeredir.” Bir süre daha bu notlarınıza devam ederseniz, kaleminizin ucu şunları da kaydedecektir: Çehov deyince aklımıza ilk gelen: Acı. Özlemek. Unutulmak. Avuntu. Umut/iyimserlik. Yakınma. Beklemek… >> 20 21 Ocak 2021